Gergerlioğlu, “Gençleri güçlendirecek ve onların gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak teşvikler yapılmalı ”
Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi için Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına söz alan Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu kanun teklifinin gençleri güçlendirecek ihtiyaçlarına yönelik olması gerektiğini ifade etti.
Gençlik ancak kendisine dayatılan misyonun yükünden kurtularak genç olabilir
Bazı klasik ön yargılardan kurtulmak gerektiğini söyleyen Gergerlioğlu, “Bakın, Leyla Neyzi'nin gençlikle ilgili bir makalesi var. Makalesinde ne demiş, ilginç bir cümle: "Gençlik ancak kendisine dayatılan misyonun yükünden kurtularak genç olabilir." Bırakın gençler biraz özgür olsun, konuşsunlar, tartışsınlar, belki biz gençlerle gelişeceğiz değil mi? Aile baskısından, toplum statükosundan gençlerle kurtulacağız ama yoğun bir baskı altında gençler açıkçası. Genç olmak tecrübesiz olmak, hata yapabilme özgürlüğü ve hayatı umutla değiştirme kudreti yani gençlerin genç olma şansları maalesef oldukça az. Bırakın hata da yapsın, hata yapa yapa doğruyu da öğrensin; kalıplar içinde, statüko içinde onu çok fazla boğmayalım. Yaşamanın zorlukları onları çok hızlı bir biçimde genç olmadan hatta çocukken yetişkin olmaya zorluyor. "Çocuk askerler" ve işte "büyümüş de küçülmüş çocuklar" dediğimiz bu özenilen, aslında çok yerine oturmayan hâli eleştiriyorum, toplumumuzda yaygındır; "gençlerimiz", "gençliğimiz", "kadınlarımız" denilir. Onlar adına bir sahiplik niye belirtiyoruz? Aslında hepimizin dili buna alışmış ama bırakın gençler özgür olsun, bırakın kadınlar kendileri belirlesin, kendilerine dayatılana mecbur kalmasınlar.” ifadelerini
Bırakın gençler ilk önce birey olsun
Aile ve Gençlik Fonu, evlenecek gençleri destekleyerek aile kurumunun sağlamlaştırılması ve gelecek nesillerin sağlıklı aile ortamında yetiştirilmesi amacını taşıdığının iddia edildiğini belirten Gergerlioğlu, “Ancak bu tanım gençleri aile kurumunun bir uzantısı olarak görmekte; bireylik, öz irade ve otonomi gibi kavramları yok saymaktadır. Bırakın gençler ilk önce birey olsun, bırakın gençler ilk önce iş sahibi olsun, atılım yapsın, buluş yapsın, icat yapsın; bu konuda önlerini açalım arkadaşlar. Evlilikten önce gelen ihtiyaçlar var; birey olma, iş sahibi olma. Tabii ki evlilik son derece önemli bir hadise, bir ihtiyaç, talep ediyor gençler ve evlenme yaşları maalesef hızla yükseliyor. Gençlerin karşılaştığı sosyal riskler aile kurumunun ihtiyaçları doğrultusunda tanımlanmakta, bütün fonun bu riskleri ortadan kaldırması ve gençlerin evlenmesini güvence altına alması planlanmaktadır ancak bu senaryo gençlerin gerçek sosyoekonomik sorunlarını yansıtmamaktadır.” şeklinde konuştu.
Kadınlara yönelik şiddet vakaları artmış, failler cezasız kalmıştır.
Anayasa'nın ailede eşitlik ilkesine rağmen iktidarın politikalarında ve uygulamalarında kadınlar sadece aile sınırları içindeki yerleriyle tanımlanan bireyler olarak görüldüğünü vurgulayan Gergerlioğlu, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin ardından aile politikaları kadınlara yönelik şiddeti derinleştiriyor. Türkiye kadınlara karşı ayrımcılığı önlemek için uluslararası sözleşmeler imzalamış ancak bunlardan geri çekilmiştir. Kadınlara yönelik şiddet vakaları artmış, failler cezasız kalmıştır. Türkiye kadına yönelik şiddetin en fazla olduğu OECD ülkesidir. Türkiye'deki kadınların yüzde 43'ü kendilerini güvende hissetmemektedir. Son yirmi bir yılda 8 bin kadın öldürülmüştür. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından en az 603 kadın yaşamını kaybetmiş, 464 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir, failler de cezasız kalmıştır ve bu politika gittikçe artmaktadır.” dedi.
