Dr. Gergerlioğlu: "Cezaevinde KHK’lı engelli olmak en zor iş!"

HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hak ihlalleri ve önemli gündem maddeleri ile ilgili TBMM’de haftalık basın toplantısı düzenledi. Gergerlioğlu, 3 Aralık Engelliler Günü’nde engellilerin yaşadıkları sorunları anlatarak başladı. Gergerlioğlu şunları söyledi:

Vekil Haberleri 04.12.2021, 12:08
Dr. Gergerlioğlu: "Cezaevinde KHK’lı engelli olmak en zor iş!"

HDP Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hak ihlalleri ve önemli gündem maddeleri ile ilgili TBMM’de haftalık basın toplantısı düzenledi. Gergerlioğlu, 3 Aralık Engelliler Günü’nde engellilerin yaşadıkları sorunları anlatarak başladı. Gergerlioğlu şunları söyledi:

Engellilerin istihdamı oranı %19 düştü!

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler günü. Engelliler zaten sürekli engeller ile karşılaşıyor ve pandemi döneminde de oldukça ağır bir şekilde hayatları engellendi. Engellilerin istihdamı oranı %19 düştü. Bu çok önemli. Zaten iş bulma alanında son derece de dezavantajlı bir durum ve maalesef ki %19 oranında bir düşüş var ve kendilerine dağıtılan aylıklar noktasında büyük bir kayıpları var çünkü enflasyon şu anda 1 ayda %50 bir devalüasyon gelişti ve onlar şu anda çok büyük zorluklar yaşıyor. Konu ile ilgili araştırdığımızda 7 yıldır değiştirilmiyor. Krizler artan kurlar ve engelli bireylerin sağlık alanındaki bu hizmetlere erişimi iyice güleçti.  Örneğin manuel bir tekerlekli sandalyeye 7 yıldır devlet hâlâ 1200 TL gibi bir rakam veriyor. Baktığınızda bir tekerlekli sandalye 8 -10 binden başlıyor. Omurilik felçleri, idrar boşaltım işlemleri için kullandığı sondalar var. Bunlar dolar bazında gelen malzemeler. Bir kişinin bunu günde en az 4-5 defa değiştirmesi lazım. Ama sigortanın verdiği bedel yetmediği için fark ödemek zorunda kalıyorlar. Günlük olarak bunlar rutin kullanılan malzemeler. Ciddi enfeksiyon riskleri yaşanıyor. Ekonomik ve sosyal hayata katmaya dayatmalı uygulamalar hayata geçirilmeli. Kaliteli eğitim alması sağlanması, üniversite katılım oranı %1’in altında, bu sorunları çözemezsek gidebileceğimiz bir yer yok değerli arkadaşlar.

Engelliler için 2020-2021 yılı tam bir felaket.

Engelli dernekleri başkanlarından Toplumsal Haklar Ve Araştırmalar Derneği Başkanı Süleyman Akbulut demiş ki: “Bizim için 2020-2021 yılı tam bir felaket. Onlar eğitim alamadılar, okuma ve mimiklerden anlam çıkarmada zor durumdalar ve eğitim alamadılar, sokağa çıkamadılar, tedaviye gidemediler, bin TL maaş ile sorunlar çözüldü zannedildi.” Engellilerin sorunları saya saya bitmez.

Cezaevinde KHK’lı engelli olmak en zor iş!

Engelli olmak her alanda çok zor bir olay. Türkiye’de 11 12 milyon civarında engelli vatandaşımız var ve sorunları dağ gibi büyüyor her geçen gün büyüyor. Gerçek anlamda bir çözüm de ortaya konulamıyor. Engellilik zor iş. KHK ile ihraç edilmiş bir engelli olmak daha zor bir iş. Bir de Cezaevinde KHK’lı bir engelli olmak hemen hemen en zor iş. Bu gerçekten inanılmaz derecede büyük zorluklara yol açan bir durum. Hem engellisiniz hem cezaevinde engellilere göre uygun olmayan bir yerdesiniz çok zorluklar çekiyorsunuz hem de işsiz güçsüzsünüz, maddi, manevi sıkıntılar yaşıyorsunuz.

