İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, kamuoyunda 'Adnan Hoca' olarak bilinen Adnan Oktar ve onun grubuna yönelik başlattığı operasyon ve gözaltı kararına ilişkin açıklamalar yapan Özgül, 2006 yılında gruba katıldığını, ardından 2017'de gruptan ayrıldığını dile getirdi. Grubun iç yapısı hakkında edindiği bilgilerle devlete karşı yapılan tehditkar aktiviteleri fark ettiğini ve bu durumun kendisini rahatsız ettiğini belirtti.
Grubun İçindeki Karanlık Olaylar
Özgül, grupta bulunduğu süre boyunca karşılaştığı olayları anlatırken, kendisine açıklanan mahrem bilgilerin ciddiyetinin farkında olduğunu ifade etti. Özellikle devletin bilgisi olmadan yurtdışında gerçekleştirilen faaliyetleri gözlemlediğini belirtti. Bu durumun vicdanında ciddi rahatsızlık yarattığını ve gruptan kaçmasına sebep olduğunu vurguladı. Gruptaki kadınlara yönelik cinsel taciz ve şiddet olaylarının varlığının yanı sıra, genç kızların kötü niyetli amaçlar için nasıl kullanıldığını da aktardı.
Grupların Cezbedici Vitrinleri
Güçlü ailelerden gelen gençlerin bu tür gruplara ilgi duymasının arkasındaki sebepler arasında, bu grupların dışarıdan bakıldığında çekici duruşlar sergileyerek insanları kandırdığını belirtti. Özgül, üniversite yıllarında idealist bir genç olarak bu yapıya katıldığını ve grup içindeki ideallerin gerçekte çok farklı olduğunu ifade etti. İnsanların gruba katılma sebeplerinin iyi niyetlerle şekillendiği ancak zamanla iç yüzün korkutucu bir hal aldığına değindi. Bu yanlış yönlendirmelerin sonucunda karşılaştıkları gerçeklerin, toplumda nasıl şok etkisi yaratacağını vurguladı.
Suçlar ve İfşa Edilen Gerçekler
Özgül, Adnan Oktar grubunun, A4 sayfasını dolduracak kadar birçok suça karıştığını ve bu suçların büyük bir kısmına bizzat şahit olduğunu ifade etti. Bu bağlamda, kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, insan tacirliği gibi suçların yanında, Türkiye'nin uluslararası alanda karşılaştığı komploların arkasında bu grubun faaliyetlerinin bulunduğunu söyledi. Medya ve sosyal medyada yer alan bazı davalara doğrudan müdahil olduklarını iddia etti ve bu konuların kamuoyuyla paylaşılmasının önemine vurgu yaptı.
Sosyal Medyada Maruz Kalınan Saldırılar
Gruptan ayrıldıktan sonra sosyal medya üzerinden kendisine yönelik saldırılar ve hakaretler yapıldığını söyleyen Özgül, iftiralarla hedef alındığını belirtti. Kendi bilgilerini ve fotoğraflarını manipüle ederek yaptığı saldırıların amacının korkutmak ve geri adım attırmak olduğunu ifade etti. Adnan Oktar ve grubunun, kendilerine katılmayanları sindirmek için kullandığı çeşitli yöntemlerin kamuoyunda daha fazla bilinmesi gerektiğini savundu.
Dini İstismar ve Dolandırıcılık Faaliyetleri
Özgül, grubun dini kavramları istismar ederek gençleri kandırdığını ve bunun arkasında uluslararası dolandırıcılık faaliyetlerinin olduğunu belirtti. Dini öğrenmek isteyenlerin bu grup aracılığıyla nasıl yanıltıldıklarını ve hapsedildiklerini halkla paylaştı. Bu durumun tek yönlü bir istismar olmadığını, farklı suçların da döngü içinde işlediğini ifade etti.
Pislikten Kurtulmanın Önemi
Özgül, Türkiye'nin önemli bir döneme girdiğini ve sokakların büyük bir suç örgütünden temizlendiğini dile getirdi. 39 yıl süren bir suç örgütünün nihayet etkisiz hale getirildiğini, bunun ancak yeni bir siyasi sistemle mümkün olduğunu vurguladı. Toplumun bu pisliklerden arınmasının, bireylerin ve ailelerin güvenliği açısından kritik olduğunu ifade etti.
Toplumun Bilinçlenmesi Gerekiyor
Grup hakkında yanlış bilgilendirilen toplumun gerçeği anlaması için duyarlılığını artırması gerektiğini belirten Özgül, 'Kedicik' teriminin konuyu hafiflettiğini, fakat arka planda yaşananların ciddiyetinin daha iyi anlaşılması gerektiğini söyledi. Herhangi bir ihbarın yapılması ve bu grupların varlıklarına karşı duyarlılık olunması çağrısında bulundu. Öğrendikçe toplumun ne kadar büyük bir pislikten kurtulduğunu daha iyi anlayacaklarını kaydetti.