Rakamlar, gençlerin ihtiyaçlarının farklı olduğunu söylüyor
Türkiye'de, kadınların yüzde 43'ünün yaşadıkları şehirde kendilerini güvende hissetmediklerini söyleyen Gergerlioğlu, “Türkiye bu oranla dünya ülkeleri arasında 13'üncü sırada yer almaktadır. Rakamlar, gençlerin ihtiyaçlarının farklı olduğunu söylüyor. Türkiye'de 12,3 milyon yoksulun 6,2 milyonu 1997 ve sonrası doğumlulardan oluşmaktadır; bakın, yoksulların en az yarısı genç. Bu bağlamda, TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2021'e göre, Türkiye'de 15-24 yaş grubundaki 11,7 milyon gençten 2,13 milyonu evinde bir bilgisayara sahip değil. 853.257'si evinde internet bağlantısına sahip değil. 1,29 milyonu eskimiş giysileri yerine yenisini alamamakta, 1,13 milyonu ikinci bir ayakkabı alamamakta, 1,78 milyonu spor, sinema, konser gibi ücretli boş zaman faaliyetlerine katılamamakta ve 1,44 milyonu küçük bir miktar parayı dahi kendini iyi hissetmek için harcayamamaktadır. TÜİK verilerine göre, Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre, 2021 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranının yüzde 45,2 olduğu görüldü. Bu oran, kadınlarda yüzde 28, erkeklerde ise yüzde 62 olmuştur. Görüyor musunuz dengesizliği, ne kadar dengesiz bir durum var kadınların aleyhine. Bu sosyal gerçeklikler göz önüne alındığında, Türkiye'deki gençlerin yüzleştiği birincil riskler aslında birey olamamaktadır; iş sahibi olamamak, atılımcı olamamak, cesaretlendirilmemektir; evlilikten önce gelen problemler bunlardır.” ifadelerini kullandı.
Gençler güçlendirilmeli
Fon kurulacaksa gençlerin güçlendirilmesi için kurulması gerektiğini belirten Gergerlioğlu, “Bu bağlamda da öneri olarak, fonu oluşturacak yasada gençlik, sosyal gerçeklikleri kapsamında yeniden tanımlanmalı ve oluşturulacak fonun kaynaklarının evlilik ve aile kurumu kapsamında harcanmasından ziyade Türkiye'deki gençlerin sosyal, ekonomik ve politik kapasitelerinin oluşturulması, güçlendirilmesi ve sürdürülebilir kılınması amacıyla harcanmalıdır.” dedi.
Artan boşanmaların sebeplerini ortadan kaldırmadan, evlenme kampanyası yapmak doğru değildir
Genç kadınların ekonomik kriz bağlamında artan bir biçimde yoksulluk ve işsizlik, artan toplumsal şiddet bağlamında ev içi şiddet ve sosyal dışlanmayla karşı karşıya olduğunu aktaran Gergerlioğlu, “Bir yandan genç kadın işsizliği artarken diğer yandan da ev içi şiddet ve boşanma oranlarında kayda değer bir artış var. Yani bir taraftan "Hızla evlendirelim." diyoruz ama bir gerçek var, hızla artan boşanma oranları var. Bu boşanma meselesini halletmeden, kadınların birey ve özgür olma isteklerini anlamadan "Hemen bir evlilik kampanyası yapalım." demek doğru değildir. Kurulması önerilen Aile ve Gençlik Fonu, genç kadın yoksulluğuna bir çözüm olarak aile kurumunu sunmakta, genç kadınların aile kurumu içinde yaşadığı sorunları görmezden gelmekte, devletin sorumluluğunu aile kurumu üzerinden bireylere yüklemektedir.” şeklinde konuştu.
