Çekilen imzalar geçerli mi değil mi? İşte CHP'lilerin merakla beklediği o sorunun cevabı

Ana muhalefet partisi CHP’de imza tartışmaları yeni bir boyut kazandı.Karara göre, 15 gün içeresinde bir delegenin imza verip, tekrar geri çekmesinde hukuken bir sakınca olmadığı AYM kararıyla da tescillenmiş durumda.

GÜNDEM 01.08.2018, 20:18 01.08.2018, 20:18
Çekilen imzalar geçerli mi değil mi? İşte CHP'lilerin merakla beklediği o sorunun cevabı

 


İmza hareketini başlatan muhalif kanat ellerindeki imza sayısını tam olarak kamuoyuyla paylaşmazken, kurultay için yeterli sayıdaki imzayı 2 Ağustos’ta CHP Genel Merkezi’ne ulaştıracaklarını ifade ediyorlar.
 
CHP’li muhalifler  'imza çekme' tartışmasıyla ilgili 2007 yılında Gaziantep 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin  verdiği ve Yargıtay’ın onadığı kararı öne sürerek, “olağanüstü kurultay sürecinde notere gidip imza veren delegenin 15 günlük süre içerisinde imzasını çekse bile çekme işleminin geçerliliği olmadığı” iddiasını dillendiriyorlar.
 
AYM KARARI AÇIK

 
İmza tartışmaları sürerken Anayasa Mahkemesi’nin 2004 yılında verdiği bir karar gündeme bomba gibi düştü.
CHP üyeleri Ertuğrul Çepni ve Bedri Baykam’ın başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, imza toplama süreci olan 15 gün içerisinde verilmiş imzaların aynı süre içerisinde çekilebileceğine hükmediyor. Üstelik kararın verildiği tarihte CHP’nin tüzüğünde 15 günlük sürede imzaların durumuna ilişkin bir hükmün dahi bulunmadığı görülüyor.


9-10 Mart 2018 tarihlerinde yapılan CHP Olağanüstü Kurultayı’nda tüzüğe eklenen “Üye tamsayısının beşte birinin talebiyle kurultayın olağanüstü toplantıya çağrılabilmesi için, on beşinci günün bitiminden itibaren yedi gün içerisinde Genel Başkanlığa teslim edilmiş olması gerekir. On beşinci günün bitiminden sonra çekilmesi hüküm ve sonuç doğurmaz” hükmü yer alıyor.

 

15 GÜN İÇİNDE İMZALAR GERİ ÇEKİLEBİLİR


Sonuç olarak 15 gün içeresinde bir delegenin imza verip, tekrar geri çekmesinde hukuken bir sakınca olmadığı AYM kararıyla da tescillenmiş durumda.
 
İŞTE O KARAR:

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı   : 2004/2 (Siyasî Parti-İhtar)
Karar Sayısı: 2005/4
Karar Günü : 25.7.2005
 
İHTAR İSTEMİNDE BULUNAN: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İHTAR İSTEMİNİN KONUSU: Tüzük değişikliği amacıyla olağanüstü kongre yapılması istemiyle ilgili koşullar oluştuğu halde, olağanüstü kongreyi toplamayarak  2820 sayılı Siyasi  Partiler Yasası’nın 14.maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davrandığı ileri sürülen Cumhuriyet Halk Partisi’ne aynı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesi istemidir.
 
I - İHTAR İSTEMİNİN GEREKÇESİ
Yargıtay  Cumhuriyet  Başsavcılığının 18.10.2004 günlü ve 40.SP.2004/460 Muh. sayılı başvuru dilekçesinin gerekçe bölümü  özetle şöyledir:
 
1. Cumhuriyet Halk Partisi’nden  toplam 348 delege, “tüzük değişikliği talebiyle”  06.6.2004-21.6.2004 tarihleri arasında noterden, posta aracılığı yada doğrudan müracaatla Parti’nin olağanüstü kongreye çağrılmasını istemişlerdir. Talep tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük kongre delege tam sayısı 1294 tür.
 
2. Çağrı yapanlardan 78 delege  17.6.2004-18.7.2004 tarihleri arasında noter, posta veya elden müracaat ederek olağanüstü kongre isteklerinden vazgeçtiklerini beyan etmişlerdir.
 
3. Yeterli sayıda delegenin olağanüstü kongre çağrı talebini işleme almayan Parti,  Genel Başkanı’nın  2820 sayılı Yasa’nın 14.maddesinin altıncı fıkrası ve Parti Tüzüğü’nün ilgili maddeleri gereğince kendisi için güven oylaması isteğiyle, Haziran 2004 tarihi içerisinde olağanüstü kongre çağrısı yapmış; bu amaçla toplanan 12. Olağanüstü Kongre, Genel Başkan’ın belirlemiş olduğu gündemle 3 Temmuz 2004 tarihinde toplanarak güven tazeleme oylaması yaparak sona ermiştir.  Tüzük değişikliği istekleri  ise gündeme alınmamıştır.
 
