Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu: Şok bir karar ile mahkumlar cezaevlerine geri çağrılıyorlar

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ÖFG TV’de Adil Yaşam Derneği Başkanı Haluk Çavuşoğlu ile izinde olan mahpusların Adalet Bakanlığı genelgesiyle 30 Kasım’a kadar cezaevine geri dönecek olmasını değerlendirdi! Gergerlioğlu şunları söyledi:

Vekil Haberleri 17.11.2021, 12:54
Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu: Şok bir karar ile mahkumlar cezaevlerine geri çağrılıyorlar

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ÖFG TV’de Adil Yaşam Derneği Başkanı Haluk Çavuşoğlu ile izinde olan mahpusların Adalet Bakanlığı genelgesiyle 30 Kasım’a kadar cezaevine geri dönecek olmasını değerlendirdi! Gergerlioğlu şunları söyledi:

Şok bir karar ile mahkumlar cezaevlerine geri çağrılıyorlar

Değerli izleyenler bu hafta programımızda çok önemli bir konu var. Adli mahpuslara yönelik izinler iptal edildi. Açık cezaevindeki izinler, kapalıdan açığa geçme üzere olan mahpusların izinleri iptal edildi. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün bir yazısı ile Covid-19 izni dönüşü ile ilgili bir yazı yayınlayarak denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler izne gönderilmiş olup yasa gereği izin süreleri 30 Kasım 2021 tarihinde son bulacak deniliyor ve böyle şok bir karar ile mahkumlar cezaevlerine geri çağrılıyorlar. 2 yıla yakın izinler vardı, insanlar evlerini kurmuş, ocaklarını kurmuşlar, işlerini kurmuşlar, düzenlerini kurmuşlar ve iznin uzaması ümidi ile bekliyorlardı. Her izin bitiminde bize soruluyordu. “İzinler uzayacak mı?” diye. Bu kez de yoğun bir şekilde soruldu. İzinlerin uzamama ihtimali şüphesini hissetmiştik, bize birçok başvuru geldi. “Vekilim izinler uzamayacakmış.” denildi.

Adli Mahpusların hepsinin hayatları alt üst olacak, çok büyük bir yıkım ve travma yaşayacaklar.

Adalet Bakanlığı’na sorduğumuzda kasım ayının son günlerinde belli olacağı söyleniyordu, netlik yoktu, kamuoyuna da böyle bir açıklama yapmıştık. Aniden bu yazı yayınlandı ve 30 Kasım günü mahpusların cezaevinde olması istendi. Tabi bu on binlerce mahkûm ailesi için, mahkumlar için çok ağır ve şok bir karardı. Neye uğradıklarını şaşırdılar ve sabah akşam sosyal medyada olsun, diğer medyalarda, meydanlarda bire bir temaslarda yoğun bir şekilde gayret ediyorlar izinlerin bitmemesi için, izinlerin uzaması için yoğun bir gayret sarf ediyorlar çünkü hepsinin hayatları alt üst olacak, çok büyük bir yıkım ve travma yaşayacaklar. Biz de bu konuda ilk günden itibaren yoğun bir duyarlılık gösterdik ve elimizden gelen tüm gayretle bu konuda izinlerin uzaması için yoğun bir çaba içinde olduk, açıklamalar yaptık, soru önergesi verdik Adalet Bakanlığı’na, bu insanların düzenlerinin alt üst olması ile elinize ne geçecek şeklinde sorular sorduk soru önergemizde. Ayrıntılı bir şekilde sorularımızı sorduk ve ardından biz bu konuyu daha da yoğun bir şekilde gündem etmek için adli mahpuslar ile ilgili bire bir canlı yayınımıza dernek başkanımız Sn. Haluk Çavuşoğlu Adli Yaşam Derneği Başkanı’nı konuk edelim dedik ve yine mahkumlardan açık cezaevlerinde kalıp izne ayrılan mahkumlardan konuk edeceklerimiz var. Önce Sayın başkanımız Haluk Çavuşoğlu’nu alalım.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Özgeçmişiniz nedir? Şu an neler yapıyorsunuz?

Sn. Devlet Bahçeli kader mahkumlarını affedeceğiz demesiyle MHP’yi 19 milletvekilinden 49 milletvekiline taşıyan bizim oylarımızdı.

Haluk Çavuşoğlu: Ben Muhammed Haluk Çavuşoğlu turizm sektörü ile ilgileniyorum. Pandeminin yoğun vurduğu sektörlerden bir tanesi. 20 yıldır abim cezaevindeydi, bu süreç içinde birçok mücadelelerde bulunduk, bütün partilerin genel başkanları, milletvekilleri, grup başkanvekilleri bu süreç içinde birçok kişiyle görüşme şansımız oldu. Süreç içinde milletvekillerimiz bize her seferinde kalabalık bir şekilde Ankara’ya gittiğimizde bize neden dernek oluşturmuyorsunuz dediklerinde sosyal medya hesabımızda çok kalabalığız. Biz bu süreç Sn. Devlet Bahçeli af sözünü vermeden önce de mücadele içindeydik, biz FETÖ sürecinin başladığı sürecinden, Fetöcü hakim, savcıların vermiş olduğu yanlış kararların nelere yol açtığını bildiğimiz için biz yeniden adil yargılama talep ediyorduk. Af sözü biraz bu işi istemeyenler tarafından da farklı algılanabiliyor, biz suç işledik devlet bizi affetsin demiyoruz, böyle bir talebimiz yok. Toplumda böyle bir algı var ama asla böyle bir durumu tasvip etmiyoruz ancak biz yeniden adil yargılama talebimize ulaşmaya yakınken seçimlere 3 gün kala Sn. Devlet Bahçeli kader mahkumlarını affedeceğiz demesiyle MHP’yi 19 milletvekilinden 49 milletvekiline taşıyan bizim oylarımızdı. Bazen; sizin oylarınız satılık mı diyorlar. Siz de cezaevine girdiniz Allah bir daha göstermesin. 20 kişilik koğuşlarda 50 kişi kaldığımız süre içinde sadece birine ceza verdiğinde o kişiyi cezalandırmıyorsunuz, ailesi çoluğu çocuğu, çevresi var. İnsanlar inandılar çünkü iktidar partisi geldiğinden beri bu ülkede özgürlükler partisi olarak geldi maalesef biz özgürlükler adına bir şey göremedim ve mücadelemizi hep bu doğrultuda yaptık. Acaba bu konu ile alakalı yeniden yargılama talebimizi beklerken Devlet Bahçeli böyle bir söz söyleyince tabir-i caizse bizim sürecimiz baltalandı, bu sefer af istemeye başladık. Biz yeniden adil yargılanma talebinde bulunuyoruz.

Sn. Zühtü Arslan açıkladı %52,8 adil yargılanma oranı yok diyor. ülkede dosyaların yarısından fazlası adil yargılanmamış.