İnsanların siyasi görüşlerinden dolayı zalimliklere uğramasını kabul etmiyoruz ve bu zalimlikleri yapanların da peşini bırakmayacağız!

Benim gündeme getirmek istediğimi ikinci konu bizi çok üzen bir konu. Şu fotoğrafını gördüğünüz çocuk Ömer Faruk Turan. Bu çocuk yıllardır otistik bir çocuktu, tüm anneler için çok zor bir olay otistik bir çocuğa bakmak. Otizm için kullandığı ilaçlardan dolayı kalbinde yetmezlik gelişti, dilate kardiyomiyopati hastası oldu ve bu arada Türkçe öğretmeni babası KHK ile ihraç edildi ve 4.5 yıldır Manisa T Tipi Cezaevi’nde. Anne bir başına kaldı. Hem otistik bir çocuk hem ilaçlardan dolayı kalbinde yetmezlik başlayan bir çocuk. Sıkıntılar arttı, ilerledi, hastaneye yattı çocuk. Sürekli hastane ziyaretleri olmaya başladı ve baba da tabi ki çocuğunu görmek istiyor, ziyaretlere çocuk gelemiyor hasta. En azından hastanede ziyaret edeyim dedi, buna izin verilmedi. Çocuk yoğun bakıma yattı babaya yine izin verilmedi, çocuk iyice kötüleşti babaya Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı yine izin vermedi, ağustos ayında- aile bana ulaştı Manisa Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüm. Siz de babasınız, ben de bir babayım. Artık siyaset burada mevzu bahis değil, izin verin ölümcül bir çocuğa ziyaret izni verin lütfen dedim sayın Manisa Cumhuriyet Başsavcısı’na ve maalesef izin verilmedi. Defalarca söyledim, bakanlığa da sordum cevap almaya çalıştım maalesef hiçbir şekilde hiçbir yerden izin çıkmadı. Olacak şey değil ve bu çocuk geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Babası onu göremedi ve maalesef hayattayken baba onu göremeden yavrusunu kaybetti. Bir zalimlik daha Türkiye Cumhuriyeti tarihine kaydedildi. Bir zalimlik daha AK Parti- MHP Cumhur zulüm ittifakına nasip oldu, kayıtlarımıza geçti. Bütün bunların hukuk önünde hesabı sorulacak, yazıktır, günahtır. Bu zalimlikten başka bir şey değildir. Bakın Ömer Faruk Turan babası Murat Turan mahpus ve hasta bir çocuğu ömrünün son günlerinde ziyaret izni verilmedi, yasal olarak bu iznin verilmesi gerekiyordu, pandemi denildi. Biz biliyoruz ki istedikleri zaman mahpusları naklediyorlar sağdan sola ve başka birçok işler olabiliyor ama nuh dediler peygamber demediler, şimdi vicdanları nasıl hesap verecek bunu merak ediyorum. Aile bana ulaştığında dilate kardiyomiyopatisi nedeniyle Ege Üniversitesi’nde yattığını söylemişti ağustos ayında. “İlaçları bağlılaşıyor, sadece büyük tuvaleti için ayırıyoruz o da inat edip yapmadığı için.” Diyordu aile. Defalarca başvurular yapıldı ve çocuk hayatını kaybetti maalesef. Bu dönem bu zalimliklerle anılacak maalesef. Tüm bunları duyduğumuz zaman insanlık adına büyük bir üzüntü duyuyoruz, insanların siyasi görüşlerinden dolayı böyle zalimliklere uğramasını kabul etmiyoruz ve bu zalimlikleri yapanların da peşini bırakmayacağımızı burada net bir şekilde söylüyoruz.

Türk lirası 2021 yılında karşısında değer kaybetmediği tek para birimi 10 yıldır iç savaşta olan Suriye’nin lirası!

