İYİ PARTİ:TARİHİN EN YÜKSEK KAYNAĞI BELİRSİZ PARA GİRİŞİ: NE HATA NE NOKSAN!

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale'nin ekonomi gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

EKONOMİ 14.09.2022, 11:28
İYİ PARTİ:TARİHİN EN YÜKSEK KAYNAĞI BELİRSİZ PARA GİRİŞİ: NE HATA NE NOKSAN!

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale'nin açıklamaları şu şekilde:

Son iki gündür çok yoğun bir veri akışı yaşadık. İlk 7 ayda cari açığımız 36,7 milyar dolara yükseldi ama asıl ilginç kısım açığın 24,3 milyarının net hata ve noksan kaleminden finanse edilmesiydi. Bu durum veri akışındaki zaman tutarsızlığı gibi ölçüm problemlerinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak cari açığın %66,4’ü kadar bir ölçüm problemini kabul etmek de pek mümkün değil. Üstelik 7 ay üst üste net hata ve noksan kaleminin pozitif geldiği sadece iki dönem var. Birincisi Eylül 2008-Mart 2009 arası. Bu dönemde 12,9 milyar USD net hata ve noksan var. İkincisi ise 2022’nin ilk 7 ayı ve bu son 7 aydaki net hata ve noksan 2008-2009’dakinin neredeyse 2 katı. Hal böyle olunca bu miktarın tamamını net hata ve noksan olarak kabul etmek güç oluyor. İçindeki önemli bir kısma ne hata ne noksan demek daha doğru olabilir.

İHRACATA DAYALI BÜYÜMEYİ UCUZ İŞGÜCÜ ÜZERİNDEN KURGULAYAN YENİ EKONOMİ MODELİ TÜRKİYE’Yİ VASATLIK ÇUKURUNA VE FAKİRLİĞE İTİYOR

Ödemeler dengesini de ilgilendiren ve iki gün önce açıklanan diğer bir veri dış ticaret endeksleri. Yine temmuzda miktar olarak bir önceki aya göre ihracatımızın %6,8, ithalatımızın ise %11,3 arttığını öğrendik. Birim fiyat kısmı ise tam bir trajedi. İhracatımızın birim fiyatı %6,2, ithalatımızın birim fiyatı ise %27 artmış. Yani ihracata dayalı büyümeyi ucuz işgücü üzerinden kurgulayan yeni ekonomi modelinin pek de işe yaramadığını yeniden görmüş olduk. Örneğin gıda ve tütün ürünleri ithalatımız miktar olarak yıllık %53,4 artarken, ihracatımız %22,3 artmış. Gıda dışı imalatta ise ithalatımız %18,4, ihracatımızsa sadece %1,4 artmış. Yani mesele sadece fiyat değil, miktar olarak dünyaya ödemeler dengesini bozacak yönde bağlanıyoruz. Enerji krizi nedeniyle Avrupa’ya ihracatımızın azalma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu, turizm gelirlerindeki sezon etkisinin bittiğini düşündüğünüzde cari açık cephesinde işlerin iyiye gitmeyeceğini net şekilde söyleyebiliriz. Ülkemizin yatırım çekiciliğinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu da düşündüğünüzde bu açığı finanse etmek için net hata ve noksanı daha ne kadar kullanabilirler sorusu akla geliyor. Eğer kaynağı belli olmasa da finansman bulamazsak rezerv yakmamız gerekecek ama ülkemizde pek kullanılabilir rezerv olmadığını anlatmaktan ya da duymaktan en az bizim kadar sizler de rahatsız olmuşsunuzdur.

ÜRETİM MALİYETLERİ KONTROLSÜZ ARTMAYA DEVAM EDERKEN ASGARİ ÜCRETLİLERE KONUT ALMA İMKÂNI SUNACAK PROJENİN GERÇEKLEŞME İHTİMALİ MÜMKÜN DEĞİL

Dün açıklanan sanayi üretimi verisi ise reel sektördeki sert duruşa işaret ediyor. Sanayi üretiminde aylık %6,2 azalma… İmalat altındaki 25 alt-sektörün 24’ünde üretim azalmış görünüyor. Yani Ekim 2021’den beri sanayi üretiminde hiçbir artış yokmuş gibi bir durumdayız. Reel sektördeki yavaşlama sinyallerini son birkaç aydır konuşuyorduk ama en sert gerçekleşme temmuz verisine yansıdı. Bir diğer yavaşlama göstergesi de perakende satışlarında. Yine temmuzda bir önceki aya göre perakende satış hacminin %0,3 azaldığını görüyoruz.

Bu yavaşlama belirtileri hükümeti ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanını çok rahatsız etmiş olmalı ki yeni bir büyük kredi paketine hazırlandıklarını biliyoruz. ‘Bunun enflasyonist bir etkisi olur mu’ diye akademik tartışmalara gerek yok çünkü enflasyon hükümetin pek de umurunda değil. Örneğin dün Sayın Cumhurbaşkanı yeni konut projesini açıkladı ama iki gün önce gelen inşaat maliyet endeksi verisi bina inşaatı maliyetlerinin temmuzda aylık %7,1 artışla yıllık %110,6’ya çıktığını söyledi. Üretim maliyetleri böyle kontrolsüz artmaya devam ederken asgari ücretlilere konut alma imkânı sunacak projenin gerçekleşme ihtimali de düşündürücü açıkçası.

İŞ BULMA ÜMİDİNİ KAYBEDEN VATANDAŞ İŞ ARAMAKTAN VAZGEÇİYOR, TÜİK İŞSİZLİK AZALDI DİYOR

Son iki günde hükümetin başarı göstergesi olarak sunabileceği tek pozitif gösterge, işsizlik oranının azalmasıydı ama orada da aslında bir azalma yoktu. TÜİK verilerine göre bir ayda istihdam 148 bin kişi azalmış olmasına rağmen işgücündeki 262 bin kişilik azalmanın etkisiyle işsizlik oranında bir azalma yaşandı. Oysa tüm geniş tanımlı işsizlik oranlarında bir artış vardı.

Reel sektör üretimi daha fazla sürdüremiyor… Ekonomideki döviz talebi artıyor ama ülkeye döviz girişi açıklanamayan kanallardan gerçekleşiyor ve ne kadar sürdürülebilir olduğu belli değil… Fiyat artışları durmaksızın yoluna devam ederken vatandaş iş bulma ümidini yitiriyor… Böyle bir ortamda milyonlarca TL harcayarak yaptıkları etkinlikte Cumhurbaşkanı vatandaşa ucuz konut olanağı sunacakları projelerini anlatıyor.

Yorumlar (0)