İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Egemenlik Evi’nde kent ve ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Geçen hafta sona eren grev sürecine değinen Tugay, belediyeden yapılacak toplu işten çıkarmaya ilişkin de açıklama yaptı. Tugay, İZDOĞA, İZELMAN ve İZULAŞ şirketlerinden yapılacak ve sayıları bin 30’u bulan personelin işten çıkarılmasının durdurulması için sendikaya çağrıda bulundu.
“Sendika ve çalışan karşı tarafta değil”
Grevin ardından yapılan ‘kazandın’ yorumlarını eleştiren Tugay, “Geçen haftalarda yaşadığımız bir TİS süreci oldu. Bu süreçte belediyenin de içinde bulunduğu durumu insanlarla paylaşmaya çalıştık. Planlı olmayan bir süreç içerisinde sahadaki problemleri düzeltmek adına gösterdiğim bir çaba, bizi ve bu konuya dahil olan herkesi bazı sınırların dışına çıkmaya itti. Yaşadığımız sorunlu dönem, sonrasında bana şunu kesin olarak gösterdi. Halkımız şeffaf bir yönetim talep ediyor. Kamunun şeffaflığına belki hiç olmadığı kadar ihtiyaç var. Kararları halkla almamız gerektiğini anladık bu süreçte. Şunu ifade etmek isterim... Sendikayla olan anlaşmazlık döneminde, biz iki tarafız, bir çekişmezlik var. Bunun bir kazananı ve kaybedeni var. Bazı insanlar bana kazandığımızı söyledi ama ben öyle görmüyorum. Sendika ve çalışan karşı tarafta değil. Hepimiz aynı taraftayız. Hepimiz, kamuya hizmet etmeye çalışan taraftayız. Yapılan bazı yorumlar beni çok rahatsız etti. Ben, çalışanların haklarını ellerinden almak için yola çıkmış değilim. Hepsinin emeği çok değerli. Sendikalar da bizim için demokratik toplum yapısının vazgeçilmez unsurlarındandır. O yüzden sendika düşmanlığı yapılmasını reddediyorum. Ancak, hepimizin yüzleşmesi gereken doğrular var. Herkesin hatalarıyla yüzleşme zamanı” dedi.
“Burada bir önlem almak zorundayız”
Belediyenin altı yıllık çalışan personel sayısına ve bütçeye ilişkin bilgi veren Tugay, şunları söyledi:
“2019 yılında Aziz Kocaoğlu belediyeyi bıraktığında İzBB’nin 26 bin 500 civarında çalışanı vardı. 2024’te ben devraldığımda 37 bin 700 çalışanla devraldım. O günden bugüne bazı personel hareketlilikleri yaşandı. Bazı pozisyonlar var orada personel eksiğiyle hizmet yapabilmeniz mümkün değil. O yüzden istihdam yaptık tabii ki de. Yapılan alımlarla toplamda 37 bin 700 personelle aldığım belediye şu anda 34 bin 218 çalışana sahip. Çalışanların 28 bini işçi, 6 bini memur. Bir diğer konu bütçe... Göreve geldiğimden beri yönetim kadrosuyla birlikte tasarruf konusunda yoğun çaba gösteriyoruz. Uzun zamandır sıkı tedbirler aldık. Ama ocak başından itibaren vergi ve SGK borçlarını kesintileri doğrudan bütçeden yapılmaya başlandığından beri temel hizmetleri ve sosyal yardımları kısmadan onun dışındaki her şeyden kısarak tasarruf ediyoruz. Bizim temmuz ayında Hazine ve İller Bankası’ndan gelen gelirimiz 3 milyar 800 milyon lira oldu. Temmuz ayında ödeyeceğimiz maaşlar açısında 3,5 milyarlık kısmı işçilerin maaşları, SGK ve vergi ödemelerine gidecek. 850 milyonu da memurlara, sözleşmeli memurlara ve kadrolu işçilere verecek. Yani bütçe en çıplak haliyle bu. Eksideyiz yani. Bunun sürdürülemez olduğunu herkes kolayca idrak edebilir. Burada bir önlem almak zorundayız.