Bize gelen başvurulardan gündeme getirmek istediklerimiz var ama bu arada ekonomik açıdan da çok önemli sorunların yaşandığını biliyoruz. Büyük bir devalüasyon yaşanıyor, Türk lirası 2021 yılında karşısında değer kaybetmediği tek para birimi 10 yıldır iç savaşta olan Suriye’nin lirasıymış. O kadar büyük bir ekonomik felaketi de yaşıyoruz çünkü insan hakları ve özgürlüklerden uzaklaştığımız zaman olacak olanlar budur. Gördüğünüz gibi artık bizim paramız Endonezya Rupisi, Filipin Pesosu, Malezya Ringgiti, Tayland Bahtı, Mısır Lirası, Macar Forinti ayarında maalesef oralarda dolaşıyor. Hal bu. Bütün tablolar burada, bunları tetkik ettik ve gerçekten son derece vahim bir tablo ile başbaşa kaldığımızı gördük değerli arkadaşlar.

Anne baba tutukluluk zulümdür!

3 çocuklu bir anne daha cezaevinde Emine Kul 24 Kasım'da tutuklandı. Eşi de cezaevinde kendisi de tutuklandı. 3 çocukları var, tutuksuz yargılanabilir bu tür anneler çünkü baba da yok ortada anne de cezaevine girmiş durumda. Bunlar olacak işler değil. Yurtdışı yasağı verilsin en fazla elektronik kelepçe ile evde tutarsın ama çocuklarından ayırmamalısın çünkü bir mahkûmiyet yok. Emine Kul’un çocukları var, Mahir 5 yaşında, Esma 11 yaşında, Zehra 14 yaşında kaldı. Anne babasız kaldılar. Bizim vicdanımızın kabul edeceği hadiseler değil biz bunlara itiraz etmeye devam edeceğiz değerli arkadaşlar.

Ülkemizde ev kiralamayacak hale geldik

Bize gelen ihlaller ile ilgili bilgiler vermek istiyorum. Biz yoğun bir şekilde başvuru alan bir milletvekiliyiz ve sizlere bu konularda bilgi vermek istiyorum. Ekonomik sıkıntılar kira fiyatlarına da yansıdı. Bize Antalya/Alanya bölgesi ve diğer turistik bölgelerden şikayetler geliyor. Kurun artması ile emlak sektörü cebini dolduruyor ama bizler mağduruz diyor vatandaşlar. Ülkeye döviz giriyor, zengin daha çok zengin fakir daha çok fakir olmaya başladı. “Bizler başka ülkelerde ev alamayız buna alışkanlık fakat ülkemizde ev kiralamayacak hale geldik. Bu işi fırsata çeviren insanlar kiracıları çıkartıp fahiş fiyatlarla yeni yabancı kiracılar buluyor.” Diyor. Bakın Antalya halkı bu konuya belediyeden veyahut bu kira düzenlemelerine Meclis mi düzenleme getirir, bu konuda düzenleme yapın diyor. biz de tüm yetkililere bunu hatırlatıyoruz, vatandaşlar turistik bölgelerde zor durumda mülk sahipleri, turistik tesisler rahat, dolar ve euronun artması ile daha çok para kazanıyorlar ama Türkiye halkı bu noktada son derece büyük sıkıntılar çekiyor.

Ahmet Dizlek 2 yıla yakın mide kanseri teşhisi olduğu halde ne kemoterapi alabilen ne cerrahi ameliyat olabilen ne radyoterapi alabilen bir hasta!

