Serkan Topal: Türkiye; devlet olarak üniversite gençliğinin yurt sorununu çözmelidir

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, Yüksek Öğrenim gençliğinin yurt ve burs sorununu Parlamento gündemine taşıdı. TBMM’de konu ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Topal, Anayasa’nın 58. Maddesinde belirtildiği üzere gençlerimizi korumak, devletin asli görevleri arasındadır, hiçbir gencimiz cemaat, dernek ve vakıf yurtlarına mahkum edilmemelidir, dedi. Serkan Topal açıklamalarında şu görüşleri dile getirdi.

Vekil Haberleri 10.10.2019, 14:55
Serkan Topal:  Türkiye; devlet olarak üniversite gençliğinin yurt sorununu çözmelidir

GENÇLERİ KORUMAK DEVLETİN GÖREVİDİR

Yüksek Öğrenimde 2019-20 eğitim yılı Eylül ayında başladı. Ancak her yıl olduğu gibi öğrencilerimizin barınma sorunu katlanarak devam ediyor.  Üniversite sınavlarında başarılı olarak yerleştirilen öğrenci sayımız ek kontenjanlarla birlikte 750 bin civarındadır. Bununla birlikte Yükseköğrenimdeki öğrenci sayımız 7 milyonu aşmış durumdadır. Bu rakamlar ülkemizin geleceği açısından olumlu rakamlardır. Ancak öğrenimdeki sayılardan daha da önemli olan niteliktir. Biz bu gençlerimizi hangi koşullarda eğitiyor, hangi koşullarda barındırıyor, hangi koşullarda besliyoruz. İşte sorun tamda buradadır. Sadece diploma odaklı bir eğitimin topluma bir yarar getirmeyeceği gibi, donanımdan  yoksun gençlerimize bireysel olarak ta bir yarar getirmeyeceği aşikardır.

Türkiye;  devlet olarak üniversite gençliğinin yurt sorununu çözmelidir. Bakınız  Türkiye Büyük Millet Meclisi  16 Ağustos 1961 tarihinde 351 sayılı kanun ile “yurt içinde ve dışında yükseköğrenim gören öğrenciler için yurtlar yapmak ve bunların işletmesini sağlamak, beslenme yardımı yapmak, eğitim, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle milli ve manevi gelişmelerine katkı sağlamak, yükseköğrenim öğrencilerine kredi veya burs vermek, öğrencilerin yükseköğrenimlerini kolaylaştırmak..” amacıyla Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun kuruluşunu gerçekleştirmiş. Yani Anayasa 58. Maddesinde belirtildiği üzere gençlerimizi korumak  devletin   asli görevleri arasındadır.

YEDİ MİLYON ÖĞRENCİ, YEDİYÜZBİN YATAK

Peki Anayasal zorunluluğa karşın Yurt-Kur  kendisine verilen görevleri yerine getiriyor mu? Tabi ki  hayır. Öğrenci Sayımızın 7 milyona ulaştığı bir dönemde eğer Yurt-Kur ,Yatak sayısı olarak 700 bini yani öğrenci sayısının sadece yüzde 10’unu hedefliyorsa bu kurumun vizyonunu ve misyonunu tartışılır hale getirir. Bu gün Üniversitelerin yerleşme sonuçlarına bakıldığında yurt talep eden öğrenci oranı kontenjanların yüzde %60’ının üzerindedir. Yani bu  4 milyon yatağa ihtiyaç var anlamını taşır. Peki Yurt –Kur yılda ne kadar yatak kapasitesi üretebiliyor, gelecek planlaması nedir? İşte bu konuda elle tutulur hiçbir planlama yoktur. Ülkede yaşanan her olumsuz yurt vakalarında hükümet çocuklarımızı ortada koymayacağız açıklamaları yapıyor, yurt kur derhal 1-2 yurt binası kiralama faaliyetine giriyor ve  sonrası yine gelmiyor.

GENÇLİK, EKONOMİK VEYA ENDÜSTRİYEL BİR ÜRÜN DEĞİLDİR.

