22.08.2017, 09:04

SESİMİ DUYAN VAR MI...

Hu hu ben geldim. Bugün o kadar çok konu var ki sizlerle paylaşacağım kısacası Elvo'nun köşesi oldukça dolu. Haydi iyisiyle kötüsüyle başlıyoruz...

 

•••••••••••

 

 

SESİMİ DUYAN VAR MI...

 

 

17 Ağustos 1999, saat 03:02,  45 saniye desem, gerisini siz zaten biliyorsunuz.

 

Ölenleri rahmetle anıyorum, Allah acılı ailelerinin yardımcısı olsun. Hayata tutunmayı başarabilenler için artık ne yazıkki '99 öncesi ve sonrası var. Çünkü hayatları tamamen değişti.

 

Peki bundan sonra beklenen büyük deprem için alınan önlem var mı. Deprem toplanma alanlarının üzeri alışveriş merkezi ve sitelerle doldu. Binalar sağlamlaştırıldı mı desem pek emin değilim, en önemlisi eğitimler ne durumda, kısacası Japon'lar kadar rahatız maşallah.

 

Bizde ise durum malum, Nasuh Mahruki'ye bile gereken kıymeti vermedik. Merak etmeyin o durumda ilk koşanlardan biri olacaktır.

 

Kısacası saldık çayıra mevlam kayıra.

 

•••••••••••••••••

 

AH GENÇLER...

 

Bu aralar vakit buldukça, Serap Paköz'ün programında işlenen bir cinayet dosyasını takip ediyorum. Bu kez konu maalesef Esenyurt'ta evinde ölü bulunan 13 yaşındaki bir çocuk... Gerçi cinayet mi, intihar mı durum hala inceleniyor. Neyse konuyu uzmanlarına bırakalım.

 

Ben burada konuşulan ve dehşete düştüğüm bazı şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Konumuz büluğ çağındaki ve ergenlik dönemindeki gençler. Bunların sosyalleşme dedikleri tek şey bilgisayar oyunları. Buraya kadar tamam değil mi. Ama bahsettiğimiz Rusya kaynaklı sonu ölümle bitebilecek komutlarla oynanan bir oyun.

 

Gençler gruplar kurmuşlar ve saatlerce başından kalkmıyorlarmış.

Oyunun adını sakıncalı olabileceğinden vermek istemiyorum.

 

Paköz kimin hakkında soru sorsa gençlerden tek cevap, o evden çıkmayı sevmez.

 

Gerçekten dehşet içinde izliyorum. Yahu çocuğum sen bu yaşta sokağa çıkmazsan hangi yaşta çıkacaksın. En verimli çağındasın. Adı üstünde gençsin genç.

 

Git spor yap, yürüyüşe çık, pazarda tezgahtarlık yap, su sat, araba yıkamacıda çalış, ağaca tırman, kitap oku, flört et ama Allah'ın sıcağında evine kapanma. İnanın çok üzüldüm.

 

Anneler babalar işiniz çok zor. Allah yardımcınız olsun. Gençler bu yaşlar geri gelmez. Etmeyin eylemeyin azıcık hayata dokunun.

 

Yazımı noktalarken 13 yaşındaki çocuğumuzun vefatıyla ilgili gerçekler diliyorum tez vakitte ortaya çıkar.

 

••••••••••••

 

YAVAŞ YAVAŞ...

 

 

Yavaş yavaş ölürler demiş ya hani Pablo Neruda, benimde bu konuya dair üç beş cümlem var.

 

Sevdikleriyle yaşadıkları anı ölümsüz kılmayanlar varsa eğer yazsınlar hanelerine eksi bir.

Bir ekside telaşlarından o anı kaçıranlara gitsin.

 

Ya mutsuzluklarıyla anın büyüsünü bıçak gibi kesenlere ne demeli.

Ah ya hayatla kavgalı olanlar, onlar ne olacak işte onlarda o anı yaşayamayanlardan.

 

Çok yazık anın tadını çıkaramamak, kıymetini bilememek. Kızgınım, kırgınım, küskünüm, kavgalıyım, telaşlıyım derken geçiveriyor pıt diye ömür.

 

Kıssadan hisse anın tadını çıkarın yahu.

 

•••••••••••••

 

Haftasonumuz; sağlıkla -  bol rızkla - pozitif enerjiyle - huzurla - çok eğlenceli - neşeli - ferah mı ferah geçsin pls sevgili evren.

 

 

Pazartesi gününe kadar hoş kalın, hoşça kalın.

 

 

elvankaracay@gmail.com

Yorumlar (0)