Gültekin Çizgen, Abdi İpekçi'nin fotoğrafının hikâyesini anlattı

Maçka’daki evinin bulunduğu sokakta 38 yıl önce karanlık bir suikasta kurban giden Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Abdi İpekçi'nin en beğenilen fotoğraflarından birini çeken Gültekin Çizgen, fotoğrafın hikâyesini anlattı.

GÜNDEM 01.02.2017, 13:57 01.02.2017, 13:57
Gültekin Çizgen, Abdi İpekçi'nin fotoğrafının hikâyesini anlattı

Çizgen, “Abdi Bey çok yoğun, dolu, efsanevi bir gazeteciydi. Bu fotoğrafı 1976 senesinde çıkardığımız bir dergi için yazdığı yazıyı almaya gittiğimde çekmiştim" dedi.

Milliyet'ten Burak Dursun'un haberine göre Çizgen o günü şöyle anlattı:

“Milliyet gazetesi satılmadan önce 'Ali Naci Karacan Armağanı' diye çok prestijli bir ödül vardı. Ben de onu kazanmıştım 1965 yılında. Ödül için gittiğimde tanışmıştık. Tabii Abdi Bey’i tanımamak elde değil. Abdi Bey çok yoğun, dolu, efsanevi bir gazeteciydi. Zarfımı verdiler, o zaman için çok ciddi bir paraydı. Yaklaşık 5 bin lira. Abdi Bey direkt olarak, ‘Milliyet’e ne zaman başlıyorsun?’ dedi. Ben de ‘Çok teşekkür ederim ama hiçbir yerde çalışamam, babamın vasiyeti var’ deyince çok şaşırdı. Abdi Bey’e hiçkimse hayır demezmiş. Ercüment Karacan da oradaydı ve Abdi Bey’e dönüp ‘Bak senin için ne diyor?’ dedi. Çok esprili bir başlangıç oldu. Biz ‘Yeni Fotoğraf’ dergisini çıkardık. Abdi Bey de dışarıya yazı yazmazdı. Bizim için 1976 yılında bir yazı kaleme aldı. Yazıyı Abdi Bey’den almaya gittiğimde bu fotoğrafları çektim. Abdi Bey ilginç bir yazı yazmıştı.”

"Gurur meselesiydi"

“Bu fotoğrafı Abdi Bey çok sevmiş, evine asmış. Abdi Bey kapalı bir adamdı ve yoğundu. Çok iç içe değildik kendisiyle. Abdi Bey’in sonradan yaygınlaşan bir fotoğrafına sahip olmak da benim için bir gurur meselesiydi. Abdi Bey mahcup biriydi. Şimdiki yırtıklar ekolünden değildi. Oturmuş bir kimlikti. Fotoğraftan çok anlardı. Bu fotoğraf çok popüler oldu.”

"Komşu olduk"

Çizgen, şöyle devam etti: “75-76 yıllarında hayatımın en ciddi parasını kazandım. Bütün arşivimi bir ansiklopedi için sattım ve bana bir bavul para verdiler. Ne yapayım diye düşünürken yer aramaya başladım. Ülkü Taner, Abdi Bey ile yakın arkadaşımızdı. Abdi Bey, Bodrum Torba’da bir yer almış; Ülkü Taner’e, ‘Çizgen’e söyle, oraya bir baksın’ demiş. Gittik baktık, çok hoş bir yerdi. Ben de oradan bir yer aldım, ev yaptım ve komşu olduk. Ülkü Taner ile birlikteyken Abdi Bey’in suikasta uğradığı haberi geldi. Kalkıp cenazeye gittik malum hikâyeler. Abdi Bey bence ‘Gladio’nun Türkiye ayağı’nı anlamıştı ve onun üzerine yazı yazacak diye öldürüldü.”

"Okura saygı gazeteciliği"

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 günü Nişantaşı’ndaki evine çok yakın bir yerde Mehmet Ali Ağca tarafından katledilmişti. Aradan 38 yıl geçmesine rağmen suikastla ilgili pek çok soru halen aydınlatılamadı. İpekçi, bugün saat 11.00’de Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anılacak.

Türkiye gazeteciler Cemiyeti (TGC) de İpekçi’nin öldürülüşünün 38’inci yılında bir mesaj yayımladı. TGC mesajında şu ifadelere yer verildi: “Abdi İpekçi mesleğimize basın ilkelerini sokan, bu ilkeleri yazılı hale getiren çok değerli bir gazeteciydi. Abdi İpekçi gazeteciliğini ‘halkın yararına gazetecilik yapmak, halkın haber alma hakkına saygı göstermek’ diye tanımlayabiliriz. İpekçi gazeteciliği okura saygı gazeteciliğidir.

İlk ekonomi ve spor sayfaları onun fikriydi. Türk basınının evrensel ölçüde temsil edilmesinde öncülük etti. İpekçi gazeteciliğinin eskidiğini öne süren kimi gazetecilerin ondan sonra gazeteciliğin bugün geldiği durumdan önemli dersler çıkarması gerekiyor. İpekçi’yi sevgi ve saygıyla anarken gazetecilere yönelik saldırı ve cinayetlerdeki ‘cezasızlık’ uygulamasından vazgeçilmesi için çağrımızı yineliyoruz.”

 

Yorumlar (0)