NAZLIAKA'DAN İSMAİL KAHRAMAN'IN HELALLİK MEKTUBUNA YANIT:HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ, ETMEYECEĞİZ!

Aylin Nazlıaka'nın Kahraman’a yolladığı mektup şu şekilde:

Sayın Kahraman;
26. yasama yılının ve görev sürenizin bitmesi neticesinde biz milletvekillerine “hakkınızı helal ediniz” diyerek bir mektup göndermişsiniz. Ben, 24., 25. ve 26. dönemde Meclis'te görev yapmış bir parlamenter olarak size hakkımı helal etmiyorum; çünkü…
Mektubunuzda “Helalleşmek inancımızın ve örfümüzün bir gereğidir” diye yazmışsınız ama unuttuğunuz bir başka geleneğimiz ve inancımız daha var: “emanete ihanet etmemek!” Emanet aldığınız o koltuğu Cumhuriyetin kurucularına, Atatürk ilke ve devrimlerine borçlusunuz. Bu gerçeğe rağmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını anmadan yönettiğiniz oturumlar nedeniyle size hakkımı helal etmiyorum. “Laikliği anayasadan çıkartalım” diyerek ilkelerimize ihanet ettiğiniz için size hakkımı helal etmiyorum.

Sayın Kahraman,
Cumhuriyet aynı zamanda bir kadın devrimidir. Kadını eşit birey olarak görmek ve toplumun her alanında var olmasını sağlamak Meclis Başkanı’nın en temel görevidir. Aksi takdirde yasama faaliyetleri sadece nüfusun yarısını kapsar. Oysaki siz “kadınlar sahneye çıkmasın” diyecek kadar yobaz olduğunuz için, Meclis’i gerici kuşatmayla teslim almak istediğiniz için size hakkımı helal etmiyorum.Cumhuriyetin gölgesi altında yeşeren sanata olan düşmanlığınız nedeniyle de sizi affetmiyorum.

Bir kadının soyadının ancak evlilik nedeniyle değişeceği gerçeğine rağmen Sayın Akşener’e “Meral Kılıçdaroğlu” diyerek sırf iddialı bir kadın siyasetçi olduğu için ona saldırdınız. Bu edep dışı söylem tüm kadınlara yönelik yapılmış bir saldırıdır. Ülkemin tüm kadınları adına size hakkımı helal etmiyorum.
25 yaşında öğretmen adayı Merve Çavdar atanamadığı için intihar ederken, 22 yaşında tıp öğrencisi Remzi Ersu inşaatta çalıştığı esnada düşüp ölürken, Emine Akçay iki çocuğunu ısıtamadığı için intihar ederken, sizin Başkanı olduğunuz TBMM’nin önünde bir işçi “açım” diyerek kendini yakarken, siz Meclis’teki odanızı kral dairesine çevirdiniz. İşte bu nedenle size hakkımı helal etmiyorum.

Meclis'i milletin temsil edildiği yerden çok özel mülkünüz gibi gördünüz. Öyle ki binlerce Meclis personelinin kullandığı yemekhanede çıkan “Vişneli Tayfır”'ın adını beğenmediğiniz için menüden kaldırdınız. Memlekette yoksulluk diz boyu iken Meclis kadronuza her geçen gün bir yenisini eklediniz. Giderayak mahiyetinizdeki personele müşavirlik kadrosu verdiniz. Meclis’in tarihi dokusunu bozup, Cumhuriyetin mimarı Ernst Egli tarafından tasarlanan halkla ilişkiler binasını yıktınız, Meclis’in her yanını tadilat alanına çevirdiniz. Size hakkımı helal etmiyorum!
Millet adına Meclis’te yürüttüğümüz denetleme görevi kapsamında sayısız önerge verdim. Bu önergeleri sudan sebeplerle “iç tüzüğe aykırı” diyerek reddettiniz. Size hakkımı helal etmiyorum!

Mektubunuzda “Meclis farklılıkların birleştiği yerdir” demişsiniz, ancak mensubu olduğunuz partiniz kutuplaşmadan besleniyor. Siz de farklılıklara saygı duymuyorsunuz. Üstelik siz ayrıştırıcı dilinizi uluslararası boyuta bile taşıdınız. CHE'ye eşkıya demek başka hangi dünya ülkesinin Meclis Başkanı'nın aklına gelirdi ki... Ama siz 6. Filo'nun önünde DENİZ OLMAK varken ABD’ye boyun eğmeyi tercih ettiniz, sonra da bunu yalanladınız. İşte bu nedenle de size hakkımı helal etmiyorum.

25 Haziran sabahı aydınlık bir Türkiye'ye uyanmak dileğiyle…

Saygılarımla,

Aylin NAZLIAKA
Ankara Milletvekili