Gergerlioğlu: Ali El Hemdan bir polisin nefret cinayetidir, yani Ali El Hemdan Türkiye'nin George Floyd'udur

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, TBMM’de verdiği Ali El Hemdan’ı öldüren polis hakkında mülkiye müfettişinin uydurma olarak tarif ettiği Polis Kriminal Raporu ile dönemin Adana Vali ve Emniyet Müdürünün Ali El Hemdan’ı öldüren polisi kollaması girişimi hakkındaki Araştırma Önergesi üzerinde konuşma yaptı.

Vekil Haberleri 12.01.2022, 09:40 12.01.2022, 10:15
Gergerlioğlu: Ali El Hemdan bir polisin nefret cinayetidir, yani Ali El Hemdan Türkiye'nin George Floyd'udur

İşte Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun o konuşması:


Ali El Hemdan bir polisin nefret cinayetidir, yani Ali El Hemdan Türkiye'nin George Floyd'udur.

Türkiye'deki cezasızlık politikasıyla ilgili çok önemli belgeler, bilgiler sunmaya çalışacağım. Bir buçuk sene oldu, Ali El Hemdan cinayeti işlendi Adana'da. Bu cinayetin üstü örtülmeye çalışıldı ancak insan hakları kuruluşları ve Adana Barosu bu meselenin üzerine gitti ve çok önemli başarılar elde edildi, katil cezayı aldı ama eksik kalan çok önemli hususlar oldu. Ali El Hemdan... ABD'de olsa "ırkçı" "nefret" cinayeti denirdi ama Türkiye'de kimse sesini çıkarmak istemedi, örtbas etmek istedi. Şunu net bir şekilde söylüyorum ki Ali El Hemdan Türkiye'nin George Floyd'udur. Bu cinayet örtbas edilmeye çalışıldı.

Polis : "Ben silahı sıkarken sendeledim, yere düştüm; silah ateş aldı.", Vali: "Uyarı ateşi sonucu kazaen yaralandı." Savcı ise: “kasten öldürme” diyor.

Ali El Hemdan cinayetinde aslında olay şuydu: 17 yaşında Suriyeli bir genç, polis onunla çok kısa bir mesafede, karşılıklı konuşuyorlar -görüntüleri izledim- polis silahını doğrultuyor, mermiyi namluya veriyor ve göğsüne ateş ediyor; çocuk yere düşüyor ve hayatını kaybediyor. Bunun üzerine Adana Valiliği ve Emniyeti hemen uyduruk açıklamalar yapıyorlar. Polis diyor ki: "Ben silahı sıkarken sendeledim, yere düştüm; silah ateş aldı." Adana Valiliği diyor ki: "Uyarı ateşi sonucu kazaen yaralandı." ve bunlardan sonra savcı kasten öldürmeden ceza istiyor. Tüm bu olaylar olurken polisin kriminal laboratuvar raporu çıkıyor. Polis, kriminal laboratuvar raporunda "Seken mermi" diyor, çok yanlış bir ifade.

İçişleri Bakanlığından Mülkiye Müfettişi İmran Kürşat Ağca, kriminal laboratuvarının uydurma raporunu ve Vali ile Emniyet Müdürünün polisi koruma çalışmasını ortaya koyuyor.

Bütün bu baskılar sonucu İçişleri Bakanlığından Mülkiye Müfettişi İmran Kürşat Ağca gelip bir açıklama yapıyor, açıklamasını dikkatle dinleyin lütfen, çok önemli beyanları var. Diyor ki: Adana İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın apar topar Adana Valisi Mahmut Demirtaş ile görüştüğü, sığınmacı genci vuran polisi koruma kararı aldıkları, bu kapsamda Adana Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Şube Müdürlüğünün raporunun sahte olduğu ortaya çıkıyor değerli arkadaşlar. Müfettiş diyor ki: Vali ile Emniyet Müdürü bir araya gelip polisi korumaya çalışmışlar ve savcılık makamı tarafından vurulma anının görüntüleri ile kriminal laboratuvar raporu karşılaştığında olayın örtbas edilmek istendiğini söylüyor. Müfettiş diyor ki: Olay buraya kadar benim dahlimdedir, bundan sonra Adana Cumhuriyet Başsavcısı görevini yapmalıdır ama Adana Cumhuriyet Başsavcısı herhangi bir işlemde bulunmuyor. Adana Barosu suç duyurusunda bulunuyor ve ne cevap veriliyor biliyor musunuz? "İşleme alınamaz." cevabı veriliyor. Baronun raporları burada, bakın, Adana Barosu konunun üstüne gidiyor, savcı "İşleme alınamaz." diyor. Başvuranlar apaçık ortada, Mülkiye Başmüfettişinin raporu ortada ama maalesef ki olay böyle örtbas edilmeye çalışılıyor ve Adana Emniyet Müdürü bu örtbasa rağmen terfi İstanbul'a terfi ediyor, İstanbul Emniyet Müdürü oluyor; Adana Valisi Mardin'e kayyum olarak atanıyor. Ve Vali hakkında "İşlem yapılamaz." kararı alıyor cumhuriyet başsavcısı. Peki, idari olarak İçişleri Bakanlığı ne yapıyor? Hiçbir şey yapmıyor. Süleyman Soylu, Valiyi de koruyor, Emniyet Müdürünü de, polisin yanındaki şahısları da, kriminal polis ekibini de koruyor. Müthiş bir cezasızlık politikası var burada. Peki, biz bu cezasızlık politikasını daha yeni mi görüyoruz? Birçok olayda bunu gördük. Bütün bunları gündeme getirmek için illa Sedat Peker gibi birilerinin mi gündeme getirmesi gerekiyor arkadaşlar? Çok açık, olağandışı bir olay var burada. Müfettiş raporuna rağmen örtbas edilmek istenen bir olay var ama polisine "Kır bacağını." diyen bir İçişleri Bakanının olduğu yerde mesele örtbas ediliyor.