Cumhuriyetimiz, Atatürk’ün dediği üzere; Kimsesizlerin kimsesi,  felsefesini kuruluş aşamasında temellendirmiş ve bununla ilgili kurumlar oluşturmuştur. Yurt-Kur’un kuruluşu bu felsefenin ürünüdür. Sorunun temelinde hükümetin izlediği yanlış eğitim ve gençlik politikası yatmaktadır. Kamuyu her alanda  yatırımdan çekmek, kimi ticari ve ideolojik sebeplerle; özel sektöre, vakıf ve derneklere alan açmak, olanak sağlamak hükümetin görevi olmamalıdır. Gençlik, ekonomik veya endüstriyel bir ürün değildir. Milletimizin bekası, devletimizin teminatıdır. Özel sektöre bırakılmayacak kadar kıymetli bir varlığımızdır. Mutlaka devlet eliyle korunmalı ve eğitim için barınma ve beslenme olanağı sağlanmalıdır.

Kamu Yurtlarına başvuruları incelediğimizde genellikle alt gelir gurubuna mensup ailelerin çocuklarının olduğunu görüyoruz. Zaten Yurt-Kur’da bu koşullarda öğrenci kabul etmektedir.

Peki başvuru yapan bu gençlerin ancak 4’te biri yerleşiyor ise geri kalan 4’te 3’ü ne olacak? Bu çocuklar nerede barınacak?  Bunun yanıtı nedir? Cumhurbaşkanı’nın sıkışınca söylediği gibi, “üniversiteye giderken bana mı sordunuz” mu olacak. Bu gençlere ne diyeceğiz.  Devlet kendi evlatlarını kendi ülkelerinde göçebe durumuna sokabilir mi? Hükümet kendi gençlerine gidin nerde kalırsanız kalın diyebilir mi? Böyle bir  hakkı var mı?

TOKİ YURT YAPSIN

Bakınız, hükümet sözcüleri her fırsatta yaptıkları ile rakamlar açıklar ve bununla övünürler. Şu kadar Adliye sarayı yaptık, şu kadar Cezaevi yaptık. TOKİ şu kadar konut yaptı gibi..,  bir çok rakamı önceki hükümetlerle karşılaştırırlar. Hatta bir vekilimiz Türk Köylüsü tuvaleti AK Parti ile tanıdı, diyecek kadar ileri açıklamalarda bulundu.

Peki Yurtlarla ilgili övünç duyacakları tek kelime ediyorlar mı? Etmiyorlar.  Çünkü biliyoruz ki evet; Türkiye bir çok şeyi AK Parti ile tanıdı. Mesela bu Cemaat evlerini, Vakıf ve dernek yurtlarını, Ensar’ı, Türgev’i, TÜGVA’yı ve  yaşanan rezaletleri AK Parti ile tanıdı.

Bildiğiniz gibi Devlet Yurtları bedava değil, ücretlidir. Bu gün 6 kişinin kaldığı bir odadan Devletimiz yaklaşık 3 bin lira ücret almaktadır. Dolayısı ile yurtlar devlete herhangi bir yük getirmemektedir.  Vakıf ve derneklerin bu alana girmesinin altında yatan gerçeklerden birisi  var olan ranttır. Yani yurt iyi bir yatırımdır. Sorun bu problemi çözecek iradenin olmayışındadır. Kamu bankalarına, sırf inşaat sektörü canlansın diye kredi indirimi yaptıran hükümet, aynı kaynakları yurt yapımında neden kullanmaz?

Yine Kamu arazileri rant uğruna TOKİ Müteahhitlerine peşkeş çekilirken, neden bu anlaşmalara Yurtlar dahil edilmez. Şu kadar da Yurt yapacaksın denilmez. Gelir paylaşımında neden kamu yurtlarının bahsi dahi geçmez. 

Çünkü Hükümet çocuklarımızı vakıf yurtlarına mahkum etmek istiyor. Yurt Kur bina sıkıntısı yaşarken,  bu vakıflara kamu binaları tahsis ediliyor. 

Türkiye’nin olanakları ve kaynakları gençliğini barındıracak kadar zengindir.  Bunun için sadece kamu iradesine ihtiyaç var.