Ahmet Dizlek Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yatan bir hasta, daha önce de gündeme getirmiştik. Çok vahim bir vaka. 2 yıla yakın mide kanseri teşhisi olduğu halde ne kemoterapi alabilen ne cerrahi ameliyat olabilen ne radyoterapi alabilen bir hasta. Boş yere cezaevi hastane arasında 80’den fazla gidip gelmiş ve ne çıktı derseniz hiçbir şey çıkmamış. Biz devreye girdik ameliyat noktasında çok baskılar yaptık, gündeme getirdik, Adalet Bakanı’nın yüzüne karşı da bu vakayı söyledim. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi yetkilileri ile de görüştüm, nihayet ameliyatı yaptırılabildi çok büyük gecikme ile. Sonrasında kısa bir sürede taburcu edilip koğuşuna gönderildi, koğuşunda enfeksiyon kaptı ve zayıflamaya başladı, yeterli diyeti alamadığı yönünde şikayetler var. Biz Adalet Bakanlığı’na tekrar hatırlatıyoruz, el insaf. Skandal bir vaka 2 yıl boyunca teşhis olduğu halde ameliyatı yapılamayan bir hastaya bizim zorlamamızla ameliyat yapıldı, sonrasında da halen ameliyat yapıldıktan sonra da ihlaller devam ediyor. Tüm kamuoyunun dikkatine sunuyorum. Milyonlarca insanın bunlardan haberi olmuyor ama bizim haberimiz oluyor. Hiçbir şekilde kimlik sormuyoruz. Mahpusların sağlık hakları noktasındaki ihllaler en ön planda ve bu konudaki ihlaller bizim yüreğimizi yakıyor gerçekten. Ben bir hekim olarak bu evraklara baktığımız zaman inanamadım gözlerime. İki yıl boyunca teşhisten sonra nasıl olurda tıbbi bir gerekli işlem yapılmaz, gerçekten vahim bir vaka. Yetkililere tekrar hatırlatıyorum bu kadar bizim ittirip kaktırmamızla ameliyat olması sonrası ihlaller devam ediyorsa hayret ediyorum. Bu kadar da sorumsuzluk olmaz. Kocaeli Üniversitesi’ni, Adalet Bakanlığı’nı, Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi yetkililerini göreve davet ediyorum, bir insan göz göre göre ölmemeli!

Böyle çok zalimce uygulamalar ile maalesef eczanecilerin de bir kısmına yönelik vahim ihlaller yaşattırılıyor!

Eczacıların sorunları var. Terör örgütü üyeliğinden soruşturma açıldı, HAGB verildi, SGK eczane sözleşmesi yapmıyor. HAGB’ye karar verilmiş ama SGK buna rağmen sözleşme yapmıyor, bu nasıl bir şey. Ortada kesin bir ceza yok. Hüküm geriye bırakılmış. “Tekrar yaparsan bu cezayı uygularız.” deniliyor. Buna rağmen niye sözleşme yapıyorsun ey SGK? “Dava aç kazan öyle yaparım.” demiş SGK, dava açmışlar İstinaf ’tan ret gelmiş, üst mahkemeye başvurmuşlar. Eczaneyi bir sene önce ruhsat askıya alındı çok zarar edildi ilaçların miatları geçti bankalara borçlar ödenemedi, 4 elemanı işsiz kaldı. Böyle çok zalimce uygulamalar ile maalesef eczanecilerin de bir kısmına yönelik vahim ihlaller yaşattırılıyor.

Affın gerekliliği kaçınılmaz!

Af istekleri yoğun bir şekilde var. Mahpusların af istekleri çok yoğun bir şekilde bize geliyor. Cezaevleri ağzına kadar dolmuş, taşmış durumda. Cezalar genel olarak çok ağır cezalar verilmiş. Türkiye’de sosyal adalet ile ilgili siyasal meseleler ile ilgili sorunlar var ama verilen cezalar gerçekten çok ağır, fazla. O yüzden bir affın gerekliliği kaçınılmaz. Bu bir gerçek. Bu noktada bir gündem oluşturulmaya çalışılıyor, ben de destek veriyorum çünkü cezaevlerinde bir potansiyel mahpus sayısı var ama bunun çok üstünde yatan mahpus var şu anda.

Kahramanmaraş Türkoğlu Cezaevi’nden çok şikayetler alıyoruz, çok ihlallerle tanıdığımız bir cezaevi. A’dan Z’ye kurulduğu günden itibaren birçok ihlal başvurusu aldığım bir cezaevi, bunu kabul etmiyorum. Rıdvan Kaya ve yakın arkadaşlarına darp, hakaret ve işkence yapıyorlarmış. “Meclis’e taşıyıp sesimiz olun.” Demişler, Kahramanmaraş Türkoğlu Cezaevi L Tipi C-15 koğuşunda yatıyormuş bu kişi.