4. Yapılan yazışmalar sonucunda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin olağanüstü kongre üye tamsayısı 1294 olmakla birlikte, bu rakamın ölüm, istifa, tedbir  ve ihraç gibi nedenlerle 1280’e düştüğü  belirlenmiştir. Olağanüstü kongre çağrısında bulunanların sayısı kongre üye sayısının beşte birinden fazla olduğu halde, çağrı taleplerinin işleme alınmaması Yasa’nın emredici hükümlerine aykırıdır.
 
5.  Bu aykırılığın giderilmesi için 3.7.2004 tarihinde, 2820 sayılı Yasa’nın 14.maddenin altıncı fıkrası ve Parti Tüzüğü’nün 49 ve 54. maddeleri gereğince,  delegelerin istekleri doğrultusunda Olağanüstü Tüzük Kongresi yapılması Başsavcılıkça istenmiş, ancak verilen sürede bu yerine getirilmemiştir.
  
Bu durumun Anayasa, Yasa ve Tüzük hükümleri ışığında değerlendirilmesi sonucunda;
 
a. Olağanüstü kongre talebinin son olarak yapıldığı 21.6.2004 tarihi itibariyle Parti’nin mevcut delege sayısının 1280 olduğu, bunun 1/5 inin 256 rakamına tekabül ettiği,
 
b. Olağanüstü kongre talebinde bulunanların sayısının 348 olduğu, bunlardan 78’inin  taleplerinden daha sonra vazgeçtikleri, vazgeçenlerden 67’sinin çağrı taleplerini    Parti’ye ulaşmasından sonra geri almaları nedeniyle vazgeçmenin hukuken geçerli olmayacağı, nihayet geçerli kabul edilse bile kalan rakamın mevcut delege toplamının 1/5 ine tekabül ettiği, bu nedenlerle olağanüstü tüzük kongresinin yapılması gerektiği, zira olağanüstü kongre çağrısı bakımından üye tam sayısının değil, mevcut üye sayısının dikkate alınması gerektiği,
                              
c. Tam sayı kıstası uygulansa bile, merciine ulaşan taleplerle ilgili olarak vazgeçme geçerli kabul edilmediğinden, buna göre yapılan hesaplama sonucuna göre de delegelerin beşte birinin çağrıda  bulunduğunun anlaşıldığı,
 
d. Keyfiyetin 30.7.2004 ve 5.8.2004 tarihli yazılarla Parti’ye iletilmesine rağmen Parti’nin 12.8.2004 tarihli yazısının içeriğinin 2820 sayılı Yasa’nın 14.maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenlemeye aykırı olduğu sonucuna varıldığı,
  
Bu nedenlerle, Siyasi Partiler Yasası’nın 14.maddesinin altıncı fıkrasının emredici hükmü uyarınca olağanüstü tüzük kongresi’nin yapılması için Cumhuriyet Halk Partisi’ne aynı Yasa’nın 104. maddesi gereğince ihtar kararı verilmesi, kamu adına talep olunmuştur.
 
II- KATILMA İSTEMİ
 
Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri Ertuğrul Çepni ile Bedri Baykam’ın vekilleri aracılığı ile verdikleri dilekçede, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2820 sayılı Siyasi  Partiler Yasası’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davrandığı iddiasıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ne aynı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapmış olduğu başvuruya;
 
1. Başsavcılık yanında katılmalarının kabulüne,
 
2. Başvuru konusu ihtar isteminin öncelikle ve ivedilikle görüşülmesine,
 
3. Parti’nin, Genel Başkanı’nın çağrısına istinaden 29.1.2005 tarihinde, genel başkan seçimi, parti meclisi üyeleri ve yüksek disiplin kurulu üyeleri  seçimi gündemli olarak 13. Olağanüstü Kurultayını gerçekleştireceği belirtilerek, yukarıda sözü edilen ihtar başvurusu sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin olası ihtar kararının sonuçsuz kalmaması ve tüzük değişikliğini de içerecek biçimde yeni bir kongrenin gerçekleştirilmesi amacıyla, 29.1.2005  tarihinde  yapılacak bu olağanüstü kongrenin ertelenmesine yada durdurulmasına,
 
karar verilmesini istemişlerdir.   
 
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi önünde görüşülmeyi bekleyen ihtar istemi ile ilgili  Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusuna ilave bilgiler ekleyerek,  Parti’nin hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri  uygulamalarına değindikten sonra, tüzük değişikliğine yönelik başvurunun sonuçsuz kalmasını önlemek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihtar isteminin kabulünü temin edebilmek için,  destek bilgi ve belgelere yer vermişlerdir.
 
