Ömer Faruk Gergerlioğlu: Türkiye AİHM’in şu an yaklaşık 184 kararını uygulamıyor!

HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, ÖFG TV’de, Koşulsuz Adalet Hareketini konuk etti.

Vekil Haberleri 22.09.2021, 14:14
Ömer Faruk Gergerlioğlu: Türkiye AİHM’in şu an yaklaşık 184 kararını uygulamıyor!

Herkese merhaba. Değerli izleyenler ÖFG TV başlıyor. Her hafta salı günü saat 21.00’de size sunduğumuz haftanın önemli konuları ve konukları ile sizlerin beğenisine sunduğumuz ÖFG TV programımız başlıyor.

Av. Enes Kabadayı ilk konuğumuz ve Ayça Hanım gelecek. Sözü uzatmadan Enes Bey ne diyorsunuz Koşulsuz Adalet Hareketi ne yapmaya çalışıyor? Adaletin koşullu olanı mı var? Niye özellikle böyle bir isim koydunuz? Siz kimsiniz? Kamuoyunda kendinizi tanıtın? Koşulsuz Adalet Hareketi kimdir? Ne zaman? Kimlerden oluştu? Hedefler, vizyon, misyon nedir?

Koşulsuz Adalet Hareketi On farklı ülkeden 42 üyesi ile insan hakları alanında ana planda eylemsel olarak birçok farklı alanda çalışmalar yapan bir sivil inisiyatifiz!

Av. Enes Kabadayı: Ömer hocam öncelikle böyle bir imkânı bize sunduğunuz için teşekkür ederiz. Koşulsuz Adalet Hareketi kimdir? Bunlara değinmeye çalışacağım. Biz on farklı ülkeden 42 üyesi ile insan hakları alanında ana planda eylemsel olarak birçok farklı alanda çalışmalar yapan bir sivil inisiyatifiz, insan hakları savunucuları olarak bir araya toplanmaya çalıştık. Ana planda eylemsel özelliğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde 43 haftadır tuttuğumuz adalet nöbeti ön planda. 1 yıl önce yaklaşık bu hareketi, tam bu aylarda kuruluş ve fikirsel aşamaları gerçekleşiyordu ve ardından kasım ayında başladık, 1. Yılımızı bitirmeye doğru ilerliyoruz. Biz 1 yıllık süreçte birçok farklı konuya değindik fakat bu hareketin temelinde 42 tane genç arkadaşımız var. Biz gençler olarak insan hakları mücadelesi vermekten onur duyuyoruz fakat bir toplumda bizim 42 üyemizin birçok farklı inisiyatifler var, birçok farklı inisiyatifi görüyoruz fakat bir ülkenin gençlerinin bu yaşlarda insan hakları mücadelesi verme zorunluluğuna ittirilmesi ve böyle bir mücadeleyi vermek zorunda bırakılması büyük bir utanç olsa gerek diye düşünüyoruz. Kadını, erkeği, genci, yaşlısı ile hiç fark etmez.

Her vicdan sahibi insanın adalet duygusu yüksek olan insanların buluşabileceği temel noktalarla çalışmalarımıza devam ettiriyoruz.

Bu durumdan gerçekten utanıyoruz ve Avrupa’da AİHM önünde eylemleri dile getirdiğimizde yabacılara anlatırken Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini anlatırken utanma basıyor. Bireysel anlamda muhatap olduğumda bunu hep hissediyorum. Koşulsuz Adalet Hareketi olarak kamuoyuna seslenmeye çalışıyor fakat biz bunları anlatırken buradaki insanlara bu süreçleri anlatmaya çalışırken utanmamıza karşılık bu suçları işleyen hiçbir insan utanmıyor, sıkılmıyor ve hala bu suçları işlemeye devam ediyorlar. Temel de aslında ilk yola çıkış hikayemiz vicdani bir eksende insan haklarının kutsallığına inanan birçok genç arkadaşımızın bir araya gelmesi ile oluşan bir inisiyatif oldu Koşulsuz Adalet Hareketi. Aslında en temel amacımız şudur:

Türkiye AİHM’in şu an yaklaşık 184 kararını uygulamıyor!