Bir cezasızlık hikayesi daha: Aysel Tuğluk

İşte cezasızlık politikası her yerde. Kandıra Cezaevinde hasta mahpus Aysel Tuğluk Vekilimizin raporlarını inceledim, Kocaeli Adli Tıp "İnfaz erteleme verilmesi gerektiğini" söylediği hâlde İstanbul ATK "Hayır." diyor. Bir hekim ve insan hakları savunucusu olarak insanı isyan ettiren bir sonuç.

Cezasızlık politikaları yüzünden ülkenin her yerinden her kesiminden adalet çığlığı yükseliyor.

Başka daha çok vaka var. Hasta mahpuslar Nesrin Gençosman, Halime Gülsu, Muzaffer Özcengiz'in ölümlerindeki örtbas etmeler yine, Kemal Kurkut, Medeni Yıldırım, Tahir Elçi. Hrant Dink, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan cinayetlerindeki cezasızlık politikaları. Bu cinayetlerin çoğundaki katiller ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar ve Adli Tıp raporlarının, Kriminal Polis Laboratuvarlarının raporlarının 81 ilde incelenmesi gerekiyor. Apaçık devlet raporları sahte raporlar üretmiş durumda.

Gergerlioğlu’na cevap için söz alan Tekirdağ Mv. Mustafa Yel’den güllük gülistanlık pembe tablo!

            Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Konuşmasından sonra söz alan AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel kendisine İçişleri Bakanlığından iletildiği tahmin edilen bilgi notunu okumak suretiyle konuşma yapmıştır. Konuşmasında mevcut rapor yokmuş gibi davranan Yel, konuşmasındaki 2 cümle 198 kelime ile Vali, Emniyet Müdürü ve kriminal labaratuvarını aklamaya çalışmıştır. Yel konuşmasında “Devlet memurluğundan çıkarma talepli bahse konu disiplin raporu, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Bakanlık Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmiştir. Bahsedilen olayla ilgili olarak, dönemin vali ve emniyet müdürünün bahse konu polis memurunu koruduğu şeklindeki iddiaları soruşturmak üzere görevlendirilen başka bir mülkiye başmüfettişi tarafından mahallinde yapılan çalışma sonucunda 1/2/2021 tarihli bir ön inceleme ve bir tevdi raporu düzenlenmiştir. Ön inceleme raporunda dönemin Valisi ve dönemin İl Emniyet Müdürü tarafından, olayı gerçekleştiren polis memuru Fatih Karaca'nın korunup kollandığına dair bir bilgi, bulgu ve emareye rastlanılmadığı, memurun olayın olduğu gün görevden uzaklaştırıldığı, savcılığa gecikmesizin haber verildiği ve tüm çalışmaların savcılık talimatları doğrultusunda yürütüldüğü, iş ve işlemlerde bir gecikme olmadığı, delil karartma ya da yok etme çabasının olmadığı, Vali ya da Emniyet Müdürünün nüfuzlarını kullanıp kriminal laboratuvar görevlilerini etkilediklerine ya da etkilemeye çalıştıklarına dair bir bilgi, bulgu ve delile ulaşılamadığı, söz konusu görevlilerin görevlerini zamanında ve eksiksiz yaptıklarının anlaşıldığının belirtildiği; tevdi raporunda ise söz konusu olay ve sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü Adana Kriminal Polis Laboratuvarı uzmanlarının düzenledikleri uzman raporları ile olay anının görüntülerinin yer aldığı DVD içindeki görüntülerle ilgili olarak bu işlemin adli görev niteliğinde olması sebebiyle gereğinin takdir ve ifasının savcılığa ait olduğu değerlendirildiğinden bahse konu raporun Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılmıştır.” ifadelerini kullandı.

Yorumlar (0)