Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 8. dönem toplu sözleşme süreci öncesi kadın kamu emekçilerinin taleplerine ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Biz KESK olarak; iş yerinde cinsiyete dayalı şiddet, ücret eşitsizliği, ayrımcılık gibi konuların çözümünün kadınların toplu sözleşme süreçlerinde temsil edilmesinden geçtiğini biliyoruz, toplumsal cinsiyeti hesaba katan, cinsiyet eşitsizliklerini çözmeye yönelik bir TİS istiyoruz" denildi.
KESK'in kadın üyeleri, 1 Ağustos’ta başlayacak olan ve 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesi, basın açıklaması yaptı. KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher'in yaptığı açıklama sırasında KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ile sendikaların kadın MYK üyeleri de hazır bulundu katıldı. Gevher'in okuduğu açıklama şu şekilde:
"Sermayeden, özelleştirmeden yana politikalarını sürdüren iktidar, talanın ve liyakatsizliğin norm halini aldığı sistemiyle var olan krizleri derinleştirip yeni krizler yaratmaya devam ederken bir sözde toplu sözleşme sürecine daha girdik. Kendi yarattığı ve beslediği krizlerin faturasını bizlere ödetmeyi düstur edinen iktidar ve onun taşeronluğunu üstlenen yetkili konfederasyon bu toplu sözleşme döneminde de giderek daha da yoksullaşmamıza sebep politikalarına yenilerini ekleyecek. Elbette yine kadınların bulunmadığı, temsil edilmediği bir masa kurulacak. Bu masada da milli ve yerli aile anlayışının tehlikede olduğu algısı yaratan iktidara arka çıkan, halihazırda sakıncalı ilan edilen 'toplumsal cinsiyet' kavramını hedef alan yetkili konfederasyon bizleri ilgilendiren kararlara imza atacak.
"Erkek adalet korunmaya, kadınlarsa 'aile' içinde katledilmeye devam ediliyor"
Şimdiye dek görünenden bu masanın sermayeden yana vergi sistemine, TÜİK’in çarpıtmalarına rağmen gizleyemediği enflasyona, gelir adaletsizliğine; genç, kadın, çalışan yoksulluğuna, güvencesizliğine ve işsizliğe, gençlerin geleceğe ilişkin umutsuzluğuna, kadınların istihdama erişememesine dair bir söz kurmayacağı açık. İktidar ve yandaş konfederasyonu, bizlerin gündeme getirdiği sorunları görmezden gelmeye devam ediyor. Kadınlar katledilirken tek tip bir 'aile' anlayışı dayatarak, kadının bu aile içinde bakım emeğinin doğal üstlenicisi olarak kalmasını sağlayacak politikalarını hayata geçirmeye çalışıyor. Bu arada da erkekler öldürmeye, erkek adalet korunmaya, kadınlarsa 'aile' içinde katledilmeye devam ediliyor.
"Bütçeden en büyük pay, tek bir din, tek bir aile anlayışına ayrılmaya devam edecek"
Şimdiye dek ücretsiz, nitelikli, anadilinde herkes için erişilebilir olan kamu hizmetlerinin artırılmasının gündeme alınmadığı bu masadan özele devredilen, erişmemizin mümkün olmadığı, bırakın toplumsal cinsiyeti gözetmeyi toplumun ihtiyaçlarını da hiç gözetmeyen, şirketlerin çıkarlarını el üstünde tutan bir kamu anlayışı çıkacağını iyi biliyoruz. Masadan sığınma evleri, tam zamanlı/gündüz bakım evleri, kreşler, eğitim ve sağlık için bütçe planlaması da çıkmayacak. Bütçeden en büyük pay bize değil, sermayeye, milli güvenliğe ve milli ve yerli değer anlayışıyla kurumsallaştırılan tek bir din tek bir aile anlayışına ve Diyanete ayrılmaya devam edecek.
"Cinsiyete dayalı eşitsizliklerin derinleşmesi devam edecek"
Bakım ve yeniden üretim emeğini hesaba kattığımızda aynı işi yapan erkeklerden daha düşük ücret alıyoruz; yapısal sorunlar çözülmediği için cinsiyete dayalı ücret açığı da kapanmıyor. Yani aslında Anayasa ile güvence altına alınmasına rağmen cinsiyet temelli ayrımcılık kamuda fiilen sürüyor. Bu yıl da masada kayıt dışı ve güvencesiz istihdam edilen kadınların güvenceli çalışma talepleri konuşulmayacak. Dile getirdiklerimiz ve taleplerimiz dinlenmeden kısmi zamanlı çalışma planları yapılacak. Devredilemez ebeveyn izni gündeme gelmeyecek, çocuk bakımının kadınların işi olduğu algısı pekiştirilecek. Ne bütçe düzenlemelerinde ne de TİS masasında cinsiyet eşitliğini sağlamaya öncelik verilmeyecek. Tüm bu koşullar kamuda temel ücretlerde doğrudan bir cinsiyet açığı olmasa bile, mesleki ayrışmalara, idari kadrolarda temsil edilmemize, çalışma saati temelinde daha düşük ücret alınmasına ve dolayısıyla cinsiyete dayalı eşitsizliklerin derinleşmesine yol açmaya devam edecek. Biz KESK olarak; iş yerinde cinsiyete dayalı şiddet, ücret eşitsizliği, ayrımcılık gibi konuların çözümünün kadınların toplu sözleşme süreçlerinde temsil edilmesinden geçtiğini biliyoruz, toplumsal cinsiyeti hesaba katan, cinsiyet eşitsizliklerini çözmeye yönelik bir TİS istiyoruz."