Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile yaptığı görüşmenin ardından bir Alman gazetecinin "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklanması gibi örnekler, AB’nin hukuk devleti anlayışıyla bağdaşıyor mu" sorusuna Türkiye’de demokrasiyle ilgili bir sorun olmadığını belirterek, "Kim hangi makamda olursa olsun, bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamaz" yanıtını verdi. Merz ise bir soru üzerine, "Federal Hükümet olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde görmek istiyoruz. Avrupa Birliği'ne giden yol Kopenhag kriterlerine uyulmasından geçiyor. Türkiye'de verilen kararlar, bu koşulları yerine getirmiyor. Hukuk devleti ve demokrasi konusunda, diyaloğun sürdürülmesi gerekecek" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'nda Almanya Şansölyesi Friedrich Merz'i kabul edecek, heyetler arası görüşme sonrası Merz ile ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, "Bugün yaptığımız görüşmelerde, iki yakın NATO müttefiki olarak ortak çıkarlarımız zemininde ikili ilişkilerimizi ve uluslararası meseleleri ele aldık. Ayrıca stratejik hedef olarak gördüğümüz Avrupa Birliği’ne tam üyelik noktasında kendilerinden beklentilerimizi ifade ettik. Türkiye’nin bu konuda sergilediği kararlı iradenin, birlik nezdinde hak ettiği karşılığı görmesi durumunda çok kısa sürede ciddi mesafe alabiliriz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere bakıldığında, Türkiye-Birlik ilişkilerinin stratejik öneminin daha iyi anlaşılacağına inanıyorum" dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
Almanya’da yaşayan Türk toplumu ve yabancı düşmanlığı
"Bugün Batı Almanya ile ülkemiz arasında imzalanan İş Gücü Antlaşması’nın 64’üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz. Bundan 64 sene önce, ellerinde bavulları ve kalplerinde sıla hasretiyle Almanya’ya giden kardeşlerimiz, bugün 3,5 milyona varan nüfuslarıyla Almanya’nın kalkınmasına her alanda büyük katkı sundular. Değerli dostumla görüşmemizde, Almanya’da yaşayan Türk toplumunun ortak değerimiz ve zenginliğimiz olduğunu teyit ettik.
Almanya’daki kardeşlerimizin yıllara sari kazanımlarının korunmasına verdiğimiz önemin altını çizdik. Bu çerçevede, son yıllarda Avrupa’da artışı bir türlü engellenemeyen, yer yer ırkçılığa varan yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığıyla mücadeleye atfettiğimiz ehemmiyeti vurguladık. Yurt dışındaki kardeşlerimizin kültürlerini, kimliklerini ve kadim değerlerini muhafaza ederek bulundukları ülkelere entegrasyonunu hep destekledik. Bundan sonra desteğimiz bakidir.
Türkiye ile Almanya arasındaki müstesna ekonomik ve ticari ilişkiler olumlu seyrini sürdürüyor. Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağıdır. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu minvalde, gerek ticaretimizi gerek müşterek yatırımları bir üst seviyeye taşıyacak savunma iş birliği konusunu Sayın Şansölye ile değerlendirdik.
Avrupa’da değişen güvenlik koşulları ışığında, savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde geçmişte yaşanan sıkıntıları geride bırakarak ortak projelere odaklanmamız gerekiyor. Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi Almanya’nın son dönemde bu alanda attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye’nin savunma sanayi alanında yakaladığı ivme dikkate alındığında, Almanya ile çok geniş iş birliği imkânlarına sahip olduğumuz görülüyor...
Gazze, Suriye ve Ukrayna
Türkiye olarak Gazze’deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdık. Ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için yoğun çaba gösterdik. Bu mezalimin yeniden yaşanmamasına ve bölgede kalıcı barışın anahtarı olan iki devletli çözüme dair görüşlerimizi kendilerine aktardık. Evvela, bölgeye yardımların kesintisiz ulaştırılması gibi yeniden yapılanma sürecinde herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini ifade ettik.
Şansölye ile komşumuz Suriye’deki gelişmeleri de ele aldık. Devrimden bu yana geçen 11 ayda Cumhurbaşkanı Şara’nın liderliğinde Suriye, kalıcı barış, huzur ve ekonomik kalkınma yolunda ciddi ilerlemeler kaydetti. Yaptırımların kalkmasına paralel olarak bu sürecin daha da hızlanacağı inancındayız. Ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası suretiyle Suriye halkının tüm fertlerinin refah ve esenliği bizim için öncelikli hedeftir.