Biz AİHM önünde her kesimden insanların haklarının savunmak için orada bulunuyoruz 43 haftadır nöbet tutuyoruz ama Türkiye’de bundan sonra hiçbir kimse ne ulusal ne de uluslararası hiçbir mahkeme, adliye önünde. Şu anda Türkiye’de birçok adliye önünde herkes kendi yaşadığı ihlallerle ilgili nöbetler tutuyor. Ne ulusal ne uluslararası hiçbir yerde bu nöbetler tutulmak zorunda bırakılmasın diye Koşulsuz Adalet Hareketi diyoruz. Her vicdan sahibi insanın adalet duygusu yüksek olan insanların buluşabileceği temel noktalarla çalışmalarımıza devam ettiriyoruz. Bu kısımla alakalı bugüne kadar kadın haklarından ifade özgürlüğüne kadar, işçi haklar, cezaevine gönderilen hamile kadınlara, onların bebeklerine kadar, azınlıkların yaşadığı gerek Ermeni gerek Alevilerin yaşadığı hak ihlallerinden tutun 20-25 yıldır tutuklu bulunan, dosyası bozulmuş, uzun tutukluluk, işkence, KHK’lara kadar birçok konu işlemeye çalıştık. Nöbet tutmamızın temeli AİHM’in önünü seçmemizin nedeni şudur; Türkiye AİHM’in şu an en son veriler değişmiş olabilir yaklaşık 184 kararını uygulamıyor ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu hafta içerisinde Osman Kavala, Demirtaş ile ilgili Aralık’a kadar süre verdi. Türkiye bu ve diğer dosyalarda hukukun arka bahçesinde dolanarak işlevsiz bırakıyor. Biz hem mahkemenin karar vereceği dosyalarda geç gelen adaletlerde adalet değildir, mahkemede daha fazla bu dosyaları öncelikli olarak ele alınmasını ve konseyin de bu kesinleşen kararların uygulanması konusunda AİHS’nde yazan gerekli usulleri işletmesi doğrultusunda taleplerde bulunarak mahkemenin önünde nöbet başlattık. İktidar sürekli bir hukuk reformundan, adalet arayışından bahsediyor fakat onların ağzına bu yakışmıyor. Biz de mahkemeye Türkiye’deki bu hem iktidarın hem de iktidarın kontrolündeki mahkemelerin etkisiz bir iç hukuk yolunu anlatmaya çalışıyoruz bunun birçok örneği de var, temel de Koşulsuz Adalet Hareketi’nin kuruluş mantığı budur.

Gergerlioğlu: Peki Türkiye’de bir basın açıklaması yapmak isteseydiniz, hele ki böyle bir konuda ve periyodik olarak yapmaya kalksanız hemen bir polis müdahalesi ile karşılaşırsınız. Peki size bir şey demiyorlar mı? Nasıl yapıyorsunuz? Neler oldu? Neler bitti? Kısaca ona da vurgu yapalım Ayça hanıma geçeceğiz.

Türkiye’de yaşananları burada duyurmak zorunda kalıyoruz ve az önce dediğim gibi bu bizim için utanç!

Av. Enes Kabadayı: Açıkçası biz Türkiye’de kalan travmatik ilişkilerle acaba bir şey olurmunun endişesini burada belli anlamda ki ben hiçbir devleti kutsayan anlayışta değilim fakat en azından göreceli olarak ifade özgürlüğüne ve örgütlenme hakkına saygı duyulan toplumlar, Fransa, Almanya ve diğer ülkeler. Bu travmatik etkilerle biz Türkiye’den kalan kötü miras, bir şey olur mu diye düşündük fakat o süreçte tam tersi biz de Türkiye’yi anlama adına konuştular, gerek oradaki Avrupa Konseyi’nin birçok kurumu var, resmi çalışanlar, İşkenceyi Önleme Komitesi, diğer mahkemeden olsun, gerek oradaki güvenlik sağlamaya gelen polisler bu konuda sıkıntı yaşamadık ama Türkiye’de bunu maalesef biz Türkiye’de yaşananları burada duyurmak zorunda kalıyoruz ve az önce dediğim gibi bu bizim için utanç veriyor.

