Ömer Faruk Gergerlioğlu: Hamile Tutuklu Elif Tuğral gayretlerimiz neticesinde doğum yaptıktan sonra tahliye edildi!

Maalesef bir deprem ülkesiyiz ve Van’da gerçekleşen deprem dolayısıyla vefat eden 9 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz yaralılara acil şifalar ve yakınlarına da sabırlar diliyoruz Rabbimden. Gerçekten her yerde bu sabah Malatya Pütürge’de yine bir deprem oldu. 5,1 şiddetinde bu ne demek ki depremle beraber yaşamayı öğreneceğiz. Depreme karşı çok kesin somut önlemler alacağız bu anlama geliyor. Vitrine hitap eden söylemlerle geçiştirebilecek hiçbir şey yok bunun tekrar altını çizelim ve yeni depremlere karşı hazırlıklı olalım deprem toplanma alanlarını bir an evvel oluşturalım velev ki İstanbul Marmara Bölgesi’ni tehdit eden bir depreme karşı çok çok daha hazırlıklı olmamız gerekiyor çünkü çok büyük bir nüfusun yayıldığı bir alan ve maalesef fay hatları Türkiye’de çok yoğun bir şekilde var. Bunlara karşı her bölgede gereken de önlemler alınmalı.

Vekil Haberleri 27.02.2020, 12:26

“Van’da gerçekleşen deprem dolayısıyla vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz”

Maalesef bir deprem ülkesiyiz ve Van’da gerçekleşen deprem dolayısıyla vefat eden 9 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz yaralılara acil şifalar ve yakınlarına da sabırlar diliyoruz Rabbimden. Gerçekten her yerde bu sabah Malatya Pütürge’de yine bir deprem oldu. 5,1 şiddetinde bu ne demek ki depremle beraber yaşamayı öğreneceğiz. Depreme karşı çok kesin somut önlemler alacağız bu anlama geliyor. Vitrine hitap eden söylemlerle geçiştirebilecek hiçbir şey yok bunun tekrar altını çizelim ve yeni depremlere karşı hazırlıklı olalım deprem toplanma alanlarını bir an evvel oluşturalım velev ki İstanbul Marmara Bölgesi’ni tehdit eden bir depreme karşı çok çok daha hazırlıklı olmamız gerekiyor çünkü çok büyük bir nüfusun yayıldığı bir alan ve maalesef fay hatları Türkiye’de çok yoğun bir şekilde var. Bunlara karşı her bölgede gereken de önlemler alınmalı.

“Türkiyeleşme konusunda çok önemli gelişmeler olması gerekiyor. Türkiye’de Kürt meselesini bizler Edirne’de Rize’de Muğla’da Antalya’da anlatabilmeliyiz herkese ve her yerin meselesine de çözümler bulabilmeliyiz.”

Değerli arkadaşlar geçtiğimiz Pazar günü partimiz Halkların Demokratik Partisi 4. Olağan Kongresi’ni yaptı. Hayırlara vesile olsun diyoruz. İnşallah Kürt meselesinde ve diğer tüm etnik derinliği ayrımcılık meselelerinde çok sözü olan partimizin bu yeni kongresiyle Türkiye’ye söyleyeceği çok önemli sözleri olacağını düşünüyorum, Türkiyeleşme konusunda çok önemli gelişmeler olması gerekiyor. Türkiye’de Kürt meselesini bizler Edirne’de Rize’de Muğla’da Antalya’da anlatabilmeliyiz herkese ve her yerin meselesine de çözümler bulabilmeliyiz. Edirne’de yaşayan insanın Kürt meselesine vakıf olması ve çözümler araması gerekiyor, işte Türkiyeleşme dediğimiz şey budur ve bunu da gerçekleştirmek için hepimizin gayret sarf etmesi gerekiyor. Partimizin toplumun tüm sorunlarıyla yoğun bir şekilde uğraşacağına umut ediyorum ve Türkiyeleşme gerçeğinin altını çizerek yeni bir kongre ve yeni bir taze kan ve ruhla yola çıktığımızı tekrar basın mensuplarına iletmiş olalım.

“KHK’lı olanların çocukları güvenlik soruşturmalarından geçememekte, partimizin mensubu olan insanların çocukları çoğunlukla yazılı da yüksek not alsa da sözlü de mülakatta düşük not verilmektedir.”