Bugün gördük ki Anayasa Mahkemesi Başkanı Sn. Zühtü Arslan açıkladı %52,8 adil yargılanma oranı yok diyor. ülkede dosyaların yarısından fazlası adil yargılanmamış. Bu insanları 10 yıl yatırdıktan sonra “Pardon” demek; geç gelen adalet adalet değildir demektir. Af istemek durumunda kaldık, yeniden yargılama taleplerimiz gerçekleşmeyince. Bu süreç içinde birçok görüşme yaptık. Biz herhangi bir partinin mensubu olmadığımız halde Cumhurbaşkanı ile 7 defa görüşme şansımız oldu, Sn. Devlet Bahçeli ile Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu ile. Onların da bu işin karşılığında, bir suçun maktulu kadar mağduru da vardır bunun da bilincindeyiz. Bu işin insani tarafındayız. Ben bu işlerden mağdur olanları, biz maktul karşı taraftan da mağdurlar bizi dinleyecekler. Adil yargılanmamışsınız, yüksek cezalar almışsınız, bu insanlara bize yeniden yargılama yolu da açıklanmıyor. Ülkede kime sorsanız; Adalet Bakanı bile yargıya güvenin azaldığını söylüyor. Ben soruyorum onların yakınları adil olmadan bir ceza alsaydı ve cezaevine girseydi yeniden yargılanma talebiniz de baltalansaydı siz ne isteyecektiniz? Bırakacaktınız on yıllar o cezaevlerinde mi kalsınlar? Bugün karantina döneminde özgür bireyler bile pandemiden dolayı kalamazken bu insanlara en büyük cezadır. Hak etmediği bir cezayı cezaevinde geçirmek, keza siz de bu konu ile karşılaştınız. En ağır durumlardan bir tanesi.

“Ben suç işledim devlet beni affetsin.” Değil. Devlet bana adil yargılanma talebimi açması lazım.

Cezanın nereden geldiğini bilmiyorsunuz? Bu çok ağır bir şey. Suçlu da olabilir, suç işleyip cezaevine girmiş de olabilir. Bunlar da var ama cezada adalet herkes için gerekli, Türkiye’deki ceza hukuku Türk Ceza Kanunu’nda sistematik problemler var. Geçenlerde bir kardeşimizi samuray kılıcı ile katleden bir cani ile siz bugün Kadir Şeker’i aynı kefeye koyarsanız çok adaletli olmaz. Biri korumak amaçlı, biri canice. Biz o kardeşimize çok dualar ettik, cezaevinde birçok adli mahkum kardeşimiz mektup, faks gönderdiler, Kuran-ı Kerim okumuşlar kardeşimiz için. Biz de bu toplumda çözülmesi gerektiği için, biz sivil toplum örgütleri de 20 dernek 100 platform destek veriyor bize. Bu konu ile ilgili sosyolojik, psikolojik bir olay. Bu olayın çözümünden yanayız. İnsanlara o kardeşimizi katleden kişinin babasının demecini okudum orada çok sosyolojik ve psikolojik durum var. Olaya geniş bakmak lazım. “Ben suç işledim devlet beni affetsin.” Değil. Devlet bana adil yargılanma talebimi açması lazım. Benim adil yargılanma talebimi kapatırsa ben ne yapacağım?

Bize af sözünü veren Sn. Devlet Bahçeli ve MHP’dir.

On yıllar boyunca bu ülkede yaşandı. 10, 20 yıl yatıp pardon denilen insanlar var, bunlar yaşanmasın. Bir insanın hayatından bir gün bile alınırsa hak etmediği bir şekilde bu onda çok ağır travmalar yaratır. Çocuğunda da ailesinde de eşinde de. Kelimenin özü biz adil yargılanma isterken bize af sözünü veren Sn. Devlet Bahçeli ve MHP’dir. Birçok toplantıda bize söylenenler: “Bizim için haysiyet meselesi, biz bunu çözeceğiz. Fırınlarda mı yakalım?” defalarca kez dile getirdiler. O sözler söylenirken o zamanki samimiyetlerine inanıyordum. Siyasi partiler ortaya bir şey koyarsa toplumda bir karşılığını görmek isterler. Birçok mahkum ailesinin henüz sosyal medyası yok. İnsanları sosyal medyada kalabalık olunca kalabalık olduğunu zannediyorlar. Biz 10 milyon aileyiz. Sosyal medyada yokuz diye yok değiliz. Biz varız, her yerdeyiz. Bu seçim döneminde ortaya çıkacak ki bunu en iyi MHP biliyor. 19 milletvekilinden 49 milletvekiline biz taşıdık. Bu süreç içinde bize görüşmelerimiz devam ederken; “Bizim için haysiyet meselesi biz bunu yerine getireceğiz, biz sizin hakkınızı orada neler yaşandığınızı biliyoruz.” Dediler. Burada MHP taslak getirdiğinde şunu söyledi: “Biz kadın cinayetlerini affetmeyeceğiz.” Siz de hukukçusunuz, bilirsiniz, Türk Ceza Kanunu’nda kadın cinayeti diye bir şey yok. Çalışılırsa bence olacağını düşünüyorum. Güzel bir mekanizma, pedagog ve psikologların birlikte olduğu ortamda suçlu ve suçsuzu ayırıp garibanlar baronları ayıran bir sistem olması lazım. Bugün biz ağacın dalları yerine gövdesi ile uğraşırsak meselenin çözümüne gideriz. Ülkemizin en büyük problemi uyuşturucu.

Şu an cezaevindeki %65’i uyuşturucu suçundan. Bir ülkede ekonomik sorunlarına da bakmak lazım.

Adli mahpusların içinde de uyuşturucu var. İçicilikten katalog suçları var. Örneğin bir araç seyrederken şöförün üzerinde uyuşturucu maddesi var, polisler yakaldılar yanındakinin suçsuz olduğuna bakılmadan cezaevine atılıyor bu insanlar ve bu yargılamalar sonucunda 10-12 yıl uyuşturucudan ceza alınıyor ama televizyonlarda baronlar serbest bırakılıyor. Onlarca kat fazlası yakalansa da serbest bırakılıyor. Meselenin köküne inmek lazım. “Uyuşturucu sattık, bundan geçimimizi sağladık.” Değil, inanın şu an cezaevindeki %65’i uyuşturucu suçundan. Bir ülkede ekonomik sorunlarına da bakmak lazım. Vekilim bir genç askerden geliyor, çevresine bakıyor, lüks arabalarla geziyor, maalesef kötü örnek. “Ben çalışarak bunu yapamam.” Diyor, orada bu işleri organize edenler kandırıyorlar. Gövdesi ile uğraşırsak meselenin çözümüne gideriz. Orada kardeşimiz kandırılıyor, farkında değil ki sırtında 20 yıl taşıyor. Emin olun uyuşturucuyu da çoğu içmiyor. Bu suçtan yargılananların birçoğunun eşleri annesi diyor ki:” Allah bunları satanların elleri ayakları kırılsın.”diyor kimse tasvip etmiyor, kandırılıyorlar. “Sen yakalansan da seni kurtarırız.” Diyen baronlar olduğu sürece, suça sürüklenmişler olarak, bu suça sürüklenenler çocuklar ve gençler kandırılabiliyor. Bugün Sn. Cumhurbaşkanımız: “Kandırıldım” dedi. Bana sana ayrı adalet uygulanırsa bu olmaz.

