Köylüler, zeytinliklerin maden faaliyetine açılmasını öngören kanun teklifine karşı Ankara’da günlerdir eylem yaparak seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Cemal Süreyya Parkı'nda gerçekleştirilen eylemde, “kamuoyuna açık mektup” yayınlayarak, hayat alanlarının yok edilmesini istemediklerini ifade ettiler. Mektupta, “Üretmek istiyoruz. Ormanlarımız, meralarımız, zeytin ağaçlarımız, su kaynaklarımız ve yaşamlarımızın yok edilmesine razı değiliz” denildi. Ayrıca, kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'na gelmesi durumunda tüm vatandaşları, Meclis önünde yapılacak kitlesel buluşmaya davet ettiler.
Eyleme katılan köylüler, 3 Temmuz’dan bu yana Ankara’da aktif bir şekilde protestolar düzenliyorlar. Mektupta belirtildiği gibi, "Bizler bu ülkede çiftçilik ve hayvancılık yapan köylüleriz" ifadesiyle, geçim kaynaklarına sahip çıkma kararlılıklarını vurguluyorlar. 13 Haziran'da TBMM'ye sunulan kanun teklifi, mevcut doğal alanlarının maden arama ve çıkarma faaliyetlerine açılmasını öngörüyor. Bu durumun köylüler için büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken katılımcılar, bu yasal düzenlemenin geçmesi halinde tarım arazilerinin zarar göreceğini ve birçok köylünün göç etmek zorunda kalacağını belirtiyor.
Mektupta, kanun teklifinin içeriği ile birlikte köylülerin yaşadığı toprakların maden arama ve çıkarma faaliyetlerine açılacağı hatırlatılıyor. Bu durumun, ormanlar, meralar ve zeytinliklerin yok olmasına neden olacağı kaygısıyla, çevre duyarlı yurttaşlar da bu duruma karşı çıkmak için harekete geçiyor. “Bu yasa geçerse, maden şirketleri topraklarımıza el koyacak. Zeytinlerimiz, köylerimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıya,” diyen köylüler, bu kanunun sadece kendilerinin değil, tüm doğanın geleceğini tehdit ettiğinin altını çiziyorlar.
13 Haziran tarihinden bu yana yüzlerce köylünün Ankara’ya gelerek taleplerini kamuoyuyla paylaştığı ve görüşmeler gerçekleştirdiği belirtiliyor. Eylemciler, taleplerinin iletmeksizin nöbet eylemlerine başladıklarını ifade ederken, diğer yandan tüm siyasi partilere, sendikalara ve sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyorlar. "Parti ayrımı yapmaksızın, tüm vekillerimizden sesimizi duymasını istiyoruz" diyerek, Meclis'te temsilciliği bulunan tüm partilerin bu duruma karşı bir tutum sergilemesini beklediklerini vurguluyorlar.
Köylüler, destek arayışlarını artırmak amacıyla sosyal medya üzerinde de dikkat çekici kampanyalar yürütmeye çağrıda bulunuyor. “Bize destek olmak isteyen tüm yurttaşlardan, sosyal medyada paylaşımlar yaparak sesimizin yaygınlaşmasını sağlamalarını istiyoruz” diyorlar. Bu sosyal medya etkileşiminin, toplumsal farkındalığı artıracağına inanan köylüler, aynı zamanda tüm yerel derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin de destek vermesini talep ediyorlar. "MadenYasasınıGeriÇek" sloganıyla yapılan her türlü çalışmanın kendileri için büyük önem taşıdığı belirtiliyor.
Köylüler, eğer teklif Meclis Genel Kurulu'na sunulursa, tüm köylüleri ve doğayı seven yurttaşları bu buluşmaya katılmaya davet ediyor. Bu çağrı, sadece kendi alanlarında değil, toplumun genelinde bir dayanışma ve mücadelenin parçası olarak yorumlanıyor. "Havasını, suyunu, toprağını seven herkesi, Meclis önünde yapılacak kitlesel buluşmaya katılmaya çağırıyoruz" vurgusunu yaparak, bu konunun tüm toplumun ortak meselesi olduğunu ifade ediyorlar.