Değerli arkadaşlar güvenlik soruşturmaları konusu gerçekten önemli torba yasa teklifiyle getirilen ve öncesinde çok büyük bir çabayla yılbaşı öncesi 30 Aralık akşamı gecesi son anda dizginlediğimiz güvenlik soruşturması yasa teklifinin tekrar torba yasayla getirilecek olması bizim için üzücü bir haberdir. Çünkü bu ülkede halen çok belirgin bir şekilde insanlar mağdur edilmektedir, KHK’lı olanların çocukları güvenlik soruşturmalarından geçememekte, partimizin mensubu olan insanların çocukları çoğunlukla yazılı da yüksek not alsa da sözlü de mülakatta düşük not verilmektedir. Biz bunu çok iyi biliyoruz ki güvenlik soruşturmaları ile önceden belirlenen insanlar işlere girebilmektedir. Mülakatlar gerçekten bir göstermelik hadise olarak kalmakta ve önceden belirlenen listeler işe girebilmektedir. Maalesef çok üzücü bir şekilde bu gayri hukuki yasaya aykırı iltimas ve siyasi kayırmacılık uygulamaları maalesef devam etmekte ve devam ettirilmek istenmektedir. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük fişlemesi yasallaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu son derece üzücü bir hadisedir ve biz buna karşı tüm gücümüzle tüm gayretimizle karşı duracağız bu kabul edilebilecek bir hadise değil bu ülkede demokrasi ve hukuk sevdamızı sürdüreceğiz.

“OHAL Döneminde ve sonrasında binlerce kadın hamile halleriyle emzirme halleriyle tutuklandı ve tutuklu yargılandı. Tutuksuz yargılanabilirlerdi ama acımasızca onlardan intikam alındı.”

Değerli arkadaşlar bugün az evvel aldığımız bir haber bizi sevindirdi ama bir taraftan da düşündürdü. Ben milletvekilliğim dönemimde de öncesinde de sivil toplum dönemimde de insan hakları savunuculuğu yaptığım dönemde de yasaların uygulanmasını istedim. Hukukun işler hale getirilmesini istedim ülkemizde OHAL Döneminde çok yaygın bir şekilde tutuklu yargılama devam etti ve insanlar acımasızca çok basit ve hukuk dışı yasa dışı nedenlerle çok kolayca tutuklandı aylarca cezaevinde bekledi. 1,5 yılı bulan iddianame bekleme dönemleri yaşandı. Daha sonra duruşmalara ancak birkaç ay sonra ulaşabildiler ve tutukluluk bir cezalandırılma hadisesi oldu. Bu bir de hasta tutuklulara yapıldı, hamile tutuklulara yapıldı. 5275 sayılı ceza infaz yasasının 16/4 maddesine göre kadınlar hamilelik döneminde ve 6 aylık olana kadar çocuklarını emzirme dönemlerinde tutuklu yargılanamazlar. Mahkumlar için bu yasa çıkarılmıştır ama aynı yasanın 116. Maddesinde bunun tutuklular için de geçerli olduğu söylenmektedir. Zaten akıl mantık da bunu söylemektedir. Mahkumlar için geçerli olanın tabi ki tutukluluk içinde geçerli olması gerekir hem hukuken hem aklen bunun böyle olduğu apaçık ortadadır ama bütün bunlara rağmen Korkunç acılar yaşadılar, dramlar yaşadılar. Bu 3,5 yıl oldu halen böyle devam ediyor. Son zamanlarda biraz azalmasına rağmen halen devam ediyor. OHALin ilk dönemlerinde korkunç sayılara ulaşan sayılarla hamile ve hasta tutukluluklar hasta insanlar tutuklu olarak yargılandı kimisi düşünün felç geçirmiş yatalak haliyle tutuklandı. Yatalak haliyle cezaevinde tutulan hasta mahpusları biliyoruz aylarca adli tıpa gitmeleri engellendi bunlardan birisi Metin Duran isimli Nusaybinli bir gazeteciydi. Nusaybin’de ki olaylar sırasında gazetecilik yaparken genç yaşında olmasına rağmen bir kalp krizi geçirmişti ve beyin fonksiyonları dumura uğramıştı ve işlemez haldeydi yatalak felçli bir haldeydi. Buna rağmen hakkında ki kararın Yargıtay tarafından onanması sonrası yatalak haliyle cezaevine kondu olacak iş değildi! Kamuoyu büyük tepki gösterdi ama aradan ancak 6 ay geçtikten sonra bu insan düşünün cezaevinde kendisi çile çekti kardeşi yanında kaldı. O da adeta tutuklu oldu cezaevinden çıkamadı. 2 kişi yani resmen boş yere cezaevinde tutuklu kaldı 6 ay sonra pardon dediler infaz erteleme veriyoruz tamam tahliye olabilirsiniz. İşte Türkiye böyle bir yer değerli arkadaşlar! Bir de hamile tutuklular bunu çok yaşadı ve maalesef boş yere hamile olarak cezaevlerinde yatan doğum sancılarını cezaevlerinde yaşayan ve doğumunda son anda hastanelere yetiştirilen kısa bir süre sonra bebeğiyle cezaevlerine getirilen çok kadın oldu, çok lohusa kadın oldu!

