Gazete Kritik Eğitim CHP'li Rahmi Aşkın Türeli: Atanamayan öğretmenlerin sayısı 1 milyonu aştı

CHP'li Rahmi Aşkın Türeli: Atanamayan öğretmenlerin sayısı 1 milyonu aştı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesi görüşüldü. Bütçe görüşmelerinde konuşan CHP İzmir Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, kamu eğitim sisteminde ciddi bir çöküş olduğunu vurguladı.

Türkiye'de eğitim sisteminin durumu, birçok uzman tarafından eleştiriliyor. Eğitim alanındaki sorunlar, ekonomik büyüme üzerinde de etkiler yaratmakta. Eğitim üzerine yapılan değerlendirmelerde, Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olmasının, yeterli ve kaliteli bir eğitimle desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu değerlendirmelerin öncülerinden biri olan Türeli, eğitimin ekonomik büyüme modellerindeki yerine dikkat çekerek, eğitim kalitesinin artırılmasının gerekliliğini dile getiriyor.

Eğitimin Ekonomideki Rolü

Türeli, eğitimin ekonomiyle olan ilişkisini ele alırken, emek, sermaye ve beşerî sermaye unsurlarının birlikte varlık gösterdiği bir büyüme modeli oluşturulması gerektiğini belirtiyor. Eğitim, bir ülkenin kalkınması ve rekabetçi bir ekonomiye sahip olabilmesi için kritik bir faktördür. Geçmişte, büyüme modelleri sadece iş gücü ve sermaye ile şekillenirken, günümüzde eğitim de bu modellerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Kişilerin ne kadar kaliteli bir eğitim aldıklarının, ekonominin performansı ve verimliliği üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, eğitimde kalitenin artırılması aciliyet arz etmektedir. Eğitimin istihdam piyasasıyla olan ilişkisinin yanı sıra, genel ve mesleki eğitim arasındaki ayrım da dikkate alınmalıdır. Bu durum, gençlerin istihdamedilmeleri açısından da belirleyici bir rol oynamaktadır.

OECD ile Kıyaslama: Eğitimdeki Sıkıntılar

Türeli, Türkiye ile OECD ülkeleri arasında yapılan karşılaştırmalarda önemli gerilikler olduğunu ifade ediyor. Türkiye’nin eğitim süresi ve kalitesi açısından OECD ortalamalarının çok altında kaldığını belirten Türeli, bu durumun ülkenin geleceği için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini dile getiriyor. Örneğin, okul öncesi eğitimde ve ortaöğretim seviyesinde OECD ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye'nin sınıfta kaldığı görülmektedir. Ayrıca, öğretmen maaşları arasında ciddi dengesizlikler olduğu ve bu durumun nitelikli eğitimin sağlanmasına engel teşkil ettiği vurgulanmaktadır. OECD ülkelerinde kıdemli öğretmenler ile yeni başlayan öğretmenler arasında maaş farkı yüzde 60-65 iken, Türkiye’de bu farkın sadece yüzde 9 olması dikkat çekmektedir. Bu da öğretmenlerin emekli olduktan sonra maaşlarının düşmesi ile bir birleşim yaratmakta ve eğitimde süreklilik sağlanmasını zorlaştırmaktadır.

Kamu Eğitim Yatırımlarındaki Azalma

Türeli, kamu eğitiminde AKP döneminde ciddi bir gerileme olduğunu ifade ediyor. Eğitimde eşit fırsat ilkesi gereği, her çocuğun kaliteli bir eğitim alması gerektiğini söyleyen Türeli, Türkiye'deki eğitim yatırımlarının azaldığını ve bunun ciddi bir sorun yarattığını belirtiyor. Özellikle, kamu eğitim yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payının 2002 yılında yüzde 12,3 iken, 2023’te yüzde 10,4’e düştüğü belirtilmektedir. Millî gelir içindeki eğitim yatırımları da aynı şekilde binde 5,9’dan binde 3,8’e gerilemiştir. Eğitim alemetifiretinin düşmesi, iş gücünün kalitesini doğrudan etkilemekte ve toplumsal eşitsizliklerde artışa sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra, eğitim sektörü, toplumda dengeleri sağlama konusunda önemli bir işlev üstlenmekte; bu nedenle yatırımların artırılması gerektiği ifade edilmektedir.