Bu noktada 10 Mart mutabakatının uygulanmasına büyük önem atfediyoruz. Bu yönde verilen mesajları dikkatle takip ediyoruz. Almanya’nın da Suriye konusunda bizimle eşgüdüm içinde çalışmaya atfettiği önemin farkındayız. Ukrayna-Rusya Savaşı konusunda görüş alışverişimiz oldu. Savaşın adil ve kalıcı şekilde çözümü için diplomatik çabaların sürdürülmesini önemli görüyoruz."
Merz: Türkiye’den gelen işçiler Almanya’nın ekonomik kalkınmasına yardımcı oldu
Merz, "Bu özel bir gün, çünkü ortak tarihimizi bugüne kadar şekillendiriyor. Bu söylediğimiz gibi, iş gücü anlaşmasının başlangıcı zamanı… Misafir işçi olarak tanımladığımız insanlar, misafir işçiler çağrıldı. Ama insanlar geldi, aileleriyle birlikte Almanya’ya. Bu insanlar olmasaydı, bu aileler olmasaydı, Almanya 60 yıl önce ekonomik kalkınmayı aynı şekilde başaramazdı. Bugün bu insanlar, o zaman gelen bu insanlar artık üçüncü kuşak olarak Almanya’da yaşıyorlar ve bazıları tarih yazıyor. Bilim insanları örneğin, BioNTech kurucuları Sayın Uğur Şahin ve Profesör Doktor Özlem Türeci gibi. Bazıları hemşire olarak, polis memurları olarak sorumluluk taşıyor toplumumuzda ve büyük bir çoğunluğu artık kendilerini devletimizin ve ülkemizin bir parçası olarak, vatandaşlarımız olarak görüyorlar. Çünkü bu toplumumuzun bir parçasılar. Onun için hepimize fayda sağlıyorlar ve günümüzün ekonomik rakamları da bunu gösteriyor" dedi.
Merz, şunları kaydetti:
"Şu anda Almanya’da 80 bin Türkiye kökenli işletmeci, yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağlıyor. Türkiye’de yaklaşık 500 Alman şirketi, 200 bin insanı istihdam ediyor. Bu, bağlarımızın eşsiz bir şekilde geniş ve derin olduğunu gösteriyor.
Merz’den güvenlik alanında işbirliği mesajı
Bu ilk ziyaretimle Ankara’da bir mesaj vermek istiyorum: Gelin, ilişkilerimizin sunduğu olağanüstü potansiyeli önümüzdeki yıllarda daha da iyi değerlendirelim. Buna zorunluyuz. Zira yeni bir jeopolitik sürece giriyoruz ve bu süreçte büyük güçlerin siyaseti belirleyici olacak.
Toplumlarımız ve ekonomilerimiz, çok yakın bağlar içindedir. Aynı zamanda NATO’da da çok yakın müttefikleriz. Türkiye, neredeyse bizi meşgul eden bütün dış politika ve güvenlik politikası konularında çok önemli bir aktör. Bu temel üzerinde çalışmaya devam edeceğiz ve yeniden bir stratejik diyaloğu başlatacağız. Güvenlik politikaları alanında daha yakın iş birliği içinde olacağız. Örneğin, Eurofighter uçaklarının fırsatlar sunduğunu söylemek istiyorum. Örneğin ulaştırma, demir yolları konusunda önemli gelişmeler yaşayabiliriz. Bu yolda ilerlemek için birçok açıdan, bu yeni jeopolitik durumda daha yakın bir iş birliği sağlamak sağduyu gerektiriyor. Her iki tarafın da stratejik çıkarları için…
Almanya ve Türkiye, NATO müttefikleri olarak aynı çıkarlara sahipler. Ankara’da da biliniyor ki Rusya’nın militan revizyonizmi, Avrupa’nın ve Atlantik bölgesinin güvenliğini bir bütün olarak tehdit ediyor. Bu nedenle Lahey’de NATO Zirvesi’nde verilen kararları kararlı şekilde uyguluyoruz. Bu nedenle Almanya’nın onayını verdikten sonra Türkiye’nin 20 Eurofighter alma kararından dolayı mutluluk duymaktayız. Şu konuda hemfikiriz: Bu uçaklar hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecektir.