“4 aydır hukuksuzca cezaevinde tutulan Hamile Elif Tuğral gayretlerimiz neticesinde doğum yaptıktan sonra tahliye edildi! Bu bir lütuf değil kanunların uygulanması!”

Bunlar büyük zulümlerdi en son bugün bir gelişme oldu Elif Tuğral isimli bir hamile tutuklu yasaya rağmen yasaya aykırı olarak 4 aydır hamile bir şekilde tutukluydu İzmir Şakran Cezaevi’nde! Biz bunun yasalara aykırı olduğunu defalarca söyledik! Kamuoyu söyledi! Sosyal medyadan önemli bir ses yükseldi! Hukuk bunu söylüyordu. Hukuk işler halde olmadığı için sosyal medyadan bir feryat yükseldi. Biz bu konuyu gündemimize aldık eşiyle bizzat görüştük konuk ettik programlarımıza aldık ve onun sesi olmaya milletin sesi olmaya ve ardından bugün bir karar çıktı! 4 aydır hamile tutuklu yargılanıyordu, 3 4 gün önce doğumu gerçekleşmişti Elif Tuğral’ın ve ikinci çocuğu yine sezaryenle doğmuştu! Hamile olmasıyla beraber bir de hasta idi pıhtılaşma bozukluğu vardı! Tehlikeli bir doğumdu buna rağmen tutukluluğu kalmadı ısrarla inat edildi. Bakın tehlikeli bir doğuma girdi anne ve bebek ölebilirdi. Son derece sıkıntılı bir andı anne doğum sonrası genel yoğun bakıma kaldırıldı. Bir erkek çocukları doğdu ve günlerdir tahliye edilmeyi bekliyordu. En az hamile haliyle 4 aydır cezaevinde kalmıştı! Bebeğiyle cezaevine dönmesin diye büyük bir uğraş verdik çünkü çok üzücü bir durum olacaktı ihlal üstüne ihlal olacaktı ve bugün aldığımız haberle babanın bize bildirmesiyle bugün mahkeme hukuka döndü yasalara döndü ve mahkeme bu lohusa anneyi tahliye etti! Bu en azından yasalara dönmedir açıkçası evet seviniyoruz çok seviniyoruz zor durumdaki bir lohusa annenin ameliyatlı bir annenin tahliye olmasına seviniyoruz! Bu bir lütuf değil! Çünkü yasalar böyle gerektiriyordu. 4 ay boyunca bu insanın hakkı hukuku çiğnendi yasalar ayaklar altına alındı. Biz bunun için Hakimler Savcılar Kurulu’na bu kararları alan Hâkim ve Savcıları şikâyet etmiştik. Öylesine bir mekanizma var ki oralardan da maalesef olumsuz kararlar geldi yapanın yanına kar kalıyor! Biz bütün bunlara boyun eğmeden gayretlerimizi devam ettireceğiz yasalar uygulansın diyoruz. Bu memlekette yasalar uygulansın hamile ve hasta mahpuslar tahliye edilsin diyoruz! Bunu söylemeye de devam edeceğiz.

“Kırıkkale T Tipi Ve Keskin F Tipi Cezaevlerini ziyaret ettik çok önemli ihlaller tespit ettik bunları rapor olarak İnsan Hakları Komisyonunda açıklayacağım!”

