Temel Karamollaoğlu, Kütahya'da: “Kendisini ak kaşık gibi görenlerden değil, ak kaşık olanlardan adam olmasını istiyoruz”
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Kütahya mitinginde; “İnanç demek hakkı üstün tutmayı, adaleti, dürüstlüğü, yalan söylememeyi, kimseye iftira etmemeyi, ekonomik yönden de israftan vazgeçmeyi, tasarrufa yönelmeyi, gelirlerin adil olmasını temin etmeyi gerektirir. ‘Bir taraftan yolsuzluk yapacağız sonra da inanca tevessül edeceğiz, bir taraftan haram yiyeceğiz sonra hakka tevessül edeceğiz.’ Biz bu çifte standarda hiçbir zaman rıza göstermeyiz. Bizim peşinden gittiğimiz Peygamber Efendimizin bir özelliği var; ‘Muhammedül Emin’ olarak tanınması. Biz emin insanlar istiyoruz. Kendisini ak kaşık gibi görenlerden değil, ak kaşık olanlardan adam olmasını istiyoruz” dedi.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kütahya’da miting düzenledi. Mitinge Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da katıldı. Karamollaoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“HER TÜRLÜ YALAN, İFTİRA ŞU ANDA TEK SEÇİM MALZEMELERİ HALİNE GELDİ”
“Bu pazar günü seçime gidiyoruz, savaşa, kavgaya gitmiyoruz. Biz ülkemizi kimin yönetmesine karar vermek için sandığa gidiyoruz. Bugüne kadar bu ülkeyi yönetmekte başarı göstermeyenlere, ekonomik yönden giderek bizi bir çıkmazın içine sürükleyenlere artık razı değiliz. Bunu ispat etmek için sandığa gidiyoruz. Elbette üzülüyoruz. Şu anda iktidar kaybedeceğini anladı. Bundan dolayı da bir korkuya kapıldı, ne edeceğini, ne söyleyeceğini, insanımızı nasıl ikna edeceğini bilemiyor. Maalesef her türlü yalan, iftira şu anda tek seçim malzemeleri haline geldi. Bu seçimde mutlaka bu iktidar gidecek, yerine de hakkı, adaleti üstün tutan, sizi bugün içine sürüklenmiş olduğunuz ekonomik sıkıntılardan kurtaracak Millet İttifakı gelecek. Biz buna samimi olarak inanıyoruz.
“KENDİSİNİ AK KAŞIK GİBİ GÖRENLERDEN DEĞİL, AK KAŞIK OLANLARDAN ADAM OLMASINI İSTİYORUZ”
Şu anda çektiğimiz sıkıntılar belli. Bu sıkıntılardan kurtulmak, bir bakıma çok kolay bir bakıma da imkânsız gibi. Gerçekleri görmezsek bu sıkıntılardan kurtulmamız mümkün değil. Bizim istediğimiz adalet. Adalet olmadan devlet olmaz. Onun için ne olursa olsun adaleti tesiste kararlıyız. Bir yerlerde öyle menfi propagandalar yapıyor ki aklım havsalam almıyor. Bu meseleyi iman meselesi haline getirmek istiyorlar. Biz buna rıza göstermeyiz. Elhamdülillah bizler inançlı insanlarız. İnanç demek hakkı üstün tutmayı, adaleti, dürüstlüğü, yalan söylememeyi, kimseye iftira etmemeyi, ekonomik yönden de israftan vazgeçmeyi, tasarrufa yönelmeyi, gelirlerin adil olmasını temin etmeyi gerektirir. ‘Bir taraftan yolsuzluk yapacağız sonra da inanca tevessül edeceğiz, bir taraftan haram yiyeceğiz sonra hakka tevessül edeceğiz.’ Biz bu çifte standarda hiçbir zaman rıza göstermeyiz. Bizim peşinden gittiğimiz Peygamber Efendimizin bir özelliği var; ‘Muhammedül Emin’ olarak tanınması. Biz emin insanlar istiyoruz. Yalan söyleyen değil, iftira eden değil, hakaret eden değil. Kendisini ak kaşık gibi görenlerden değil, ak kaşık olanlardan adam olmasını istiyoruz.
“SARAYLAR YAPILARAK TÜRKİYE GÜÇLENMEZ”
Herkesi kucaklayacağız. Saraylar yapılarak Türkiye güçlenmez, bunu herkes böyle bilmeli. Amerika’daki Beyaz Saray’a biz saray diyoruz ya oranın adı İngilizce’den tam tercüme edilirse ‘beyaz ev’ manasına gelir. Bizimkiler evde oturmayı sindiremiyorlar, ille de sarayda oturacaklar. Bu ülkenin problemleri saraydan çözülmez. Garibanın, mağdurun halini anlayacaksın. Aciz düşen devlet karşısında hakkını savunan insanın halini anlayacaksın. O zaman sen adil olabilirsin. Bu ülke kalkınacaksa savurganlıktan kurtulup üretime dönük yatırımlarla kalkınır. 1950’lerde kurulan azot sanayii ne oldu? O zaman azot sanayiinde 3 bin 500-4 bin insan çalışırdı. Şimdi soruyorum, ‘200 kişi kaldı’ diyorlar. Nerede bu tesisler?