III- İNCELEME
 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ihtar başvurusu, katılma isteminde bulunanların dilekçesi ve ekleri, işin incelenmesine ilişkin rapor, ilgili Anayasa ve yasa kuralları, bunların gerekçeleri ve diğer belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
 
A - KATILMA İSTEMİNİN İNCELENMESİ
 
Parti kapatma davalarında 2949 sayılı Yasa gereği Ceza Muhakemesine ilişkin usul hükümlerinin uygulanması nedeniyle ihtar konusu olaylarda “suçtan zarar gören kişi” konumunda olduklarını ileri süren Ertuğrul Çepni ve Bedri Baykam, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihtar kararı verilmesi istemiyle yapılan başvuruyu dava olarak nitelendirmek suretiyle katılma isteminde bulunmuşlardır.
 
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 104. maddesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının re’sen başvurusu üzerine, aynı Yasa’nın 101. maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer yasaların emredici hükümlerine aykırılık görülmesi durumunda partilere Anayasa Mahkemesince ihtar kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu konuya ilişkin başvurularda, aleyhinde ihtar isteminde bulunulan partinin, 2820 sayılı Yasa’nın 101. maddesi dışında kalan emredici hükümleri ile diğer yasaların bu nitelikteki hükümlerine aykırı davranıp davranmadığının tesbiti yapılmaktadır. Bu tesbit sonucunda verilecek kararın “dava” olarak nitelendirilmesi, bu bağlamda katılma isteminin de kabulü olanaklı değildir.
 
Belirtilen nedenlerle, adı geçenlerin Anayasa Mahkemesinin 2004/2 (Siyasi Parti-İhtar) Esasına kayıtlı başvuruya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yanında katılma istemlerinin reddine ve buna bağlı olarak diğer istemlerinin de incelenmeksizin reddine karar verilmesi  gerekir.
 
B - İHTAR İSTEMİNİN İNCELENMESİ
 
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2820 sayılı Yasa’nın 14.maddesinin altıncı fıkrasının emredici hükmüne karşın, yeterli sayıda delegenin, tüzük değişikliği amacıyla büyük kongrenin olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin istemlerinin gerekli uyarılar yapıldığı halde karşılanmadığını ileri sürerek, davalı Parti’ye aynı Yasa’nın 104.maddesinin ikinci fıkrası gereğince ihtar kararı verilmesini talep etmektedir.
 
Parti de, istemde bulunanların bir kısmının taleplerini geri çekmeleri diğer bir  kısmının ise çağrı için yetkili olmadıkları halde başvuru yaptıklarını belirterek, Kanun ve Tüzük’te öngörülen beşte bir oranına ulaşılamadığı gerekçesiyle tüzük değişikliği talebiyle yapılan olağanüstü kurultay çağrısının işleme konulmadığını ileri sürmüştür.
 
Buna göre, beşte bir oranının hesaplanmasında büyük kongre üyelerinin “tam sayısı”nın mı, yoksa olağanüstü kongre talebinin yapıldığı tarih itibariyle “büyük kongre üye sayısı”nın mı esas alınacağı ayrıca, olağanüstü büyük kongre yapılmasına dair istemlerden daha sonra vazgeçilmesinin mümkün olup olmadığı, özellikle bu istemlerin parti genel merkezine ulaşmasından sonra geri alınması halinde durumun ne olacağı,
 
konularının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
  
1 - 2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında, “…Olağanüstü toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır”denilmektedir. Görüldüğü gibi maddede, “üye tam sayısı”ndan değil “büyük kongre üyelerinin” beşte birinden söz  edilmektedir. Oysa, aynı maddenin dokuzuncu fıkrasında büyük kongrenin toplantı yeter sayısı için “büyük kongre üye tamsayısının salt çoğunluğudur” denilmek suretiyle “tam sayı” açık bir biçimde vurgulanmaktadır. Aynı şekilde 2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile 15., 19., 37., 55., 99. ve 100. maddelerinde de tam sayıdan bahsedilmektedir.
 
Bu kurallara paralel olarak  parti tüzüğünün 49. maddesinin birinci fıkrası ile 54. maddesinin ikinci fıkrasında da, çağrı için “büyük kongre üyelerinin en az beşte biri”nin istemde bulunması aranmaktadır.
 
Bu durumda, Yasa’da açıkça belirtilmedikçe üye tam sayısının esas alınması olanağı bulunmadığından kongre çağrısı ile ilgili beşte bir oranın hesaplanmasında delege tam sayısının değil, başvuru tarihindeki büyük kongre üyelerinin  sayısının dikkate alınması gerekmektedir.
 
Başvuru tarihindeki büyük kongre üyelerinin sayısı esas alındığında,  21.6.2004 tarihi itibariyle Yasa ve Tüzükle belirli beşte bir oranını aşan üyenin tüzük değişikliği için olağanüstü kongre çağrısında bulunduğu anlaşılmaktadır.
  
Cafer ŞAT gerekçenin bu bölümüne katılmamıştır.
 