Değerli arkadaşlar cezaevleriyle ilgili çok önemli ihlaller var önceki gün Kırıkkale T Tipi Ve Keskin F Tipi Cezaevlerini ziyaret ettik çok önemli ihlaller tespit ettik! Bunları rapor olarak komisyonda açıklayacağım. Bu cezaevleri uzun uzun ayrıntılı anlatılabilir ama ortak gördüğümüz sorunlar yemeklerin kalitesiz olması, koğuşların çok kalabalık olması, dilekçelerin bilhassa Kırıkkale F Tipinde buharlaşıyor olması, Keskin T Tipinde çok kalabalık 8 kişilik koğuşlarda 26 kişinin kaldığı koğuşlar gördük. Düşünün çok gayri insani ortamlar, insanlar kadınlar çocuklarıyla kalıyor 8 kişilik koğuşlarda 21 kadın 9 çocuk kalıyordu. Üst kat ranzaların olduğu yerde duvarlardan böyle su şıpır şıpır damlıyordu! Rutubet olmuş banyodan sızıntı olmuş düşünün 4 duvarınızın olduğu bir yer 2 tarafı şıpır şıpır suyun damladığı yerler kadınlar ara sıra askerlerin odada arama yaptığını dolapları kırıp açtıkları iç çamaşırlarının yerlere asıldığını askılıklarının kırıldığını bize söylüyordu. Bu söylemler bize adeta Ortaçağ zindanlarından bir görüntüyü anımsatıyordu maalesef! Bunlar işte Türkiye’de yaşanıyor! Düşünün duvarın 2 köşesinden suların şıpır şıpır damladığı, ranzanın üstüne insanların üstüne rutubetli duvardan suların damladığı bir cezaevi ortamını biz gözlerimizle gördük! Bunlar hani bize sözel olarak gelen şikayetler değil tüm komisyon bunları gördü.

Türkiye Cezaevleri böylesi inanılmaz bir durumda ve bunların içinde Enes Evren Civelek isimli bir mahpus çok önemli bir durumu vardı. Öncesinde Keskin’den Düzce’ye nakil isteyen ama bu nakil istekleri gerçekleştirilmeyen ve Düzce’den Keskin’e ziyaret eden ailesinin kaza geçirdiği ve iki kızının annesinin ve kayınpederinin kazada öldüğü bir mahpustu perişan durumda psikiyatrik rahatsızlıkları olan bir mahpustu. Eşi de bu kazada beli kırılarak kurtulmuştu. Uzun bir tedavi süreci sonrası ancak iyileşebilmişti. Bu kişinin kaza sonrası bile Keskin’den Düzce’ye nakledilmediğini yakınlarının hala o çileyi çektiğini bu riski yaşadığını biliyorsunuz. AİHM Kararları insanların ikamet ettiği yer dışındaki cezaevinde kalma olayını bir ihlal olarak nitelemişti ama Türkiye’de on binlerce insan şu anda böyle yaşıyor, kazalar geçiriyor. Birçok kaza yaşanıyor insanlar uzun yolu içeren cezaevi ziyaretleri uykusuz yorgun mutsuz bir şekilde gece karanlığında annelerinin çocuklarıyla tek başına çıktığı yolculuklar ve sonunda olan kazalar biraz evvel bahsettiğimiz bu insanı biz cezaevinde gördük. Büyük bir psikiyatrist rahatsızlık yaşıyor 20 ilaçla ancak ayakta duruyor. Gösterdi ilaçlarını bir doktor olarak çok ağır ilaçlar kullandığını gördüm anti psikotik ve anti epileptik ilaçlar kullanıyordu. Bu insanın halen nakli yapılmamıştı. Çok basit uyduruk gerekçelerle verilen disiplin cezaları dolayısıyla düşünün bir yılı aşkın bir süredir büyük bir aile dramını yaşayan bu insanın en azından bulunduğu ile nakli yapılmamış infaz erteleme alması lazım. Çünkü çok ağır psikiyatrik rahatsızlıkları var tek başına bir hücrede kalıyor. 2 kez intihar girişiminde bulunulmuş onlarca ilaç içmiş bileğini kesmiş, 3. Bir intihar girişiminde bulunabilir çok tehlikeli ama buna rağmen hala infaz erteleme işlemi yapılmamış. Bu insan yarın öbür gün başına bir iş geldiği zaman kimse takdir i ilahidir demesin. Bu çok büyük bir vebaldir tekrar herkese hatırlatmış olalım.

Değerli arkadaşlar bakın cezaevlerinde ki sorunlar bitmiyor.