Gergerlioğlu: Çok üzücü gerçekten. Madem ki hukuk devleti iddianız var gereken yetkili mercileri bu ihlalleri gidermesi gerekiyor ama maalesef ki öylesine kötü bir haldeyiz ki sizler bu görevlendiniz, önemli bir etkinlik, nöbet başlattınız ve seste getiriyor ve gördüğümüz kadarıyla A’dan Z’ye her kesimin derdine dokunmaya, gündeme getirmeye çalışıyorsunuz. Bunlar son derece önemli adaleti koşulsuz sağlamak için önemli mücadele veriyorsunuz. Başka projeleriniz de var onlara geçmeden önce diğer misafirimizi biraz konuk edelim. Ayça hanım hoş geldiniz. Koşulsuz Adalet Hareketi’nin yaptıklarını anlatacak, kendisi bir üniversitede öğrenci ve önemli çalışmalar yapıyor. Söz sizde Ayça Hanım buyurun.

Biz hareket olarak herkesi kapsamaya çalışıyoruz çünkü insan hakları evrensel herkes için var olan haklar ve sadece bir kesim için, bir topluluk için bu hakları savunmak hiçbir şekilde doğru değil!

Ayça Karababa: Ben 21 yaşındayım ve bir üniversitede öğrenciyim şu an. Koşulsuz Adalet Hareketi’nde en küçük üyesiyim an itibariyle biz hareket olarak herkesi kapsamaya çalışıyoruz çünkü insan hakları evrensel herkes için var olan haklar ve sadece bir kesim için, bir topluluk için bu hakları savunmak hiçbir şekilde doğru değil ve insan hakları evrensel olduğu için bir bölgede yaşanan. Şu an Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri aslında tüm insanlara mal edilebilecek şeyler. Türkiye’de yaşanan hak ihlaline Amerika’daki de Fransa’daki de ses çıkarmalı. Bu yüzden AİHM önünde nöbet tutarken sadece nöbet tutmuyoruz. Bir pankart açmak ya da sadece AİHM’i hedef göstermekten ziyade farklı platformlarda, insan hakları kurumları ile iletişime geçmeye çalışıp onlara derdimizi anlatmaya çalışıyoruz çünkü biz bu sesi duyurmazsak bu ses yok olup gidecek.

23 Eylül’de başlayacak koşulsuz adalet maratonumuz var, bu maratonda 850 km pedal çevirip 4 ülke 15 şehirden ilerleyip 10 ülkede tohum ekeceğiz.

Türkiye kapalı kutu gibi içinde yaşanan hak ihlalleri, ölenler, gidenlerle kalacak. Bu yüzden de farklı projeler düşünüyoruz. 23 Eylül’de başlayacak koşulsuz adalet maratonumuz var, bu maratonda 850 km pedal çevirip 4 ülke 15 şehirden ilerleyip 10 ülkede tohum ekeceğiz. Bu tohumları ekerken de Türkiye’de farklı gruplar adı altında hak ihlaline maruz kalmış sembol isimlerin adına dikmek istiyoruz bu tohumları aslında insan hakları tohum gibi bizim gözümüzde. İnsan haklarını kısa vadede bir sonuç almayı beklemiyoruz ama biz şu an bir adım atmazsak uzun vadede de bir sonuç alamayacağız. O yüzden tohum demek umut demektir diyerek bu tohumları atarak bu mücadelede uzun vade de en azından bir sonuç almak istiyoruz.

Gergerlioğlu: Baya bir ülke dolaşacaksınız anlaşılan. AB sınırları içinde olacak sanırım. Önemli sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyorsunuz öyle değil mi? Bu etkinliğin gerçekleştirilmesi noktasında bir tedirginlik var mı?

Avrupa’da güvenliğe bakış açısı Türkiye’deki ile kıyaslanmayacak düzeyde!

Ayça Karababa: Türkiye’den farklı olarak burada insan haklarına, ifade özgürlüğüne önem veriliyor ve hak ihlaline maruz kalmada gerekli yaptırımlar yaptırılıyor. Güvenliğe bakış açısı Türkiye’deki ile kıyaslanmayacak düzeyde ama tabi ki farklı zihin yapısındaki Türk kökenli insanlardan beklediğimiz tepkiler var bu noktada yok değil ne yazık ki.

Gergerlioğlu: Diyorsunuz ki orada güvenlik ifade özgürlüğünün önünü açmak için var ama Türkiye’de güvenlik çoğunlukla ifade özgürlüğünü kısıtlamak için oluyor maalesef bunu yıllardır görüyoruz ve halen görmekteyiz. Koşulsuz Adalet Hareketi genişleyecek mi? Ne görüyorsunuz? İlgiyi ne düzeyde görüyorsunuz? Farklı çevrelerden katılım ne düzeyde oluyor? Siz homojen bir kitle misiniz? Heterojen bir kitle misiniz? Siz kendinize yönelik özeleştiriler yapacak olursanız neler dersiniz?