“Belediye-İş Sendikasına şu uyarıda bulunduk”
Sendikayla anlaşmazlığımızın temel noktasında anlatmaya çalıştım. Bizim iki tane sendikamız var farklı farklı şirketlerde örgütlü. Geçen dönem anlaşmazlık yaşadığımzı sendika DİSK Genel-İş’ti. Onların bizimle anlaşamama nedeni, ücretlerin düşük olması değil, benden önceki başkanın Türk-İş’e bağlı Belediye-İş ile imzalamış olduğu, günün gerçeklerinin üzerinde artış yapan o anlaşma oldu. ‘Madem onlara verdiniz, biz de istiyoruz’ dediler. Söylemlerinde eşit işe eşit ücret vardı. Onun da nedeni, diğer sendikaya bağlı çalışanların yüksek maaş almalarıydı. Hukuk yoluyla hakkımızı aradık. Dava açtık ve devam ediyor. Onda da bizden verilen maaş artışının, günün şartlarına uygun olmadığını ve uyarlanması gerektiğini söyleyerek uyarlama davası açtık. Dava daha devam ediyor. Ama mahkemeler bu tür süreçlerde işveren ile TİS süreçlerine müdahil olmuyorlar. Bu nedenle biz beklediğimiz sonucu alacağımızı tahmin etmiyoruz. Ayrıca o dönemde Belediye-İş Sendikası’na şu uyarıda bulunduk: Eğer bu konuda bir düzenleme yapmazsanız, sizin üyeniz olan bazı çalışanlarla yollarımızı ayırmak zorunda kalacağız. Bunu yapmak istemiyoruz. Ama şu ana kadar maalesef olumlu bir dönüş olmadı. İlgili iş yasasından aldığımız mevzuat hakkıyla yasal hakkımızı kullandık. Bir ay öncesinden bildirimde bulunduk. Ve bugün bin 30 civarında arkadaşlarımızla yollarımızı ayırmak için resmi prosedürü yerine getirmiş bulunuyoruz. Eğer Belediye-İş sendikası, belediyeyi ve halkı düşünmeden, ısrarla bu anlayışsız noktada olurlarsa bundan sonra işten çıkarılacak arkadaşlarımızın sorumlusu sendikadır. Biz değiliz.”
“Sendika, sorumluluk almak zorunda””
“Sendika adeta belli bir kesimin yüksek ücret almasına devam etmesi için bir grup çalışanını feda ediyor” diyen Tugay, şöyle devam etti:
“Şu kararı vermek zorundalar: O arkadaşlarımız işlerine devam etsin istiyorlarsa anormal ücret artışını durdurmaları ve sorumlu bir tutum içine girmeleri gerekiyor. Eğer gerekeni yapmazlarsa bazı çalışanlarımız, işlerini kaybedecekler. Çaresiz kaldığımız için bazı çalışanlarımızın işlerine son vermek zorunda kalacağız. Belediye-İş’te örgütlü arkadaşlarımızla şu anda en düşük maaş, 80 bin lira civarında eylül ayında 130 bin liralara yükselecek. İşveren maliyeti şu anda 143 bin lira civarında Zamdan sonra 185 bin 500 liralara gelecek. Bunu bizim karşılanmamız mümkün değil. Ben ve belediye yönetimindeki arkadaşlarımız, büyük üzüntülerle bu süreci yaşıyoruz. Ama sendika, sorumluluk almak zorunda.”
“Eğer biliyorsa ismini iletsin hemen bugün çıkarayım”
‘Bankamatik memurları’ eleştirilerine de yanıt veren Tugay, “Belediye-İş Sendikası Başkanı, ‘Önce bankamatikleri çıkarsın’ demiş. Benim bildiğim bankamatik yok belediyede. Eğer biliyorsa ismini iletsin hemen bugün çıkarayım. Böyle anlamsız, iftira niteliğinden suçlama olmaz. Bu şekilde sorumluluklarından kurtulamazlar. Türkiye’de kimsenin almadığı maaşları İzBB’den talep ederek, diğer işçi arkadaşlarımız da mağdur ederek böyle bir talepte bulunamazlar. Böyle bir hakları yok. Seçimden 5 gün önce yapılmış bir sorumsuzluğun sonucudur. Eğer birileri işlerini kaybederse bilinsin ki bir, o sorumsuz imzanın bir de tarafların sorumluluğudur bu sonu. Biz, başka çaremiz kalmadığı için bu kararları alıyoruz” dedi.