-Öncelikle kamuya ait ve atıl durumda olan tüm binalar Yurt Kur’a tahsis edilmelidir.

- Gelir paylaşımı ile TOKİ’ye verilen arsaların bir kısmında Yurt inşa edilmesi zorunlu hale getirilmelidir.

- Yurt Kur’a Yurt yaptırması karşılığı Kamu Bankaları Konut kredisi gibi uzun vadeli kredi vermelidir. Çünkü bu krediler, zaten oda kiralarından elde edilen gelir ile ödenecektir. Yani kaynak hazırdır.

- Vakıf ve Cemaat yurtlarının tüm denetimi Yurt Kura verilmeli ve buralarda uygulanacak tavan ücreti devlet belirlemelidir.

- Özellikle kız yurtlarının sayısı derhal artırılmalıdır.

-Kısa vadede;  yurtlara yerleştirilemeyen veya yedek sıra bekleyen öğrencilerle ilgili olarak, illerde valilikler aracılığı ile otellerle anlaşma yapılmalı ve uygun koşullarda öğrencilerin barınmaları sağlanmalıdır.

Yurtta barınma, burs ve kredi için gelir düzeyi yeniden belirlenmelidir.

Değerli basın mensupları,

Bir diğer sorun ise Burs ve kredi sorunudur. Devletimizin Yurt-Kur aracılığı ile ihtiyaç sahibi öğrencilere verdiği burs ve kredi konusunda da kamuoyunda ve gençlerimiz nezdinde ciddi iddialar var. Aynı koşulları taşıyan hatta ekonomik durumu daha elverişli olan bir gencimize burs çıkarken durumu daha kötü olana ya kredi çıkıyor veya hiçbir ödeme çıkmıyor. Bununla ilgili bizlere de yansıyan çok ciddi iddialar var. Bu tahsisler neye göre yapılıyor, burada bir eşitsizlik mi var? Hükümet bu konuda başta gençlerimiz olmak üzere kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapmak zorundadır. Anne babası asgari ücretin biraz üstünde gelir elde eden ancak geçimlerini zorlukla karşılayan aileler sırf iki maaş alıyor diye çocukları mağdur edilmemelidir.

KREDİ ÖDEMELERİNDE KOLAYLIK SAĞLANSIN

Kredi alarak öğrenim gören gençler daha iş bulamadan evlerine gönderilen ödeme emirleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu çok incitici bir uygulamadır. Bu gençlerin ödemeleri ötelenmeli, uzun süre iş bulamayan dar gelirli ailelere mensup gençlerimizin borçları ise işsizlik fonundan karşılanmalıdır.

8 Nisan 1929 tarihinde çıkarılan 1416 sayılı bir kanunumuz var. Başarılı öğrencilerin yurt dışında eğitimi için burs veya kredi olanağı sağlayan bir kanun. Bu kanun kapsamında bir çok başarılı gencimiz yurt dışında eğitim olanağı buldu. Bu gençler aldıkları parayı döviz bazında geri ödüyorlar. Ancak içlerinden yurtdışında iş bulan geri dönmeyenlerde var. Bu arkadaşlara döviz kurundan da kaynaklı çok yüksek faizler tahakkuk ettirilmiş. Bu paraları ödeme şansları yok. Ülkeye gelseler borçlu diye geri dönemiyorlar.

Ülkemizi başarı ile temsil eden bu gençlerin sorununa bir çözüm bulunmalıdır. Sözleşmelerin TL ye çevrildiği bir dönemde hala döviz üzerinden tahsilat talebi devlete yakışmıyor. Hükümet bu sorunu bir an önce çözüme kavuşturmalıdır. 

Bakınız biz millet olarak her şeyi kaybetmişken, 19 Mayıs 1919 da ayağa kalktık. Bizi ayağa kaldıran umutlarımızdı.  Gençlerimizin umutları ile oynamak bu ülkenin geleceği ile oynamaktır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Cumhuriyetin emanetçisi olan Türk gençliği sokağa terk edilmeyecek kadar kıymetli ve asildir. Bunu başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm hükümet üyelerine bir kez daha hatırlatmak isterim.

Yorumlar (0)