VELİ AĞBABA, ALPASLAN KUYTUL'LA TUTUKLU OLDUĞU BOLU F TİPİ CEZAEVİNDE GÖRÜŞTÜ

Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu olan Kuytul, 1992’de El Ezher İslam Hukukunu bitirdiğini ifade ediyor. 5 çocuğu var. Vakfın 1994’te kurulduğunu söylüyor.

Vekil Haberleri 25.05.2019, 12:09
VELİ AĞBABA, ALPASLAN KUYTUL'LA TUTUKLU OLDUĞU BOLU F TİPİ CEZAEVİNDE GÖRÜŞTÜ

30 Ocak 2018’de hakkında tutuklama kararı çıkıyor. 8 Şubat 2018’de tutuklanarak Bolu F Tipi Cezaevine konuluyor. 24 Ocak 2019’da hakkında tahliye kararı verilmesini müteakip salıveriliyor ancak 25 Ocak 2019’da tekrar tutuklama kararı sonrası  evinden alınarak Bolu F tipi Cezaevine konuluyor. 10 ay tek başına kaldığını ifade eden Kuytul, 7 Aralıkta yanına bir kişinin verildiğini koğuşta 2 kişi kaldıklarını ifade ediyor. Diğer tutuklu ise  Furkan Vakfı Başkanı Ali Alagöz.

ONLAR DEVLETİ FETÖ’YE VERDİLER BEN MÜCADELE ETTİM.

DÖRDÜ DE BİRBİRİNE DÜŞMAN 4 ÖRGÜTLE SUÇLAYIP REZİL OLUNCA İKİYE İNDİRDİLER.

Daha önce avukat görüşmesi yaptırılmadığını ifade eden Kuytul, bunun için mahkemeye başvurduğunu ve avukat kısıtının kaldırıldığını söylüyor. İlk tutuklandığında FETÖ, PKK, Işid, El-Kaide olmak üzere 4 terör örgütüne üyelikle suçlandığını belirtiyor. Sonra mahkemede Sulh Ceza Hakiminin sorgusuyla tutuklandığını ifade eden Kuytul, 6 ay sonra iddianamenin hazırlandığını, savcının 4 örgüt üyeliği suçlamasını kaldırarak, iddianamenin FETÖ ve PKK olmak üzere 2 örgütün propagandası suçlamasıyla çıktığını söylüyor. FETÖ’ye yardım ve PKK propagandası yapmakla itham edildiğini ifade ediyor.

Kuytul bu çelişkiyi şöyle yorumluyor: “Önce dördü de birbirine düşman 4 örgütle suçlayıp rezil olunca ikiye indirdiler.”  Fetö suçlamasının bir komediden ibaret olduğunu söyleyen Kuytul, “ Kendileri Fetö ile beraberdiler ben Fetö’nün en güçlü olduğu dönemde bunlarla mücadele ettim. Onlar devleti FETÖ’ye verdiler ben onları tenkit ettim. PKK ile görüşen de  kendileriydi.diyor. 

VAKIF 1994’TEN BERİ FAAL ANCAK HÜKÜMETİ ELEŞTİRİNCE BENİ TUTUKLADILAR

İddianameyi hakimin önce reddettiğini vurgulayan Kuytul, sonra dosyanın ikiye ayrıldığını belirtiyor. Fetö ve PKK  terör örgütleriyle ilgili olan dosyadan ilk duruşmada tahliye ediliyor. Terör örgütü tutmayınca benim hocalığımı bahane edip suç örgütü uydurdular. Vakıftaki faaliyetleri suç örgütü gibi göstererek beni burada tutuyorlar. Vakıf 1994’te kuruldu o zamandan beri faal ancak hükümeti eleştirince beni tutukladırlar.” diyor. Son on yıldır internetle birlikte konuşma videolarının yayınlanması sayesinde vakfın görünürlüğü ve tanınırlığının arttığını ifade eden Kuytul, 15 Temmuzdan sonraki eleştirileri, ayrıca 2003’teki Irak politikasına, daha sonraki Suriye politikasına dair eleştirileri nedeniyle tutuklandığını ifade ediyor.  “3 yıldan beri herkesi susturmaya çalışıyorlar. ABD’ye Irak’ta yardım ettiler. ABD emperyalist ve zalim bir güçtür. 2 milyon müslümanı öldürdüler. İncirlik üssünü kullandırdılar. Müslümanları öldüren Amerikan askerlerine elma, armut, meyve gönderdiler. Bu islam hukukuna göre haramdır. Ben bunları eleştirdiğim için tutuklandım.” Diyor.

AİLEME YAZDIĞIM MEKTUPLAR CEZAEVİNDE KAYBEDİLDİ.

KAMUOYUNA YAZDIĞIM MEKTUPLAR SAKINCALI BULUNDU.

Cezaevi memurlarının iyi davrandığını, kötü muamele görmediğini ifade eden Kuytul, yemeklerin de iyi olduğunu söylüyor.  Sohbet hakkı verilmediğini, aylık 2 saat spor yapabildiğini, faaliyetlere katılamadığını belirtiyor. 10 kitap sınırının burada da uygulandığını söyleyen Kuytul, “İlk geldiğimde aileme yazdığım mektuplar kaybedildi gönderilmedi. Kamuoyuna yazdığım mektuplar sakıncalı denilerek geri çevrildi. 3-4 ay böyle sürdü göndermeme izin vermediler en sonunda mahkemeye başvurdum. Mahkeme beni haklı buldu.” Diyor.

EMEVİ CAMİİNDE NAMAZ KILACAKTIK, CAMİ KALMADI!  

