Uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı, Türkiye'de her geçen gün daha ciddi bir hal alıyor. TBMM Genel Kurulu’nda yapılan bir oturumda, bu sorunun ele alınması için önerge sunulmasına rağmen, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, burada yaptığı konuşmada, uyuşturucu kullanmanın ulaştığı boyutlara dikkat çekti ve bunun yalnızca bireyler için değil, toplumun bütün unsurları için tehdit oluşturduğunu vurguladı. Kanko, uyuşturucunun artık sokakta değil, evlerde, okullarda ve apartmanlarda yaygınlaştığını ifade etti.
Uyuşturucu Bağımlılığının Vahim Boyutları
Son yıllarda Türkiye'de uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı büyük bir artış göstermiştir. 2023 rakamlarına göre, uyuşturucuya bağlı ölümler bir önceki yıla göre %22 oranında artış göstermiştir. Bununla birlikte, bu ölümlerin %61'i çoklu madde kullanımına bağlı olarak gerçekleşmiştir. Metamfetamin etkisinde meydana gelen ölümler tek başına %42'yi bulduğu, bu durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Prof. Dr. Mühip Kanko, konuşmasında, bir çocuk kaybının arkasında yatan duygusal yıkımı dile getirerek, uyuşturucunun yalnızca kullanıcılara değil, ailelerine ve tüm topluma büyük zarar verdiğini aktardı. Çocuklarına hayal kuran aileler, artık evlatlarına yönelik duydukları kaygı ile yaşamaya çalışıyorlar.
Rehabilitasyon ve Destek Açığı
Uyuşturucu bağımlılığı ile mücadelede en büyük sorunlardan biri, mevcut rehabilitasyon merkezlerinin yetersiz olmasıdır. Tedavi için başvuran gençler, destek almak adına aylarca sıra beklemek zorunda kalıyor. Aileler, bu süreçte karşılarında ne bir psikolog ne de rehber bulabiliyor. Bu durum, onlara yalnızca maddi değil, manevi olarak da büyük bir yük bindiriyor. Uyuşturucu sorunu, ailelerin içinden çıkılmaz bir noktaya gelmesine neden oluyor; birçok aile, evlatlarını kurtaramadan, uyuşturucu satıcılarının tehdidiyle yaşamaya çalışıyor. Dolayısıyla, devletin bu alanda acil ve etkili çözümler üretmesi gerektiği aşikar hale gelmiştir.
Sosyal Etkiler ve Ailelerin Durumu
Uyuşturucu sorunu, sosyal yapıyı derinden etkilemektedir. Okul bırakma, çeteleşme, kadına şiddet, işsizlik ve intihar gibi sorunlar, uyuşturucu bağımlılığı ile doğrudan ilişkilidir. Bu süreçte, milyonlarca aile, devletin sosyal yardımlarından ve hizmetlerinden yoksun bir şekilde mücadele etmeye çalışıyor. Prof. Dr. Mühip Kanko, iktidarın bu sorunları görmezden gelmesinin kaçınılmaz sonuçları olacağını belirtiyor. Aileler, çocuklarının hayatını kurtarmak için mal varlıklarını satıp borçlandıkları bir dönemde, devletten bekledikleri yardımları göremiyorlar. Durumun ciddiyeti karşısında, devletin ivedilikle harekete geçmesi şarttır.
Radikal Çözümler Gereken Bir Süreç
Uyuşturucuyla mücadele konusunda geçici çözümler yerine köklü ve kalıcı yaklaşımların benimsenmesi gerekmektedir. Her ilde ve ilçede bağımlılık ile mücadele merkezleri kurulmalı ve bu merkezlerde ailelere psikolojik, sosyal ve hukuki destek sağlanmalıdır. Ayrıca, okullarda erken farkındalık eğitimleri zorunlu hale getirilmelidir. Uyuşturucu satıcılarına karşı sıfır tolerans yöntemi uygulanmalı; hukuk, aileleri korumak yönünde işlerlik kazanmalıdır. Uyuşturucu ile mücadelede ayrılan bütçe artırılmalı ve bu kaynaklar, yandaş vakıflar yerine doğrudan kamuya bağlı sağlık kuruluşlarına aktarılmalıdır. Bu sorun, yalnızca gençleri değil, tüm Türkiye'yi ilgilendiren bir ulusal güvenlik meselesidir.
Geleceğimiz İçin Sesleniyoruz
Bugün önlem almazsak, yarın kaybettiğimiz bir kuşağın varlığını tartışmak zorunda kalacağız. Uyuşturucu, bireylerin yaşamlarını tehdit etmekle kalmayıp, toplumun bütün yapısını da tehdit eden bir sorundur. Bu nedenle, top yekûn bir mücadele gerekmektedir. Tüm aileleri, toplumumuzu ve evlatlarımızı bu tehlikeden korumak için harekete geçmeli ve sesimizi yükseltmeliyiz. Unutulmamalıdır ki bu kara düzen değiştirilebilir ve toplum sağlığı korunabilir. Yapmamız gereken, bu konuda adım atmaktan asla kaçınmamaktır!