Aile kavramı bireyin önüne geçiyor
"Kadın" isminin Bakanlığın adından bile çıkarıldığını, sadece Bakanlığa bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünde yer almaya başladığını ve İstanbul Sözleşmesi'nin gereği olarak çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un isminde de aile, bireyin önüne konulduğunu söyleyen Gergerlioğlu, Ev içi şiddet" yerine "aile içi şiddet" olarak çevrilmiştir. Kanunda evlenmek için belirlenen üst yaş sınırı 27 ancak TÜİK'e göre erkeklerde evlenme yaş ortalaması 28, kadınlarda da 25, gençlik sınırı ise 30.” ifadelerini kullandı.
18 yaşındaki kadınları evliliğe teşvik etmek eğitim ve istihdam hedeflerinden uzaklaştırır
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın yaptığı açıklamalardan öğrenildiği kadarıyla aile ve gençlik fonunun ilk faaliyeti olan evlilik kredisinin 18-27 yaş arasındaki gençlere faizsiz 150 bin lira olarak verilmesi planlandığını söyleyen Gergerlioğlu, “Türkiye'de gençlik tanımlanmasına ilişkin bir farklılık da burada görülmektedir. Gençlik Örgütleri Forumu, diğer gençlik örgütlerinin ve gençlik çalışan akademisyenlerin de savunduğu gibi gençlik yaşı 18-30'dur. TÜİK verilerine göre ortalama ilk evlenme yaşı 2022 yılında erkeklerde yüzde 28,2 iken kadınlarda yüzde 25,6 olarak hesaplandı. Alt sınırın 18 olarak belirlenmesi ise 18 yaşındaki kadınları evliliğe teşvik etme anlamı taşıması nedeniyle onları aile kurumu ve evliliğe yönlendirerek eğitim ve istihdam hedeflerinden uzaklaşmalarına sebebiyet verebilecektir.” dedi.
Düğün masrafı en az 250 bin liradır
Geçmiş fon deneyimlerinden ağzı yanan bir Türkiye gerçekliğinin olduğu belirten Gergerlioğlu, “Öncesinde muhalefetin ısrarlı eleştirilerine rağmen Varlık Fonu kurulmuştu, Türkiye Varlık Fonu yatırım adı altında söz konusu yandaş batık şirketlere para yatırabilen bir yapıya dönüşmüştü. Bugün buradan ders çıkarmayan anlayışın aile ve gençlik fonu adı altında nasıl bir işleyiş belirleyeceği hususunda tedirginlik yaratmaktadır. Bu kanun teklifi fonun kaynaklarının büyük bir kısmının 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında tahsil edilen devlet hisselerinden aktarılmasını öngörmektedir. Gabar petrolü ve Karadeniz gazından elde edilecek gelirin yüzde 20'si gençlere verilecek evlilik kredisinin kaynağı olacağı belirtilmişti. Bu petrol ve gazın daha ülke ekonomisine kazandırılamadığı hepimizin malumudur ve konuyla ilgili muhalefetin şaibe iddialarına iktidar tarafından somut, tatminkâr bir cevap verilememiştir. Gabar petrolü, Karadeniz gazının lanse edilmesi akılla izahtan yoksundur. Bu durum enerji ve maden sektörlerinin gelişimine ve ülke ekonomisine zarar verecektir. Ayrıca, bu kaynakların oranlarını Cumhurbaşkanının 2 katına kadar artırma veya sıfıra kadar indirme yetkisi olması keyfî bir uygulamaya yol açacaktır. Karadeniz gazı, Gabar petrolü derken ya bunlarla ilgili bir sukutuhayal oluşursa ne olacak; bütün bu fon çalışmaları, yasa çıkarmaları boşa çıkmayacak mıdır? Planlanan kredi desteğinin tutarı 150 bin lira ancak ortalama düğün masrafı en az 250 bin lira. Ben şimdi sorarım sayın Meclise, sayın kamuoyuna: 150 bin liraya evlenebilecek bir kişi var mıdır? Bunun en azından yükseltilmesi gerekiyor, bu tartışılan bir husus sanırım iktidar da kendi arasında tartışıyor yine de. Biz bu tutarların artırılması gerektiğini söylüyoruz. Düğün masrafı en az 250 bin liradır.”
