İMAMOĞLU: İSLAM COĞRAFYASINDA ÇÖZÜM OLUŞACAKSA BUNUN MERKEZİ İSTANBUL'DUR

Türk Ocakları’nın kuruluşunun 110. yılında İBB işbirliğiyle düzenlediği "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları 2" başlıklı sempozyum, Fatih Ali Emir Kültür Merkezi'nde başladı. Üç gün sürecek sempozyumun açılışına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.

GÜNÜN HABERLERİ 27.06.2022, 12:49
İMAMOĞLU: İSLAM COĞRAFYASINDA ÇÖZÜM OLUŞACAKSA BUNUN MERKEZİ İSTANBUL'DUR

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türk Ocakları ve İBB işbirliğiyle düzenlenen "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları 2" başlıklı sempozyumda, "İslam coğrafyasında sorun çözümü oluşacaksa hâlâ bunun merkezi İstanbul'dur. Ben de elhamdülillah Müslümanım. Bireysel olarak da katkı sunmanın keyfini yaşıyorum" dedi.

Türk Ocakları’nın kuruluşunun 110. yılında İBB işbirliğiyle düzenlediği "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları 2" başlıklı sempozyum, Fatih Ali Emir Kültür Merkezi'nde başladı. Üç gün sürecek sempozyumun açılışına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı.

İstanbul'un yüzyıllardır İslam coğrafyasının başkenti olduğunu belirten Ekrem İmamoğlu, satır başlarıyla şöyle konuştu:

"İSTANBUL EN DOĞRU HAMLELERİN VÜCUT BULDUĞU BİR ŞEHİR OLURSA TÜM DÜNYA MUTLU OLUR: İstanbul, İslam coğrafyasının yüzyıllardır başkenti. Binlerce yıldır da dünyanın başkenti. İstanbul en doğru hamlelerin vücut bulduğu bir şehir olursa tüm dünya mutlu olur. Böyle bir buluşmayı sağladığınız için size yürekten teşekkür ediyorum. İslam coğrafyasında sorun çözümü oluşacaksa hâlâ bunun merkezi İstanbul'dur. Bir tesadüf daha var: Ben de elhamdülillah Müslümanım. Bireysel olarak da katkı sunmanın keyfini yaşıyorum.

KORKUNÇ EŞİTSİZLİKLER… NİCE ZORBALIKLAR… NİCE ADALETSİZLİKLER…: Dünya tarihinin ilginç bir dönemindeyiz.  Bilimde, teknolojide yaşanan olağanüstü ilerlemelere bakınca, insanın aklına, zekâsına, üstün yeteneklerine hayran olmamak mümkün değil. Ama toplumlar, ülkeler, medeniyetler arası ilişkilere bakınca, bambaşka bir tablo çıkıyor karşımıza. Korkunç eşitsizlikler… Nice zorbalıklar… Nice adaletsizlikler… İnsanın iyi yanının da kötü yanının da ne kadar güçlü olduğunu görmek, sarsıcı bir tecrübe. İyilik ve kötülük yalnız dış dünyada, beşerî hayatta değil, insanın iç benliğinde de mücadele halinde. Ben, iyilik ve kötülük arasındaki bu büyük savaşın, iyiliğin mutlak zaferiyle sonuçlanacağından hayatım boyunca bir an bile şüphe duymadım.

İYİLİĞİN GÜCÜNE OLAN GÜVENİMİ HİÇBİR KOŞULDA KAYBETMİYORUM: İyiliğin gücüne olan güvenimi hiçbir koşulda kaybetmiyorum. Çünkü iyiliğin kudretine olan güvenimi yitirirsem, insanlığımı yitireceğimin farkındayım.  Bu benim düşünerek bulduğum, aklımla çıkardığım bir sonuç değil. Bu benim annemden, babamdan, dedemden, ninemden geçmişimden aldığım bir terbiye. Bu benim, içine doğduğum, hissedip anlamaya, yaşamaya çalıştığım Müslümanlığın özü. Benim anlayışıma göre, öyle. Bu yolda yürümeye devam edeceğim. Allah’ın adaletine, merhametine, şefkatine inanan ve ona sığınan biri, bu duyguları başkasından esirgeyebilir mi? İyiliği emreden, sevgi, barış ve hoşgörüyü yücelten bir dinin mensubu, bu kavramları hiçe sayarak yaşaması mümkün mü? Vicdanımız, yüreğimiz bunun mümkün olamayacağını söylüyor. Ama hangi din, hangi medeniyet olursa olsun, dinî kutsallık adına her yerde, her zaman korkunç şeyler yapılabildiğini ne yazık ki hepimiz biliyor, hepimiz görüyoruz ve çok da üzülüyoruz.