Diş hekimi dişi kırılan mahpusun tedavisini yapmamış!

Sincan 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde diş tedavisi ile ilgili sorunlar var. Diş hekimi dişi kırılan mahpusun tedavisini yapmayarak diş ipi kullanıp “İdare edeceksin, dolgu yapmam.” Tarzında bir tavır göstermiş. Bu diğer tutuklulara da söylenmiş. Bu davranış insan haklarına aykırı bir davranış. Tutuklu olabilirsiniz ama insan haklarınız çiğnenmemeli, tehlikeli tutuklu şeklinde tecritte tutularak zaten yeterince işkence yapılıyor insanlara, sağlık hakları ile ilgili muayenelerde de hipokrat yeminine uymayan muameleler ile maalesef ihlallere uğruyor bu kişiler. Biz buradan tekrar duyuruyoruz, Aydemir Taşçı’nın diş tedavisi yapılması lazım, birçok cezaevinden de özellikle diş muayeneleri ile ilgili sıkıntıların had safhada olduğunu öğreniyoruz bu konuyu Adalet Bakanlığı’na tekrar bildirmiş olalım.

“Eşim Fatih Dumlu hakarete, şiddete maruz kaldı.”

Bir kötü muamele ihlal başvurusu, 31 Ağustos 2016’da gözaltına alınan, 30 gün Kom’da kalan bir kişi için; “Eşim Fatih Dumlu hakarete, şiddete maruz kaldı. Öğretmen mesleğinden ihraç edildi ve yıllardır Konya Çatı Davası’nda 500 kişiye yakın kişi ile yargılanma süreci spor salonunun mahkemeye dönüştürüldüğü ortamda başladı, cezaya çarptırıldı, yıllarca Mardin Mazıdağ’da görev yapmıştı, şu anda terörist iddiası ile tutsaktır, iki evladımız ile maddi manevi haddinden fazla sorunlar yaşıyoruz ve cezası 2 Ekim 2021’de dolmuş. 5 yıl cezaevinde kalmış, haziran ayında Yargıtay dosyayı onadığı halde bunu Eylül’de duyurdu. Eşimle beraber onlarca kişi cezaları bittiği halde halen tutsak olarak bekletiliyor.” Denetimli serbestlikleri verilmiyormuş. Kabul edilecek bir durum değil. Ülkede Yargıtay’ın kararları geciktirilmesinden veyahut da cezaevi gözlem kurullarının keyfi muamelelerinden disiplin suçu olmayan kişilerin denetimli serbestliğin verilmemesi gibi had safhada. Bu kişi gibi binlerce kişi var el insaf. Çok büyük haksızlıklar ve zulümler yapılıyor. Cezaevi gözlem kurulları ikinci mahkemeler olmuş durumda, kafalarından keyfi kararlar ile zulmediyorlar. Bunların peşini bırakmayacağız, tüm bu zulmeden yetkilileri ifşa etmeye devam edeceğiz, yarın öbür gün bu kişiler yargılanacaklar bunu bilsinler!

Ayşe Özdoğan oğlu Burak Özdoğan’a kavuştu. Allah’a şükürler olsun!

