Erdoğan Toprak: Ülkenin geleceği ve millete ait varlıklar yabancı bankalara ipotek edilmektedir

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “İktidarın seçime sayılı günler kala, deprem yaralarının sarılması için acil kaynak ihtiyacı ortada iken Türkiye Varlık Fonu’ndaki kamu varlıklarını teminat gösterip yüksek faizle yüz milyonlarca euro borçlanması, tam anlamıyla yangından mal kaçırmadır. Ülkenin geleceği ve millete ait varlıklar yabancı bankalara ipotek edilmektedir. Bu borçla sağlanan kaynaklar kamu bankaları üzerinden iktidar yakınlarına dağıtılarak seçim öncesi birilerine servet transferi yapılması hedeflenmektedir” dedi.

GÜNDEM 02.04.2023, 13:21
Erdoğan Toprak: Ülkenin geleceği ve millete ait varlıklar yabancı bankalara ipotek edilmektedir

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak, raporda şunları kaydetti:

“NEFRET VE KİNİ BESLEYEN SÖYLEMLERİN YERİNİ HOŞGÖRÜ, UZLAŞI VE TOPLUMSAL BARIŞA BIRAKMA ZAMANI ÇOKTAN GELMİŞTİR”

"İskoçya Ulusal Partisi Genel Başkanlığı’na ve ardından İskoçya Başbakanlığı’na 37 yaşındaki Harun Hamza Yusuf seçildi. Yeni İskoçya Başbakanı, kadın haklarının önde gelen savunucuları arasında. Ülkemizde, siyasal İslam ve inanç istismarına dayalı siyasetin toplumda yarattığı karşıtlıkların, nefret ve kini besleyen söylemlerin yerini hoşgörü, uzlaşı ve toplumsal barışa bırakma zamanı çoktan gelmiştir.

Dünyanın en eski ve en köklü demokrasilerinden birisi olan, yazılı bir anayasası dahi bulunmayan İngiltere’de ve ardından Birleşik Krallık’a bağlı diğer ülke İskoçya’daki demokrasiye; insan hakları, liyakat, hak-adalet ve eşitlik konusundaki ezici toplumsal uzlaşıya bakıldığında ülkemiz, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken içine düşürüldüğü mevcut tabloyu hiçbir şekilde hak etmiyor.  Hiçbir inanç, ideoloji, siyasi söylem, rakibini ‘zillet’ olarak nitelendiren, tehdit ve hakaret yağdıran bir siyasi anlayışın bahanesi ve gerekçesi olamaz.

14 MAYIS’TA SANDIKLARIN KURULMASINI BEKLEYEN HALKIMIZ, İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİYLE BÖYLESİ RAPORLARDA ÜLKEMİZİN KARA LİSTELERDE YER ALMASININ UTANCINDAN KURTULACAKTIR”

Uluslararası Af Örgütü’nün geçen hafta yayınladığı 2022-2023 raporunda, ilk kez, Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin ve hak kısıtlamalarının dışında ekonomik tablonun geniş kesimlerin yaşam haklarının ihlaline yol açtığı vurgulandı. Haksız tutuklama, yargılama, yasakların ulaştığı vahim boyutlar kapsamlı şekilde ele alınırken yaşam maliyeti krizinin derinleştiğine işaret edilmesi, iktidarın her alanda ülkeyi hangi noktaya getirdiğini tüm dünyanın gözlediğini ortaya koymaktadır.

Gösterilerin şiddetle bastırıldığı en az 20 ülkede, muhaliflere yönelik baskılara yargı baskısının eklendiği dile getirildi. Türkiye’nin en ağır ihlallerin yaşandığı ülkeler arasında yer aldığı bu rapor, aynı zamanda iktidarın zihniyetine tutulan bir ayna niteliğindedir. Demokrasiye özlemle 14 Mayıs’ta sandıkların kurulmasını bekleyen halkımız, iktidar değişikliğiyle böylesi raporlarda ülkemizin kara listelerde yer almasının utancından kurtulacaktır.

“SEÇİM YAKLAŞIRKEN PEŞ PEŞE VERİLEN BANKACILIK LİSANSLARI VE YENİ BANKA KURMA İZİNLERİ DİKKAT ÇEKİYOR”

Seçim yaklaşırken peş peşe verilen bankacılık lisansları ve yeni banka kurma izinleri dikkat çekiyor ve iktidarın acelesinin olduğunu gösteriyor. Geçmişte siyasi talimatlarla dönemin iktidarlarına yakın kişilere, iktidarı destekleyen medya patronlarına verilen banka izinleri, Türkiye’yi 2002 bankacılık krizine sürükledi. Siyasi destekli bankaların büyük bölümünün içi boşaltıldı.

İktidar, Türkbank’ı alelacele satarak Ticaret Bakanlığı ve iktidar kontrolüne almasının yanında, banka-finans sektörüne yönelik bu lisans ve faaliyet izinlerinin amacını, kimlerin aracı ya da ricacı olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır.

