Oya Ersoy: İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz!

İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, TBMM Genel Kurulunda İstanbul Sözleşmesinin tek taraflı feshi kararı sonrasında kadın cinayetlerindeki artış ile kadınlara yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalar üzerine söz aldı.

Vekil Haberleri 08.04.2021, 12:07 08.04.2021, 12:14
Oya Ersoy:  İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz!

Genel kurulda katledilen kadınların isimleri okuyarak konuşmasına başlayan Ersoy; “Leyla, Alara, Yeter, Necla, Sezen, İslim, Rabia, Meral, Serpil, Nagihan, Zülfi Nur, Meral, Hatice, Fatma, Seda; bu ismini saydığım kadınlar sadece siz İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı aldıktan sonra erkek şiddetiyle hayatını kaybeden kadınların, basına yansıyanlarından bazılarıdır” dedi.

Katledilen kadınların anısı önünde saygıyla eğiliyorum diyen Ersoy; “Türkiye'nin dört bir yanında "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz." diyerek tüm saldırılara rağmen direnen, haklarına ve hayatlarına sahip çıkan kadınların mücadelesini selamladı”.

Kadına yönelik şiddeti önleyici mekanizmaları geliştirmediniz!

Ersoy; “Günde en az 2 kadının katledildiği ve yüzlercesinin şiddete uğradığı bir coğrafyada kadını en üst düzeyde koruyucu tedbirleri almak devletin yükümlülüğüdür ve görevidir. Siz, İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddeti artırdığını iddia ediyorsunuz ama sözleşmeyi hiçbir zaman uygulamadınız ve bu sözleşme etkin uygulansa kadınlar ve LGBTİ+'lar, için şiddetsiz bir hayat kurulabilir, kadın katliamlarının önüne geçilebilirdi. Bakın, sözleşme ne söylüyor ama siz ne yapıyorsunuz; İstanbul Sözleşmesi der ki: "Kadına yönelik şiddeti önleyici mekanizmaları geliştirin." Siz, sözleşmeden çıkma kararı aldıktan sonra kayyum atadığınız Boğaziçi Üniversitesinde 2012 yılından itibaren faaliyet gösteren Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu Koordinatörü ücretsiz izne çıkarıldı ve fiilen bu merkez işlevsiz hâle getirildi. Böyle mi önleyeceksiniz kadına yönelik şiddeti? Gökkuşağı bayrağı her yerde yasaklandı ve hedef hâline getirildi. LGBTİ+ kulüpleri kapatıldı. Eşitsizliği örgütleyerek mi şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?” dedi.

Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik koruyucu önlemleri alın!

Daha sonra Ersoy, İstanbul Sözleşmesi der ki: "Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik koruyucu önlemleri alın." Siz sözleşmeden çıkma kararı aldıktan sonra Adana ve İstanbul Pendik'te şiddet ve tehdit nedeniyle karakola başvuru yapan kadınlara "Artık o işlere biz bakmıyoruz, savcılığa ya da aile mahkemelerine başvurun." Eski usule döndü artık, "Tehdit edileceksin, darp raporunu alacaksın, bunları yapacaksın ki seni sığınma evine gönderelim." yanıtlarını aldı. Geçici koruma, şiddet uygulayanın uzaklaştırılması gibi önlemleri almak, avukat istiyorsa avukata yönlendirmek, sığınma evine gitmek istiyorsa ŞÖNİM'lere göndermek kolluğun zorunlu görevidir. Siz sözleşmeden çıktıktan sonra, kolluk görevini yerine getirmemeye ve kafasına göre "Sen şuraya git." demeye başladı. Başvurularını almayarak koruma kararlarını uygulamayarak mı şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

Erkek şiddeti failleri yerine, anayasal haklarını kullanan kadınları yargılamayı bırakın!

Daha sonra Ersoy; İstanbul Sözleşmesi der ki: "Etkin soruşturma ve yargılama yürütün." Siz sözleşmeden çıkma kararını aldıktan sonra şiddet faili erkekler "Cezamı iptal ettirebilir miyiz?" diye sevinçle avukatlarına başvurmaya başladı. Şiddet faili erkekleri yargılamak yerine Denizli'de yaşayan 4 şartlı mülteci kadın İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldığı için önce gözaltına alındı, sonra haklarında sınır dışı kararı alındı. 8 Mart eylemine katıldıkları gerekçesiyle Mersin Akdeniz Belediyesi yani AKP'li belediye 4 kadın işçiyi Kod 29'a göre işten attı. Erkek şiddeti failleri yerine anayasal haklarını kullanan kadınları yargılayarak mı şiddeti önleyeceksiniz?” dedi.

Tek bir hakkımızdan bile vazgeçmiyoruz! Biz buradayız, biz her yerdeyiz!

Ersoy, İstanbul Sözleşmesi der ki: "Ulusal ve uluslararası kadın örgütleriyle birlikte erkek şiddetini önleyecek bütünlüklü politikalar geliştirin ve uygulayın." OHAL fırsatçılığıyla siz kadın örgütlerinin hepsini kapattınız ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı aldıktan sonra Diyarbakır'da kadınları gece yarısı operasyonlarıyla gözaltına alıp susturmaya çalışıyorsunuz. İçişleri Bakanlığı belediyelere soruşturma yürütür gibi temel görevlerini sorgulayıcı şekilde LGBTİ+ çalışmaları yürütüp yürütmediğini soruyor. Ne yapacaksınız, bu belediyelere de mi kayyum atayacaksınız? Biz kadınlar, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi ilan edildiğinden beri Türkiye'nin dört bir tarafında sokaklardayız. Hakikati haykırdıkları için sesleri kesilmeye çalışılan kadınların sokaklarda haykırdıklarını bir kez de bu kürsüden duyun: “İstanbul Sözleşmesi” bizim. İstanbul Sözleşmesi hâlâ yürürlükte ve her satırını uygulatana kadar biz mücadeleye devam edeceğiz. Sıra 6284 sayılı Kanun'da diye sevinenlere, kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapma, kendilerine köle etme arzusuyla yanıp tutuşanlara, şiddet uygulayıp çocuk yaşta evlendirmek isteyenlere, çocukları istismar etme özgürlüğü isteyenlere, LGBTİ+'lara şiddeti kendine hak sayanlara kötü bir haberimiz var. Tek bir hakkımızdan bile vazgeçmiyoruz. Biz buradayız, biz her yerdeyiz” dedi.

AKP öldürür, İstanbul Sözleşmesi yaşatır!

Sözlerini şöyle bitiren Ersoy; “İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamakla yükümlü olduğu hâlde uygulamayanlar, koruma taleplerini karşılamayanlar, şiddeti önleyemeyenler, cezasız bırakanlar, eşitliği sağlamayanlar bu cinayetlerin suç ortağıdır. Açıkça söylüyoruz ya görevinizi yapın ya da istifa edin çünkü biz bir kişi daha eksilmeye tahammül etmeyeceğiz bundan sonra” dedi.

Yorumlar (0)