Hükümetin politikalarını da eleştiren Kuytul şunları ifade ediyor:

“Irak’tan ders almadılar. Suriye’de de ABD’nin projesinde yer aldılar. Emevi Camiinde namaz kılacaktık, cami kalmadı. Hükümet Son 4-5 yıldır benim eleştirilerimden rahatsız oldu. Son yıllarda 15 Temmuzla birlikte  artık iş külhanbeyliğe vuruldu. KHK’lar ile yapılanlar ortada. Binlerce insanı zalimlikle tutukladılar, işten attılar…Oysa FETÖ işbirlikçisi kendileridir.

SODES DESTEK VERDİ AMA SUÇ ÖRGÜTÜ OLDUK.

Kuytul ifadelerine şöyle devam ediyor: “İddianame varsayımlar, iftira, abartı ve çelişkilerle dolu. Suç örgütü dedikleri şey: tefsir, kuran okuma gibi faaliyetleri alternatif ders yapılıyor diye niteliyorlar. Suç örgütü ders yapar mı? Çelişkili bir durum. Hiçbir suç örgütü Kur’an öğretmez, tefsir öğretmez. Kuran tefsir öğretimini suç sayıyorlar. Suç örgütü ilkokul, ortaokul öğrencilerine ders verir mi? Öğrencilerin hepsi fakir. Fakir öğrencilerle uğraşır mı? Sodes(sosyal destek projesi) kapsamında okul, tahta, sıra aldık. Kira ödemelerimiz de Sodes kapsamında yapıldı. Sodes destek verdi ama suç örgütü olduk.

100’den fazla konferanslarımız iptal edildi. Ben ısrar ettiğim için bugün burdayım. Hangi suç örgütü konferans yapar? Sırf suç uydurmak  için iftira attılar. 2.Çelişki de: Diyorlar ki siz bağış alıyorsunuz ama makbuz kesmiyorsunuz. Kayıt dışı gelir diyorlar. Ben ömrümde vakıftan bir kuruş almadım. Benim parayla işim olmaz. Binaya masrafları nasıl yapıyorsunuz diye de sordular. Burası vakıf diye gelip ücretsiz boyuyor insanlar. Para ödemediğimiz masrafa fatura mı alacağız? Bina da bizim değil başkasının.”

KOSKOCA SUÇ ÖRGÜTÜNDEN İKİ KİŞİYİ TUTUKLADILAR! ALİ ALAGÖZ VE BEN.

İddianame makbuzsuz olduğu iddia edilen paraya dayalı. 6 gün sonra makbuz bulunuyor ama dosyaya konulmuyor. Paranın hepsinin makbuzlu olduğunu ifade eden Kuytul şunları söylüyor:

“22 Ağustosta duruşma olacak. O zaman da adli tatil. Beni çıkartmamak için yetki nöbetçi mahkemeye bırakılıyor.

Biz yılda 1 gün bağış günü yaparız. Bağış günü sabahı baskın yaptılar. 314 bin TL  para çıktı basına 364 bin TL diye basına verdiler. Makbuz yok diyorlar. İlk gün iyice aramadılar aslında bu makbuzu bulmamak için bir taktikmiş. Vakfa kayyum atadılar. Kayyum başvuru yapıyor burada evraklar makbuzlar var diye. 6 gün sonra makbuz bulunuyor. Ama 6 ay sonra hazırlanan iddianamede makbuzsuz para deniliyor yine de.”

BU OPERASYONUN 3 SEBEBİ VAR.

Biz Tevhidi anlatıyoruz. “La ilahe illallah. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah’tan başkasına itaat edilmez. Allah bir şey demişse ona itaat ederiz. Allah bir şey dememişse biz fikrimizi söyleriz.”

Beni susturmak için tutuyorlar. Ben vakfın yöneticisi değilim. Vakfın eski başkanları tutuklu değil. 2014-2018 arasındaki faaliyetlerle suçlanıyoruz ama o dönemin başkanları tutuklu değil. 6 ay önce başkan olan Ali Alagöz ve ben tutukluyuz. Amaçları beni susturmak. Ali Alagöz 6 aylık başkan ama onun başkan olduğu 6 aylık faaliyetle ilgili suçlama yok buna rağmen tutuklu.

Tanık var diyorlar çağırmıyorlar.

Makbuz var diyoruz istemiyorlar.

Tahliye etmemek uzatmak için duruşmayı adli tatile veriyorlar.

İddianamede bizim İslam medeniyeti istediğimiz söyleniyor. Biz İslam medeniyeti derken çöl, deve demiyoruz.  Medeniyet derken insani ve ahlaki doğrular diyoruz. Bizim sloganımız şu “ Biz medeniyete dönüyoruz.”

İkinci rahatsızlık hükümeti eleştirmemiz. Irak, Suriye, çözüm süreci vs. konularında görüşlerimiz. Savaşı kazanmak için savaş başlattılar. Biz silahlı mücadeleyi reddediyoruz.  Biz sadece konferanslarda fikrimizi söyleriz. “Bir kişiyi öldürmek bütün insanlığı öldürmektir” diyor İslam.

Üçüncü husussa, ben konuşunca derin devlet diyorlar bundan da rahatsızlar. Bizim davaya sunduğumuz delillerin hiçbirine bakılmıyor, araştırmıyorlar. Burda kalmamız için uğraşıyorlar. Sadece 1 gizli tanık var deniyor. Aslında tanık da yok. Sadece istihbarat raporu var. Tanık varsa çağır 15 ay boyunca tanığı çağırmıyor, dinlemiyor,  mahkeme uzatıyor.

Yorumlar (0)