Merz: Göç konusunu ele aldık
Göç konusunu ele aldık. Geri göndermeler konusunda iş birliğimiz son derece önemli. Mayıs ayından beri, 2024 yılının tamamında yapılandan daha fazla geri gönderme gerçekleştirdik. Fakat bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmemiz gerekiyor ve ekiplerimiz bu konuda çalışacak.
Uluslararası krizler konusunu ele aldık. Ukrayna Savaşı’nın en kısa zamanda sona ermesi konusunda hemfikiriz. Avrupa Birliği’nde Rusya’nın dondurulmuş hesaplarından Ukrayna’nın silahlandırılması konusunda ilerleme kaydediliyor. Şu anda Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri’nin eş zamanlı olarak yaptırımlar kararlaştırılması ele alınıyor. Daha sonra tabii ki Birleşmiş Milletler’in bu yaptırımları uygulaması gerekiyor. Biz bunları uygulama konusunda kararlıyız ve ‘bypass’ edilmemesi için çalışmalıyız. Hedefimiz, Rusya’yı müzakere masasına oturtma konusunda ilerleme kaydetmek.
Gazze konusunda farklı tutumlar ve ateşkes anlaşmasındaki rolü için Türkiye’ye teşekkür
Orta Doğu’daki durumu ele aldık. Rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin ilerleme kaydetmesi çok iyi oldu. İlk defa kalıcı bir barış umudu var. Sayın Cumhurbaşkanı’na, Türkiye’nin de bu süreçte oynadığı rol için teşekkür ettim. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı bu süreç gerçekleşemezdi. Bunun için teşekkür ediyorum, bunu mümkün kıldığınız için.
Türkiye’nin bu konuda yine imkânlarını kullanarak, örneğin Hamas’ın silahsızlanması yani ikinci aşamaya geçilmesi için etkisini kullanmasını arzu ediyoruz. Çünkü durum hâlâ son derece kırılgan. Son çatışmalar bunu gösteriyor. Bu nedenle umutlu olmalıyız ki burada kalıcı barış sağlansın. Federal Hükümet de bu barışın sürmesi için elinden geleni yapacak. İlk defa Alman subaylar, sivil-askerî merkeze İsrail’in güneyinde gönderildi. Diplomatik olarak da bir temas grubunda çalışıyoruz...
Merz: AB yolunda Kopenhag kriterlerine koşul olarak değindik
Türkiye’nin Avrupa Birliği perspektifine değinmek istiyorum. Ben ve Federal Hükümet olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde görmek istiyoruz. Türkiye’nin bu yolda ilerlemesini arzu ediyoruz. Ben Cumhurbaşkanı’na bu konuda Avrupa düzeyinde bir stratejik diyalog arzu ettiğimi ifade ettim. Kopenhag kriterlerine koşul olarak değindik ve bu konuları bundan böyle de ele almaya devam etmek istiyoruz. Dışişleri Bakanlarımızın stratejik diyaloğunun yeniden başlatılmasını, JETCO toplantılarının yakın zamanda beşinci kez toplanmasını arzu ediyoruz. Federal Hükümet nezdinde bu konuya değineceğim.
NATO’da, Avrupa Birliği’nde el birliğiyle ilerlemeler kaydedebiliriz. Tekrar, üçüncü defa bir araya gelebildiğimiz için çok mutluyum. Lahey’de, Tiran’da bir araya geldik; Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi vesilesiyle… Bugün resmi ziyaret için burada bulunmuş olmaktan mutluyum. Misafirperverliğiniz benim için son derece önemli. İlişkilerimizi bundan böyle derinleştirmeye, geliştirmeye kararlıyız. Çünkü birlikte ilerlersek çok daha fazla başarı elde edebiliriz."
Erdoğan ve Merz’in ortak basın toplantısından sonra iki lider, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’a, Merz’in "Türkiye'nin Kopenhang kriterlerini yerine getirmesi gerektiğini” belirtmesi ve “Bir hukuk devleti konusu sorunu var; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklanması gibi örneklere” ilişkin değerlendirmeleri soruldu. Erdoğan, şu yanıtı verdi:
Erdoğan: “Kopenhag kriterleri noktasında Türkiye'ye yaklaşılıyorsa bizim de Ankara kriterlerimiz var”
"Öncelikle şu an itibariyle Türkiye'de bu yaklaşımlar noktasında rahatız, huzurluyuz. Çünkü biz, Kopenhag kriterleri noktasında hep şunu söyledik; Kopenhag kriterleri, bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değil. Eğer Kopenhag kriterleri noktasında Türkiye'ye yaklaşılıyorsa bizim de bunun karşısında, Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz, Avrupa'ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye, sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil. Türkiye, Avrupa'da, Asya'da, her noktada, bu süreci dünyada en iyi işleten ve işleyen bir demokrasi ülkesidir ve bu konuyla ilgili de herhangi bir sıkıntısı yoktur.