İnsan hakkı savunucuları belli bir kitleye hitap eden savunucular oldu. İnsanların karşısında Koşulsuz Adalet Hareketi olarak herkes için adalet talep ediyoruz.

Ayça Karababa: İnsanlar farklı bir şeyle karşılaştığında daha temkinli yaklaşırlar. İnsan hakkı savunucuları belli bir kitleye hitap eden savunucular oldu. İnsanların karşısında Koşulsuz Adalet Hareketi olarak herkes için adalet talep ediyoruz dediğimizde kafada soru işaretleri oluşabiliyor. Tamam siz insan hakları ama kimin hakkını savunuyorsunuz oluyor. O kimin sorusunda herkes cevabını almak afallatabiliyor insanları. Bizim hedefimiz tabi ki bu kapsayıcılık ile her kesimden insanı kendimize katarak ilerlemek ve şu anda bu konuda nispeten başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Her kesimden insanı içimizde barındırabilecek düzeyde bir ortama sahibiz. Eylemlerimiz de bu düzeyde tutuyoruz bu konuda sıkıntı yaşamıyoruz daha da büyüyeceğiz kurumsallaşacağız. Bu yönde bir umudumuz var.

Gergerlioğlu: İnsan hakları dediğimiz zaman her farklı kimlik için adalet hukuk istemek akla gelir ve bunu yapmaya çalışıyoruz aslında öyledir ama özellikle koşulsuz diyerek altını çizmeye çalışıyorsunuz umarım sesiniz yükselir çünkü oldukça önemli eylemlere de imza attınız ve atacaksınız. Bu önemli bir proje hazırlığındasınız AİHM önünde 43 hafta oldu ve yansımalarını da sanırım gördünüz. Şunu elde ettik; çok önemli bir etkisi oldu gerçekten güçlü bir yansıması oldu diyebiliyor musunuz eylemlerinizin? Falanca konuda yaptığımız eylemde? Ne dersiniz?

Hukuki anlamda ben net bir karşılık görebildiğimizi henüz düşünmüyorum en azından Türkiye cephesinde ama yurtdışı ayağına baktığınızda ses duyulması açısından çok büyük ilerleme katettiğimizi düşünüyorum.

Ayça Karababa: Hukuki anlamda ben net bir karşılık görebildiğimizi henüz düşünmüyorum en azından Türkiye cephesinde ama yurtdışı ayağına baktığınızda ses duyulması açısından çok büyük ilerleme katettiğimizi düşünüyorum. Bilmeyen birçok insan şu an farkında. Biz Strazburg’da AİHM önüne gittiğimizde bizimle defalarca karşılaştığımız insanlar oluyor ve bizi gördüğünde biliyorlar. Türkiye’deki problemi ve bizim bu problemi anlatmaya çalıştığımızı biliyorlar ve bizim verdiğimiz broşür çok farklı insanlara ulaşabiliyor. O yüzden hukuki açıdan kısa vadede bir sonuç elde edebildiğimizi düşünmüyorum ben. Enes Bey daha net cevap verecektir ama toplumsal açıda çok büyük ilerleme kat ettiğimizi düşünüyorum. İnsanların bazı algılarının kırılması yönünde, insan haklarının öneminin kavranması açısından, insan haklarında evrenselliğin önemli olduğu açısından.

Biz de mücadeleyi dışarıda yürütmeye çalışıyoruz.