 

Cemile Şahan çocuğuyla beraber kalıyor. Elif çocuğunun adı ve cezaevinde doğum günü partisi yapılmış. Doğum günün kutlu olsun diye duvara renkli boyalı kalemlerle yazılmış. Bir anne çocuğuyla beraber cezaevinde. 6 Şubat 2019’dan beri Kütahya Cezaevinde ve bu kişinin de maalesef mağduriyeti böyle devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde duruşması vardı ne oldu bilemiyorum ama bunun gibi binlerce kadın var!

Yine bir başka mahpus dün ziyaret ettiğimiz Keskin Cezaevinden bir mahpus durumunu bize anlattı. Gerçekten çok dramatikti eşi de tutuklu olan Hamit Eker bize şunu söyledi: “Eşimde mahpus dedi iki küçük çocuğuma yaşlı hasta annem babam bakıyor, çocuklara anne baba denmiyor, işte bir yerde çalışıyorlar diyorlar. Çocuklar ara sıra geliyor birisi anaokuluna gidiyor. Birisi ilkokul 2 ye gidiyor, bizi gelip görüyorlar ya anne baba niye buradaki çalışmanız bitmedi diyor çocuk resim yapmış ufaklık: “Ya babaanne bu resimleri satalım parayı gönderelim. Artık çalışmayı bitirip gelsinler.” diyormuş. “Oğlum diyor bana şiir yazmış telefonda bana ağlayarak okudu” diyordu. Baba bir şekilde anne baba tutukluluklara çözüm bulunması lazım bu çocukların en azından annelerin yanlarında olması lazım bu konuyu Adalet Bakanlığı’na defalarca bir yasa teklifiyle sundum. Adalet Bakanlığı’na binlerce anne ve çocuk bu büyük dramları yaşıyor. Bunlar olacak işler değil! Yarın öbür gün toplumumuza adeta serseri mayın üretiliyor. Çünkü bu çocukların hepsi silme psikolojik rahatsızlıklar yaşayan ve yaşayacak olacak çocuklar mutlak surette bu tür aile dramları anne baba tutukluluklara yasal bir çözüm bulunmalı. Evde elektronik kelepçe çözümü olabilir en başta tabi ki. Ya Adalet Saraylarının adalete dönmesi en kalıcı çözüm ama en azından şimdilik elektronik kelepçe benzeri çözümler bulunabilir.

Bakın size yine bir hasta kişiyi göstereceğim bu kişi de bir KHK’lı kişi eski bir hâkim bu kişi Abdurrahman Sakar isimli bir eski hâkim KHK ile ihraç edilmiş ve yaşadığı sıkıntı streslerden sonra testis kanseri olmuş, Diyarbakır Onkoloji Hastanesi’nde yatıyor! Saçları dökülmüş böyle belki ölüme yakınlaşmış bir durumda. Mahkemeden beraat etmiş bu kişi. Düşünün bu arada iade edilmemiş ve bu üzüntü sıkıntılar kanser olmasına yol açmış ve halen bu durumda. Bunlar değerli arkadaşlar büyük veballerle bu dönem boyunca KHK’lılar kanserler kalp krizleri yaşadı normal popülasyonunun çok üstünde yaşandı bunlar maalesef.

Biz cezaevlerindeki hak ihlalleri ile mücadele ediyoruz kimse sanmasın ki boşuna bir mücadele değil biz biraz evvel bahsettiğimiz Elif Tuğral’ın tahliyesi için büyük bir mücadele sergiledik ve sonunda belki çok bunun için koşturduk yorulduk ama tahliye haberini duyunca çok sevindik. Başka sevindiğimiz haberlerde oluyor. İşte bunun için biz ihlalleri gündeme getirip bitirilmesini istiyoruz ve bittiği zaman da inanın ki çok büyük mutluluk yaşıyoruz.

