Binali Yıldırım: Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz

AKP Ana Kademe İlçe Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz... Cumhuriyet baki ama yönetim sisteminin miadı dolmuştur" dedi.

GÜNDEM 08.02.2017, 13:31 08.02.2017, 13:31
Binali Yıldırım: Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz

Birgün'de yer alan habere göre, Yıldırım'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

 

"Kritik bir süreç yaşıyoruz. Önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz halkoylamasında öncesinde sizlerle bir araya gelmek ve bu istişareleri yapmayı uygun gördük.

 

Halkoylamasında anayasa değişikliğinin reddedilmesini isteyenlerin kampanyasını ses benzerliği üzerine kurduklarını görüyoruz. Hayatlarında hiç hayırlı bir iş yapmamış olanların, benzerliği sebebiyle bu mübarek kavrama nasıl sarıldıklarını gördükçe insanın gülesi mi, ağlayası mı geliyor bir türlü karar veremiyor. Milletimiz kendisi için hayırlı olanı bu halkoylamasında gösterecek.

 

Rahmetli Menderes ülkemize ilk kapsamlı programı başlattığında karşısına yine hayırcılar çıkmıştır. Türkiye demokraside ve ekonomide o dönem ne kazandıysa milletimizin evetleri sayesinde elde etmiştir. Bugün, artık adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan Boğaziçi Köprüsü inşa edilirken aynı çevreler hayır kampanyası düzenlemiştir. Rahmetli Özal'ın da çok çektiğini iyi biliyoruz. İstemezcülüklüğün kökleri çok eskidir. Hiçbiri bizim hükümetlerimiz döneminde geçen son 14 yıl kadar tutarsız olmamıştır.

 

Dünyanın hangi bölgesinde, kendisi hiçbir ilke, değer, proje üretmeyen, sadece iktidar partisinin yaptıklarına, söylediklerine karşı çıkarak siyaset yapan bir muhalefet var. Şahsen ben Türkiye'den başka böyle bir muhalefet örneği duymadım, bilmiyorum. Anayasa değişikliği ile getirilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkanların, mevcut parlamento hükümet sistemi diye bir dertleri olmadığını çok iyi biliyoruz. Bunlar parlamentoda hükümeti çalıştırmamak için ellerinden geleni arkalarına koymadılar.

 

Bunların derdi, mevcut sistemi savunmak değil, onlar sadece biz yeni bir sistem önerdiğimiz için, uygulama aşamasına, milletimizin önüne getirdiğimiz için bu mevcut sisteme can simidi gibi sarıldırlar.

 

Bunlar, Türkiye monarşiyle yöneltiyseydi kralcı, kraliçeci olurlardı. Cumhuriyetçilikleri de başka bir şey değil. Millete her türlü hakareti yapan, bu zihniyet ne cumhuriyetçi, ne demokrat olabilir.

 

Türkiye'nin son AK Parti 14 yılını şöyle bir gözden geçirdiğimizde karşımıza çıkan manzaranın dahi tek başına anayasa değişikliğine neden evet denilmesi gerektiğini gösterecektir. 2002 yılı kasım ayında AK Parti tek başına iş başına geldi. Recep Tayyip Erdoğan Meclis'e girmedi, Siirt'te bir şiir okudu diye. Demokratikliği, cumhuriyetçiliği kimseye bırakmayanlar, artık muhtar bile olamaz diye ellerini ovuşturdular. 2003 yılında dönemin Cumhurbaşkanı'nın hükümetin önüne adeta set çekmesine ses çıkarmadılar. Yıl 2004-2005, Türkiye AB üyeliği sürecini başarıya ulaştırmak için çalışırken, bugünkü hayırcılar, vesayet odaklarının yanında saf tuttular. Danıştay saldırısı başta olmak üzere, demokrasimize yönelen saldırıların hız kazandığı 2006 yılında Türkiye'ye zarar verme pahasına AK Parti'yi yıpratmayı meşru saydılar. 367 icadı gibi en büyük utançlara sahne olacak 2007 yılını da çok iyi hatırlayalım. Hukuk rezaleti, Türkiye'nin önünde yeni yol açılmasına vesile oldu. Kasetlerle siyasetin dizaynı çabalarına, bölücü örgütün eylemlerini tırmandırmasına, FETÖ kumpaslarının ortaya çıkmasına şahit olduk. 2013 yılından sonra bu olumsuzluklar artık tüm cephelerde ülkemize karşı aleni bir savaşa dönüştü. Gezi'yi, 17-25 Aralık'ı, çukur eylemler, DEAŞ saldırıları derken 15 Temmuz'a kadar geldi. Gezi olaylarının başladığı döneme geldiğimizde ne oldu; Taksim'deki 8-10 ağacın yerinin değiştirilmesi değildir. 1890'lardan beri faizleri yüzde 4,6'ya düşürmüş, IMF'le yolunu ayırmış, dünyanın en büyük havalimanının ihalesini cebinden 5 kuruş çıkmadan yapmış. Bu birilerinin canını sıkmış. Türkiye bu kadar sıkıntılarla uğraşırken, dünyanın en büyük havalimanını yapabiliyor, nasıl oluyor faizi yüzde 5'in altına düşüyor, nasıl oluyor IMF'le yolunu ayırıyor. Aziz milletimiz bu oyunlara asla gelmedi.

 

Bu uzun yakın tarih yolculuğunu yapmamın sebebi şudur: Türkiye'nin yönetim sistemi konusunda bu kadar radikal bir yol ayrımına neden geldik? Her şey yolunda giderken, bir sabah ülkenin yönetim sistemini değiştirelim demedik. Arka arkaya gelen birçok sebebi var. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Biz mevcut sistemde aynı delikten defalarca ısırıldık. "

 

Yorumlar (0)