Av. Enes Kabadayı: Ek olarak şunu ifade edebilirim. Kurumsal anlamda bugüne kadar bizim Avrupa’daki bazı STK’lar ile kontaklarımız oldu, mesela biz zaten Türkiye’de yaşananları gerek medya gerek sivil toplum bunlarla paylaşıyoruz fakat bir defasında biz hiç ulaşmadan kendileri, biz sizin mahkeme önünde eylemlerinizi gördük ve bu konuda görüşmek istiyoruz diye avukatlar ulaşmıştı ve biz onlara Türkiye’deki gelişmeleri A’dan Z’ye fark etmeksizin aktardığımızda, özellikle işkence gibi suçlarla alakalı kendilerinin destek olmak istediklerini ve bu suçluların faillerine yaptırım uygulanması, uluslararası arenada gerek idari gerek adli beraber çalışmak istediklerini söylediler. Kurum adını vermek doğru olmaz ama uluslararası camiada bu şekilde bir yansıma hem bizim bugüne kadar somut gördüğümüz ve biz bunun çalışmasını yürütüyoruz. Suçluların, hem ağır zorla kaybedilme işkence gibi suçların zaman aşımının olmadığı çok açık ve bu suçların faillerinin de bir şekilde adalet karşısında hesap verebilmesi adına Türkiye’de olmazsa dışarıda yıllar sonrasında bile bu ülkelerde Avrupa’da Suriye’de işkenceye karışmış biri iltica ettiğinde bunun karşılığını çok net görebiliyor burada. Bu tür insanların dosyaları detaylı inceleniyor, biz de aynı mücadeleyi dışarıda yürütmeye çalışıyoruz. Bu anlamda somut çıktılarımız oluyor.

Gergerlioğlu: AİHM önünde eylem yapıyorsunuz. AİHM’e yönelik eleştiriler var. AİHM’in siyasi davranabildiği yönünde eleştiriler var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz AİHM kararlarında ne oluyor?

Av. Enes Kabadayı: AİHM’le alakalı çok çıkmazın içinde. Şu an siyasetten bağımsız olduğunu düşünmüyoruz. Avrupa’nın mülteci krizi var, beraberinde getirdiği Avrupa Birliği’nin tutumu mahkemenin kararlarına da yansıyor ve daha sonra.

Gergerlioğlu: Sorumuzu size de sormuş olalım Ayça Hanım. AİHM konusunda önemli tartışmalar oldu geçtiğimiz yıllarda Başkan Türkiye’ye geldi, iktidar yetkilileri ile olan ilişkileri tartışma konusu oldu. Siz ne dersiniz? Türkiye’deki son durak dışarıda Anayasa Madde 90’a göre AİHM’de adalet arıyor insanlar ve orayı gözlerini dikmiş.

Türkiye’de iç hukuk yollarının etkisiz olduğu yıllardır ortadayken AİHM hala Türkiye’deki insanları iç hukuk yollarını tüketmeye mecbur bırakıyor.

Ayça Karababa: Enes beyin de dediği gibi siyasetten ayrı olduğu düşünülemez ve şu an gerçekten Türkiye mültecilerle batı arasında bariyer olarak kullanılıyor. Avrupa’dan Türkiye’ye bunun için para akışı sağlanıyor. Yapılan tek şey sağlam para akışı değil, politik tarafı da var. Mahkeme önünde yıllardır bekleyen dosyalar var. Mahkeme istese şu ana kadar karara bağlayamaz mıydı? Çok rahat bir şekilde bağlayabilirdi ama yapmıyor çünkü ne yazık ki ortada politik ilişkiler var ve bu sebeple de biz AİHM’in tamamen tarafsız ya da bağımsız bir şekilde karar verdiğini düşünmüyoruz. Her şeyden önce AİHM’e bir dosya gidebilmesi için bildiğiniz gibi iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor normal şartlarda ama AİHM iç hukuk yollarının etkili olduğunun olmadığına kanaat getirdiğinde, o ülkedeki vatandaş iç hukuk tüketmeden AİHM’e başvurabiliyor. Türkiye’de iç hukuk yollarının etkisiz olduğu yıllardır ortadayken AİHM hala Türkiye’deki insanları iç hukuk yollarını tüketmeye mecbur bırakıyor. Bu bile bunu kanıksayabilecek düzeyde bir gösterge.

Gergerlioğlu: Sözünüz yarım kalmıştı Enes Bey.

AİHM’nin iktidarı rahatsız etmeden hak ihlali kararı vermemesi de mümkün değil.

Av. Enes Kabadayı: Bir dosyada karar vereceği zaman bakıyoruz o dosyada hem iktidarı rahatsız etmeden hem de hak ihlali kararı vermemesi de mümkün değil. O dosyada çünkü mutlaka Uluslararası düzeyde Birleşmiş Milletler kararları var, bunlara muhalif karar da veremez. Öyle bir oyun oynanıyor ki hem öbür taraf memnun ediliyor, hak ihlali 5 bin 10 bin€ ama diğer tarafta iktidarın savunduğu deli saçması olan tezlere karşı net olarak bir tutum sergilenebilmiş değil. Bizim eleştirdiğimiz durum da bu.

Gergerlioğlu: Neler mesela?