Bugün siyasetçiler Hz. Ömer’den bahsediyor, Ömer adalet demek, adalet oğluna bile adaleti uygulayan bir Ömer’den bahsediyoruz.

Bugün siyasetçiler Hz. Ömer’den bahsediyor ki sizin isminiz ömer en büyük hakkını verenin siz olduğunuzu düşünüyorum. Ömer adalet demek, adalet oğluna bile adaleti uygulayan bir Ömer’den bahsediyoruz. Sadece dini argumanlarla yaklaşmayalım. Hz. Ömer’i tanımak için adaletini sağlamak gerekiyor. Sana bana, zengine fakire ayrı olmasın, adalet herkese aynı uygulanması lazım. Baron dediğimiz insanlar öyle avukatlar tutuyorlar ki karşısındaki hakimler ne diyeceğini şaşırıyorlar. Tasvip etmiyorum. Dünyanın problemi uyuşturucu. Hakim, savcılar o avukatları iyi olunca farklı bakıyor, gariban kendini savunamayınca 12 15 yıl ceza veriyor. Bu biraz da cezayı verirken ıslah edici özelliğine bakmak lazım, hayatında ilk defa bir suça istemeden karışmış biri ile bu suçu profesyonel, meslek haline getirmiş insana aynı gözle bakılmaması lazım. Islah devletin cezadan kastı ıslah etmek değil midir? Eğer ıslah etmekse bu insanları siz on kişilik koğuşlarda, yirmi kişilik koğuşlarda elli kişi koyup, ve profesyonellerin arasına alırsanız bu insanlar ıslah olmaz. Cezaevlerinde bu insanlar yok.

Virüs 2 bin iken izne gönderdiler, vakalar 20 bine ulaştı şimdi bu insanları geri çağırıyorlar.

Bugün sosyal medya paylaşımlarından yurt dışında olan zat Sedat Peker paylaşıyor görüyoruz neler olduğunu. Bu işi profesyonel olarak yapanlar cezaevinde değiller. Bu birinci meselemiz. Sorunuza gelirsek ben biraz başına döndüm. Çok fazla platform bulamıyoruz. Pazar günü basın açıklaması yaptık orada da bunların detaylarını anlattık, geleceksek meselenin özüne Covid izni ile alakalı 91 bin mahkum izine gönderildi. Bu vakalar henüz daha yeni ortaya çıkarken Adalet Bakanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden çıkan infaz yasası ki AYM’ye de taşındı, ayrımcı biinfazdı. AYM ülkenin sigortasıdır. Buradan bununla beraber ek madde çıkardılar. Virüs nedeniyle herhangi bir ölüm ya da hastalıkla karşılaşmasınlar diye iyi halli mahkumları Covid iznine gönderildi. Bu 2’şer ay arayla ilk seferinde 7 defa daha sonra toplamda 19 aydır izindeler. Bunun nedeni virüsten korumaktı. Virüs 2 bin iken izne gönderdiler, vakalar 20 bine ulaştı şimdi bu insanları geri çağrıyorlar. Bu insanlar süreç içinde yapılan şeyler var. İzne gönderilenlerin kimlikleri gönderilmedi, Adalet Bakanlığı’na yazılar yazdık, bu insanlar hastaneye gidecekler gidemiyorlar. Bu insanlar kaçak muamelesi görüyordu, kimlikleri verildi.

30 Kasım’da işinizi, gücünüzü, ailenizi, umutlarınızı, geleceğinizi bırakarak “Gelin dört duvar arasına girin.” deniliyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: 91 bin mahkum ve ailesi büyük bir stres yaşıyor şu anda. Onların ne yaşadığını çok iyi anlıyorum çünkü bende bir cezaevi süreci yaşadım 96 gün boyunca haksız, hukuksuz bir şekilde cezaevinde olmak nedir? Cezaevinde hak ihlaline uğramak nedir çok iyi biliriz, zaten yoğun bir şekilde mahpusların haklarını gündem etmeye çalışan bir milletvekiliyim ve verdiğimiz soru önergeleri ile konuyu Adalet Bakanlığı’na taşıdık, sosyal medyadan adli mahkumların kampanyalarını, hashtag kampanyalarına eşlik ediyoruz. Bu akşam da bir hashtag kampanyamız devam ediyor, mümkün olduğu kadar yüksek sesle cezaevi yetkililerine sesimizi duyurmak durumundayız. adlimahpuslarofgtvde hashtagimize yazarak sesinizi çok etkili bir şekilde duyurabilirsiniz, ben elimden gelen tüm gayret ile bana gelen şikayetleri gündem etmeye çalışıyorum, binlerce başvuru geliyor, telefon geliyor, e mail geliyor, Twitter’dan mesajlar geliyor. Hepsini dikkatle inceleyerek bunları Adalet Bakanlığı’na sunuyoruz ve bu büyük sıkıntının bitmesini istiyoruz çünkü çok ani bir karar geldi ve onbinlerce kişi ve ailesi milyonları bulduğunu söylüyor Sn. Başkanımız çok büyük bir stres altında şu anda bugün 16 Kasım ve 30 Kasım’da işinizi, gücünüzü, ailenizi, umutlarınızı, geleceğinizi bırakarak “Gelin dört duvar arasına girin.” Deniliyor. Büyük stres yaşanıyor. Sn. Başkan Haluk Çavuşoğlu tekrar programımızda.

“6 aylık bebeğimi nasıl bırakıp gideyim.” diye mesajlar geliyor. %75’i ben gitmeyeceğim diyor.

Haluk Çavuşoğlu: Vakalar 2 bin iken izne gönderdiler, 20 bin oldu şimdi geri çağrıyorlar. Vekilim burada çok önemli ve insan haklarını ilgilendiren bir konu var. 19 aylık süre içinde kimlikleri geri aldılar, bu süreç içinde insanlar da umutlandı, virüs oldu devletimiz bize şans verdi biz de bunu iyi değerlendireceğiz dediler. 19 aylık süre içinde hiçbiri tekrardan suç işlemediler ki eğer bu işleseydi izne gelenlerin herhangi bir suç işlediğinde bütün kanallar veriyor ama izne gelen mahkumlar iyi bir şey yaptığında maalesef mahkumlara öcü gözüyle bakılıyor. Bunların içinde maalesef siz de mahkum edildiniz bir cezaya, siz böyle değildiniz. Sn. Cumhurbaşkanı’mız şiir okudu diye girdi. Olaya niye genel bakılmıyor? Siyasi tarihimizde birçok milletvekili, bürokratlar cezaevine girdi, birçok nedenle insanlar haksızlığa uğrayıp cezaevine girebiliyor. Olaya global bakmak lazım. Şu anki ceza sistemi sıkıntılı, her an herkes bir tweetten bile cezaevine girebilir. Böyle bir süreçten geçebiliyoruz. 19 ay boyunca bu insanlar iş kurdular, aile oldular, çoluk çocuk sahibi oldular. “6 aylık bebeğimi nasıl bırakıp gideyim.” Diye mesajlar geliyor. %75’i ben gitmeyeceğim diyor. 19 aydır ben ıslah oldum, cezadan kasıtsa ben cezamın büyük bölümünü yattım, bu süreç içinde virüsten dolayı Covid virüsüne dua edecek hale geldiler. İyi ki virüs geldi diyorlar. Covid devam etsin ki izinler uzasın diyorlar. Ne kadar sıkıntılı bir süreç içindeyiz.

