Özgür Özel: "İstanbul'u kazanırsak değişim kesin, kaybedersek yarış dengede"
CHP Genel Başkan adayı Özgür Özel, pazar günü yapılacak İstanbul İl Kongresi’nde kazanmaları durumunda, Kurultay yarışına önde gireceklerini belirtti. Özgür Özel, mevcut yönetimin kazanması durumunda ise Genel Başkanlık yarışının dengede geçeceğini ifade etti.
Özgür Özel konuşmasında şu mesajları verdi:
"Tam bir ay sonra CHP bir karar verecek"
Bugün sizlerle birlikte kahvaltıda olmak bizler için çok büyük bir onur. Davetimize icabet ederek geldiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Bizler daha çok Ankara'da görevimiz gereğince Ankara'daki temsilcilerimizle, muhabirlerimizle çok daha sık bir araya geliyoruz. Ama İstanbul basınıyla benim başkanlığındaki ilk toplantı bu. Bugün 5 Ekim bundan tam bir ay sonra Cumhuriyet Halk Partisi ikinci yüzyılında hangi genel başkanla yoluna yürüyeceğine, ikinci yüzyıla hangi genel başkanla geleceğine karar vermiş olacak.
Bir ay öncesinde sizlerle bir araya gelmek, 'Türkiye'yi nasıl görüyoruz?', 'Dünyayı nasıl görüyoruz?' Cumhuriyet Halk Partisi'ni nasıl yönetileceğimize ve Türkiye'nin sorunlarına nasıl çözümler bulacağına, seçmeni Türkiye'yi yöneteceğimize nasıl ikna edeceğine ilişkin, görüşlerimizi paylaşmak için buraya geldik ve bütün sorularını yanıtlamak istiyoruz.
"Üç aydır değişim tartışmaları sürüyor"
Adaylık açıklamamızdan yirmi gün geçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nde yaklaşık üç aydır değişim tartışmaları sürüyor. Adaylık açıklamamızla birlikte 15 Eylül gününde, 'Değişimin yüz yılı yüz yılın değişimi' diye sloganlaştırdığımız ve tutum belgesi olarak ifade ettiğimiz, 'Türkiye'yi siyasetini dünyayı nasıl görüyoruz?', 'bunun için CHP'de ne değişmeli?', 'biz duruma nasıl bakıyoruz?' gibi başlıklarla ifade ettiğimiz uzunca bir çalışma sonucunda, genç dinamik bir kadronun dünyaya bakan, Cumhuriyet Halk Partisi tarihini gören, 'Türkiye'de sol siyaset, sosyal demokrasi ne zaman yükseldi, ne zaman duraksadı, ne zaman geriledi, dünyada siyasi akrabalarımızın bu konudaki deneyimleri nedir?' soruları üzerinde uzun tartışmalar sonucunda satır satır mutabakata vararak ortaya çıkardığınız tutum belgesini kamuoyuyla paylaştık.
"Değişim ama neyin değişimi"
Değişim ama neyin değişimi? Nasıl değişim? 'Bu değişimin altı nasıl dolacak?' tartışmaları vardı, bir yirmi gündür bu sorular cevapsız kalıyormuşçasına yapılan eleştirilerin, soruların ortadan kalktığını, bu sefer hangi kadrolarla değişim tartışmasının başladığını duyuyoruz. Ankara'da bir başka altı arkadaşımızla birlikteydik. Önceki genel başkanlar bize ayrı ayrı ziyaret ediyoruz. Her seferinde kadromuzdan başka arkadaşlarla basının karşısında oluyoruz. Ziyaretlerimizi farklı gruplarla yapıyoruz. Sonuçta Türkiye'nin genç, dinamik, en az yarısının kadınlardan oluştuğu ve iyi eğitim almış, Türkiye'nin meselelerle okuyan dünyayı görebilen ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni Türkiye'nin en iddialı partisi değil, en iyi yönetilen kurumu haline getirmek iddiasındaki kadrolarımızı da sizlerle paylaşıyoruz.
"Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider aramıyoruz"
Kurultay yaklaşırken belki bir lansman toplantısıyla hem Türkiye'nin en iyi yönetilen kurumunda ne anladığımızı, yani yüz yılı aşkın, yüz dört yıllık yüz dört yıldır kurultay yapan partimizde, yönetim anlayışını ve yönetim mimarisini nasıl değiştireceğimizi ve hangi içeriden isimlerle ve elbette sosyal demokrat, elbette Cumhuriyet Halk Partili ama bugüne kadar siyasetle ilişkili olmayan hangi yeni yüzlerle bunlar sonra parti yönetiminde olacağımızı da sizlerle paylaşacağız. Ben genç dinamik bir kadronun bir adım önünde duran ve bu genç dinamik kadro adına söz söyleyen belki ilk söz hakkını kullanan kişisiyim. Cumhuriyet Halk Partisi'ne Tayyip Erdoğan'la polemiğe girecek, laf yarıştıracak, onun kadar sert konuşabilecek bir lider aramıyoruz. Recep Tayyip Erdoğan'ın bize dayattığı siyaseti reddeden kadrolarla yola çıkıyoruz.
Onun dayattığı dikine kesen siyaseti, biz ve onlar, sağcılar ve solcular, Aleviler ve Sünniler, Kürtler ve Türkler, diye kendisinin kendince tanımlayıp diğer tarafı bize doğru ittirdiği tarafı elli artı bir yapmaya uğraşan ittifak siyaseti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi kimliği yerine başka kimlik arayışlarına girdiği ve kendi içinde siyasetsizleşmeye, kendi siyasetiyle var olup kendisini çok daha geniş kitlelere anlatabilecekken dört kişiden birinin oyunu alan - ki çok kıymetli görüyoruz- bir noktaya getiriyor.
Bunca yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından sonra yüzde yirmi beşlik olduğu yerde duran ve bizimle birlikte direnen yüzde yirmi beş. Ama başımızın üzerinde bir cam tavan var. Öyle de yüzde yirmi beş, böyle de yüzde yirmi beş. Biz seçim kazanamayız. Onun için ittifak yapmaya, sağa açılmaya, sağdan birilerini bulmaya, sağdan akıl almaya, sağdan gelen danışmanlarla siyaset üretmeye mecburuz algısı bizi kendimiz olmaktan çıkardı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bize doğru ittirilen ve karşı tarafı konsolide eden kimlik siyaseti yerine kendi siyasetimizi yapmanın inanç ve kararlılığı içindeyiz.