“Hangi makamda olursanız olun, yargı makamları, ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir sorunuz oldu. Kim, hangi makamda olursa olsun bir hukuk devletinde, hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun, eğer hukuku ayaklar altına alırsanız yargı devletinde, yargı makamları, ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık, her tür yanlış alır başını gider. Nitekim, İstanbul'daki süreç böyle işlemiştir ve şu anda da bu süreci yargı, kendisine tereddüt ettiği şekilde işletmektedir, gereğini de yapmaktadır.
Örneğin; son dönemde mesela bir hakemler olayı çıkmıştır. Bu hakemler olayında da yine futbol sahalarında neler oluyor.. Ve bütün bunlar olurken eli kolu bağlı olarak herhalde bir devlet bunu takip edemez; ne gerekiyorsa yapması lazım. Şu anda da bu yapılmıştır. Vatandaş tribünlerdeki bu gelişmeyi görünce şimdi çok da mutlu olmaktadır. ‘Neler oluyor, neler’ demeye başlamıştır.”
Merz: “Türkiye'de verilen kararlar, Kopenhag kriterlerini yerine getirmiyor”
Aynı sorunun yöneltilmesi üzerine Merz de şu yanıtı verdi:
"Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin Avrupa perspektifini ele aldı. Avrupa Birliği'ne giden yol Kopenhag kriterlerine uyulmasından geçiyor. Türkiye'de verilen kararlar, bu koşulları yerine getirmiyor. Yani hukuk devleti ve demokrasi konusunda, Avrupa Birliği'nde anladığımız şekilde, bu konuda diyaloğun sürdürülmesi gerekecek. Türkiye'nin önemli bir rol oynamasını istiyoruz ve böyle bir perspektif için Avrupa Komisyonu'nun da raporları gerekiyor. Bu sadece Almanya'nın değerlendirmesi değil; tüm AB'nin değerlendirmesi gerekiyor. Bu diyaloğu, bundan sonra da sürdüreceğiz. Bu konuda ayrıntılı şekilde görüştük. Ben de endişelerimi ifade ettim. Burada, örneğin; ‘yargının bağımsızlığıyla bizim anlayışımız arasında bağdaşmayan konular olduğunu’ söyledim.”
“Kalıcı çözüm, sadece tüm tarafların katılımı olabilir ama Hamas'ın katılımıyla olamaz”
Hamas’ın silahsızlandırılması konusu ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmelere ilişkin Merz, şöyle konuştu:
“7 Ekim 2023'te bir terör saldırısı yapıldı İsrail Devleti'ne karşı binden fazla insan bir günde hayatını kaybetti. İsrail, bize göre kendi savunma hakkını kullandı. Fakat bu çatışmanın artık 20 maddelik planla sona ermiş olmasını ümit ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın da katkılarıyla şimdilik kalıcı bir barış çözümü bulmak için çalışıyoruz. Böyle bir kalıcı çözüm, sadece tüm tarafların katılımı olabilir ama Hamas'ın katılımıyla olamaz.”
“Trump-Xi arasındaki toplantı ile ilgili fikirlerimiz geçici; anlaşmaların detaylarını bilmiyoruz”
Merz, ABD Başkanı Donald Trump'la Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasındaki toplantıya ilişkin “Bu toplantı ile ilgili fikirlerimiz geçici çünkü daha tam anlaşmaların detaylarını bilmiyoruz” dedi.