Virüsten dolayı devlet bunları gönderdi onlar da bir şans verildi biz de bunu iyi değerlendirelim 19 aydır bir suç işlemeden ayrıldılar, iş kurdular devam ediyorlar hayatlarına.

Ölümcül virüse dua edecek hale geldik. Allah herkesi bu virüsten kurusun. 19 aydır bu insanlar herhangi bir suça karışmadılar, cezadan kasıt ıslah etmektir. Nasıl görüş var ki bu insanları geri alıyorsunuz. İnfaz yasası ile alakalı muhalefet siz de itiraz ettiniz, ayrımcı infaz dediniz. AK Parti ve MHP’nin oyları ile geçti. Bugün muhalefette bu izinlerin uzamasını istiyor. Ne için uzatmıyorsunuz? Nasıl bir beklentiniz var sizin? İnsanlar Allah’ın izni ile bir şeyler çıkacak. Bu insanların %75’i gitmeyecek. Bu virüs devam ederken insanlar nasıl gitsin? Yüzme bilmeyen insana okyanusa gir diyorsun. Bu adam boğulacak nasıl girecek? Sen bunu zorlasan da bu adam ölümle baş başa kalmak istemeyecek, gitmeyecek. Alacağı cezayı da biliyor, firara düşecek, bir sürü cezalar alacak. Siz göz göre göre insanı ölüme sürüklemenin anlamı var mı? Buradan Aile, Sosyal Politikalar, Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum. Bu konu o kadar önemli bir konu ki tüm bakanlıkları ilgilendiren konu. Aile, Ekonomi bakanlıkları. Cezaevlerine gidecekler paraları yok, ailesi nasıl para gönderecek? 19 ay boyunca bu insanlar bir hatayı yapmışlardı, ceza aldılar, hatalarının bedelini anladılar, büyük kısmını çektiler. Virüsten dolayı devlet bunları gönderdi onlar da bir şans verildi biz de bunu iyi değerlendirelim 19 aydır bir suç işlemeden ayrıldılar, iş kurdular devam ediyorlar hayatlarına.

Bazı vekiller: “Cezaevleri 5 yıldızlı otel gibi.” diyorlar. Allah rıza için yapmayın bunu, bu kadar halktan uzaklaşmayın.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sadece Adalet Bakanlığı’na değil, birçok farklı bakanlığa sesleniyorsunuz. Özellikle Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı. Aileyi korumaktan, çocukların gelişmesinden bahsediyorsunuz. Bu insanlar geri giderse 6 aylık çocuk, 5 yaşındaki çocuk nasıl büyüyecek? Bizim geleceğimiz çocuklar değil mi? Çocuklar haber kanallarını takip ediyorlar. Eğitimleri de engelleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na sesleniyorum, siz bu çocukların eğitimini engelliyorsunuz. Bakanlar Kurulu toplanıyor ne yapıyorsunuz orada? Vatandaşlar için bir karar çıkmayacaksa o kurul neden toplanıyor. İnsan haklarını ilgilendiren bir konu. Buradan bütün bakanlara sesleniyorum. İş kuran, aile kuran insanlar, Milli Eğitim Bakanlığı ortada kalacak çocuklar. Çok geniş bir alanı ilgilendiriyor. 91 bin ailesi ile beraber 1 milyon aile, kapalıdakiler ile beraber 10 milyon insan. Siyaset dini argümanlar ile gidiyor. Dünyada gayri müslim ülkeler virüsten af verdiler. Orada da emin olun siz de biliyorsunuz Avrupa’da bizim ülkemizde işlenen suçların daha fazlası işleniyor. İnsan hakları söz konusuydu. Bu insanlara virüs bulaşırsa sosyal mesafenin olmadığı bir yerde, öyle enteresan mesele ki siz de girip gördünüz ki pandemi döneminde girdiniz. Pandemiden önce de cezaevleri çok sıkıntılıydı. Revire gidemiyorlardı, bugün bazı vekiller: “Cezaevleri 5 yıldızlı otel gibi.” diyorlar. Allah rıza için yapmayın bunu, bu kadar halktan uzaklaşmayın. Cezaevleri 5 yıldızlı otel diyerek neyi kapatmayı çalışıyorsunuz? O zaman siz fabrikalar yerine cezaevleri açmayı planlıyorsunuz?

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Zaten öyle yapıyorlar.

“Virüs gelmiş affedin bizi. Bir kere affetmesini öğrenin.” Devlet vatandaşının hasmı olmaması lazım. “Devlet hepimizin devleti.”

Haluk Çavuşoğlu: Adalet Bakanı son olarak iş kurumları ile ilgili paylaşım yaptı. Bu insanlar izindeyken ailelerine bir şekilde başkalarına muhtaç etmemek adına namusu, şerefi ile çalışan insanlar. Bu insanlar geri alınırsa iyi halli mahkumlar kamu kuruluşunda çalışacak. Bu insanları bedava işçi olarak mı bakıyorsunuz? Yakamızdan kurtulun. Affetmesini öğrenelim. Sn. Cumhurbaşkanımız: “Ben yanıldım, affedin.” Dedi, tüm insanlar affetti. Ben söylüyorum: “Virüs gelmiş affedin bizi. Bir kere affetmesini öğrenin.” Devlet vatandaşının hasmı olmaması lazım. “Devlet hepimizin devleti.” Bizler vergi veriyoruz. Burada cezadan kasıt ıslah etmekse ıslah olmuş insanları geriye çağırmak, tekrardan onlara ceza vermek değil midir? Bu insanlar ıslah olmuş ve bu adamın yuvası dağılacak. “Abi ben süreç içinde ailemi zor toparladım, ayrılacaktı eşim. Tekrardan geldi güzel ailem oldu, çocuğum oldu. Tekrardan gideceğim, gitme psikolojisi ile uyuyamıyorum. Eşim bu durumdan rahatsız neredeyse ayrılacak duruma geldik. Ben ne yapacağım?” diyor. Aile, Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı. Psikoloji Bakanlığı çıksaydı keşke en yararlı bakanlık olurdu çünkü çalışma yapardı maalesef yok. Adalet Bakanlığı var adalet gözükmüyor. Aile Bakanlığı var aile kalmıyor. Nerede bu insanlar? Milli Eğitim Bakanlığı neredesiniz? Çocukların eğitimi engelleniyor. Bu olay büyük bir olay. %75’i gitmeyecek. Bu insanlar gitmediği süre içinde hastalanırsa Sağlık Bakanlığı size sesleniyorum. İnsanlar hastalandığı için firar olduğu için hastaneye gidemeyecek, göz göre göre ölümüne neden olacak. Siz vatandaşınızı böyle mi koruyorsunuz? Dünyada birçok ülke pandemi yardımı yaptı. Yardım yapacağınız en yardımı olan sizin vatandaşlarınız, size vergi ödeyenler. Lütfen bu insanlara bir kapı açın. Ayrımcı bir infaz ile kapalıda kalanlar var, 19 aydır açık görüş yapamıyor, birçok insan mağdur. Bu insanlara da bir kolaylık yapılması lazım. Nasıl 19 aydır izinde olan her suçtan; bunun içinde uyuşturucu da cinayet suçlusu da var. Her suçtan var. Biz ayrım yapmıyoruz. Niye yapmıyoruz? Bana birçok mesaj geliyor. Diyorlar ki: “Siz kimlere af istiyorsunuz?” Ben Türk Ceza Kanunu’nda sistematik problem var. Bugün Kadir Şeker’e ağlayanlar gidiyorlar “Siz af mı istiyorsunuz?” Kadir Şeker TCK 81.’den yargılanıyor. Samuray kılıcı ile öldüren kişi de o maddeden yargılanıyor. Kadir Şeker’e isterken diğeri de faydalanıyorsa orada bir mekanizma devreye girmesi lazım. Biz inanan, vicdanlı insanlarız. Kendi başımıza geldiği gibi olaylara bakarız.