2 - Cumhuriyet Halk Partisi’nin olağanüstü kongresinin  toplanması için 348 delege,  6 Haziran 2004 ile 21 Haziran 2004 tarihleri arasında  dilekçelerini  Parti Genel Merkezine ulaştırmışlardır. Bunlardan 14 tanesinin hukuksal (istifa, ihraç veya tedbir gibi) engeli olduğu anlaşıldığından bu sayı 334’e düşmüştür. Olağanüstü kongre isteminden vazgeçen 78 delegeden sadece 11 nin, 21 Haziran 2004 tarihinden önce dilekçelerini geri aldıkları gözetildiğinde, vazgeçmelerinin hukuken geçerli olduğu tartışmasızdır. Ancak, beşte bir oranına ulaşan delegenin, süresi içinde yaptığı ve her hangi bir kabule bağlı olmayan toplu karar biçimindeki irade beyanıyla oluşan olağanüstü kongre çağrısı hukuki sonuç doğurucu olup, bu sonuç hem kendilerini hem de parti yönetimini bağlayıcı niteliktedir. Bir başka ifadeyle belirlenen sürede oluşan istem, yenilik doğurucu olduğundan sonraki vazgeçmelerin hukuken geçerli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle, belirli süreden sonra gerçekleşen vazgeçmelerle beşte bir oranın altına düşülmesi halinde, toplu karar biçimindeki sonucun önceden doğmuş olması ve bağlayıcı olan özelliği nedeniyle parti yönetiminin  Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağırması gerekir.
 
Buna göre, büyük kongre üyelerinin 21.6.2004 tarihi itibariyle  beşte birinden fazlasının tüzük değişikliği için olağanüstü kongre çağrısında bulundukları sonucuna  varılmıştır.
 
Fulya KANTARCIOĞLU gerekçenin bu bölümüne katılmamıştır.
 
Açıklanan nedenlerle, Yasa’da aranan koşullar gerçekleştiği halde tüzük değişikliği için olağanüstü kongre çağrısını yapmayan  Parti’ye 2820 sayılı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesi gerekmektedir.
 
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI ve Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşlerin tümüne katılmamışlardır.
  
IV - SONUÇ
 
A - 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 14. maddesinin altıncı fıkrası gereğince büyük kongre üyelerinin beşte birinin talebi üzerine olağanüstü kongresini yapmayan Cumhuriyet Halk Partisi’ne kararın tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde bu aykırılığı gidermesi için aynı Yasa’nın 104. maddesi gereğince İHTARDA BULUNULMASINA, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
 
B - Karar örneğinin gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, OYBİRLİĞİYLE,
 
25.7.2005 gününde karar verildi.
 
 
Başkanvekili
Haşim KILIÇ    Üye
Sacit ADALI    Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
 
Üye
Tülay TUĞCU    Üye
Mehmet ERTEN    Üye
Mustafa YILDIRIM
 
Üye
Cafer ŞAT    Üye
A. Necmi ÖZLER    Üye
Ali GÜZEL
 
Üye
Fettah OTO    Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
 
 
KARŞIOY GEREKÇESİ
 
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin altıncı fıkrasına göre, olağanüstü kongre talebinde bulunan delegelerin koşulları yerine getirmelerine karşın, olağanüstü kongreye gitmeyen adı geçen partiye ihtar verilmesi kararına aşağıdaki gerekçeyle katılmıyorum.
 
1 - 2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında öngörülen “...büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine” olağanüstü kongreye gidileceği ifade edilmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile adı geçen siyasi parti arasında “büyük kongre üyeleri”nden ne anlaşılması gerektiği konusunda farklı görüş ortaya çıktığından ihtar kararı verilmesi istenilmiştir.
 
Çoğunluk görüşü “büyük kongre üyeleri”nden anlaşılması gerekenin büyük kongre üyelerinin tam mevcudundan yasal engelliler çıkarıldıktan sonra kalan sayının “büyük kongre üyeleri”ni oluşturduğunu ve bu sayının beşte birinin istemi halinde olağanüstü kongrenin yapılması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Başka bir anlatımla büyük kongre üyelerinden amaçlananın mevcut (filli) kongre üyelerinin anlaşılması gerektiği ifade edilmektedir.
            
Oysa, 2820 sayılı Siyasi Parti Kanunu’nun 14. maddesinin ikinci fıkrasında “Büyük kongrenin seçilmiş üyeler ile tabii üyelerden oluşacağı” açıkça belirtilmiştir.
 