Ben size sonunda haftalardır, aylardır andığımız bir kişinin mutlu son ile biten tablosunu göstermek istiyorum. Ayşe Özdoğan oğlu Burak Özdoğan’a kavuştu. Aylardır bu konuyu gündem ediyorum. Ayşe Özdoğan 4. Evre maksiller sinüs kanseriydi ve zulmen cezaevine atıldı, aslında infaz erteleme alması gerekiyordu, ikinci başvuru sonucunda infaz erteleme aldı büyük bir sevinç yaşadık şu anda tahliye edildi ve evinde ama gerçekten çok büyük sıkıntılar çektirdiler ona. Hiçbir şekilde cezaevine girmemesi bu stresleri kanserli hali ile yaşamaması gerekiyordu ama ona bunu yaşattılar kendisi bu fotoğrafına attığı tweetin altına da şu ifadeleri yazmış; “Bir damla su için göklere bakacaksın bazen, Yıldızlara dil dökeceksin sessizce. İncecik damarlarını Sert derinliklere salacaksın. Yaşamak kolay değil ağacım, Yaşayacaksın. Hiçbir ayrım gözetmeksizin beni bir insan, bir hasta, bir kadın olarak destekleyen ailemin yanında tedavi olmama vesile olan, farklı görüş ve bakış açısından bütün siyasi, sanatçı, aktivist, gazeteci herkese çok teşekkür ederim.” demiş Ayşe Özdoğan hanımefendi. Geçmiş olsun Ayşe Hanım. Allah size şifalar versin, dileğimiz bu. Size çok sıkıntı çektirdiler, umarım bundan sonra bu sıkıntılar biter. Siz de aileniz ile birlikte mutlu, mesut bir hayat yaşarsınız ve hastalığınız da şifaya kavuşur diye umut ediyorum.

Bu kadar keyfi bir devlet ile karşı karşıyayız!

Covid izinleri uzatıldı, 30 Kasım itibariyle cezaevine gireceğim diyen mahpuslar için büyük bir sıkıntı vardı, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü çok geciktirdi açıklamayı, insanlar büyük bir sıkıntı ile bizi aradılar, son ana kadar açıklama yapılmadı bu da Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün büyük bir ayıbıdır. Son saniyeye bu açıklamalar bırakılmaz. Ağrı’dan kalkıp Çanakkale’ye gidecek insanlar, bu böyle olur mu ama böyle yapıyorlar. Bu kadar keyfi bir devlet ile karşı karşıyayız maalesef.

TRT-Digitürk Harbiyeli öğrenciler duruşmasına katılacağım diye duruşmayı sonlandırdılar!

Bu üzücü haberlerden sonra bir de güzel haber verelim. Perşembe günü duruşmaya katılacaktım TRT-Digitürk Harbiyeli öğrenciler duruşmasında önemli bir gelişme yaşandı çarşamba günü bitirildi duruşma ve 10 öğrenci tahliye aldı, bu güzel bir gelişme. Biz bu konuyu takip etmeye devam edeceğiz ve tüm masum öğrencilerin serbest bırakılması gerektiğini söylemeye devam edeceğiz. İnanılmaz bir şekilde 5,5 yıldır, bu öğrenciler mağdur edildiler, büyük bir zulüm yaşadılar. Şimdi de “Pardon, sizi bırakıyoruz.” deniliyor. Geri kalan tüm Harbiyeli öğrencilerin de serbest kalması gerektiğini net bir şekilde söylüyorum değerli arkadaşlar.

Yaşlı ve hasta bir kadın örgüt üyesi diye ceza aldı

Size bir barış annesi Makbule Özbek’in fotoğrafını göstereyim, barış annesi Makbule Özbek ceza aldı örgüt üyesiymiş. Düşünün yaşlı ve hasta bir kadın örgüt üyesi diye ceza aldı. Yakınlarınızın örgüt ile veya başka birileri ile alakalı olması sizin örgüt üyesi olduğunuzu mu gösterir? Değerli arkadaşlar bu nasıl bir mantıktır? Nasıl bir hukuktur? Bir anne çocuğu bir yerlerde diye o da örgüt üyesi diye mi anılır? Olacak iş değil! Maalesef Makbule Özbek örgüt üyeliği iddiası ile yargılandığı davada 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi, hastalıkları var umarım cezaevine girmez, şu anda bu cezayı aldı, İstinaf ve Yargıtay var ama biz bunu duyurarak Türkiye’de tüm dünyaya duyurmuş olalım. Türkiye’de böyle 72 yaşında, 80, 90 yaşındaki insanlar terörist ilan ediliyor. En az 2 milyon kişiye terör soruşturması açılmış durumda. İktidarın iddiasına göre kendisine muhalif olan herkes terörist.

