CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Ensar, Birlik Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti ile imzaladığı protokollere tepki gösterdi. İrgil, bu anlaşmaların eğitime nasıl bir katkı sağladığını kamuoyuyla paylaşması gerektiğini vurguladı. "Akıllıyı arkada tutma, akılsızı kılavuz etme!" diyerek Bakanlık'ı eleştiren İrgil, bu tür iş birliklerinin eğitimde geri kalmışlığa zemin hazırlayabileceğine dikkat çekti.
Protokoller ve Eğitim Üzerindeki Etkileri
İrgil, hükümetin eğitim politikalarını eleştirirken, özellikle yapılan protokollerin eğitim sistemindeki olumsuz etkilerini vurguladı. Eğitimde kaliteyi artırmak yerine, tek tip bir anlayışın benimsenmesi ve alternatif düşüncelerin bastırılmasının, eğitimde ciddi yaralar açabileceğini ifade etti. Bu durumun, genç nesillerin bilgilerini ve becerilerini yeterince geliştiremeyeceği bir ortam yaratacağını söyleyen İrgil, toplumsal değerlerin göz ardı edilerek eğitimin ticarileşmesine karşı durulması gerektiğini savundu. Hükümet yetkililerine, eğitime yönelik daha kapsayıcı ve üretken yaklaşımları benimsemeleri konusunda bir çağrıda bulundu.
Değerlerin Korunması Gerekiyor
CHP'li vekil, eğitimde değerlerin korunması ve gelişmesi gerektiğini de belirtti. Eğitim, sadece bilgi aktarımı değil aynı zamanda bireylerin kişilik gelişimi açısından önemlidir. Bu bağlamda, protokollerin genç bireyler üzerindeki etkileri tartışılmalıdır. Tek tip eğitim anlayışlarından uzak, farklı bakış açılarına ve değerlere saygı gösteren bir eğitim sisteminin oluşturulması gerektiğinin altını çizen İrgil, "Değerleri örselemek, var olanları karalamak, yalnızca eğitimde değil, toplumda da derin yaralar açacaktır" şeklinde konuştu.
Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim
Irgil, Milli Eğitim Bakanlığı'nın protokollerinin yalnızca bir içerik meselesi olmadığını, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konulara da zarar verebileceğine dikkati çekti. Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının zedelenmemesi gerektiğini vurgulayan İrgil, bu tür vakıfların toplumsal yapının daha da derinleşmesine yol açabileceğini ve genç bireylerin özgür düşünme yetilerini kısıtlayabileceğini ifade etti. İlgili protokollerin, eğitim sisteminin genel yapısını olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir ve bu nedenle tartışmaların daha da derinleşmesi beklenmektedir.
Binlerce öğretmenin haklarının gasp edildiği iddiaları gündemi sarsmaya devam ediyor. Eğitim alanında yürütülen faaliyetlerde, vakıf personelinin ücretlerinin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından karşılandığına dikkat çeken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Erkan İrgil, bakanlığın bu durumu eleştirerek, kadrolu öğretmen atama sayısının yeterli olmadığını dile getirdi. İrgil, atama bekleyen öğretmenlerin sayısının yüz binleri geçtiğini ve bu durumun eğitim camiasında büyük bir mağduriyet yarattığını savundu.
Birçok Sorun ve Cevapsız Sorular
Erkan İrgil, MEB'in mevcut durumda sadece ‘öğretmenimsi’ kişiler için bütçe ayırmasının, atama bekleyen öğretmenleri hiçe saymak olduğunu vurguladı. İrgil, MEB’in bu uygulamasıyla kimin hakkını kime yedirildiğini sorguladı. Bakanlığın, kağıt üzerinde eğitim ve formasyon alarak KPSS'lerde ter döken öğretmenleri dışlaması ve bunun yerine kimlikleri ile liyakatleri belli olmayan kişileri istihdam etme çabası içinde olduğunu belirtti. Oysa ki bu durum, mesleğin kalitesini düşürüyor ve işsizlikten muzdarip öğretmenlere karşı duyarsız kalıyor. İrgil, MEB’in bu durumu izah etmekle yükümlü olduğunu ve bu konudaki sorulara acilen yanıt vermesi gerektiğini belirtti.
Vakfın Eğitimdeki Rolü ve Sorgular
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, eğitim alanında söz sahibi olan vakıflar ile yürüttüğü işbirliklerindeki şeffaflık eksikliği de İrgil'in gündeme getirdiği bir başka konu oldu. Özellikle Ensar Vakfı ile yapılan anlaşmalar, kamuoyunda tartışmalara sebep oldu. İrgil, MEB’in, yaşanan olumsuz olaylardan sonra bunu unutarak vakıflarla arasını daha da yakınlaştırmasından endişe ettiğini bildirdi. Bu durumun eğitim sisteminde neslin geleceğine ciddi bir zarar verebileceğine dikkat çekti. İrgil, “Milli Eğitim Bakanlığı, dini değerlere öncelik veren bu vakıflar olmadan eğitim faaliyetlerini sürdüremez hale mi geldi?” sorusunu sordu. Böyle bir durumun kabul edilemez olduğunu ve eğitim hakkının herkes için eşit ve erişilebilir olması gerektiğini belirtti.
Eğitim Hakkı ve Toplumsal Etkileri
İrgil, eğitim hakkının doğuştan gelen bir hak olduğunu hatırlatarak, bu alandaki eşitsizliklerin toplumda kalıcı yaralar açabileceğine dikkat çekti. Devletin, toplumun çeşitli kesimlerine fırsat eşitliği sunmak adına atması gereken adımları atmadığının altını çizdi. Eğitimin, bireylerin geleceklerini şekillendiren en önemli faktörlerden biri olduğunu belirten İrgil, MEB'in eğitim politikalarının halkın ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaklaştığını ifade etti. "Eğer bu şekilde devam ederse, eğitim alanında yaşanan adaletsizliklerin faturası önce çocuklara, sonra da ülkemizin geleceğine kesilecektir." diyerek, yetkilileri uyarmayı bir zorunluluk olarak değerlendirdi.