Merz, Gazze'de yaşananlara ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti:
“Federal hükümet, İsrail Devleti'nin kurulmasından beri İsrail'in yanındadır. Bu ülke, milyonlarca Yahudi için sığınabilecekleri bir ülke haline geldi. Holokost'u yaşamış olan birçok insan, İsrail'e göç etmiştir. Bu nedenle Almanya, her zaman İsrail'in yanında duracaktır. Bu, elbette, İsrail hükümetinin her kararına saygı duyduğumuz ya da arkasında durduğumuz, eleştirmeden kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Biliyorsunuz ki önceki hükümetlerimiz de eleştirdi ve benim hükümetim 7 Ekim'den beri İsrail Devleti’nin, Yahudi halkının yanındaydı. İsrail, kendini savunma hakkını kullandı ve tek bir kararla, gereksiz kurbanların önü kesilebilirdi. Hamas, rehineleri daha erken bırakabilirdi ve silahları bırakabilirdi. O zaman bu savaş hemen sona ererdi. Umuyorum ki bundan sonra artık insanlar hayatlarını kaybetmeyecek. Suçsuz çocuklar, kadınlar ve yaşlılar artık etkilenmeyecek.”
“Almanya'da ve Avrupa'daki yabancı düşmanlığını mücadele ediyoruz”
Avrupa’daki yabancı düşmanlığına ilişkin soruya Merz, "Almanya'da ve Avrupa'daki yabancı düşmanlığını mücadele ediyoruz. Ülkemizde, din özgürlüğü var ve şu anlama geliyor. Sadece Katolik ve Protestan değil; Müslüman dinine mensup olan insanlar da Anayasa’nın koruması altında ve herkes için geçerli bu hak. Ülkemizin misafirleri için de geçerli. Alman Devleti de hangi dine mensup olursa olsun, hangi etnik gruba olursa olsun, canının korunması, devlet canının korunmasından sorumlu ve eşit bir şekilde herkes bu haklardan yararlanabilir" ifadesini kullandı.
Erdoğan’dan Merz’in Gazze değerlendirmelerine eleştiri
Erdoğan, Merz’in Gazze konusundaki değerlendirmelerine “katılmadığını” belirterek, şöyle konuştu:
“Bir defa, bu süreç içerisinde ne yazık ki 60 bini aşkın çocuk, kadın, yaşlı burada öldürülmüştür. Hamas’ın elinde bombalar yok. Hamas'ın elinde nükleer silah yok. Ama bu silahların hepsi, İsrail'in elinde mevcut. Örneğin, dün akşam yine bu bombalarla özellikle Gazze'yi vurmuştur. Bunları, Almanya olarak sizler görmüyor musunuz, Almanya olarak bunları takip etmiyor musunuz? Bunlar, Gazze'yi vurmak suretiyle, bırakın vurmayı, orayı açlıkla, soykırımla terbiye etmenin gayreti içerisinde olmuştur ve hala da bu devam etmektedir. Tehdit vardır, Gazze'ye yiyecek gönderilmesi noktasında... Örneğin; Kızılay'ımız oraya gıda yardımı yapamamaktadır. Böyle bir durumla da karşı karşıyalar.
“Almanya, Türkiye ve bölge ülkeleri olarak, buradaki katliama son vermemiz gerekecek”
Kızılhaç, devamlı tehdit altındadır. Biz, şu ana kadar 100 bin tonun üzerinde oraya gıda yardımı ulaştırmaya çalıştık. Ama yeterli değil. Buraya, bu yardımların devamı şart ve bu konuyla ilgili Almanya'nın Kızılhaç'ı, bizim Kızılay'ımızı devreye sokmak suretiyle buradaki soykırımı, açlıkla terbiye edilme olayını sona erdirmemiz lazım. Bu bizim insani görevimizdir ve ben inanıyorum ki Almanya, Türkiye ve bölge ülkeleri, bu konuda üzerimize düşen görevi yapmak suretiyle buradaki katliama son vermemiz gerekecektir.
“Hamas'la ilgili atılması gereken adımları biz, bugüne kadar hep attık.”
Hamas'la ilgili atılması gereken adımları biz, bugüne kadar hep attık. Gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım, gerek istihbarat sürekli çalışıyoruz ki burada herhangi bir sıkıntıya fırsat vermeyelim diye. El ele vermeye hazırız. Şu anda ilgili bakanlarım, bu talimatları almışlardır ve bu talimatla muhataplarıyla çalışmaya devam ediyorlar ve edeceklerdir. Nasıl ki ‘Rusya-Ukrayna arasındaki savaş bitsin’ diyoruz. Aynı şekilde de İsrail Gazze arasında da bu savaşın bitmesinden yanayız. Ben inanıyorum ki Türkiye-Almanya, bu iş için el ele verebilecek iki önemli ülkedir.”