Başka bir ihlal bakın Ankara Sincan 1 No’lu L Tipi Hapishanesinde bir mahpus Vegan Trans mahpus İda Koçak isimli bir kişi ısrarla vegan olmayan yemekler veriliyormuş. Bu kişi de : “ Ya ben bunları yiyemiyorum bana vermeyin.” demiş ama dinlememişler! Bu sefer açlık grevine başlamış. Açlık grevinin 8. Gününde olduğunu ben geçen gün sosyal medyadan duyurdum soru önergesi de verdim bu konuda kendisi Vegan ve en temel ihtiyacının karşılanması lazım dedik bizim bu girişimlerimiz sonrası Adalet Bakanlığı harekete geçti ve bu kişiye Vegan bu kişiye uygun yemekler verilmeye başlandı. Açlık grevi de bitirildi. Bakın ki biz olanında söylüyoruz ve teşekkür ediyoruz. Sonuçta ihlaller var mücadele ediyoruz düzeltiliyor! Düzeltildiği zamanda buradan size yansıtmaktan hiç çekinmiyoruz! Muhalefet demek sadece olumsuz yanı söylemek değildir. Düzeltilen hali de söylemek demektir biz bunu sürekli yaparız.

Bakın başka ihlaller Antalya’da bir kişi söylüyor bunu: “Eşim 17 aydır Antalya L tipi kapalı cezaevinde. Bir süre yerde yattı.” diyor, şu an ranzada olduğunu söylüyor düşünün zaten 8 kişilik yerde 25-30 kişi kalıyorsunuz. Bırakın bundan şikayet etmeyi en azından yerde yatmayım diyorsunuz. Biz gördük Pazartesi günü Keskin ve Kırıkkale’de bunları gördük insanlar yerde yatmadığına şükrediyoruz diyor. Yani gece düşünün bu havada sabaha kadar camı açıyorlar çünkü 8 kişilik yerde 26 kişi yatarsanız nasıl olacağını biliyorsunuz. Bir insan olarak, sabaha kadar camı açık tutarak ancak yatıyoruz diyor mahpuslar. Değerli arkadaşlar insanları cezaevine koymuşsunuz bir de üstüne sürekli bir işkence hali yaşatıyorsunuz. 15 kişilik koğuşta diyor 40 kişi olduğunu öğrendim diyor mahpusun eşi. Bakın burada da: “Antalya L Tipi 15 kişilik koğuş 40 kişiye çıkmış bu zulümdür bu! Islah etmekten çıkmış bir uygulamadır.” diyor mahpusun eşi. Hakikaten öyle biz bakın adli koğuşları da gezdik Keskin Cezaevinde bize adli koğuştaki mahpuslar ben mesela bir tanesi diyor ki : “Hırsızlıktan girdim içeri ama benim cezamda dolayı ehliyetimi iptal etmişler. Ben buradan çıktığımda taksicilik yaparak hayatımı kazanacaktım. Ehliyetim iptal olduğu için taksicilik de yapamayacağım beni bu devlet tekrar hırsızlığa sevk ediyor!” diyor.

Bir başka Mahpus yine başka koğuşta aynen şu çarpıcı cümleyi söyledi: “Buraya giren kesin terörist çıkar, hani biz buraya girerken terörist değildik ama buraya giren bu cezaevine giren Türkiye Cezaevlerine giren insanlar terörist çıkarbu kadar ihlale uğruyoruz bu kadar haksızlığa uğruyoruz.”. El insaf bakın hepsi kayıtlı tüm arkadaşlarımız da bunu duydu hani muhalefet vekili olduğumdan dolayı kaynaklanan sözler değil gidin iktidar vekilleri de bunların hepsini duydu.

Bingöl Cezaevi’nden Ahmet Meyveci bize mektup göndermiş. “KHK’lı akademisyenim” diyor. “Türkiye robot yarışması 5.siydim” bakın böyle bir adamı ihraç etmişsiniz. “Eşim temizliğe gidiyor. 36 aydır cezaevindeyim, ailecek perişan durumdayız, çocuklar hasta eşim temizliğe gidiyor. İKM 'ler tarafından bir de cezaevinde darp edilip, işkenceye uğradım, dilekçe yazmak suç mu? Yok mu bu zulmü duyacak makam.” diyor.

Kız kardeşim ve eşi Sivas Cezaevi’nde Sivas’ın soğuğunu bilirsiniz belki şu an -19 derece ve 10 gündür kaloriferler yanmıyormuş battaniye altında titreyerek oturuyoruz diyor sular da kesikmiş bir kova su veriyormuş gardiyanlar bu da Sivas Cezaevinde ki bir mahpusun eşinin mesajı. Arkadaşlar yani bakın Ortaçağ da değiliz 21. Y.Y.’dayız.