Figen Çapkur çıplak aramaya uğratılarak cezaevine atılmış

Figen Çapkur hipertansiyon ve şeker hastası. 13 yaşında epilepsi hastası ve bakıma muhtaç bir kızları var. Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan Çapkur’un infazının ertelenmesini talep ediyoruz. Böyle bir kampanya da var, Figen Çapkur’a özgürlük kampanyası buna bende destek veriyorum çıplak aramaya uğratılarak cezaevine atılmış, bir mazlum kadının eşi de cezaevinde çocukları var ve oldukça büyük zorluklar yaşıyor. Cezaevinden de bize mektup gönderdi orada yaşadığı zorlukları geçen hafta da anmıştık.

Kürtçe ‘den rahatsız olan bir anlayış var!

İlyas Arat Balıkesir Bandırma Cezaevi'nde annesi Türkçe bilmediği için telefonda Kürtçe konuşuyordu görevli bundan rahatsız olmuş. Eli cebinde diye telefon kesilmiş. Bir de üstüne dayak yemiş. Değerli arkadaşlar Türkiye'de 21. yüzyılda 2021 yılında maalesef bu olaylar devam ediyor hani “Buna inanamıyorum şu bu.” demeyin çünkü ben o aile tarafından kayda alınan telefonu da dinledim görevlinin hitap tarzını da o kayıttan dinledik. Hani Kürtçe ‘den rahatsız olan bir anlayışın bahane bulma yönelişini de orada net bir şekilde görmüş olduk.

Mustafa Kabakçıoğlu vakasını Adalet Bakanı’nın yüzüne sordum ama hala bir cevap yok.

Mustafa Kabakçıoğlu vakasını Adalet Bakanı’nın yüzüne sordum ama hala bir cevap yok. Burada tekrar soruyorum Ağustos 2020 yılında beyaz plastik sandalye de hayatını kaybeden Gümüşhane cezaevindeki Mustafa Kabakçıoğlu hadisesi ile ilgili bir gelişme halen yok. Çok dramatik bir görüntüydü, tüm Türkiye ve dünya bunu konuşmuştu ama Adalet Bakanı bu konuda tek bir kelime etmiyor. Sayın Sanchez Amor Avrupa Konseyi raportörü kendisi de bana bu kişinin soruşturması ile ilgili akıbet ne oldu diye sormuştu ama Adalet Bakanlığı halen bu konuda bir açıklama yapmıyor Abdülhamit Gül niye açıklama yapmıyorsunuz sizin yüzünüze de soruyorum defalarca soruyoruz ve sümenaltı etmeye çalıştığınız bir dosya olduğunu da net bir şekilde görüyoruz ama biz peşini bırakmayacağız bunu da bilin.

Açık görüşe gidenler son derece sıkıntılar yaşıyor hem yarım saat hem eşlerine çocuklarına yakınlarına sarılma imkânı bile verilmiyor!

Açık görüşler başladı, baskı yapıp başlattığımız açık görüşler başladı ama nasıl başladı. Bir sürü engellemeyle “Mahpusa sarılmayacaksın yok şöyle olacak yok böyle olacak PCR yaptıracaksın şu bu.” tarzında küçük çocuklara bile bu dayatılmaya çalışılıyor. Altı yaş üstü isteniyor ve açık görüşe gidenler son derece sıkıntılar yaşıyor hem yarım saat hem eşlerine çocuklarına yakınlarına sarılma imkânı bile verilmiyor. Bu konuda çok büyük ihlaller var çok başvuru alıyoruz. “İçeridekiler açıklandı bizde aşılandık aşısızlar test verecek ama tüm bunlara rağmen çok büyük engellerle karşı karşıyayız diyorlar.”