Ücretsiz Beslenme İhtiyacı

Türeli, okullarda sunulması gereken bir öğün ücretsiz beslenme yardımı konusuna da dikkat çekmektedir. Türkiye'deki çocukların eğitim süreleri boyunca beslenme ihtiyaçlarının göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Türeli, Millî Eğitim bütçesinin de yetersiz olduğunu ifade etmektedir. 2002 yılına göre neredeyse yerinde sayan Millî Eğitim bütçesinin millî gelir içindeki payının sadece yüzde 2,17 olması, eğitimde yaşanan sıkıntıların bir başka göstergesidir. Türeli, bu durumu düzeltmek için eğitim alanında gerekli kaynakların ayrılması gerektiğini belirtirken, okulda aç giden çocuk sayısının da en aza indirilmesi gerektiğini vurguluyor. Okulda eğitimin yanında, beslenmenin de sağlanması, çocukların sağlıklı bir gelişimi için önem arz etmektedir.

Atanamayan Öğretmen Sorunu

Türeli, öğretmen atamaları konusunun kritik öneme sahip olduğunu dile getirirken, atanamayan öğretmenlerin sayısının 1 milyonu aştığını belirtiyor. Öğretmen ihtiyacının karşılanması için acil çözüm önerileri geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Atanamayan öğretmen sayısının hızla artması ve bu sorun üzerine atılacak adımlar, eğitim sisteminde köklü değişimlerin yapılmasını gerektirmektedir. Atanma talebinde bulunan öğretmenler, eğitim aldıkları alanlarda hizmet vermek istemekte; ancak atama yapılmadığı için başka sektörlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durum, nitelikli eğitim verecek öğretmenlerin eksikliği anlamına gelirken, okul sisteminin akıllıca planlanması gerekliliğini de ortaya koymaktadır.

Beyin Göçü Sorunu

Türeli, Türkiye'deki beyin göçünü önemli bir sorun olarak tanımlarken, eğitim alanında oluşan bu durumun ülkenin insan kaynaklarını olumsuz etkilediğini dile getiriyor. Yurt dışında eğitim gören ve Türkiye'de bir süre çalışan gençlerin büyük bir kısmının ülkeyi terk etmesi, Türkiye'nin geleceği adına büyük bir kayıp olarak değerlendirilmektedir. Hali hazırda Türkiye’de eğitim gören yazılımcı gibi yetenekli bireylerin, yurtdışındaki fırsatlar sebebiyle giderek başka ülkelere yöneldiği görülmektedir. Türeli, Cumhuriyet’in eğitim konusuna verdiği önemin hatırlanması gerektiğini belirtiyor. Gençlerin geri kazandırılması için gerekli maddi ve fiziksel altyapının sağlanması gerektiğine vurgu yaparken, bu tür stratejilerin yanı sıra eğitimin kalitesinin artırılmasıyla beyin göçünü önlesek, eskiye dönük bir sistemin yeniden tesis edilmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Sonuç: Eğitimde Kaynak Yetersizliği

Türeli, eğitim alanında yaşanan sorunları çözmek için gerekli kaynakların yetersiz olduğunu vurgulamaktadır. Eğitime ayrılan bütçenin arttırılması, eğitimdeki sorunların birikmesini önleyecek ve gelecekte daha büyük problemlerle karşılaşılmasının önüne geçecektir. Eğitimde nitelikli bir dönüşüm sağlanması adına, kaynak aktarımının artırılması gerektiği son derece açıktır. Türeli’nin sözleri, Türkiye'nin eğitim sisteminin büyük bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini gösteriyor, bu durumun ise toplumsal kalkınma ve ekonomik büyüme ile doğrudan ilişkili olduğunu gözler önüne seriyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *