Ceylanpınar cinayetinde 4. yıl; sorular hâlâ yanıtsız

Polis aileleri sanıklar için istenen beraat kararını Yargıtay'a götürdü

Yurt Haberleri 22.07.2019, 13:42
Ceylanpınar cinayetinde 4. yıl; sorular hâlâ yanıtsız

Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015’te, polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar’ın evlerinde öldürülmesinin üzerinden dört yıl geçti. Çözüm sürecini bitiren olaylardan biri olan cinayetin failleri hâlâ bulunamadı. Cinayetin ardından yürütülen soruşturma kapsamında yedisi tutuklu 13 sanık hakkında, ’devletin birliği ve ülke bütünlüğü bozma’ ve ’kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme’ suçlarından müebbet hapis cezasıyla dava açıldı; 13’üncü celsede mahkeme, dördü tutuklu dokuz kişi için cinayet suçlamasından beraat kararı verdi. Polis aileleri beraat kararını Yargıtay’a götürdü. Sanıklar hakkında tutuklama kararı veren hâkim FETÖ'den tutuklandı. Cinayetten geriye yanıtlanmayan sorular kaldı. 

Yargılama süreci yeniden başlayacak

 Davada yargılanan 9 sanığa yerel mahkemenin verdiği beraat kararı İstinaf Mahkemesi tarafından da onandı. Polis aileleri kararı Yargıtay’a taşıdı. BirGün'den Gökay Başcan'a konuşan sanık avukatlarından Hüseyin Akay, “Mahkeme faillerin bulunması kararı verdi. Kararın Yargıtay’da da onanmasının ardından süreç yeniden başlayacak. Dosya savcılığa tekrar verilecek” dedi.

Avukat Akay “Bazı şüpheliler dosyaya dahi konulmadı. Eve hiç gitmediğini iddia eden polis memuru Burak Koru'nun ekspertiz raporuna göre evden parmak izleri çıktı. Savcılık bunu dosyaya koymadı. Düzgün bir soruşturma yapılmazsa bu dosya faili meçhul kalır” dedi.

 Telefon ihbarıyla tutuklama

Davaya sanık olarak dahil edilen gençler, nereden geldiği belirlenemeyen bir telefon ihbarı ardından arabaları durdurularak gözaltına alınmıştı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan dokuz kişiden yedisi tutuklanmış, dosyaya gizlilik kararı konulmuştu. Ardından ihbarı kimin yaptığı bulunamadı. Gençlerden bazıları 2 buçuk yıl cezaevinde kaldı. Avukat Akay “Bilinmeyen bir ihbar yüzünden gençler cezaevinde yattı. Bunun hukukta yeri yok” dedi.

Olayın Suruç olayının ardından yapılmış olması, misilleme olabileceği ihtimalini ortaya çıkardı. ANF’de çıkan habere göre olayı HPG üstlendi ancak çıkan haberlerin ardından Murat Karayılan yaptığı açıklamada eylemin kendileri tarafından yapılmadığını, ‘Apocu Fedailer’ denen bir grup tarafından yapıldığını öne sürdü.

 HDP’nin araştırma önergesi AKP ve MHP’liler tarafından reddedildi

Dönemin HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Meclis Genel Kurulu’nda söz alarak saldırının bir provokasyon olduğunu savundu. Siyasi partilerin bu karanlık olayı ortaya çıkarması halinde, darbe mekanizmasının da araçlarının ortaya çıkarılmış olacağına inandığını söyledi. Baydemir’e AKP sıralarından tepkiler geldi. Kısa süreli tartışmanın ardından HDP’nin olayın aydınlatılmasıyla ilgili verdiği araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

Tutuklama kararı veren hâkim ve soruşturmayı yürüten savcı FETÖ’den ihraç edildi

 Darbe girişimi sonrası sanıklar hakkında tutuklama kararı veren hâkim Nurettin Bulut, otopsi savcısı Nurallah Örenli FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle açığa alınıp, tutuklanıp, ihraç edildi. Savcı Mehmet Kıvanç Kılsızoğlu’nun Ceylanpınar soruşturmasını tamamlamasının ardından hâkim olarak atandığı Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’nde de yine FETÖ soruşturması kapsamında arama yapıldı.

Artı Gerçek yazarı Ayşe Yıldırım, 29 Mayıs 2019 tarihli yazısında cinayetin karanlıkta kalan noktalarına dikkati çekti. Yıldırım, öldürülen iki polisin arkadaşlarının çelişkili ifadelerini hatırlattı; eve gelmediğini iddia eden polis memuru Burak Koru’nun olay mahalinde parmak izinin çıktığını vurguladı.

Yıldırım’ın cinayetine ilişkin soruları şunlardı:

"Öldürülen iki polisin arkadaşları Mustafa Bektaş, Metehan Daban, Enver Güler ve Burak Koru’nun olay gününe dair çelişkili ifadeleri neden dikkate alınmadı?

Polislerin öldürüldüğü eve hiç gitmediğini söylemesine rağmen evdeki 10 farklı parmak izinden dördü kendisine ait çıkan polis Burak Koru hakkında neden hiçbir işlem yapılmadı? (Burak Koru, aynı zamanda öldürülen polislerin otopsi tanığıydı ve hâlâ görevde)

2015 yılında yapılan ekspertiz raporuyla Burak Koru’ya ait parmak izi bulunmasına rağmen söz konusu rapor dosyaya neden iki yıl sonra konuldu? Raporun konulmasını kim ya da kimler geciktirdi?

Olay günü sanıkların nerede olduğunu gösteren HTS kayıtları hiçbir kopyası alınmadan neden savcılık tarafından imha edildi. (Soruşturmayı yürüten ilk savcı Mehmet Kıvanç Kılsızoğlu tam fezleke yazılacağı sırada terfi etti. Ankara’ya Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’ne hâkim olarak atandı. Ceylanpınar’da o kadar kıdemli savcı varken onun atanması herkesi şaşırttı. Kılsızoğlu bu yıl Nisan ayında da birinci sınıf hâkimliğe terfi etti. Söz konusu merkezde 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ‘FETÖ’ şüphesiyle arama yapıldığını ekleyelim. Elbette gençleri tutuklayan ilk hâkim Nurettin Bulut’un da 15 Temmuz sonrası ‘FETÖ’den tutuklandığını da…

Otopsi savcısı dahil Ceylanpınar’da görevli 22 polisin yine “FETÖ”cü suçlamasıyla açığa alınıp, tutuklanıp, ihraç edildiğini de…)

Dört gencin üç yıla yakın tutuklu kalmasına gerekçe gösterilen ihbar telefonları hakkında neden hiçbir araştırma yapılmadı?

Öldürülen iki polis o gün markete gittiklerinde yanlarında olan diğer iki polis kimdi?"

Yorumlar (0)