Buna göre, Büyük Kongre üyelerinden ne anlaşılması gerektiği konusu açıktır. Maddenin üçüncü fıkrasında da seçilmiş üyeler ile tabii üyelerin kimlerden oluşacağı tadadi olarak sayılmıştır. Sözkonusu partinin 1087 seçilmiş delegesi ve 206 delegenin de doğal üyesinin olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle “büyük kongre üye sayısı” 1293 delegeden oluşmaktadır. Belirlenen 1293 büyük kongre üye sayısının beşte birinin yani 259 delegenin imzasının bulunması halinde olağanüstü kongre talebi için Yasa’nın aradığı koşul gerçekleşmiş olacaktır. Büyük kongre üyelerinden herhangi birisinin ihraç, istifa,  tedbirli disipline sevk gibi nedenlerle engelli olmasının, beşte bir oranının hesaplanmasında esas alınacak “büyük kongre üye sayısını” etkilemeyeceği kuşkusuzdur. Yasakoyucu beşte bir oranının hesaplanmasında “tam sayı”nın esas alınacağını isteseydi SPK’nundiğer maddelerinde olduğu gibi açıkça maddede belirtirdi biçimindeki gerekçeye de katılmak mümkün değildir. Zira “büyük kongre üye sayısı” denilmekle yasada açıkça belli olan bir kriter esas alınmıştır. Büyük kongre üye sayısını bu biçimde değildeyorum yapılmak suretiyle “mevcut” “fiili” üyelerinin toplamı olarak nitelendirmek Yasa’nın açık kuralını yok saymak anlamı taşır. Bu yönden çoğunluk görüşünde isabet yoktur.
 
2 - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile sözkonusu siyasi parti arasında anlaşılmazlık konusu olan olağanüstü kongre talebinden sonradan vazgeçen delegelerin bu iradelerinin hukuksal sonuç doğurup doğurmayacağı sorununa gelince; Çoğunluk görüşüne göre, olağanüstü kongre talebi için öngörülen onbeş günlük yasal sürenin bitim tarihi olan 21.6.2004 gününden sonra olağanüstü kongre talebinden vazgeçenlerin bu istemleri hukuksal bir sonuç doğurmayacaktır.
 
Olağanüstü kongre talebinde bulunanların bu istemleri  partinin yetkili organınca uygulamaya geçirilmediği sürece bir sonuç doğurmamaktadır. Parti yetkili organınca olağanüstü kongreye çağrı yapılıncaya kadar geçecek süre içinde olağanüstü  kongre isteminde bulunanların bu iradelerinden vazgeçmeleri mümkündür. Olağanüstü kongre talebinde bulunanların, önceden öngörülemeyen durum ve konumların zorunlu kılması sonucunda bu istemlerinden vazgeçme yolunun kapatılması demokratik ilkelerin kilitlenmesi sonucunu doğuracaktır. Parti içi demokrasinin çalışması açısından yetkili organlarca olağanüstü kongre çağrısı yapılıncaya kadar istemden vazgeçebilir.
 
Buna göre, yasal sürenin sonu olan 21.6.2004 tarihinden sonra olağanüstü kongre talebinden vazgeçenlerin de hesaba dahil edilmesi halinde, büyük kongre delege sayısının beşte biri olan 259 sayısının bulunmaması nedeniyle kongre çağrısı yapılmamasının Yasa’ya aykırı bir yönü bulunmadığından, ihtar kararı verilmesine karşıyım.
 
 
                                                                                                                                                          Başkanvekili
                                                                                                                                                          Haşim KILIÇ
 
 
1. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun “Büyük Kongre” başlıklı 14. maddesinin altıncı fıkrasında “...olağanüstü toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır.” denilmektedir.
 
Sayın çoğunluk kararında, aynı maddenin dokuzuncu fıkrasında, açıkça, “Büyük kongrenin toplantı yeter sayısı, büyük kongre üye tamsayısının salt çoğunluğudur...” denildiği, dolayısiyle, altıncı fıkrada üye tamsayısının salt çoğunluğundan söz edilmediğinden, “mevcut üye sayısının” esas alınması gerektiği, buna bağlı olarak da, 1293 (Başsavcılığa göre 1294) olan büyük kongre üye tamsayısından, tedbir, ihraç, istifa gibi nedenlerle fiili ve hukuki olarak kongre üyeliği niteliğini yitirmiş kişilerin düşülmesiyle elde edilen rakamın 1279 (veya 1280) beşte bir üye hesabında dikkate alınması gerektiği ifade edilmekte; buna göre de, büyük kongre yapılması talebinde bulunan ve çağrı yapma hakkına sahip olduğu anlaşılan 334 kongre üyesi sayısının, mevcut kongre üye sayısının (1279 veya 1280) beşte biri olan 256 sayısından çok fazla olması nedeniyle, partinin olağanüstü kongreyi toplamak durumunda olduğu, sonradan kongre isteminden vazgeçen 78 üyenin bu yeni iradelerinin hukuki yönden kabul edilemeyeceği belirtilmektedir.
 
2. Katılamadığımız ilk görüş, olağanüstü kongre çağrısı için gereken “beşte bir üye”nin, kongre üye tamsayısı üzerinden değil, fiili ve hukuki kongre üyesi noksanı sayısı düşüldükten sonra bulunacak kongre üye sayısına göre hesaplanması gerektiği yolundaki Sayın çoğunluk değerlendirmesidir.
 
