Fehimi Koru: Muhalefet, adaylık için Abdullah Gül'e baskı yapmayı düşünmeli

Fehmi Koru yazdığı yazıda muhalefetin cumhurbaşkanlığı adaylığı için Abdullah Gül'e baskı yapması gerektiğini belirtti.

GÜNDEM 05.04.2018, 13:38 05.04.2018, 13:38
Fehimi Koru: Muhalefet, adaylık için Abdullah Gül'e baskı yapmayı düşünmeli

Fehmi Koru'nun kişisel internet sitesi Fehmikoru.com'da  paylaştığı o yazı:

 

 

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partili milletvekilleriyle toplu görüşmeler yapmakta…


O görüşmelerden edindiği izlenimi günün sonunda Parti Meclisi üyeleriyle paylaşacak Kılıçdaroğlu.

Erken seçimin kapıda olduğunun işaretleri alındığı ve baskın seçim endişesi büyüdüğü için bunu normal karşılamamız gerekiyor.

Zamanından erkene alınması beklenen seçimlerden biri cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu ve o seçim aynı zamanda sistem değişikliği yolunda atılan adımların sonuncusu sayıldığı için de, aday üzerinde spekülasyoınların istişari görüşmelerde gündeme gelmesi kaçınılmaz.

Nitekim gelmiş de.

CHP’lilerin takıldığı sendrom

Bazı milletvekilleri ‘‘Aday olarak Abdullah Gül’ün adı dolaşıyor; bunun doğru olmadığını şimdiden açıklayalım’’ teklifini CHP genel başkanına yöneltmiş…

Kulislerden öğrenilen, CHP liderinin, milletvekillerine, ‘‘Biz kişiler değil ilkeler üzerinde çalışıyoruz; diğer partilerle de görüşerek bu konuda bir tavır belirlemek niyetindeyiz’’cevabını verdiği…

Daha işe yarayan bir cevap ‘‘Yapılacak seçimde ilk turda olmazsa ikincisinde yüzde ‘50+1’ alabilecek sizlerin önereceğiniz bir isim var mı?’’ sorusu olabilirdi.

CHP’nin kendi içerisinden çıkaracağı herhangi bir adayın toplumun yarısından oy alabilme şansı yok. CHP’li bir adaya oy verebilecek seçmen oranı yüzde 30’u bile bulmuyor.

Siyaset bilimi jargonuyla konuşursak, CHP’nin şimdi içerisinde bulunduğu duruma ‘Ekmeleddin sendromu’ diyebiliriz. Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimine MHP ile bir ortak aday üzerinde uzlaşarak gitmişti CHP ve ortak aday olarak belirlenen Ekmeleddin İhsanoğlusonradan MHP saflarına katılarak Meclis’e girmişti.

Sanırım CHP’liler bunu sorun haline getiriyor ve tekrarlanmamasını arzu ediyor.

‘‘Formül işe de yaramadı’’ da diyor CHP’liler…

O seçimde ortak aday yüzde 40’a yakın (38.44) oy almıştı.

Yüzde 38.44…

Çok değerli bir bilim tarihi profesörü olma ve literatüre emsalsiz eserler kazandırması yanında, uluslararası camiada da takdir edilen bir kişiliğe sahip Ekmeleddin İhsanoğlu, aslına bakılırsa, muhalefetin o dönemde bulabileceği en ideal adaydı. Ancak bir eksiği vardı: Kamuoyu tarafından kişiliği, o güne kadar neler yaptığı ve hangi özellikleri sayesinde cumhurbaşkanlığına münasip görüldüğü bilinmiyordu.

Buna rağmen yüzde 40’a yakın oy almayı başardı Ekmeleddin İhsanoğlu

Kendisini aday gösteren partilerin teşkilatları çalışmadığı, arkasında adaylığını başarıya çevirecek bir siyasi mekanizma da bulunmadığı halde…

Nedense bu gerçeği görmek yerine akıllarını ‘‘Formül işe de yaramadı’’ peşin fikrine takmış görünüyor CHP’liler…

‘‘Kazanabilecek bir ismi siz verin’’ cevabıyla yetinilmesini zaten o yüzden tavsiye ettim.

Öyle bir isim muhalefet partilerinin hiçbirinde yok.

AK Parti de eşit görüntülü yarışı istemeli

AK Parti adayının -o kişinin şahsen hükmettiği oy yüzde 50’nin üzerinde dolaşan TayyipErdoğan olması bile gerekmiyor, herhangi bir AK Partilinin- daha ilk turda kazanabileceği bir seçim olacak yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçimi…

Muhalefet partilerinin (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin) cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi partilerinin sınırlarını aşan, şahıs olarak da seçildiğinde partiler üstü kalabilecek, aralarında uzlaşabildikleri ilkeleri hayata geçirmeyi benimseyecek ve benimseyebileceğine toplumun güvenebileceği bir ismi aday olarak belirlemeleri gerekiyor.

O ismin illa Abdullah Gül olması da gerekmiyor.

Kendisine sorulduğunda Gül de adaylığa razı olabileceği yolunda bir işareti bugüne kadar vermedi zaten.

Ancak sayılan özellikle sahip başka biri bulunamazsa Abdullah Gül’e bu yolda baskı yapmak düşünülmeli.

Gül’ün yarışa katılması AK Parti için de olumlu bir gelişmedir.

AK Partililer yarışa o kadar önde başlıyorlar ki, adaylarının karşısına çıkacak adayın kimliği o tabloyu zor değiştirir. Ancak yarışın eşite yakın şartlarda geçtiği tablosu ülke için olduğu kadar AK Parti’nin de yararınadır.

Türkiye gerçekleri, daha doğrusu seçmenlerin profili, böyle bir eleme sürecini zorluyor, ne yapalım gerçek bu.

İlkeler belli

Kulislerden, CHP liderinin görüştüğü partili milletvekillerini herkesten oy alabilecek bir isim belirlemede kendisine yardımcı olmaya davet ettiğini de öğrendim.

Parlamenter sisteme dönülmesi yolunda adımlar atılmasını, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, karar mekanizmasında şeffaflık, denge ve denetleme işlemine yatkınlık, israf ve yolsuzluklarla mücadele ilkeleri istikametinde bir yeniden yapılanmayı gerçekleştirebilecek bir kişi olabilir muhalefetin destekleyebileceği aday…

CHP’nin veya herhangi bir partinin tek başına belirleyeceği veya zorlama yoluyla bir partinin diğerlerine empoze edeceği bir isimle gidilecek seçimin olumsuz sonucuna bütün partiler katlanmak zorunda kalacaktır.

Türkiye içte ve dışta belli merkezler tarafından ‘tek adam rejimi’ tarzında takdim edilen bir ülke olduğu görüntüsünü de bu sayede yıkabilir.

En azından iki güçlü adayın yarıştığı bir seçim bu amaca hizmet edebilir.

AK Parti’nin MHP ile gerçekleştirdiği ‘cumhur ittifakı’nın hazır oyu (yüzde 50 AK Parti, yüzde 12 MHP olduğuna göre) kendi adayını rahatça seçtirecek bir çoğunluğa ulaşıyor nasıl olsa…

Kılıçdaroğlu, milletvekillerine, ‘‘Başka partilerle görüşmelerimiz sürüyor’’ da demiş.

Radara yakalanmadıklarına göre, olağanüstü gizli yürütülüyor olmalı o temaslar…

Yorumlar (0)