İzmir Aliağa Cezaevinde hastalar cezaevi kampüs hastanesinde yatılı tedavide hücre tipi koğuş hasta odasında kaldıkları halde yatağa ya da kalorifer peteğine kelepçeleniyorlar. Yani düşünün cezaevi kampüs hastanesindesiniz ya bundan daha kalorifere kelepçelemek hasta adam gitmiş revire bir de kalorifere kelepçeleniyor. Yani cezaevi dışı değil ki arkadaşlar hani insan onurunu ayaklar altına alan muameleler zalimane muameleler kabul edilmez! Değerli arkadaşlar kendinize yapıldığını düşünün hasta halinizle gitmişsiniz revire yatıyorsunuz cezaevine gitmişsin bir de bir daha kelepçe! “Eşim diyor 4 gün serumlu kolundan kelepçeli şekilde tutulmuş.”

Keskin Cezaevi’nde uzun süredir dramını yakından takip ettiğimiz Enes Civelek’i bize: “Bir yargı felaketi olduğunu” da söyledi onu da ilave edeyim. Aynı ithamlardan iki kez örgüt üyeliği ile mahkûm edilmiş orada hukukçu vekillerimiz de vardı. Vekiller küçük dillerini yutacak oldular. “Aynı ithamlardan nasıl iki kez ceza verilir” dedi vekiller! Ceza verilmiş hatta 3. bir soruşturma daha açılmış. Burası Türkiye arkadaşlar! Hepimiz biliyoruz bu ülkenin ne hale geldiğini. Aynı ithamdan 1 ceza verilir hukuk bunu söyler ama işte ülkenin hali bu. Hani birileri düşman hukuku uyguluyorsa hal budur arkadaşlar.

Ankara Emniyeti hakkında yine işkence iddiaları var. Bakın bunu defalardır söylüyoruz şu anda gözaltına alınan insanlar arasında ayağı kırılan insanlar var arkadaşlar. Bakın tekrar söylüyorum yoğun işkence iddiaları geliyor. Bu kaçıncı oldu değerli arkadaşlar. 18 Şubat'ta gözaltına alınan eski Adalet Bakanlığı personeline işkence yapıldığı iddiaları var. 71 kişiden ancak 25'i mahkemeye çıkartılmış.

Az evvel bahsettik yine güvenlik soruşturma rezaletlerinden bakın bana gelen bir ileti de bir baba ne diyor: “Hakkımızda hiçbir dava olmadığı halde bugün öğretmenlik mülakatından elendiğimizi öğrendik ben ve birçok arkadaşım. Kesin atanabiliyor gözüyle bakarken mülakattan 50 puan aldım. Hayallerimiz yıkıldı. Sesimizi duyurur musunuz?” bu insanların çoluğu çocuğu var bu insanlar aile geçindirecek yazık günah arkadaşlar bakın.

Van Bahçesaray’da Çığ Altında kalan İtfaiye Eri Mehmet Can Taşdemir! Hala bakın kaç gündür çığ düşmüş halen bu adamın cenazesi karların altında çıkarılmıyor. Buradan çağrı yapıyoruz bu insanlar cenazemizi alıp toprağa verelim diyorlar. Bakın kaç gündür bekliyorlar. Hala bu cenaze çığın altında karın altında ailesi perişan. İki çocuğu var gencecik bir gelin artık ölüsünü bulmak istiyorlar.

Yine Bir başka baba bakın Kahramanmaraş’tan yazıyorum demiş: “ KHK’lı öğretmenim mağduruz çocuklarımıza da mağduriyet yaşatıyorlar. Çocuğum KPSS’den 77 almıştı. Mülakatta 55 vererek atamasını engellediler. Hangi hak adalet ve Müslümanlıktan bahsediyor bunlar! Yazıktır günahtır diyor bu baba. Yani suçu bu gencin babasının KHK’lı olması. Kafadan mülakatta çocuğu eleyivermişler! Baba da beddua ediyor, nerede diyor hangi hak adalet ve Müslümanlık bunu gerektiriyor utanmıyorlar mı? Soruyoruz iktidar yetkililerine hiç mi vicdanınız sızlamıyor.