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14/9, 15, 19/5, 37/2, 55/1, 99/2 ve 100/2. maddelerinde “üye tamsayısı”ndan açıkça söz edilmekte, yalnız inceleme konusu 14/6. maddede “...büyük kongre üyelerinin beşte biri...”nin yazılı isteminin olağanüstü kongre yapılması için gerekli olduğu ifade edilmektedir. Bu durumda saptanması gereken ilk husus, 14/6. maddedeki ifade biçiminin, yasakoyucunun açıkça bu konuda “üye tamsayısı” aramadığı anlamında yorumlanıp yorumlanamayacağıdır. Öğretide de işaret edildiği üzere, bir kanunu, bir normu yorumlamak demek, onu makûl bir anlama kavuşturmak, makûl anlamını ortaya çıkarmak demektir. Kanunu yorumlayanlar, onun anlam ve amacını araştırıp bulmak durumundadırlar. (Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, Prof. r. Vecdi ARAL, İstanbul 1985, s.184) Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında da konuya ilişkin olarak “...Herhangi bir hukuk kuralının tek başına değil, içinde bulunduğu metnin tümü göz önünde tutularak yorumlanması, hukuk bilimince benimsenmiş ilkelerdendir... Hukukta yapılacak yorumlarda sözden çok öze önem verilmesi ve yorumda sözün özü belirtmeye yarayan bir araç olduğunun kesinlikle göz önünde tutulması, çağdaş hukuk biliminin benimsendiği temel ilkelerdendir...” şeklinde saptamada bulunulmaktadır. (Any. Mah.nin 12.1.1971 tarih ve E.1969/31, K.1971/3 sayılı kararı, AMKD, Sayı: 9, s. 142,147.) Yine bu aşamada temas edilmesi gereken bir husus, yasakoyucunun 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14/6 maddeyle “olumsuz düzenleme”de bulunup bulunmadığıdır. Nihayet, işaret edilmesi gereken son nokta, yasaların yorumunda “Anayasaya uygun yorum” biçiminin esas alınması gerektiğidir.
 
Bu açıklamalar ışığında inceleme konusuna dönüldüğünde, Anayasa’nın “Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar” başlıklı 69. maddesinin birinci fıkrası, çözümün anahtarı konumundadır. Anılan fıkrada “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.” denilmektedir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun “siyasi partilerin vazgeçilmezliği ve niteliği” başlıklı 4. maddenin ikinci fıkrasında da, yukarıda belirtilen Anayasa hükmü esas alınmaktadır. Buna göre “siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasa’da nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun bütünü ele alındığında, mevcut düzenlemelerin belirtilen demokrasi esaslarına uygun biçimde yapıldığı görülmektedir. Temas edilen Anayasal ilke ışığında, 2820 sayılı Kanun’un 14/9, 15, 19/5, 37/2, 55/1, 99/2 ve 100/2. maddelerinde açıkça “üye tamsayısı”ndan söz edilmesi, partinin genel başkan seçimi, il teşkilatı seçimleri, parti adaylarının tespiti ve disiplin kurullarının çalışması gibi tüm siyasi parti faaliyetlerinde, demokrasi esaslarına uygun şekilde “üye tamsayısı” esasının benimsenmesi, Büyük Kongre toplantı yeter sayısında da aynı esasın kabul edilmesi karşısında, 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrasındaki olağanüstü kongre çağrısını yapmaya yetkili “beşte bir üye”nin, büyük kongrenin mevcut üye sayısı değil, üye tamsayısı esas alınarak saptanacak üye miktarı olduğunu ortaya koymaktadır. 2820 sayılı Kanun’un genel esprisi, demokrasi esaslarına uygun olan ve yukarıda işaret edilen maddelerle öngörülen düzenlemeler birlikte ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 14/6. madde yönünden bir “olumsuz düzenleme”nin söz konusu olmadığı, yasakoyucunun bu konudaki suskunluğunun (yani açıkça üye tamsayısından fıkrada söz etmeyişinin) aksi yönde bir kabule elverişli olmadığı, yukarıda işaret edilen öğreti görüşleri ve Anayasa Mahkemesi kararındaki ilkeler ışığında yapılacak yorumda da aynı sonuca varılması gerektiği,dolayısiyle olağanüstü kongre çağrısı yapmaya yetkili beşte bir üye sayısının, Büyük Kongre üye tamsayısı esas alınarak saptanması gerektiği sonucuna ulaşılması gerekmektedir.
 
3. İştirak edemediğimiz ikinci görüş, olağanüstü kongre çağrısında bulunan üyelerden bir bölümünün (78 kişinin) sonradan bu istemlerinden yazılı olarak vazgeçmelerine karşı, bu irade değişikliğinin hukuken bir anlam ifade etmeyeceği, çünkü ilk irade beyanın “inşai” nitelik taşıdığı, bu nedenle sonraki vazgeçme iradesinin artık hukuken geçerli olmadığı yolundaki Sayın çoğunluk yaklaşımıdır.
 