Bizi ÖFG TV’ye aldığınız için çok teşekkür ederim, çok yararlı bir platform. Biz size minnettarız, Allah sizden razı olsun.

Olayın maktulü kadar mağduru da var. Bize nasıl tecavüzcüye af mı istiyorsunuz diye bilirsiniz? Devlet Bahçeli’nin yaptığı siyasi hamleleri, siyasi açıklamayı siz de yapmayın! Biz gerçek tecavüzcüye af istemeyiz ama iftiraya maruz kalanlar var. TCK’da kadın cinayeti diye madde yok! Sistematik problem var. Ben yeniden adil yargılama talebinde bulunurken açmıyorsun, af istemek zorunda kalıyorum. Bunu Sn. Devlet Bahçeli öngördü ve önümüzü açtı. 2018’den beri bu söz yerine gelmiyor. Ben ne yapayım? Beni adil yargılamıyorsun! Hiç yolumu açmıyorsun! Af da etmiyorsun, ben virüsten içeride 10 20 kişilik koğuşta 50 kişi kalacak ve sevdiğimin ölüme sürüklenmesini bekleyeyim. Hangi vicdan kabul eder? Pandemi geldi, insanlar kendi evlerinde kendileri kalamıyor! Cezaevindeki insanlar nasıl kalsınlar? Bu insanlara kulak verilsin! Ben bu konuda sizi taktir ediyorum. Allah sizden razı olsun. Zamanın Ömer’i sizsiniz. Hiçbir mahpusu ayırmıyorsunuz. Adaletlisiniz. Belki siz bu mağduriyete uğrasaydınız bugün siz KHK’lıları da savunuyorsunuz. Belki onlar sizi savunmayacak ama ben sizin olaya adaletli baktığınızı çok iyi anlıyor ve biliyorum. Bu olayın adalet üzerinden, vicdan üzerinden bakılması gerektiğini düşünüyorum. Bu olayın biz af isterken, Covid izinlerinin uzatılmasını isterken kesinlikle insan hayatına önem verilmesi gerektiği için istiyoruz. Bu insanlar ıslah oldular ki 19 aydır izinde olanlar bir suça karışmadığı gibi kapalı cezaevindekileri de Allah’ın izni ile ulaşıyor çünkü pandemi birçok insana ders verdi. Adam suç işlemeye meyilli olsa bile ölümün geleceğini anlayıp insanlar ıslah oldular. Cezaevinden fakslar geliyor. Devlet bir şans verirse Covid iznine gelenlerin 19 ayda olduğu gibi şans verirse bu insanların %75’i ıslah oldular, gelsinler ailelerine kavuşsunlar, bunlar tekrar suç işlemeyecekler. Cezadan kasıt ıslah ise bu insanlar ıslah oldular bu konuda bütün Adalet Bakanlığı’ndan, Sağlık Bakanlığı’na, Aile, Sosyal Politiklar Bakanlığı’ndan, Milli Eğitim Bakanlığı’na bu konuyu ele almalarını rica ediyorum. Sizden de Allah razı olsun bu konuyu sosyal medyaya taşıdığınız için ve bizi ÖFG TV’ye aldığınız için çok teşekkür ederim, çok yararlı bir platform. Biz size minnettarız, Allah sizden razı olsun. Bize diyorlar ki: “Siz HDP’li milletvekilleri bu konuya girerse sizin konu uzar.” Ben olaya tamamen adalet adına bakıyorum. Siz ayırmıyorsunuz, biz de ayırmıyoruz. Ben diyorum ki: “Benim TBMM’de bir milletvekilim ki ben sizi Mazlum-Der’den tanıyorum. O yüzden olaya çok global baktığınız için ben de öyle bakıyorum.” Biz siyasetçi değiliz biz insanız, vatandaşız her siyasi partiden olabilir ama bugün biz adli mahkumlarda da her siyasi partiden var ama bizi birleştiren nokta mahkumlarımız. Dolayısıyla olaya böyle bakıyoruz. Allah sizden razı olsun. Çok teşekkür ederim.

Çok ağır bir şekilde Covid önlemleri uygulanıyor! Açık görüşler 19 aydır yok! Kapalı görüşler 1.5 saate çıkarıldığı halde 30-45 dakika uygulanıyor!

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sayın başkanımızın dediği gibi; maksat insanları cezaevine koymaktan ıslah etmek, bir daha bu suçu işlemesin, adil veya adil olmayan yargılamalarla bir şekilde cezaevine koydunuz insanları. İnsanlar artık bir daha bu suçu işlemiyorsa ki başkanımız diyor ki: “Herhangi bir yeniden suç işleme yok. Yurtdışına kaçıp gitmemişlerse, burada durup iş kuruyorlarsa, hayata karışmışlarsa, çoluk çocuk sahibi olmuşsa ev, aile, yeni bir düzen kurmuş, bir iş kurup insanlara istihdam ortamı oluşturuyorsa bu insanı tekrar cezaevine atmanın anlamı nedir? Ki vakalar halen devam ediyor! Cezaevlerinde ben de kaldım biliyorum. Çok ağır bir şekilde Covid önlemleri uygulanıyor! Açık görüşler 19 aydır yok! Kapalı görüşler 1.5 saate çıkarıldığı halde 30-45 dakika uygulanıyor! Kapalı görüşlerde 2 kişiden fazla içeri giremiyor! Arada cam var neden 2 kişi? Gibi çok ağır Covid koşulları uygulanan bir ortamda izinlerin bitirilmesi büyük bir çelişki. Biz bunları hep Adalet Bakanlığı’na soru önergemizle sorduk ve Adalet Bakanı da Meclis’e gelecek önümüzdeki günlerde. 24 Kasım’da Meclis’te Bütçe Komisyon toplantılarına katılacakç. Orada da soracağız kendisine 30 Kasım gelmeden önce. Bize bir cevap gelmesi lazım. Milyonlarca insanı nasıl mağdur edecekler? Mesele adaletse, mesele suçun bitmesi ise, mesele ıslah ise, mesele adil bir yaşamsa, mesele normal bir hayatsa niye insanları çıldırtacak bir şeye imza atıyorsunuz ve sayın başkanımızın dediği gibi insanlar belki teslim olmayacaklar ve Covid olacaklar, hastaneye gidemeyecekler, yaşam hakları ihlal edilecek! Yaşam hakları, aile kurma hakları, ekonomik faaliyet yapma hakkı, eğitim alma hakkı gibi birçok hakları ihlal edilecek, çok ağır bir ihlal var karşımızda. Önemli bir tehdit var, bütün bunlara yönelik vurgular yaptı sayın başkanımız. Cezaevine dönme ihtimali olan ve bunun sıkıntısını, stresini yaşayan bir mahkum ile görüşmek isteriz.