Bizzat benim avukatlığımı yaptığım dosyalarda var ama gidiyor o delille ilgili en hafif belgelerin olduğu ve ispatların olduğu dosyayı seçiyor. Çok daha güçlü olanı seçse ve hak ihlali kararı verse birçok dosya çözüme bağlanmış olacak

Av. Enes Kabadayı: Örneğin sokağa çıkma yasakları ile ilgili en yakın aklıma gelen. Burada hatta hak ihlali bile vermedi. 34 başvurunun 32 tanesini siz etkili iç hukuk yollarında bazı aşamalar tüketilmişti yanlış bilmiyorsam, iç hukuk yollarını tüketmediniz diyerek reddetti, Türkiye’ye şekilci detay var. İşin esasında Türkiye’de yargının bu kadar baskı altında olduğu emir ve talimatları uyguladığı bir yönde bir ortamda bunun etkili bir hukuk yolu olduğunu düşünmüyoruz. 1 ay önce dijital delillerle ilgili bir karardı, bylock ile ilgili bir karardı. Bu delille ilgili dosya mahkemenin önünde. Bizzat benim avukatlığımı yaptığım dosyalarda var ama gidiyor o delille ilgili en hafif belgelerin olduğu ve ispatların olduğu dosyayı seçiyor. Çok daha güçlü olanı seçse ve hak ihlali kararı verse birçok dosya çözüme bağlanmış olacak ama 15 Temmuz sonrasında tutuklanan insanlara dair dosyalar seçiyor. Aslında birçok dosya önünde ve insanlar artık sizin dediğiniz gibi iç hukuk bitiyor, AİHM’den sonra bir merci yok. Umut orada. Oradan bir umut bekliyorlar. Koşulsuz Adalet Maratonu’nda bir temsili bir tohum ekleme olacak, bir umut vermek istiyoruz insanlara ama mahkeme görevini yerine getirmiyor. Türkiye’de insanlar iç hukukta da bunu bulamadıktan sonra uluslararası yargı organında da bulamıyorsa bu insanlar adalet arayışı ilerleyen uzun vadede politik kaygılar dürtseler de uzun vadede çok daha büyük bir problemi kendilerine yönelen çok daha büyük bir sıkıntının farkında değiller. Bunu hatırlatmaya çalışıyoruz biz onlara.

Çok etkinlik yaptınız. Yağmurda, çamurda, soğukta, sıcakta ama ses gelmeye başladı

Gergerlioğlu: Çok etkinlik yaptınız. Yağmurda, çamurda, soğukta, sıcakta ama ses gelmeye başladı ve AİHM’e yönelik eleştirileriniz olsa da son kararının yeri olması hasebiyle oldukça önemli oradaki ses duyurabilmeniz. Belki yeterince duyulamıyor buradaki husus sözcükler ama sizin oradaki somut görsel varlığınızda sanırım önemli katkılar sağlıyor. Peki bu son olarak pedal çevirme organizasyonu oldukça etkili bir şekilde ses duyurma şansı var sanırım.

5 yılda 1500’den fazla Türkiye’de avukat yargılandı, 600’den fazlası tutuklandı.

Av. Enes Kabadayı: Ben birkaç kelime ile ifade edeyim, ardından sözü Ayça’ya bırakayım. Biz burada olabildiğince Türkiye’de hak ihlali yaşayan bireysel anlamda da binler, milyonlar var dolaylı olarak etkilenen fakat olabildiğince temsili ve sembolik isimler seçmeye çalıştık. Lahey’de uluslararası ceza mahkemesi önünde, burası insanlığa karşı suçluların yargılandığı mahkeme; Türkiye yetkisini kabul etmiş durumda değil sembolik önemi olduğu için oradan başlayacağız ve ilk isim Ebru Timtik; biliyorsunuz kendisi 1 sene önce 27 Ağustos’ta adalet ararken öldü. Kendisinin bedenini ölüme yatırma pahasına o adalet arayışının bir sembolü oldu ve ben bir meslektaşı olarak utanıyorum bu durumdan. Ebru ile aynı çizgide avukatlık ekolünden gelen Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik 6 gün önce duruşmaları vardı ve halen cezaevinde tutulmaya devam ediyorlar 5 yıl tutukluluktan sonra ve bizim seçtiğimiz isimlerden biri Ebru’ydu. Bütün avukatları, savunmaya yapılan baskıları dile getirme adına. Ebru bir sembol aslında, bizim son 5 yılda 1500’den fazla Türkiye’de avukat yargılandı, 600’den fazlası tutuklandı. 450 avukat 2756 yıl ceza aldı terör örgütü üyeliği veya terör örgütü yardımı gibi siyasi suçlardan. İnsanlar cezaevinden zaten avukatları ile aileleri dışında kimseyle görüşemiyorlar ve bu insanlara avukatı susturmak demek, tüm toplumu susturmak, savunma hakkını susturmak demektir.

