Son yıllarda Türkiye siyasetinde, özellikle yerel yönetimlerde önemli başarılar elde eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), zaman zaman sosyal demokrat ilkelerden uzaklaştığı izlenimi vermektedir. Yerel yönetimlerdeki gücünü artıran CHP, halka karşı sorumluluklarını yerine getirirken çıkar çatışmalarıyla da gündeme gelmektedir. Bu durum, yalnızca partiyi değil, tüm siyaseti tehdit eden bir tehlike oluşturmaktadır. Zira para ve gücün esiri olan toplumlar ahlakını yitirir; ahlakı yitiren toplumlar ise adalet ve vicdan duygusunu kaybeder. Böyle toplumlar, zamanla yok olmaya mahkûmdur.
CHP, sol sosyal demokrat bir parti olarak halkın refahını, demokrasiyi, eşitliği ve adaleti savunmalı; temiz bir toplum mücadelesini kararlılıkla sürdürmelidir. Ancak toplum genelinde yukarıdan aşağıya bir yozlaşma yaşandığı gözlemlenmektedir. Partide ve özellikle yerel yönetimlerde ideolojik ilkelerin yerini güç mücadelesi almış görünmektedir. Eş dost, akraba,kayırmacılığı (Nepotizm)
Siyasi kayırmacılık, Koltuk, para ve makam peşine düşülmesi, parti ideallerinin önüne geçmektedir. Parti kadrolarının demokrasi, ahlak ve sorumluluk gibi değerlere yeterince sahip çıkmaması, hem CHP’nin geleceği hem de Türkiye siyaseti adına kaygı verici bir tablo sunmaktadır.
Geçmişte sol gençlik hareketleri devrimci ve ideolojik bir tavırla ön plana çıkarken, günümüzde gençlerin önemli bir kısmı kişisel çıkarları önceleyen bir tutuma evrilmiştir. Bu değişim, yalnızca CHP’yi değil, genel olarak sol hareketi de kendini yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır.
CHP’nin bu durumda olmasında, Türkiye’nin son 22 yıldır siyaset sahnesini domine eden AKP iktidarının da büyük bir payı bulunmaktadır. AKP’nin yönetiminde artan yoksulluk, gelir adaletsizliği ve yozlaşma, yalnızca kendi tabanını değil, muhalefet partilerini de etkilemiştir. İktidarın güç mücadelesi ve çıkar ilişkileri siyasetin doğasına sirayet etmiş ve muhalefetin bir kısmı da bu döngünün içine çekilmiştir. Ne yazık ki, sol partilerin bazı üyeleri de zenginleşme ve yükselme arayışını “yeni normal” olarak kabul etmektedir. Artık toplumda saygınlık, sahip olunan güçle ölçülür hale gelmiştir. Bu yozlaşma, bizi çok tehlikeli bir noktaya sürüklemektedir.
CHP’nin yerel yönetimlerde güç kazanması, aynı zamanda parti içinde de bir güç mücadelesini tetiklemektedir. Belediyelerde elde edilen gücün parti içi konumları güçlendirdiği düşüncesi, siyasetteki etik değerlerin geri plana itilmesine neden olmaktadır. Bu durum, halkın siyasete olan güvenini zedeleyip, siyasetten uzaklaşmalarına yol açmaktadır. Vatandaşlar, çıkar çatışmaları ve yozlaşmayla anılan siyasetçilerden bıkmış durumdadır.
Bu tablo karşısında sol sosyal demokratların sorumluluğu çok büyüktür. Türkiye’nin geleceği için ciddi tehlikeler barındıran bu ortamda, siyasi ahlakın erozyona uğradığı bu dönemde CHP ve diğer sol sosyal demokrat partilerin yeniden canlanması ve ayağa kalkması gerekmektedir. İdeolojik duruşlarına, etik değerlere ve halka karşı sorumluluklarına sadık kalarak siyasetin yozlaşmasına karşı durmaları zorunludur. Genç nesillerin çıkar odaklı siyasetten uzaklaşıp toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır.
Ülkenin karanlığa sürüklenmemesi için sol hareketin yeniden devrimci bir ruha bürünmesi ve toplumun gerçek sorunlarına çözüm üretmesi kaçınılmazdır. Yoksulluk, işsizlik ve toplumsal adaletsizlikle mücadele etmek, ancak ideolojik olarak güçlü ve ilkeli bir sol siyaset anlayışıyla devrimci bir mücadele ile mümkündür. CHP’nin ve diğer sol partilerin bu süreçte kendilerini yeniden inşa etmeleri, yalnızca siyasetin geleceği için değil, Türkiye’nin demokratik değerlerinin korunması için de hayati önem taşımaktadır.
CHP, hızla içinde bulunduğu durumu, ideolojik sorunları ve halkın siyasetten uzaklaşmasını ele almalıdır. Türkiye’nin geleceği için siyasi ahlakın yeniden ön plana çıkması gerektiği açıktır. Bunu başarmanın yolu ise siyaseti yozlaştıran, çıkarcı unsurları ve başta bir takım siyasi elitler olmak üzere tüm partilerdeki güç odaklarını tasfiye etmekten geçmektedir. İlkeli, ideolojik netlikte kararlı ve ahlaklı bir siyaset yürütmek, bu dönüşümün ön şartıdır. Ancak bu, aynı zamanda toplumun da bu siyaseti desteklemesi ile mümkün olacaktır.
CHP, geç kalmadan bu yozlaşmaya karşı önlem almak zorundadır. Aksi takdirde, partiyi esir alan güç odakları çeteler haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Adalet, eşitlik ve özgürlük için, mutlu bir gelecek adına etik değerlere bağlı kalarak mücadele etmeye devam edilmelidir.
Hüseyin Saygılı
CHP 34. Dönem Parti Meclisi üyesi
Kurultay Delegesi
İzmir