Manisa'nın Doğa Mücadelesi Mecliste Ses Buldu

CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu üyesi Bekir Başevirgen, mecliste aynı gün yaptığı iki konuşma ile Manisa’nın verdiği çevre mücadelesine kamuoyunun dikkatini çekti.

Vekil Haberleri 30.11.2018, 16:44 30.11.2018, 16:44
Manisa'nın Doğa Mücadelesi Mecliste Ses Buldu

Bu hafta TBMM gündemine gelen Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerinde hem Turgutlu’ da kurulması planlanan biyogaz enerji santralini hem de Çaldağı’ndaki nikel maden işletmesini gündeme getiren Başevirgen, “Manisa halkı yıllardır doğasını katleden, toprağını ve suyunu kirleten, bölgedeki ekolojik yaşamı olumsuz etkileyen her türlü girişim için sermayeye karşı mücadele veriyor. Bereketli topraklarında HES, Jeotermal Santral, Nikel Madeni, ve Sülfrik Asit Fabrikası istemediği için var gücü ile direniyor.” İfadelerini kullandı.

“Endişemiz tesisin, kurulmak istendiği alana zarar verecek olması.”

Turgutlu’da yapılmak istenen biyogaz tesisinin köylerin ve yerleşim alanlarının hemen yanına kurulmak istenmesinin çok sakıncalı olduğunu ve Turgutlu'nun içme suyunun sağlandığı su havzasına da çok yakın mesafede projenin planlandığını söyleyen Başevirgen, tesiste kullanılacak suyun nereden karşılanacağının, çıkan atıkların nereye boşaltılacağının da belli olmadığını ifade etti.

Üstelik üretim sonucu ortaya çıkacak gazların yanıcı ve patlayıcı olmasının, bir başka risk faktörü olduğunu dile getiren vekil, konunun Çevre Mühendisleri Odası tarafından da detaylı olarak incelendiğini ve kendilerinin de takibinde olduğunu söyledi.

“Turgutlu halkı büyük bir mücadele veriyor”

Özellikle halihazırda olumsuz etkilerinin hissedilmeye başlandığı Çaldağı Nikel Maden İşletmesi üzerinde yoğunlaşan  ve bu madenin dünyanın 7 harikası arasında olan, en önemli tarım bölgesi Gediz havzası için tehdit olmaya devam ettiğini söyleyen Başevirgen madene neden karşı çıktıklarını da, son derece ilkel ve vahşi madencilik diye tanımlanabilen yöntemlerin kullanılacak olması ve  dünyada izin verilmeyen bir yöntemin ilk defa uygulanmak istenmesi olarak ifade etti.

“Bu mücadele, vahşi madenciliğe karşı verilen bir mücadeledir!”

Çöllük arazilerde bile izin verilmeyen bir madencilik projesinin bu şekliyle dünyanın en bereketli toprakları üzerinde işletilmek istenmesinin, bir madencilik değil ancak katliam olabileceği fikrini savunan Başevirgen, “Bu madene karşı verdiğimiz mücadeleyi, vahşi madenciliğe karşı verilen bir yaşam mücadelesi olarak ve ekolojik yaşama sahip çıkma mücadelesi olarak tanımlıyoruz. “ dedi.

“Manisa halkı kobay, Manisa ovasının da bir laboratuvar haline getirilmek isteniyor!”

Proje kapsamında alınan ÇED raporuna, bir başka işletme anlamına gelen sülfürik asit fabrikasının da eklenmesinin sorunun bir başka çarpıcı boyutu olduğuna dikkat çeken CHP’li vekil,  ayrıştırma işlemi için 20 milyon  ton sülfürik asit üretmesi planlanan bu fabrikanın dünyanın en büyük 2. sülfürik asit fabrikası olacağını söyledi. Üstelik dünya standartlarına göre bu büyüklükteki bir fabrikanın ancak çöllük arazilerde kurulmasının öngörüldüğünü, ülkemizin en bereketli ovasının göbeğinde ve  ilkel denebilecek bir teknoloji ile, Çin malı ucuz bir fabrika olarak kurulacak olmasının da  tehdidin boyutunun ne denli büyük olduğunu gözler önüne serdiğini söyledi.

“Türkiye’de hukukun kırıntısı kalmışsa, Danıştay bu kararı bozacaktır !”

9 Kişilik bilirkişi heyeti tarafından ÇED raporunun yanlış ve yetersiz olduğunu tespit edilmesi üzerine Bakanlığın itiraz etmesi sonucu “bağımsız yargımızın”  hızır gibi yetişerek bilirkişi raporunu geçersiz saydığını ifade eden Başevirgen, “ Şimdi önümüzdeki günlerde, yeni bir bilirkişi heyeti atanarak Çaldağı’ nda yeni bir keşif yapılacak. Turgutlu Çevre Platformu ve TMMOB gibi STK’lar ile birlikte, bu keşif sırasında biz de orada olacağız.” dedi.

“Gediz’in tarımsal zenginliğini, vahşi madenciliğe kurban etmeyeceğiz !”

Son olarak meclis kürsüsünden bütün milletvekillerine seslenen Bekir Başevirgen, “Unutulmasın ki, Turgutlu’da yerin üstü, yerin altı kadar değerlidir. Bizler, Çaldağı’nın bekçisi olacağız. Tek bir yaprağının dahi kopartılmasına izin vermeyecek ve Gediz’in tarımsal zenginliğini, vahşi madenciliğe kurban etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Yorumlar (0)