Yozgat Cumhuriyet Alanı’nda gerçekleştirilen İş Yurtları Fuarı’nın açılışı sırasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaşanan gelişmelerle ilgili önemli bilgiler paylaştı. Bakan Bozdağ, o dönemde tutuklanan darbecilere yönelik yapılan yargılamalar hakkında bazı rakamlar vererek, durumu net bir şekilde ortaya koydu.
15 Temmuz Sonrası Adli Süreç
Adalet Bakanı Bozdağ, 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana yürütülen adli işlemler hakkında çarpıcı sayılar sundu. Toplamda 168 bin 801 kişi hakkında adli işlem yapıldığını açıklayan Bozdağ, şu anda 615 kişinin gözaltında tutulduğunu belirtti. Ayrıca, 8 bin 69 kişi hakkında yakalama kararı çıkarıldığına dikkat çekti. Bu rakamlar, darbe girişiminin ardından devletin yargı mekanizmasının nasıl çalıştığını gösteriyor. Tutuklu sayısının 50 bin 504 olarak tespit edildiğini ifade eden Bozdağ, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 48 bin 371 kişinin de bulunduğunu aktardı.
Adli Kontrol Uygulamaları
Bozdağ’ın açıklamalarında, adli kontrolle serbest bırakılanların sayısına da vurgu yapıldı. Bu kapsamda, 8 bin 551 kişinin tutuklandıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını belirten Bozdağ, ayrıca 433 kişinin adli kontrol olmaksızın serbest bırakıldığını belirtti. Kamuoyunda oluşan "gücü olan serbest bırakılıyor" algısına karşı çıkan Bozdağ, mevcut verilen rakamların bu iddiaları çürütecek nitelikte olduğunu ifade etti. Adli kontrolle serbest bırakılanların toplam sayısının 57 bin 625 olduğunun altını çizen Bozdağ, kamuoyunun bu konuda daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Sonuç ve Kamuoyuna Mesaj
Bakan Bozdağ, yargı sürecinin şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü ve mahkemelerin adaletin sağlanması konusunda etkin bir rol oynadığını belirterek, yargı mekanizmasına olan güvenin her zaman korunması gerektiğini ifade etti. Özellikle bu tür önemli konularda toplumun yanıltılmaması adına doğru bilgilere ulaşmasının önemine dikkat çekti. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan yargılamaların, ülkenin direncini ve demokratik yapısını korumada hayati bir işlev gördüğünü sözlerine ekledi. Bu bağlamda yargı süreçlerinin, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı olarak devam edeceği mesajını vermiş oldu.