Bakın aylardır gündeme getirdiğimiz bir kişi ve gündeme de getirmeye devam edeceğiz yeter ki bu mesele çözülsün. Mustafa Koçak önceki ve sonraki halini görüyorsunuz ki bu son hali değil 3-4 ay önceki fotoğrafı bir deri bir kemik kalmış durumda. Bir insan açlık grevinde cezaevinde adil olmayan bir yargılamada müebbet hapse mahkûm edilmiş! Buna isyan eden bir kişi canını ortaya koymuş. Açlık grevinde bu kişiyi tekrar yargılasanız bu devlet yıkılmaz arkadaşlar. Annesi babası sokaklarda perişan bir durumda tek isteğimiz var diyorlar: “Eğer ki katil bizim çocuğumuz olsa sonuna kadar cezasını çeksin ama katil çocuğumuz değil bu cinayette hiçbir dahli yok tekrar yargılama yapılsın” diyorlar. Bu kadar ama bu çile çektiriliyor.

Grup Yorum maalesef açlık grevine devam ediyor. İbrahim Gökçek sonunda tahliye edildi. Tahliye edildiği hali çok gerçekten üzücü. Bir deri bir kemik, aortları çökmüş, zihni oldukça dağınık olduğu belli İbrahim Gökçek’in halen direniyor! Tahliye olmasına rağmen Grup Yorum üzerindeki baskıların bitirilmesi için canını ortaya koymuş açlık grevini o haliyle devam ettiriyor. Buna tüm insanlık kulak kabartmalı değerli arkadaşlar olacak işler değil! Bakın bunlar insanlar canını ortaya koymuş adalet diye haykırıyor ama kimse bunu duymak istemiyor. Helin Bölek - İbrahim Gökçek halen bir direniş içinde umuyoruz ki adaletsizlikler hukuksuzluklar bitsin ve bu insanların hayatı kurtulsun açlık grevini bitirsinler ve özgür bir şekilde müziklerini icra etsinler.

Batman’da kaçırılan Mehmet Bal maalesef halen daha haber alınamıyor olacak bir şey değil ortalıkta yok. Mehmet Bal nerede bize açıklama yapın diyoruz. Kaçırılan çok insan var ve halen bir açıklama yapılmıyor.

Geçtiğimiz hafta sonlarında hep değindim meclis Genel kurulunda da değindim Gökhan Türkmen 9 ay boyunca kaçırılmıştı 271 gün sonra bulundu. Ankara Emniyeti’nde ortaya çıktı ve geçtiğimiz günlerde ilk mahkemesine çıktı. Çıktığı mahkemede: “9 ay boyunca korkunç işkencelere maruz kaldım bana zorla birtakım kağıtlar imzalattılar ama 25 30 kilo zayıfladım güneş görmedim ağır bir işkence altında kaldım ayakta bekletildim ışıklar yandı ve ayakta beklemeye zorlandım bayılarak yere düştüm bu tür işkenceler bana yapıldı.” diyor. Bu konu hakkında İçişleri Bakanlığı’nın açıklama yapması lazım ama maalesef bu açıklama yapılmıyor.

Gülistan Doku halen bulunamayan bir kişi 45 günleri aştı maalesef nerede olduğu bilinmiyor.

Süryani Çift bu kişiler hala yok ortada! 2 Süryani vatandaşımız Diril ailesi maalesef bunlar hakkında da hiçbir açıklama yapılmıyor.

Son olarak Yusuf Bilge Tunç dehşet veren bir olay Türkiye Cumhuriyeti’nde 6 Ağustostan beri yaşanıyor. Diğer kaçırılma olaylarında olduğu gibi 6 Ağustostan beri bu kişiden haber alınamıyor. Öldüyse ölüsü bulunmuyor. Yaşıyorsa kendisinden tek bir haber alınmıyor. Emniyet ve savcılık gereken incelemeleri yapmıyor. MOBESE kamera kayıtları incelemeleri yapılmıyor. telefon kayıtları incelemeleri çok gecikmeli olarak yapılmaya çalışılıyor. Gereken işlemler yapılmıyor ve Yusuf Bilge Tunç hala ortada yok! Ailesi perişan bir şekilde Yusuf Bilge Tunç’u bekliyor. Biz az önce bahsettiğimiz Gökhan Türkmen’in işkence altında olduğunu söyleyen Gökhan Türkmen’den sonra bu kaçırılan kişi içinde büyük bir endişe altındayız. İşkence altında olduğuna dair kaygılar çok büyük hayatından ailesi endişe ediyor ve bu konularda mutlak surette bir açıklama yapılması gerekiyor.

Yorumlar (0)