Hukuk genel teorisindeki durumu itibariyle, olağanüstü kongre isteminde bulunup da, sonradan yazılı olarak bu istemlerinden vazgeçen (feragat eden) kongre üyelerinin statülerinin öncelikle belirlenip, buna göre hukuki tahlilde bulunulması gereklidir. Bilindiği üzere, bir hukuk kuralının doğurduğu kudret ve yetkilerle mecburiyetler “hukuki durum”u teşkil eder. Bu durumlar ya “umumi ve gayri şahsi” ya da “ferdi” olabilir. Aynı şartlar altında, aynı halde bulunan her şahsın aynı şekilde haiz olduğu kudret ve yetkiler veya tâbi olduğu mecburiyet ve yükümlülükler “umumi, objektif hukuki durum”ları teşkil eder. Umumi ve gayri şahsi hukuki durumlar düzenleyici, objektif hukuki tasarruflardan, kaide-tasarruflardan doğar. Objektif hukuki durumların umumilik ve gayri şahsilik, daimilik, düzenleyici tasarruflarla değiştirilebilmek ve feragat edilememek gibi başlıca dört esaslı unsuru vardır. “Ferdi hukuki durumlar” ise muayyen bir ferde hususi bir şekil ve derecede tanınan kudret ve yetkiler veya yüklenen mecburiyet ve yükümlülüklerdir. Ferdi hukuki durumlar subjektif hukuki tasarruflardan doğarlar. Ferdi hukuki durumların da başlıca dört unsuru mevcuttur. Bunlar: hususilik, geçicilik, kaide-tasarrufla değiştirilememek (çünkü bunlar bir kaide tasarruftan doğmayıp belirli bir irade beyanından hasıl olurlar) ve nihayet feragat olunabilmektir. Burada teması ve vurgulanması gereken unsur “feragat olunabilmek”tir. Ferdi durumu bir irade meydana getirdiği için bunlardan feragat mümkündür. (İrade Hukukunun Umumi Esasları, C.I, Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami ONAR, İstanbul 1966, s. 479-485)
 
Bu açıklama ışığında inceleme konusuna dönüldüğünde, Büyük Kongre üyelerinden bir bölümünün (334 kişinin) 2820 sayılı Kanun’un 14/6. maddesi uyarınca olağanüstü kongre isteminde bulunmaları bir irade beyanı olup, ferdi bir hukuki durum teşkil etmektedir. Siyasi bir hak kullanımına ilişkin olmakla beraber, özünde tam anlamıyla bir irade muhtariyetine dayanan bu ferdi hukuki durumun 2820 sayılı Kanun anlamında bir sonuç doğurması, parti (CHP) tüzüğünün 49. maddesi uyarınca parti yönetim kurulunun büyük kongreyi toplantıya çağırması kararını almasıyla tamamlanır. İşte bu karar anına kadar, ferdi hukuki durumun doğal özelliği gereği, olağanüstü kongre çağrısı yapanların ilk iradelerinden vazgeçebilmeleri (feragat edebilmeleri) mümkündür ve sonraki irade beyanları da hukuken geçerlidir. Nitekim, inceleme konusunda da olağanüstü kongre çağrısı yapanlardan 78’inin, Parti Yönetim Kurulu’nca bu konuda karar alınmadan (kongre çağrısı yapılmadan) ilk iradelerinden vazgeçtikleri açıkça belli olduğundan; bu ikinci irade beyanlarına (irade değişikliklerine) hukuken itibar edilmesi gerektiği açıktır. İlk iradenin “inşai” olduğu ve artık bundan feragat edilemeyeceği düşüncesinin hukuki bir dayanağı ve temeli bulunmamaktadır.
 
4. Parti kongresi üye tamsayısı (ihtilaflı olmakla beraber 1293 veya 1294 sayısının esas alınması sonuca tesir etmemektedir) ve olağanüstü kongre çağrı isteminde bulunan ve sonradan bu iradelerinden vazgeçen (feragat eden) 78 üyenin geçerli olan bu irade beyanları dikkate alındığında; hukuken geçerli olan olağanüstü kongre çağrısında bulunan üye sayısının 256 (334-78=256), Büyük Kongre üye tamsayısının 1/5’inin ise 259 (1294/5=259) olduğu anlaşıldığından ve 256 rakamı, 2820 sayılı Kanun’un aradığı 1/5 üye sayısı olan 259 rakamının altında olduğundan, 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesi uyarınca partiye ihtar verilmesini gerektirir herhangi bir usulsuzlük ya da noksanlık bulunmadığı görülmektedir.
 
