Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2025 yılının ilk altı ayında erkekler tarafından öldürülen kadın sayısının 336'ya çıktığını ve 145 kadının ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiğini duyurdu. Platformun sözcüsü Esin İzel Uysal, "Devlet koruması altında bulunan 9 kadın bile öldürüldü. Şiddet artık yalnızca kadınları değil, onlara destek olanları da hedef alıyor" ifadelerini kullandı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2025 yılına ait kadın cinayetleri ve şüpheli ölümler ile ilgili hazırladığı raporu kamuoyuna sundu. Uysal, ortaya koyulan verilerin yaşam haklarının ihlal edildiğini net bir şekilde gösterdiğini belirterek, yürütülen aile odaklı politikaların kadınları ölüm tehlikesiyle baş başa bıraktığını vurguladı. Bu önemli toplantıya, cinayet kurbanı kadınların aile üyeleri ve DEVA Partisi İstanbul İl Kadın Politikaları Başkanı Nalan Ilgın da katılarak destek verdi.
Platform, 2025 yılının ilk altı ayında erkekler tarafından öldürülen 336 kadından 136'sının hayatını kaybettiğini ve bu kadınların yüzde 65'inin ailelerinin evinde, yüzde 60'ının ise aile üyeleri tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Uysal, bu verilerin iktidarın aile odaklı politikalarının bir sonucu olduğuna dikkat çekerek, çoğu cinayetin evde yaşandığını belirtti. Aile içindeki şiddetin boyutu, toplumsal hayatı büyük ölçüde etkileyen bir sorun haline gelmiş durumda.
Kadınların yüzde 57'sinin ateşli silahlarla öldürüldüğü bilgisinin yanı sıra, failin internet üzerinden temin ettiği silahlarla gerçekleştirilen cinayetler de dikkat çekiyor. Uysal, geçmişte internetten alınan bir pompalı tüfekle öldürülen Helin Palandöken örneğini vererek, bireysel silahlanma sorununa karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Bu durum, toplumda yaşanan şiddetin bir başka boyutu olarak kayda geçiyor.
Platform sözcüsü Uysal, hayatını kaybeden kadınlardan 9'unun 6284 sayılı yasa kapsamında devlet koruması altında olmasına rağmen öldürüldüğü bilgisini paylaştı. Uysal, bu kadınların devlete "Beni koru" diyerek başvuruda bulunduklarını ancak gerekli etkin korumanın sağlanmadığını ifade etti. Şiddetin sadece kadınları değil, bu kadınların yanında olan kişileri de hedef alarak yaygınlaştığını belirtti. Uysal, bu durumun toplumda sağlık sorunlarına yol açtığını vurguladı.
Cezasızlık Sorunu
Platform, cezasızlık durumunun kadın cinayetlerini daha da artırdığını belirtiyor. Uysal, kadınların şikayetçi olmalarına rağmen faillerin çoğunlukla serbest bırakıldığını ya da mahkemelerde beraat ettiğini ifade etti. Bu durum, potansiyel failleri cesaretlendirerek “Bir kadını öldürebilirim, ceza almam” düşüncesini besliyor. Bu ciddi sorun, hem kadınları hem de toplumu derinden etkileyen bir olgu olarak öne çıkıyor.
6284 sayılı Yasa’nın doğru bir şekilde uygulanmaması durumunda kadın cinayetlerinin devam edeceği uyarısında bulunan Uysal, bu yasanın kadınların hayatında hayati bir rol oynadığını ifade etti. Yasanın işlevselliğini etkileyen bazı söylemler, şiddeti artırıcı bir etki yarattığının altını çizen Uysal, kamusal alanda kadını etkisiz kılmayı hedefleyen aile odaklı politikaların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğini belirtti. “Bu anlayışlar terk edilmedikçe kadın cinayetlerini durdurmak mümkün olmayacak” şeklinde konuşan Uysal, sorunların çözümü için tüm toplumsal dinamiklerin harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
Uysal, kadınların istihdamsız kalmasının ve yalnızca ev içi bakım rollerine hapsedilmelerinin büyük bir sorun oluşturduğunu belirtti. İşgücü istatistiklerine göre, 20 milyon kadının iş gücünde bile yer almadığına dikkat çekerek, genç kadınların eğitim ve istihdam açısından büyük bir boşlukta kaldığını ifade etti. İş gücüne katılımın artırılması gerektiğini vurgulayan Uysal, toplumun tüm kesimlerinin bu konudaki duyarlılığını artırmasını talep etti. Kadınların ekonomik bağımsızlık kazanması ve toplumda etkin bir rol alabilmesi için daha fazla fırsata ihtiyaç duyduğu görülüyor. Bu durum, sadece kadınların değil, tüm toplumun gelişimine katkı sağlayacaktır.
Uysal, İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye için vazgeçilmez bir metin olduğunu ve şiddetle mücadeledeki en etkili araçlardan biri olarak gördüğünü açıkladı. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasının kadın cinayetlerinin durdurulabilmesi adına hayati önem taşıdığını vurgulayan Uysal, bu konudaki kararlılığın yasaların işlerliğini artıracağını belirtti. “Bu sözleşme ile toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kadınların korunmasını sağlamak kesinlikle mümkündür” diyerek sözlerine devam eden Uysal, kadınların bu sözleşmeye yönelik desteklerinin artırılması gerektiğini savundu.
2018 yılında yüksekten düşerek hayatını kaybeden Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım, adaletin sağlanamadığını ve bu durumun kendilerini derinden etkilediğini dile getirdi. “Savcıların sürekli dosyalarda değişiklik yapması ve kapatmaları kanun sistemimize bir darbe vuruyor” diyen Yıldırım, yalnız yürümeyeceklerini ve bu adalet mücadelesinde ısrarcı olacaklarını belirtti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyelerinden Şirin Yalıcakoğlu ise, kadın ölümlerinin çoğunun şüpheli olduğunu ve “intihar” olarak nitelendirilerek kapatıldığını ifade etti. “Bu durumu cinayet olarak görmek ve faillerin hesap vermesini istemek zorundayız” diyerek ailelerin adalet arayışındaki kararlılığını gösterdi.
DEVA Partisi İstanbul İl Kadın Politikaları Başkanı Nalan Ilgın, kadınların karşılaştığı sorunlara daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Ilgın, kadınların devletten yardım alamadığını ve bu nedenle çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kaldıklarını dile getirdi. “Devletin koruması altında bile kadınlar hayatını kaybediyor, bu durumu değiştirmek için mücadele edeceğiz” diyerek söylediklerine devam etti. Ayrıca kadın hukuk destek birimlerinin kurulması, sığınma evlerinin yaygınlaştırılması gibi önemli çözüm önerileri sunarak, kadınların istihdamının artırılmasının gerekliliğine dikkat çekti. Bu tür politikaların hayata geçirilmesi, kadınların toplumsal yaşamda daha görünür olmasını sağlayacaktır.