Şu anda sigortalı işte çalışıyoruz, şu an kendimizi döndürüyoruz ama biz şu süreçte tekrardan cezaevine sokarlarsa benim borcumu kim ödeyecek?

Kemal Yıldırım:Sesimiz olduğunuz için minnettarız. Şu anda işyerindeyim, 15 dakikalık molamız vardı. Şu an arkadaşlar idare ediyorlar. Bu pandemi iznine ilk çıkanlardanız. Nisan ayında infaz yasası çıktığında ilk çıkanlardanız. Ben kapalı cezaevinden hiç açık cezaevi görmeden direkt izne çıkanlardanım. Vekilim biz ilk başta çıktığımızda 6 ay kendimize gelemedik. Güvenemedik. 2 ay sonra bizi çağıracaklar mı? diye iş kuramadık. Ben cezaevine girdiğimde benim çocuğum 8 aylıktı, benim çocuğum 3 yaşında. Çocuğum bana çok alıştı. O zamanlar bilmiyordu, şu an büyüdüğü için biliyor. 5-6 ay kendimizi toparlayamadık, bilemedik ne olacağımızı. Şu anda kendimizi sigortalı bir işe başladık. Önümüzü gördük. Sigortalı bir işe girdik çünkü evimizin giderleri var. 8-9 aydır sigortalı işte çalışıyorum. Bu süreç içinde pandemi döneminde işlerin çok yoğun olduğu zamanlarda borca girdik, kredi çektik ve şu an büyük yüklü miktarda borcun içindeyiz. Şu anda sigortalı işte çalışıyoruz, şu an kendimizi döndürüyoruz ama biz şu süreçte tekrardan cezaevine sokarlarsa benim borcumu kim ödeyecek?

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bunun cevabını versinler diyorsunuz. Madem binlerce kişi cezaevine girsin demek kolay ama iş kuran, aile kuran, çoluk çocuğu ile beraber yeni bir hayata atılan insanların sorunlarını kim çözecek? Tepeden inme bir karar diyorsunuz.

Ben uyku uyuyamıyorum.

Kemal Yıldırım: Ani verilmiş bir karar, ani bir şekilde verildi. Biz bunun bu duruma geleceğini bilmiyorduk çünkü biz kendimizi dışarıya adepte ettik. Kendi yolumuzu çizdik, işimizdeyiz, gücümüzdeyiz ama bu ani kararın bizi bu noktalara getireceğini bilmiyorduk. 2-3 günden beri ne yaptığımızı bilmiyoruz! Ben uyku uyuyamıyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sırada başka mahkumlarımız var.

Nisan ayından itibaren hiç kimse bizi arayıp da: “Ne yiyorsunuz? Ne içiyorsunuz? Siz dışarı çıktınız.” deyip aramadı.

Sami Kelhasanoğlu: Ben 3 yıl kapalı cezaevinde yattıktan sonra açığa çıkıp, açıktan pandemi izni ile dışarı çıkanlardanım. Buradaki süreçte az önce Haluk başkanım ve sizler dile getirdiniz. Öncelikle bizim ailelerimizin ve bizlerin yanında olduğunuz için sizlere çok teşekkür ediyoruz. Burada bizim sorunumuz bize dışarı çıkarken hiç kimse “Siz iş kurmayın, işe girmeyin, çalışmayın, biz sizi geri alacağız.” Demedi. Dışarı çıktığımız Nisan ayından itibaren hiç kimse bizi arayıpta: “Ne yiyorsunuz? Ne içiyorsunuz? Siz dışarı çıktınız.” Deyip aramadı. Bunlardan ziyade şimdi aradan 20 ay geçmiş, herkes işine, gücüne sarılmış. Ekmeğinin peşinde koşmuş, aile kurmuş, çocuk yapmış, çocuğu olmuş. Şimdi siz bunları tutun, tekrar geriye çağırıyoruz deyin. Buradaki süreçte bu ailelerin tekrar yıkalacağı, yuvaların dağılacağı, iş kuranların çoğunun işlerinin batacağı ve burada onlar kadar iş kuranlar kadar devletin de bütçesinin zarara uğrayacağı, kimi arkadaşımız kredi çekti, kimisi kredi kullandı. Bunların ödenmeyeceği, hiçbir şekilde burada herkesin zarar göreceği ortada. Bunları devlet büyükleri bilmiyorlar mı? Ben kendi adıma; benim daha önceden cezaevine girmeden bir işim vardı, çıktım işimi tekrar kurdum. Yaklaşık 10 tane taşeron, bu 10 taşeron ile birlikte 100 civarında personel çalışmakta ve resmi kurumların işini yapmaktayız. Ben 30 Kasım’da geri döndüğümde bu arkadaşlara ne diyip geri döneceğim ve ben bu şirketi kapatmak durumunda kalacağım çünkü ileriye dönük 3 yılım daha var. Benim gibi olan bir sürü arkadaşımız var. İlla herkes suça bulaşmadı! Herkes suç işlemedi!