“Bu benim, İzmir halkına verilmiş namus sözümdür”
Büyükşehirde işe alımlarda yeni bir dönemin başladığının belirten Tugay, şunları söyledi:
“Halkımızın haklı isyanları oldu. İhtiyaç olmadığı halde belediyeye insan alınmasını, insanların kayrılmasına haklı olarak itiraz ettiklerini söylediler. Bayram tatili boyunca bir taraftan kaybettiğimiz başkanımızın üzüntüsünü yaşarken, diğer yandan kafamda başka bir soru vardı, halkın bu çağrısına nasıl cevap verebilirim diye... Bazı kararlar aldık. Bundan sonra İzBB’ye bir personel asla herhangi bir partiden olduğu için, birinin yakını olduğu için işe alınmayacak. Üst düzel bir bürokratın yakını ve ya referansı var diye işe alınmayacak. Bu benim, İzmir halkına verilmiş namus sözümdür. İzBB’ye bir personel alınacaksa ihtiyaç olduğu için alınacak. Alınacak kişinin kim olduğuna ben karışmayacağım. Bundan sonra belediye başkanı alımlara karışmayacak. Ayrıca arka planda bu süreci denetleyecek bir halk komitesi kuracağım. Bir havuz oluşturacağız, insanlarımıza ilan edeceğiz ve insanlar başvuracak. Orada kurayla seçeceğimiz bir kurul, istihdamı denetleyecek ve bana rapor verecek. Bundan sonra böyle bir dönemi başlatıyoruz. Biz başka türlü bu yanlışlardan kurtulamayacağız. Bundan sonra şeffaflığı sağlayacağız. Bundan sonra yapılan her harcama ve bütçe detayları İzmir halkı ile paylaşacağız. İzBB’de çalışan özellikle geçen dönemde işe alınmış olan sendika yöneticilerinin yakınlarını tamamını işten çıkaracağız. Hiçbiri belediyede çalışmayacak. Bu benim görevim halkımız bunu benden istiyor.”
“Eğer sendika o artışı durdurursa bu toptan işten çıkarmayı durduracağız”
Sendikanın ücret artışı talep etmemesi durumunda işten çıkarmaların durdurulacağını hatırlatan Tugay, “Mart ayına yapılacak artışın iptalini talep etmiştik ama o yapıldı. Eylül aynda yapılacak bir artış var. Hiç olmazsa onun durdurulmasını talep ediyoruz. Eğer sendika o artışı durdurursa ve almayacağız derlerse bu toptan işten çıkarmayı durduracağız” diye konuştu.
“Destekleyici bir tavır içerisindeler”
TİS sürecindeki tavrına ilişkin İzmir halkının tutumunu değerlendiren Tugay, şunları söyledi:
“İzmirliler, sorumlu bir belediye başkanı tutumu içerisinde olmamı saygıyla karşılıyorlar. Destekleyici bir tavır içerisindeler. Bu durumu, kendi siyasetleri açısından fırsata çevirmeye çalışan, hatta belediyenin önüne gelerek işçileri kışkırtmaya çalışan kişiler var. Bunları sorumsuz olarak nitelendiriyorum. Kamu sorumluluğu, halkına karşı sorumluluk böyle olmaz. Bu siyasi fırsatçılara tepkiliyim ve rahatsızım. Allah’tan İzmir gibi bir şehirde yaşıyoruz. “
“Belediyeye katkısı olamadığını düşündüğümüz kişiler var”
Toplu işten çıkarmaların hizmetlerde aksamaya neden olamayacağının altını çizen Tugay, şu ifadeleri kullandı:
“Görevden ayrıldıkları zaman hizmetlerde aksama olmayacağından emin olun. Gerekten bazı pozisyonlarda performans açısından atıl görünen ve belediyeye katkısı olmadığını düşündüğümüz kişiler var. Onlarla ilgili işten çıkarma yapılacak. Bugünkü hizmet birimleriyle çalışan sayısının 30 bini aşmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu rakamla optimal hizmet üretebiliriz. Ama yeni birimler ve hizmet alanları oluşturduğumuzda oralarda personel istihdamı gerekiyor. Biz daha atıl olan personeli oralarda istihdam etmek istiyoruz. Ancak, bulundukları konumlarda kalmakta ısrarcı oluyorlar ve işten çıkarmak zorunda kalıyoruz. Ya da gönderildikleri alanda başarılı olamıyorlar yine işten çıkarmak zorunda kalıyoruz.”