“4 BAKANLIĞIN BİR HAFTA İÇİNDE DUYURDUĞU PERSONEL ALIMLARININ TOPLAMI 140 BİN KİŞİYİ AŞTI”

Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alımlarında son dönemde peş peşe yapılan açıklamalar ve verilen vaatler, devlet dairelerinin ve 2023 için öngörülen memur, sözleşmeli, geçici hizmet kadrolarının oy hesabıyla kullanıldığını gösteriyor. Sağlık, Adalet, Milli Eğitim ve Milli Savunma bakanlıkları olmak üzere sadece 4 bakanlığın bir hafta içinde duyurduğu personel alımlarının toplamı 140 bin kişiyi aştı.

Sadece bu dört bakanlığın yapacağı kamu personeli alımlarının toplamı 140 bin 867 kişiye ulaşıyor. Önümüzdeki günlerde, diğer bakanlıkların, kamu kurumlarının benzer şekilde toplu personel alımları devreye girecek. Kaybedeceğinin farkında olan iktidar, giderayak kamu kadrolarını ‘torpilli’ alımlarla dolduruyor. Hakkaniyetten, eşit rekabetten ve liyakatten uzak bu adaletsizliğe iktidarımızda son vereceğiz. Mağdur edilenlere haklarını iade edeceğiz.

“ÜLKENİN GELECEĞİ VE MİLLETE AİT VARLIKLAR YABANCI BANKALARA İPOTEK EDİLMEKTEDİR”

Türkiye Varlık Fonu (TVF), seçime sayılı günler kala, fon varlıklarını teminat göstererek dışarıdan borçlanmaya hız verdi. İki yıl önce 1 milyar 250 milyon euro borç alarak İstanbul Finans Merkezi inşaatında işi bırakan iktidar müteahhitlerine 1,6 milyar TL ödeme yapan TVF, geçen hafta 790 milyon euro yeni borçlanmaya gitti. Bu borçlanmanın ardından üç kamu bankasına TVF’den 111,7 milyar TL sermaye aktarıldı.

İktidarın seçime sayılı günler kala, deprem yaralarının sarılması için acil kaynak ihtiyacı ortada iken TVF’deki kamu varlıklarını teminat gösterip yüksek faizle yüz milyonlarca euro borçlanması, tam anlamıyla yangından mal kaçırmadır. Ülkenin geleceği ve millete ait varlıklar yabancı bankalara ipotek edilmektedir. Bu borçla sağlanan kaynaklar kamu bankaları üzerinden iktidar yakınlarına dağıtılarak seçim öncesi birilerine servet transferi yapılması hedeflenmektedir.

“KREDİ VE BANKA KARTIYLA YAPILAN HARCAMALAR, GEÇEN YILA KIYASLA YÜZDE 131 ARTIŞLA 115 MİLYAR TL’YE YÜKSELDİ

BDDK verilerine göre; kredi ve banka kartıyla yapılan harcamalar, geçen yıla kıyasla yüzde 131 artışla 115 milyar TL’ye yükseldi. Başta yiyecek olmak üzere gündelik harcamaların ağırlıkla kartla yapılması, geliri rutin harcamalarına yetmeyen hanelerin, gelecekteki gelirlerini şimdiden tüketmek zorunda kaldıklarını gösteriyor. Kredili mevduat hesapları yüzde 75 artarken borç batağı iyice derinleşiyor.

Merkez Bankası faizleri düşmesine rağmen ticari kredi faizlerinin yüzde 30-40 arasında olması, krediye erişimin zorlaşması, şirketleri de ticari KMH kullanımına yönlendiriyor. Mevcut ekonomik model ve politikaların ortaya çıkarttığı tabloyu yansıtan BDDK’nın kartlı harcamalara ilişkin verileri; bireyler, haneler, şirketler açısından borç yükünün derinleştiğini, sorunların ağırlaştığını, gelecekteki gelirlerin tüketilmesinin öne çıktığını gösteriyor.

“KKM’YE ÖDENEN AĞIR BEDELE RAĞMEN LİRALAŞMA OLMADIĞI GİBİ ÖRTÜLÜ FAİZ ARTIŞINA GİDİLDİ”

Kur Korumalı Mevduat’a (KKM) 2022 yılında Hazine ve Merkez Bankası tarafından aktarılan faiz ve kur farkı tutarı 181,5 milyar TL’ye, vazgeçilen vergiyle maliyet 205,5 milyar TL’ye ulaştı. İktidarın faizi düşürürken döviz kurunun artmasını engelleyebilmek için ekonomiye ve halkın sırtına yüklediği 10 milyar dolarlık bu maliyet, aynı zamanda ‘liralaşma’ politikasının iflasını tescil etti.