Gökhan Açıkkollu’yu Roterdam’da onun anısına bir tohum ekilip kendisi hatırlarsanız işkence altında İstanbul TEM’de vefat etmişti. Hainler mezarlığına götürülmek istenen bu kişi 1,5 yıl sonra göreve iade edildi.

Bu mantık Ebru ile başladı, ardından Gökhan Açıkkollu’yu Roterdam’da onun anısına bir tohum ekilip kendisi hatırlarsanız işkence altında İstanbul TEM’de vefat etmişti. Hainler mezarlığına götürülmek istenen bu kişi 1,5 yıl sonra göreve iade edildi. AİHM’le ilgili bahsettiğimiz konu buydu. OHAL Komisyonu garabete yol açtı ve dedi ki: “Bu etkili iç hukuk yolu.” OHAL Komisyonu binlerce insanı reddetmesi karşısında Türkiye’deki iktidar çok tarihi bir yöntemle ölmüş insanları iade ediyor ve diyor ki: “İade olanlar var.” Başka insanlar da var Gökhan Açıkkollu tek örnek değil. Bu konuya dikkat çekmek istiyoruz. İnsanlar bu konuyu unutmasınlar. Bu ihlalleri unuttuklarında bu insanlar unutulmaya yüz tuttuğunda o yüzden bu umutları yeşertmek adına farklı olacak. Selahattin Demirtaş’tan da bahsetmek istiyoruz. 5. Yılına yaklaşıyor tutukluluğu ve aslında bugün yaptığı açıklama ile Demirtaş’ın neden içeride tutulduğu çok belli. Kürt sorununun barış yolu ile çözüme ulaşmasına dair en büyük umutlardan biri Demirtaş ama Kürt siyasetinde Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı gibi gerek milletvekilleri gerek Belediye Başkanları üzerindeki baskılar bunun en büyük önündeki engel oluyor. Bu serbest seçim, politik baskıları sona ermesi sebebiyle tohum ekmek istiyoruz. Birkaç isimle ilgili de değineceğimiz isimleri Ayça’ya bırakıyorum.

Gergerlioğlu: Programımızın sonuna geldik, son söz Ayça hanımda kısaca bir iki dakika içinde toparlayabilirsek memnun oluruz Ayça Hanım.

14 yaşındaki Berkin Elvan nasıl katledildiyse polis şiddeti tarafından, şu anda polis kalkıp 9 yaşındaki çocuğun boğazına sıkarak ben devletim diyebiliyor, istediğini yapabiliyor çünkü zamanında bunlara belki de yeterince dur diyemedik.

Ayça Karababa: Bu harekette Enes beyin dediği gibi her kesimden herkesin mağduriyet yaşadığı konulara değinmek istiyoruz. Cinsiyete dayalı şiddeti ele alırken işliyorsak, kaybolmaları işlerken şu an Gülistan Doku’yu işliyoruz. Gülistan Doku 1 senedir kayıp, kayıp Hüseyin Galip Küçüközyiğit bir anda Sincan Cezaevi’nde ortaya çıktı. Bu adam 9 aydır neredeydi? Bu insanlar nasıl kaybedilebiliyor? Nasıl bir anda ortaya çıkıyor? Ya da hiç ortaya çıkamıyorlar. Bu süreçte neye maruz kalıyorlar bilmiyoruz. Biz bu ihlallere dur demedikçe, bunlarla mücadele etmedikçe bunlar daha da tabir-i caizse arsızlaşarak devam edecek hak ihlalleri. 14 yaşındaki Berkin Elvan nasıl katledildiyse polis şiddeti tarafından, şu anda polis kalkıp 9 yaşındaki çocuğun boğazına sıkarak ben devletim diyebiliyor, istediğini yapabiliyor çünkü zamanında bunlara belki de yeterince dur diyemedik. O yüzden biz durmadan ve artık sonunu düşünen kahraman olamaz mottosu ile belki de birazcık sadece kısa vadede biz bunu çözemedik deyip motivasyon kaybı yaşamadan mücadelemize devam etmek istiyoruz ve tabi ki katılmak isteyen ve desteklerini beklediğimiz insanları bu yolda bizimle mücadeleye çağırıyoruz.