Gençler borç batağında ve yoksullukla mücadele etmeye çalışıyor
Resmî veriler tam olarak bilinmese de yaklaşık 5,5 milyon gencin KYK kredi borcu olduğunu ifade eden Gergerlioğlu, “300 binin üzerinde gencin ise KYK borcundan dolayı icralık olduğu biliniyor. 38,6 milyon kişinin bankalara kredi borcu bulunmakta ve kişi başına düşen ortalama kredi borcu tutarı 54.500 lira seviyesinde. TÜİK 2022 verilerine göre fertlerin yüzde 32,6'sı yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kalıyor. En risk altında olan grup yüzde 42,7'yle 0-17 yaş grubu arasında. Gençler borç batağında ve yoksullukla mücadele etmeye çalışmaktalar. Bütün bunlardan sonra hepimiz şunu da çok iyi biliyoruz değerli arkadaşlar: Sokakta rastlıyorsunuz, rastlıyoruz, gençlerimiz evlilikten önce iş arıyor, bunun için ülkesini bile terk ediyor. Kanada'ya giden gençlerimizin, Almanya'ya giden gençlerimizin, Ege'den, Meriç'ten ölüm pahasına geçmeye çalışan binlerce gencimizin olduğu bir ortamda ana mesele, özgür bir birey olmak ve iş bulabilmek işin doğrusu arkadaşlar. Deprem bölgesinde evlenmek isteyen gençlere yönelik olduğu belirtiliyor projenin ancak bu projenin depremden etkilenen gençlerin daha önemli sorunlarını da göz ardı ettiğini düşünüyoruz. Yani evlilikten önce çok zor koşullar altında yaşayan on binlerce depremzedemiz var.” şeklinde konuştu.
Bu fonun kime kullandırılacağı söylenmemiş
Dışlayıcı ve derin hak ihlallerine yol açan sosyal politikaların bir uzantısı olduğunu düşündüklerini belirten Gergerlioğlu, “Tüm bunların bir makyaj çalışması olduğunu ve sorunları derinleştireceğini düşünüyoruz. Eleştirilerimiz var, evet, olumlu gördüğümüz yönleri de var ama önemli eleştirilerimiz var. Bu kanun teklifi, fonun giderlerinin onaylanan projeler kapsamında aktarılan tutarlar ve operasyonel giderlerden oluşacağını belirtmekte ancak bu projelerin hangi kriterlere göre seçileceği, nasıl denetleneceği ve sonuçların nasıl değerlendirileceği açıklanmamıştır. Bu fonun kime kullandırılacağı söylenmemiştir, kamu kurumlarının projelerine mi dağıtacaklar, siyasi parti teşkilatlarına mı, aile üzerine çalışan sivil toplum örgütlerine mi yoksa bizzat ailelere veya aile sahibi kadınlara mı dağıtılacak, belirtilmemiştir. "Proje" derken ne tür projelerden bahsediliyor; mikrokredi mi, aile eğitimi mi psikolojik destek mi; bir açıklama yapılması gerekiyor. Projeler ortaklık yapısını destekleyecek mi yoksa her "Fikrim var." diyene "Al sana para." tarzında mı çalışacak? Proje desteklerinin ne olacağı belirlenmediği için finansal destek büyüklükleri de belirlenmemiş, belki küçük, orta ve büyük proje ayrışması yapılabilirdi. AB'de küçük projelere toplam bütçe verilir, projecinin harcama belgelerini saklaması istenir ama harcama detayları projecinin takdirine bırakılır 60 bin euroya kadar olan projelerde; daha büyük projelerde ise kontrol ve denetim had safhadadır. Mevcut kanun teklifi bir tekliften ziyade bir fikir seviyesinde olduğu için böyle detaylar atlanmış gibi görünmektedir.” ifadelerini kullandı.