HİÇ KİMSEYİ İNANCI, KİMLİĞİ NEDENİYLE KAÇINILMAZ OLARAK KÖTÜ KABUL EDEMEYİZ: İnancın özü ile kimi tezahür biçimleri arasındaki görülebilen büyük uçurumlar günümüz İslam dünyasının da önemli bir meselesi elbette. Belki de en önemli meselesi. Bu meselenin tarihi, coğrafi, kültürel, felsefi, siyasi pek çok boyutu olduğu muhakkak. Ve elbette kolay bir çözümü de yok. Milyarlarca insanı ilgilendiriyor. Ancak, kişisel ahlak düzeyinde, Müslüman gibi yaşamak düzleminde yapabileceğimiz çok önemli şeyler olduğuna inanıyorum. Her şeyden önce, iyi insan olmanın, belli bir kimliğe, belli bir inanca sahip olduğumuz için kendiliğinden edinebileceğimiz bir özellik olmadığını idrak etmemiz gerekiyor.  O mertebeye ancak kendimizle mücadele ederek, başkaları için emek sarf ederek ulaşmamız mümkün. Müslümanlık bize bu mücadeleyi kazanmanın yollarını gösterdiği, herkes için adaletli ve vicdanlı olmayı, yardımlaşma ve dayanışmayı emrettiği için çok kıymetli.  İyilik nasıl belirli bir kimliğe, belirli bir inanca sahip olmanın kendiliğinden yol açtığı bir sonuç değilse, kötülük de değildir. Hiç kimseyi inancı, kimliği nedeniyle kaçınılmaz olarak kötü kabul etmek mümkün mü Allah aşkına kabul edemeyiz, öyle muamele edemeyiz. Amaçlarımız ne kadar kutsal ne kadar iyi ve değerli olursa olsun, 'Amaca giden yolda her şey mubahtır, her vasıta kullanılabilir' diye düşünemeyiz.

MÜSLÜMANLIK BİZE MERHAMET VE DAYANIŞMANIN ÜZERİNDE YÜKSELEN ÇOK SAĞLAM AHLAKİ ZEMİN SUNUYOR: Araçlar amaçları lekeleyebilir. Müslüman gibi yaşamanın, bu konuda da çok hassas olmayı zorunlu kıldığını düşünüyorum. Müslümanlık bize, iyiliğin, sevginin, hoşgörünün, merhamet ve dayanışmanın üzerinde yükselen çok sağlam bir ahlaki zemin sunduğunu bilmeliyiz.  Bu zemini, sağlıklı, güçlü ve mutlaka haysiyetli bir irtibat içerisinde, bugünün dünyasıyla hemhal edebilmeyi başarmamız gerekiyor.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLARAK, İSTANBUL’A BU YÖNÜYLE DE SAHİP ÇIKMA VE GELİŞTİRME GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ: Bu önemli sempozyumun ve çok değerli konuşmacılarının bu açıdan da çok önemli açılımlar sunacağına yürekten inanıyorum. ‘Günümüz İslam dünyasında meseleler ve çözüm yolları’ başlıklı sempozyumun ikinci defa İstanbul’da gerçekleştiriyor olmasını başlı başına manidar bir durum olarak kabul ediyorum.  Çünkü az önce ifade ettiğim kadim tarihiyle İstanbul, inanç ve kültür temelli sorunlara hoşgörü ve sağduyu ekseninde çözümler geliştirmek açısından dünyanın en ilham verici şehirlerinden biridir.  Büyükşehir Belediyesi olarak, İstanbul’a bu yönüyle de sahip çıkma ve geliştirme gayreti içerisindeyiz.  Bu önemli sempozyumu düzenleyen Türk Ocakları İstanbul Şubesi’ne, tüm saygıdeğer konuşmacılara ve değerli katılımcılara yürekten teşekkür ediyorum. Türk Ocakları’nın kuruluşunun 110. yılını kutluyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum." (ANKA)

Yorumlar (0)