Koşulsuz Adalet Hareketini gündem etmeye, sesinize ses olmaya devam edeceğiz. İnşallah çok daha etkili eylemlerle Türkiye ve dünyaya yansımaları ile güçlü bir varlık göstermeye ve arttırmaya devam edersiniz.

Gergerlioğlu: Çok önemli çağrı tüm hukukçulara, hukukçu olmasa da insan hakları savunucularına Koşulsuz Hareket Adaleti’ne destek vermeleri gerektiğini söylüyoruz. Bu ülkeye riayet etmeye çalışıyorlar koşulsuz bir şekilde. Herkesi gündeme getiriyorlar, Türkiye’de bunun eksikliğini yıllardır çok hissettik, hala var, büyük acımız, büyük yaramız maalesef. Ne kadar söylense azdır ama biz söylemeye devam edeceğiz. Çok teşekkür ederiz Sn. Enes Kabadayı ve Sn. Ayça Karababa’ya değerli katkılarınızla önemli bir program yaptık. Koşulsuz Adalet Hareketini gündem etmeye, sesinize ses olmaya devam edeceğiz. İnşallah çok daha etkili eylemlerle Türkiye ve dünyaya yansımaları ile güçlü bir varlık göstermeye ve arttırmaya devam edersiniz. Çok teşekkür ediyorum programımıza katıldığınız için.

23 Eylül’de Lahey’den baştan sona katılmak zorunda değiller. Her şehirde etaplarda katılabilirler, sosyal medya hesaplarımızdan yönlendirmeleri takip etmelerini rica ediyoruz.

Av. Enes Kabadayı: Biz teşekkür ederiz Ömer hocam. Maratona katılacak herkesi 23 Eylül’de Lahey’den baştan sona katılmak zorunda değiller. Her şehirde etaplarda katılabilirler, sosyal medya hesaplarımızdan yönlendirmeleri takip etmelerini rica ediyoruz.

Koşulsuz Adalet Hareketi’nin çalışmalarına destek olalım

Gergerlioğlu: Enes beyi duydunuz. 23 Eylül’de Lahey’de uluslararası ceza mahkemesi önünde katılabilirsiniz, illa sonuna kadar gitmeniz şart değil. Kısmi olarak katılabilirsiniz ama bu depara lütfen destek verin önemli bir etkinlik olacak, hak, hukuk, adalet için Koşulsuz Adalet Hareketi’nin çalışmalarına destek olalım değerli arkadaşlar. Çok teşekkür ediyoruz, iyi akşamlar diliyoruz.

ÖFG TV’nin gücü her geçen gün artıyor. Oldukça iyi izlenme sayıları var, biz çalışmamızı sadece sosyal medyada kullanmıyoruz, medyaya da arz ediyoruz, orada da önemli haberler olarak gündem oluşturan haberler olarak çıkıyor.

Değerli izleyenler bu hafta da programımız burada sona eriyor, çok önemli konuklarımız, konularımız vardı. Aslında saatlerce konuşabilecek konularımla 1 saate sıkıştırmaya çalıştık, daha farklı etkinliklerle biz yolumuza devam edeceğiz, ÖFG TV’nin gücü her geçen gün artıyor. Oldukça iyi izlenme sayıları var, biz çalışmamızı sadece sosyal medyada kullanmıyoruz, medyaya da arz ediyoruz, orada da önemli haberler olarak gündem oluşturan haberler olarak çıkıyor. Çok mazlum ve mağdurun sesini duyurmaya çalışıyoruz ve bunlar duyulduğu zaman çok mutlu oluyoruz çünkü ÖFG TV bir insan hakları kanalı, biz Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu olarak sadece Meclis’te değil, dilimizin yeteceği, gücümüzün yetişeceği her alanda insanların dertlerini gündem etmeye çalışıyoruz, dualarınızla, desteklerinizle, sevginizle yanımızda olun lütfen. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. Hafta salı günü saat 21.00’da buluşana kadar hepinize iyi akşamlar.

Yorumlar (0)