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, inceleme konusunda Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihtar verilmesini gerektiren hukuki bir sebep olmadığı kanaatine ulaştığımızdan; değişik gerekçelere dayalı şekilde partiye ihtar verilmesi yolundaki Sayın çoğunluk kararına katılmıyoruz.
 
Üye
Sacit ADALI    Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
 
DEĞİŞİK GEREKÇE
 
                         Cumhuriyet Halk Partisi’nden toplam 348 delege tüzük değişikliği talebiyle 6.6.2004 - 21.6.2004 tarihleri arasında Parti’nin olağanüstü kongreye çağrılmasını istemişler ancak, bunlardan 78’i, 17.6.2004-18.7.2004 tarihleri arasında bu isteklerinden vazgeçtiklerini beyan etmişlerdir. Yasa ve Tüzüğe, göre olağanüstü kurultay çağrısı yapanların oranı, vazgeçenlerin sayısına bağlı olmaksızın beşte bire ulaşmakta ise de, hukuksal bakımdan sonuç doğurabilecek sayının saptanması konunun açıklığa kavuşturulması bakımından önem taşımaktadır.
               
                         2820 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin dördüncü fıkrasına koşut olarak düzenlenen Parti Tüzüğü’nün 49. maddesine göre olağanüstü kongre, üst yönetim biriminin kararıyla ya da kongre üyelerinin beşte birinin onbeş günlük süre içinde yapacağı çağrı üzerine yönetim kurulunca toplantıya çağrılır.
               
          Anayasa’nın 69. Siyasi Partiler Yasası’nın 4. maddesi uyarınca, siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olmak zorundadır. Bu bağlamda, siyasi parti faaliyetleri içinde yer alan olağanüstü kongre çağrısında bulunma hakkı, parti içi demokrasi esaslarının yaşama geçirilmesinde ne denli önemli ise, kuşkusuz bu haktan vazgeçme de aynı derecede önemlidir. Bu nedenle olağanüstü kongreye çağrı hakkının, kullanılmasıyla sonuçlarını doğuracağı, bundan vazgeçmenin olanaklı olmadığı yolundaki görüş parti içi demokrasi esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Ancak, vazgeçmenin  yapılan çağrıyla ilgili parti organları tarafından olumlu ya da olumsuz bir karar alınmadan önce bildirilmesi gerektiği de açıktır.
               
          Belirtilen nedenlerle, Yasa ve Tüzük’le belirli beşte bir oranının,  olağanüstü kongre çağrısından vazgeçenlerin bu iradeleri gözetilerek saptanmasının zorunlu olduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne farklı gerekçe ile katılıyorum.
 
                                                                                                                                                                     Üye
                                                                                                                                                   Fulya KANTARCIOĞLU
 
 
 
                         Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Cumhuriyet Halk Partisi’ne mensup 348 delege tüzük değişikliği istemi ile 6.6.2004-21.6.2004 tarihleri arasında posta ve noter aracılığı ile ya da doğrudan parti merkezine başvurarak olağanüstü toplantı talebinde bulunmuşlardır.
 
                         21.6.2004 tarihi itibariyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük kongre üye tamsayısı 1294’tür.
 
                         28.3.1986 gün ve 3270, yine 21.5.1987 gün ve 3370 sayılı Yasa’larla, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinde çeşitli değişikler yapılmıştır. Sözü edilen Yasa’nın 14. maddesinde yapılan değişikliğe göre, büyük kongrenin toplantı yeter sayısı üye tamsayısının salt çoğunluğudur. Görüldüğü üzere, yasakoyucu burada üye tamsayısını kıstas almıştır. 14. maddede yapılan bir başka değişiklik ise şöyledir “...olağanüstü toplantılar genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır...”
 
                         Yukarıda da açıklandığı üzere, Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinde üye tamsayısından söz edilmektedir. Yasa’nın bu amir hükmü karşısında, üye tamsayısı yerine, mevcut üye sayısının beşte birinin yazılı istemi üzerine olağanüstü kongrenin toplanması mümkün bulunmamaktadır. 14. maddenin hiçbir yerinde “mevcut üye” tabiri yer almamakta, tam tersine üye tamsayısından söz edilmektedir.
 
                         Açıklanan nedenlerle, olağanüstü toplantılar için üye tamsayısı yerine istem tarihinde mevcut olan üyelerin en az beşte birinin yazılı talepleri yeterli olmalıdır şeklindeki düşünceye katılamıyorum.
 
                         Ancak, bakılmakta olan olayda 21.6.2004 tarihi itibariyle büyük kongre üye tamsayısının (1294), beşte birini (259), aşan sayıda delege (323) olağanüstü toplantı isteminde bulunmuş olduklarından bu durum Cumhuriyet Halk Partisi hakkında ihtar kararı verilmesi sonucunu etkilememektedir.
 
                                                                                                                                                                 Üye
                                                                                                                                                            Cafer ŞAT
 

Yorumlar (0)