Münih Güvenlik Konferansı: Erdoğan ve Tek Adam rejimi güvenlik tehdidi

Konferansta, New York merkezli risk analizleri yapan bir vakıf şirketi olan Avrasya Grubu’nun hazırladığı 10 maddelik “Risk Analizleri Raporu”, konferansın düzenleyicileri tarafından aynen alınarak konferans raporuna iliştirildi.

DÜNYA 20.02.2017, 13:37 20.02.2017, 13:37
Münih Güvenlik Konferansı: Erdoğan ve Tek Adam rejimi güvenlik tehdidi

Ülkelerin ve bölgelerin güvenlik politikalarının masaya yatırıldığı Münih Güvenlik Konferansı’nın 53.sünde Türkiye’de Tayyip Erdoğan’ın Tek Adam rejimini dayattığı Anayasa değişikliği referandumu ve bunun olası sonuçları da masaya yatırıldı.

 

Konferansta, New York merkezli risk analizleri yapan bir vakıf şirketi olan Avrasya Grubu’nun hazırladığı 10 maddelik “Risk Analizleri Raporu”, konferansın düzenleyicileri tarafından aynen alınarak konferans raporuna iliştirildi.

 

Hürriyet gazetesi yazarı Murat Yetkin, bugünkü köşesinde bu rapora yer verdi.

 

Raporda 2017’deki 10 güvenlik tehdidi şöyle sıralandı:

 

Bağımsız Amerika: ABD’nin Trump yönetiminde tek yanlı kararlarla Avrupa ve Asya’daki müttefiklerine danışmadan Rusya ve Çin başta olmak üzere sadece Amerikan çıkarlarıyla hareket etmeye başlaması ihtimali ilk sırada yer alıyor.


Çin’in tepkisi: Komünist Parti’nin sonbaharda yapılacak kongresinde ekonomik sıkıntılar nedeniyle suçlanacak Devlet Başkanı Şi Jinping’in eleştirilere tepki olmak üzere ABD ile ilişkileri gerebilir.


Merkel’in güç kaybı: Merkel’in sonbahardaki seçimleri kazanacağı tahmin edilse de iktidarı güç kaybedebilir. Bu durum zaten İngiltere’nin ayrılma kararıyla sarsılan AB’nin Rusya ve Türkiye ile ilişkileri ve Yunanistan’ın mali sıkıntısı başta olmak üzere zora sokabilir.


Reformların durması: Hindistan’dan Rusya’ya, Almanya’ya, İngiltere ve Fransa’dan, Çin’e, Türkiye’ye, Brezilya ve Suudi Arabistan’a dek çok yerde reformlar iç siyasi nedenlerle duraklayabilir. Bu durum küresel ölçekte bir güvenlik riski sayılıyor.


Teknoloji ve Ortadoğu: Enerji teknolojilerinin gelişmesi hâlâ petrol ve gaz ihracatına dayanan rejimlerin istikrarını etkileyebilir. Bu durum iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve siber saldırılarla birleşince “vatandaşların öfkesi” Ortadoğu’daki otoriter rejimleri kırılgan hale getirebilir.


Siyasileşen merkez bankaları: ABD ve Batı’daki merkez bankaları giderek gelişmekte olan ekonomileri bozuşturan sert siyasi baskılara açık hale geliyorlar. Bu durum 2017’nin küresel riskleri arasına alınmış.


Beyaz Saray-Silikon Vadisi çatışması: Trump güvenlik ve kontrol, teknoloji şirketleri ise serbestlik ve müşterilerinin özeline saygı istiyor. Trump daha çok kişiye istihdam isterken aynı şirketler insanı devreden çıkartacak otomasyon peşinde. Bu iki güç araştırma yatırımları konusunda çatışabilir.


Türkiye: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olağanüstü hal üzerinden günlük işler üzerindeki etkisini artırıp bunu da referandum üzerinden “resmileştireceğine” listede 8’inci sırada yer verilmiş. Bu durumun ülkenin ekonomik sorunlarının yanı sıra, komşuları ve Avrupa ile ilişkilerdeki gerilimleri artırabileceği iddia ediliyor.


Kuzey Kore: Kuzey Kore’nin nükleer silahlarla ABD’ye doğrudan tehdit oluşturması şu anda söz konusu değil. Ancak Çin ile ABD arasındaki ilişkileri gerecek hamleler yapabilir.


Güney Afrika: Başkan Jacob Zuma’nın desteği giderek düşüyor. İçerideki sorunlarla başa çıkmak çabası, Güney Afrika’nın bölgesindeki krizleri engelleyici gücünü zayıflatabilir.


“Güçlü demokrasi ve ekonomi gerek”

Suriye-Irak ve Ukrayna-Baltık gibi NATO ve Rusya’yı karşı karşıya getiren krizlere yer verilmediğine dikkat çeken Yetkin, Türkiye’nin bir güvenlik tehdidi olarak sayılması içinse şu yorumu yaptı:

 

Türkiye bakımından öneminin arttığı, dikkatlerin daha çok üzerine toplandığı bir dönem. Tabii önemin artmasıyla etkinin artması aynı şey değil. Etkinin artması için sadece coğrafya ve askeri gücün değil, güçlü demokrasi ve ekonomi de gerekli sayılıyor.

Yorumlar (0)