“GÖRECEKSİNİZ, HERKES ŞAŞIRACAK. ‘NASIL OLDU DA ÜLKEMİZ BU KADAR KISA ZAMANDA AYAĞA KALKTI’ DİYECEKSİNİZ”
Nasıl olacak da Kütahya’nın tarım arazileri, maden zenginlikleri değerlendirilebilecek? Bir devlet binasını yıkacaksın, yerine modernmiş diye yeni bir bina koyacaksın. Allahtan kork, önce milletin karnını bir doyur, ondan sonra onu yapmaya sıra gelebilir. Biz verimli yatırımlara bütün kaynaklarımızı tahsis edeceğiz. Göreceksiniz, herkes şaşıracak. ‘Nasıl oldu da ülkemiz bu kadar kısa zamanda ayağa kalktı? Nasıl oldu da ben aldığım ücretle geçinemezken şimdi tasarruf etme imkanına kavuştum’ diyeceksiniz. Önce yanlıştan kurtulmak, sonra doğru karar vermek icap eder. Doğru karar vermek de sadece ve sadece milletin menfaatine olan yatırımları yapmaktan geçer.
“SINIRLARIMIZIN VE AİLE YAPIMIZIN KORUNMASI ÖNEM VERDİĞİMİZ İKİ ŞEY”
Son 3-4 günün badireli geçeceğini maalesef görür gibiyim. İftiraların, yalanın, yanlış iddiaların sonu gelmeyecek ama siz gerçekleri görüyorsunuz. Sandığa da sahip çıktığımızda inşallah pazar günü sandıklarda bir patlama meydana gelecek. Bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz. Biz iki şeye çok önem veriyoruz. Birincisi, bizim bağımsızlığımız ve sınırlarımızın korunmasıdır. Ne pahasına olursa olsun, biz bu sınırları değiştirmek isteyenlere, üzerimizde oyun oynayanlara fırsat vermeyeceğeyiz. Ölürüz ama bu vatanı kimseye peşkeş çektirmeyiz. Teröre de anarşiye de prim vermeyiz. İkincisi de aile yapımızın korunmasıdır. Biz aile yapımızı da koruyacağız. Aile bir erkek, bir kadın ve çocuklardan meydana gelir. Bu bizim olmazsa olmaz anlayışımızdır. Ahlak bunun üzerine oturur, toplumsal ahlak için bunu özellikle söylüyorum. Bundan dolayı da ülkemizde aile yapısını güçlendirerek çok sağlam bir ülke haline geleceğiz.
“HAYAL KURARAK SANKİ ÜRETİLEN HER ÜRÜN YÜZDE YÜZ YERLİYMİŞ GİBİ SİZE TAKDİM ETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Eğitimde ciddi bir değişikliğe ihtiyaç var. Sağlıkta endişemiz olmayacak, mağdur olan, hasta olan, sıkıntıya düşen her kardeşimizin derdiyle dertlenilecek, sağlık sigortası varmış-yokmuş gibi bir ikilem ortaya çıkmayacak. Savunmada şu anda SİHA’lar İHA’lar var, yeni petrol bulduk. Şimdi kendi uçağımızı, tankımızı yapıyoruz. Bundan önceki seçimlere giderken kendi yüzde yüz ürettiğimiz arabanın, uçağın tanıtımını yapmıştı. Nerede bunlar? Hayal kurarak sanki üretilen her ürün yüzde yüz yerliymiş gibi size takdim etmeye çalışıyorlar. Taahhüt ediyoruz ki iktidara gelirsek hem kendi savaş uçağımızı hem yolcu uçağını en geç bir buçuk sene içinde havalandıracağız. Yeter ki kaynak tahsis edilebilsin, bu müesseselerde çalışan arkadaşlarımızın önü açılsın. Tankımız yürüdü dediler. Bu yürüttüğün tankı Pakistan’a satabiliyor musun, satamıyorsun. Çünkü onun motorunu verenler, ‘Sen bunu başka ülkeye ihraç edemiyorsun, izin vermem’ diyor. Hani bizim motorumuz vardı orada. Kendi arabamızı elbette kendimiz üreteceğiz fakat yüzde yüzü yerli olarak üreteceğiz.
“BİZ ŞEFKATLİ İNSANLARIZ. YANLIŞ KANAATTE OLAN İNSANLARIMIZI KUCAKLARIZ”
Pazar günü sandıklar açıldıktan sonra hepimiz güzel bir haberle coşacağız, karşımızdakiler şok yaşayacaklar. Şunu bilmiyorlar, zannediyorlar ki biz iktidara gelirsek onların da tepesine bir yumruk inecek. Biz şefkatli insanlarız. Biz yanlış yapan, hile yapan, suistimal yapanların elbette hesabını sorarız ama yanlış kanaatte olan insanlarımızı kucaklar, onları teskin ederiz. İnşallah herkese hayır gelmesi için gayret göstereceğiz.”