Sivil toplum anlayışı ile yapıyoruz, siyasetçiyiz aynı zamanda sivil toplum ve medyayı kullanarak vatandaşın şikayetlerini iktidara, ilgili makamlara, bakanlıklara iletiyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Açık cezaevinde kalanlar veyahutta kapalıdan açığa geçen mahkumların yaşadığı izin sorununu gündem ediyoruz. Yoğun bir katılım var ve #AdliMahpuslarOFGtvde hashtagi ile çok etkili bir şekilde duyurmanızı istiyoruz, sivil toplum anlayışı ile yapıyoruz, siyasetçiyiz aynı zamanda sivil toplum ve medyayı kullanarak vatandaşın şikayetlerini iktidara, ilgili makamlara, bakanlıklara iletiyoruz. Bugün de bu gücümüzü kullanıyoruz. Hashtag çalışmasında sayın başkanımız Haluk Çavuşoğlu ile başladık, bir başka mahkum Kemal bey ile devam ettik ardından Sami bey ile devam ettik. Bu arada yeni bağlanacak arkadaşlarımız var. Biz günlerdir bize yapılan başvurulardaki insanların büyük sıkıntılarını çok iyi biliyoruz. Kimi insanlarımız bizi ağlayarak arıyor. “Ne yapacağım? Büyük stres, sıkıntıya girdim. Geceleri uyuyamıyorum. Sesimizi duyurun vekilim.” diyor. İstanbul’da miting yaptı arkadaşlarımız. Ankara’da da bir miting hazırlığı var, biz elimizden gelen tüm gayretle bu toplumda adil, eşitlikçi, huzurlu bir yaşam tesis edilmesi için gayret ediyoruz ve vatandaşımızın sesine tercüman olmaya çalışıyoruz. Burada çok büyük bir sıkıntı var. Zaten işin doğrusu adil olmayan yargılamalar var, çok ağır cezalar var. Biz bunlara da itiraz ediyoruz. Haluk başkanımız açıkladı; çok basit bir uyuşturucu suçuna çok ağır cezalar veren ama aynı zamanda baronların dışarıda lüks otellerde, birtakım yetkililer ile iş çevirmesine, paraları kırışmasına sesini çıkarmayan bir mekanizma var karşımızda. Çok kirli bir mekanizma. Kurbanları maalesef gencecik insanlar, biz cezaevlerine gidiyoruz, bu cezaevlerinde her koğuşa gidiyoruz, adli, siyasi koğuşlar hepsinde çok büyük sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Çok ağır şartlar var, tecrit içindeler, her gün sosyal medyamdan mahpusların yaşadıkları büyük sıkıntıları, dramları, ihlalleri, haksızlıkları vurguluyorum. Bana gelen mektupları çok dikkatli bir şekilde inceliyorum, okuyorum, özetliyorum. Bunlar ile ilgili soru önergeleri veriyorum. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na dilekçeler veriyorum. Basın toplantılarımda gündem ediyorum, sosyal medyamda paylaşıyorum karşımızda insanlar duruyor, insanların derdi varsa bizim için çok önemlidir. Başımızın üstündedir ve hak ihlallerini duyurmak benim için en önemli görevdir bir insan hakları savunucusu olarak. Sorunlar çok büyük ve zaman kısa bugün 16 Kasım, 30 Kasım’da işin doğrusu her şeyi bırakarak cezaevine girme durumunda kalacaklar. Mahkumlarımız ile görüştük oldukça sıkıntılı olduğunu gördük, kimisini iş yerinde yakaladık. Açık cezaevinde kalıp izne çıkan mahkumumuzu iş yerinde yakaladık, bize duygu ve düşüncelerini iş arasında açıkladı. Bunlar çalışan insanlar, Kemal bey iş yerindeydi arkadaşlarından biraz izin talep edip programımıza katıldı, bağlantımız kesildi. Daha sonra Sami bey işinin peşinde koştururken hareketli bir halde yayınımıza aldık, o da duygu ve düşüncelerini açıkladı. Bunun gibi binlerce insan olduğunu çok iyi biliyoruz, siz tüm mahkumlar adına Haluk başkan olarak son cümleleriniz ile bize beklentilerinizi açıklayın.

Haluk Çavuşoğlu:Vekilim çok teşekkür ediyorum. Birçok insan cezaevinden çıkınca “Siz gidin, çalışmayın.” Denilmedi, izindesiniz denildi virüsten dolayı kendinize dikkat edin, sağlığınız açısından. Onlar da dikkat ettiler. Sosyal mesafeye, insanların kalabalık olduğu ortamlara girmeyerek sağlıklarını korumaya, kendilerini ve ailelerinin sağlıklarını korumaya çalıştılar. 19 aydır herhangi bir telefon açıp, ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz, çalışıyor musunuz? Tekrardan suçunuz var mı? Suç işlediniz mi? Böyle bir mekanizma olmadan soru sormuyorsunuz, bu insanlar yuva kuruyor, çoluk çocuk sahibi oluyor. Arıyorsunuz: “Gelin geri dönün.” Diyorsunuz. Bu insanların %75’i “Gitmeyeceğiz.” Diyorlar. Bu Emniyet’i de ilgilendiren bir konu. Alınan bir karar tüm bakanlıkları, tüm memurları, bizim devletimizin memurlarının başka işleri yok mu? Bir sürü işleri var. Niye biz bunları bu süreçte yoralım? 91 Bin insanın %75’inin araması çıkacak.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bir de İçişleri Bakanlığı’na iş düşecek.

6 aylık bebeğini kim bırakabilir? Bakanlıklar arasındaki problemde vatandaşlar problem yaşıyor.

Haluk Çavuşoğlu: Vekilim biz görüyoruz; açıklamalarda bakanlıklar arasındaki problemde vatandaşlar problem yaşıyor. Bugün Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında geçenlerde Sn. Soylu’nun: “Metruk evleri yıkın, karar sonradan gelsin.” Kararından sonra Adalet Bakanı: “Mahkemeye uyun, hukuka uyun.” Gibi bir açıklama yaptı. Biz bakanlıklar arasındaki tartışmanın mağduru vatandaş olmasın! Biz bu insanları, bunlar bizim bakanlarımız ülkemizi yönetiyorlar, biz bağlı bulundukları partileri seçmenleri var, hiç kimse bu sebeplerden dolayı oy vermedi. Herkes daha iyi bir yaşam için, daha adil bir yaşam için oy verdi. Biz İçişleri Bakanlığı’nı ilgilendiren bir konu. 91 bin mahkumun %75’i gitmediği zaman ki bunu biz iddia etmiyoruz, izne gelen mahkumlar nasıl gitsinler vekilim? Okyanusa yüzme bilmeyen adamı atmaya çalışıyorsunuz! Nasıl gidecek bu adam? Aile olmuş, 6 aylık bebeğini kim bırakabilir? Kim bakabilir?

Ömer Faruk Gergerlioğlu:İstihdam sağlamış, işçi çalıştıran

Bugün MHP ne zaman isterse o teklifi genel kurula getirebilir.

Haluk Çavuşoğlu: Siz bir devletin normalde sosyal devlet; insanları gönderdiniz iş imkanı vermeniz lazımdı hem iş imkanı vermediniz, hem de bu insanlar kendi kurduğu işlerini dağıtmasını bu sebeple dağılmasına sebep olacak. Bu çok yanlış bir şey. Bu yanlıştan dönüleceğine inanıyorum, bu seslerimiz illa ki bu 3-4 gündür 1 milyona yakın tweet atıldı, illa ki bir yerlere de ulaşılımştır. Hala daha da devam ediyoruz. En önemlisi özellikle CHP; AKP-MHP getirsin destekleyeceğiz demişti. İnfaz yasası geldiğinde itirazı onlar yaptılar ama maalesef yaptılar. Bugün ortak noktada buluşabilir muhalefet ve iktidar. Özellikle muhalefet insanlar gitmesin, mağdur edilmesinler diyor. İktidar ne istiyor? Ben çok merak ediyorum. MHP bu konuda elinizi masaya koymanız gerekmiyor mu? En fazla sorumluluk sahibi olması gereken sizsiniz çünkü sizler bizim oylarımızı aldınız. Sayın Devlet Bahçeli Genel Merkezin önünde bir mahkum babasına “Bir daha oy için söylersen, teklifi çekerim.” Demişti, biz de Devlet Bahçeli büyüğümüz, devlet büyüğümüz tamam bir daha bu konuları dile getirmeyeceğiz dedik. Bu süreç içinde bir daha dile getirmedik. Ne oldu da af sözünü askıya aldı? Bu sebeple hem izinlerin uzamasını hem de Sayın Devlet Bahçeli’ye siyasetin en eskilerinden isterse bunu yapacağına inanıyoruz, elini masaya koymasını ve askıda olan bu teklifini kanunlaştırmasını istiyoruz çünkü vekilim bizi kimse cahil zannetmesinler, araştırıyoruz, TCK’yı ezberledik. Bugün bir teklif af tasarısı muhalefet tarafından hazırlanması için muhalefetin, iktidara gelmesi, bir sürü sebep. Biz mevcut iktidarın bunu çözeceğini biliyoruz o yüzden teklif Adalet Komisyonu’ndan da geçmiş. Bugün MHP ne zaman isterse o teklifi genel kurula getirebilir. Orada da madde ayrımı vardı. Orada da size görev düşüyor, siz de buradaki madde ayrımını engelleyecek eşit bir şekilde tüm vatandaşların, tüm mahpusların bundan faydalanabileceği bir sistem gelmesi lazım çünkü Anayasamızda eşitlik ilkesi var. Biz burada bunu söylerken tekrar ediyorum bugün Fetö sürecinde de insanların bir Bankasya’ya para yatırdı diye ceza alan insanlar var.