Gençlerin sorun ve ihtiyaçlarını çözmek için bir fon oluşturulmalı
Bu finansmanın yönetiminden doğrudan sorumlu bir kurum olması gerektiğini, Maliye Bakanlığı gibi asıl amacı para saymak olan ve sosyal politikalarla ilgisi olmayan bir kurum bünyesinde kurulmasının önerilmesinin garip durduğunu vurgulayan Gergerlioğlu, “Mevzubahis kanun teklifinde kurulması öngörülen Aile ve Gençlik Bankasının kuruluş yönetimi ve işleyişini düzenleyen madde 2 kapsamında fonun öznesi olan gençlerin ve gençlik örgütlerinin bu süreçlere katılımını sağlayacak hiçbir mekanizma tanımlanmamıştır. Madde 2 kapsamında fonun yönetim ve işleyişi tamamen Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısından oluşturulacak 5 kişilik yönetim kurulu tarafından idare edilecekken madde 5 kapsamında belirlenen şeffaflık süreçlerinde de yine bunun öznesi olan gençlerin dâhiliyet ve temsiliyetini sağlayacak hiçbir mekanizma yer almamaktadır. Gençlerin sınırlarını ve ihtiyaçları sosyal ve ekonomik gerçekliğe uygun olacak şekilde belirleyebilmesini sağlayacak hiçbir yerel bağlantısı bulunmamaktadır, tepeden inmeci bir tutumla gençliği ele almaktadır. Bu sebeple mevzubahis kanunda sivil toplumda yer alan örgütlerin, özellikle de gençlik örgütlerinin kurulması öngörülen fonun kuruluş, yönetim ve işleyiş süreçlerinde katılım göstermelerini sağlayacak mekanizmaların oluşturulmasına yönelik ibarelerin yer alması gerekmektedir. Sonuç olarak kurulması önerilen Aile ve Gençlik Fonu'nun "gençlik" tanımı hatalıdır, bu kapsamda da gençliğin asıl sosyal ve ekonomik gerçeklerini yansıtmamaktadır. Aile ve Gençlik Fonu'nun işleyişi yerelle bağlantısı olmayacak bir şekilde tasarlanmıştır. Bu doğrultuda, gençlerin sosyal ve ekonomik gerçeklikleri doğrultusunda şekillenen sorun ve ihtiyaçlarını doğru, etkili ve anlamlı bir şekilde kavrayamayacak tepeden inmeci bir yapıya sahiptir. Bu görüşler doğrultusunda, gençlerin sorun ve ihtiyaçlarını çözmek amacıyla bir fonun oluşturulmasını olumlu bulmakla beraber ilgili kişi, kurum ve kuruluşların Aile ve Gençlik Fonu kapsamında gençlik tanımını aile kurumu ve evlilik üzerinden tanımlaması yerine, gençlerin sosyal ve ekonomik gerçekliklerine uygun ve konunun öznesi olan gençlerin aktif katılımıyla belirlenecek şekilde yeniden tanımlanması gerekmektedir. Gençlerin sorun ve ihtiyaçlarını çözmek için bir fon oluşturulmak isteniyorsa şayet, fonun işleyişinin ve "gençlik" tanımının gençlerin katılımıyla belirlenmesi gerekir. Fonun kadınların, gençlerin haklarını gözeten ve gençlerin temel ihtiyaçlara erişimini sağlayan bir yapıda olması da unutulmaması gerekmektedir. Fonun yerelle ilişkisini güçlendirecek ve sivil toplumun bileşenlerinin yönetimine dâhil olabileceği mekanizmalar kurulması gerekmektedir. Yukarıda belirttiğimiz hususlar çerçevesinde Aile ve Gençlik Fonu kurulması hakkındaki görüşlerimizi beyan ettik.” şeklinde konuştu.