Ula Belediye Başkanı Mehmet Caner, belediye başkanlarının yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, “Biz herhangi bir vatandaşı ayırmadan topluma eşit hizmet etmeye çalışıyoruz. Tüm imkanlarımız kısıtlı durumda. Hala da küçümsenecek bahanelerle gözaltına alınıyoruz. Gerçekten gidişat pek iç açıcı değil” şeklinde konuştu.
CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen Belediye Başkanları Toplantısı öncesinde yapılan bu açıklamalar, yerel yönetimlerin karşılaştığı zorlukları gözler önüne serdi. Başkan Caner, CHP’li belediyelerin, adil bir yönetim anlayışıyla halkın ihtiyaçlarına cevap verme çabasını vurguladı. Ancak bu çabaların, giderek artan baskılar ve kısıtlamalar nedeniyle sekteye uğradığını belirtti. Ula’nın ihtiyaçlarına yönelik yapılan çalışmaların yanı sıra, genel olarak belediye başkanlarının maruz kaldığı soruşturma süreçleri de dikkat çekici birer konu haline geldi. Bu tür durumların, yerel yönetimlerin işleyişine büyük etkileri olduğu ifade ediliyor.
Mehmet Caner’in belirtmiş olduğu gibi, belediyeler halkın ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için var. Bu bağlamda, her vatandaşın eşit muamele görmesi gerektiğinin altı çizildi. Yapılan açıklamalarda, kaynakların kısıtlı olması ve baskıcı uygulamalar nedeniyle, bir çok projeyi hayata geçiremediklerine dikkat çekildi. Hak edilen hizmetlerin verilmesinde yaşanan sıkıntılar, toplumda huzursuzluk yaratıyor. Ula’nın yanı sıra, diğer belediyelerden de benzer şikayetlerin olduğu, bu durumun yürütme erkinin etkili olmayışından kaynaklandığı sonucu çıkıyor.
Köyceğiz Belediye Başkanı Ali Erdoğan, Türkiye’yi genel olarak değerlendirdiği konuşmasında, “Türkiye’nin durumu oldukça kötü. Gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz. Sürekli olarak herkes farklı bahanelerle gözaltına alınıyor" ifadelerini kullandı. Bu sözler, birçok belediye başkanının zaman zaman karşılaştığı durumların bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Ülke genelinde yerel yöneticilerin, basın yoluyla kamuoyuna duyurdukları endişe, Türkiye’de adalet sisteminin işleyişi konusunda önemli bir tartışma konusu haline geldi. Adeta birer kamu hizmeti sunucusu olan bu yöneticilerin, toplum faydasına projeleri gerçekleştirmeleri için gereken özgürlüğe sahip olmaları gerektiği vurgusu ön planda.