TCK’da sistematik problemler var, bunlar çözülmedikçe mağduriyet devam edecek, bugün af gelmesi de çözüm değil.

Siz bununla gerçekten Türkiye’yi yıkmaya çalışanı bir araya koyarsanız bu adalet olmaz! Bunların içinde TCK 314. Madde de siz de bunu yazıyorsunuz. Devletin vatandaşı ile barışması lazım. Toplumsal barış için ülkeye af gereklidir çünkü 20 yıldır özgürlükler adına gelen iktidar özgürlükler adına hiçbir gelişmede bulunmadı. İnfaz yasası zaten kendi bozdukları infaz yasasını sözde düzelterek bu insanları cezaevinden bir kısmı çıktı yoksa yaptıkları bir şey yok. 2005’te infaz yasasını değiştiren mevcut iktidar. Siz bir şey yapmadınız. Bir şey vermiş gibi; ben AK Parti’li milletvekilleri ile görüştüm, “Biz verdik, herkes çıktı.” Algısı yapıyorlar, kimse çıkmadı. Herkes cezaevinde. Vekilim benim abim 20 yıl ceza aldı, 18 yaşında gasp suçundan girdi ki şikayette yoktu. Kamu davaları ile alakalı hukuken nasıl olur bilmiyorum ama şikayetçi yok, kamudan müebbet ceza alanlar var. Bunları da dile getirirseniz çok sevinirim. Devlet burada niye böyle bir insiyatif alıyor? En azından ceza verecekse daha az ceza vermesi gerekmiyor mu? Şikayetçisi yok bu adamın. Neden bu kadar ağır cezalar? Benim abim gasp suçundan ceza aldı ki şikayetçi yoktu. Ben bunu Cumhurbaşkanımıza da anlattım 7 defa. AK Parti İl binası önünde anlattım. “Abin neden yatıyor?” dedi. Dedim ki: “Sayın Cumhurbaşkanım benim abim bir gardiyan, memur tarafından telefon sokuldu içeriye, benim abim ondan 15 yıl ceza aldı.” Vekilim Avrupa’da bu suçun cezası; tasvip etmiyorum, keşke yapmasaydı ama buradan izleyenlere de sesleniyorum; 20 kişilik koğuşta 50 kişi kalıyorsunuz haftada 1 gün ki pandemi de daha da zorlaştı telefon etme hakkınız var. Babam kalp, annem şeker hastası ki abim herkes gibi bağlıdır ailesine. Merak ediyordu, infaz koruma memuru böyle bir imkan getirmiş, hangi insan bu cezasını bilse bile almaz bu telefonu? Aldı neticesinde abime telefonlar yakalanmadı, abime 15 yıl ceza verildi. Avrupa’da bu suçun cezası yok! Eğer infaz koruma memuru bu telefonu götürmeseydi bu mahkum bu telefonu almayacaktı, benim abime 15 yıl ceza verdiler benim abim infaz yasasından covid izninde izni bitti denetimli serbestliğe geçti. 20 yıl 18 yaşında girdi 38 yaşında abim, abime denetimli serbestliğe gidip orada kamu kuruluşunda çalışması söyleniyor. Niçin bırakmıyorsunuz bu adam kendine bir hayat kursun. Kamu kuruluşunda çalışıp oradaki memura çay verip, yerleri mi silsin? Bu adam ailesine nasıl baksın? 20 yıldır ailesi ile aile olamamış. 20 yıldır benim yeğenlerimi tanımıyor. Genelleme böyle. Gerek muhattap alsınlar, sorduklarında cevap verecekleri biri var. Diyorum ki; ülkede adalet herkes için gerekli. Artık devletin vatandaşı ile barışma vaktidir, toplumsal barış için af gereklidir, bu herkesi ilgilendiren bir konu. Bugün trafikte kaza yapıp cezaevine girebilirsiniz, Peygamber Efendimiz: “Kınamayın, kınamadan ölmezsiniz.” Kınamayın arkadaşlar. Başınıza gelebilir, hiçbir suçu tasvip etmiyoruz. TCK’da sistematik problemler var, bunlar çözülmedikçe mağduriyet devam edecek, bugün af gelmesi de çözüm değil. TCK’daki sistem çözülmesi lazım önce af gelecek ki yeniden yargılama açılsın. Çözüm olarak STK’larda 20 dernek, 100 platformda genele yayacağız. Şu an Afyon’dayım. Türkiye turuna çıktık. Devam edeceğiz. Pazar günü Ankara Ulus Meydanı’nda basın açıklamamız var herkesi oraya davet ediyorum, kalabalık olduk mu güzel ses çıkıyor. Toplumsal barış için lütfen devlet yetkililerine sesleniyorum, vatandaşla barışalım, barışın ve ülkeyi daha güzel yarınlara hep beraber götürelim.

30 Kasım’daki geri çağrılmanın iptal edilmesi lazım çok net söylüyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Açık cezaevindeki izinlerin bitirilmesi konusunda çok büyük bir sıkıntı var. 30 Kasım’da mahkumlar çağrılıyor ama olacak bir şey değil! Bu konunun tekrar ele alınması ve 30 Kasım’daki geri çağrılmanın iptal edilmesi lazım çok net söylüyoruz. Ayrıca Sn. Haluk Başkan da gündeme getirdi, bunlara kesin çözüm anlamında bir af konusu gündeme gelmeli çünkü cezaevleri ağzına kadar dolu ve insanlar çok ağır sağlık hakkı ihlalleri yaşıyor ama acil sorunumuz şu anda 30 Kasım’da cezaevine girme ihtimalleri olan onbinlerce kişiyi sıkıntıdan kurtaracak bir kararı Adalet Bakanlığı’ndan bekliyoruz! Sıkıntılar anlatıldı, dernek başkanımız ve mahkumlar tarafından. Bugün de burada bitiriyoruz. Haftaya Salı günü saat 21.00’de tekrar birlikte olacağız, hepinize hayırlı akşamlar. Hoşçakalın.

Yorumlar (0)