Merkez Bankası politika faizinin azami 3 puan üzeri olan faiz tavanı kalkınca, bankalara, bu hesaplara verecekleri faizi kendilerinin belirlemesi olanağı sağlandı. Mevduat faizleri yüzde 22-24’le politika faizinin üç katına yükseldi. KKM’ye ödenen ağır bedele rağmen, liralaşma olmadığı gibi örtülü faiz artışına gidildi. Yeni ekonomik modelin iki ayağı daha iflas etti. İktidar, kurların seçime kadar artmaması için telaş içinde, ne yapacağını bilmez şekilde ‘benden sonrası tufan’ anlayışıyla her şeye saldırıyor.

“AKP İKTİDARINDA 21 YILDIR HER TARIM VE ORMAN BAKANI KENDİ ‘TARIM DEVRİMİNİ’ YAPTIĞINI SÖYLESE DE AKSİNE, ÜLKE TARIMINA ‘KARŞI DEVRİM’ YAPILIYOR”

AKP iktidarında 21 yıldır her Tarım ve Orman Bakanı kendi ‘tarım devrimini’ yaptığını söylese de aksine, ülke tarımına ‘karşı devrim’ yapılıyor. Tohum Kanunu, Biyogüvenlik Yasası ile tarımı bitiren iktidar, şimdi getirdiği yeni değişikliklerle bakanlıktan izin almadan üretim yapmayı yasaklıyor. Sözleşmeli üreticilik dayatılırken iki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerine el koymayı amaçlıyorlar.

Şimdi aynı iktidar, 21 yıldır ülke tarımını kendileri yönetmiyormuş gibi, yine tarımda devrim yapıyor. Sözleşmeli üretici sistemiyle üreticinin elini kolunu bağlıyor. Üretim yapabilmek için bakanlıktan izin alma koşulu getiriliyor. Ağır girdi maliyetleri, yüksek enflasyon, dışa bağımlılık ve ithal gübre, ilaç, tohum vb. nedeniyle tarlasını, bağını, bahçesini ekemeyen üreticiye ‘üst üste iki yıl ekmezsen arazine el koyarım’ diyerek adeta ülke tarımına ‘karşı devrim’ yapılıyor.

“PUTİN'İN BELARUS'A TAKTİK NÜKLEER SİLAH YERLEŞTİRME KARARI, UKRAYNA SAVAŞINDA BARIŞ SÜRECİNİN ÇOK UZAK OLDUĞUNU GÖSTERDİ”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Belarus'a taktik nükleer silah yerleştirme kararı, Ukrayna savaşında gerilimin yeni bir boyuta taşınacağını, müzakere ve barış sürecinin çok uzak olduğunu gösterdi. İngiltere’nin Ukrayna’ya ‘zayıflatılmış uranyumlu mühimmat’ sevk etme kararının ardından gelen Rusya’nın bu hamlesi, yakın dönemde gerginliği daha da tırmandıracak.

Belarus’a nükleer taktik silah konuşlandırılması, Ukrayna’daki savaşın seyrine göre Rusya’nın çok daha kısa sürede Ukrayna’daki hedefleri vurmasına olanak sağlayacak. Ayrıca Rus ordusu, Orta ve Doğu Avrupa’daki NATO hedeflerini vurma imkanına kavuşacak. Bu son gelişmeler, Ukrayna savaşında müzakere masası kurulması ve barış olasılığının çok uzak olduğunu bir kez daha gösterdi. Putin’in bu hamlesine karşılık Ukrayna Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırırken ABD ve AB’den Rusya’ya karşı yeni yaptırım açıklamaları yapıldı.

“İKTİDAR, FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİĞİNE ONAYLA ABD VE BATIYLA YUMUŞAMA ÇABASINA YÖNELDİ”

Rusya, Türkiye, İran ve Suriye arasında daha önce ertelenen Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyindeki dörtlü toplantının 3 Nisan’da Moskova’da yapılması bekleniyor. Bu toplantının ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Ankara’ya gelecek. Suriye yönetimi Türkiye ile ‘normalleşme’ koşullarından vazgeçilmediğini ilan ederken ABD-İran arasında Suriye’de yükselen gerilim ve Suudi Arabistan’ın Şanghay İş Birliği Örgütü’ne üyeliği sıcak gelişmelerin hızlanacağını işaret ediyor.

Çin’in İran ile Suudileri anlaştırmasıyla bölgede değişen dengelerin hızlandığını öngördüğümüzde, başta Suriye olmak üzere yakın gelecekte çok ciddi gelişmeler yaşanacağı anlaşılıyor. İktidar, Finlandiya’nın NATO üyeliğine onayla ABD ve batıyla yumuşama çabasına yönelirken Rusya-Çin-İran-Suudi Arabistan ittifakının öne çıkması, aktif hale gelmesi, bu açıdan da Türkiye için kritik gelişmelerin söz konusu olabileceğini işaret ediyor.”

Yorumlar (0)