Çocuk ağlıyor “Baba” diyor baba çocuğunun durumunu büyük bir endişe ile merak ediyor

Mithat Talha Güllüce adrenolokodistrofi hastası babası Patnos cezaevinde kendi ailesi Düzce'de oturuyor babanın en azından Düzce cezaevine nakli için çok gündem ettik aile başvurular yaptı çünkü Anne hasta bir çocukla Patnos'a gidip gelmesi çok zor ama bütün bunlara rağmen baba halen Patnos’tan Düzce nakli edilmiyor uyduruk gerekçelerle nakledilmiyor, bu kadar sıkıntı da bir aile anne ne yapacağını bilemiyor, çocuk böyle hastanede yatıyor ağlıyor “Baba” diyor anne çocuğundan dolayı babaya bile gidemiyor. Çocuk ağlıyor “Baba” diyor baba çocuğunun durumunu büyük bir endişe ile merak ediyor o zindanda böylesi bir dram yaşanıyor. O kuyuların dibinde ki insanların dramını kimse duymuyor belki ama biz duyuyoruz ve sizlere aktarmaya çalışıyoruz.

Engelli mahpuslar artık vasileri olmadan paralarını çekemiyor

Ceza İnfaz sisteminde Sivil Toplum Derneği tutuklu olan engelli mahpuslar maaşlarını PTT'den herhangi bir şartnameye bağlı olmadan alabilirken hükümlü engelli mahpuslar artık vasileri olmadan paralarını çekemiyor. Bakın engellilere yönelik bir iyileştirme daha iptal edilmiş bunu ne zaman konuşuyoruz? 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde. CİSST’in böyle bir açıklaması var. Engellilerin durumu ile ilgili atıp tutan yetkililere hükümlü engelli mahpusların artık vasileri olmadan paralarını çekememelerini hatırlatmış olalım. Bu konuda bir çözümü en azından bugün sağlasınlar.

Açık görüşler 30 dakika ile sınırlandırılmış durumda. Kapalı görüşler bir buçuk saat ama 30-45 dakika uygulanıyor. Bütün bunlar bir büyük haksızlıktır.

İmralı’daki tecridin de kaldırılması gerek ve Kürt meselesinde çatışma yerine çözümünün açılması gerek!

İmralı'da tecrit devam ediyor. Avukat görüşleri engellenmiş durumda cezaevlerinde tecrit ağır bir şekilde devam ediyor. Kürt meselesinin çözümü için konuşmak gerekiyor tecritle bir sonuç alınmaz. Konuşmak, tartışmak, yol almaya çalışmakla bu mesele hallolur. O yüzden biz İmralı’da ki tecridin de kaldırılması gerektiğini ve Kürt meselesinde çatışma yerine çözümünün açılması gerektiğine vurgu yapıyoruz.

Görüntülü görüşme terör suçlarından yatanlara verilmiyor. Bu da kabul edilecek bir durum değil!

Görüntülü görüşme konusu her mahpusa görüntülü görüşme veriliyor. Terör suçlarından yatanlara verilmiyor. Bu da kabul edilecek bir durum değil! Bunu da gündem etmiş olalım. Avukat Gizay Dulkadir ben bu meseleyi gündeme getirdim de şöyle bir değinii de bulunmuştu. “Evet dün Silivri cezaevindeydim ve aynı uygulamanın 3 No’lu da yapılacağını duydum. Hangi mantıkla görüntülü görüşme hakkını terör suçlarından yargılananların elinden alıyorsunuz? Bunun akılla izah edilebilir bir yanı yok. Düşman ceza hukuku uygulamasıdır bu.” demiş Sayın Avukat Gizay Dulkadir mahpusu da cezalandırmak mahpus yakınını da cezalandırmak. Zalimliğin bir başka çeşidi. Zaten adil olmayan yargılamalarla terörist ilan ediyorsunuz daha sonra “Sen teröristsin senin yakınlarında görüntülü görüşme hakkı yok.” diyorsunuz A'dan Z'ye zalimlikler ile uğraşıyorsunuz.

Cezaevindeki insan için açık görüş ne kadar önemli bunu çok iyi biliyoruz

Isparta E Tipi Kapalı Cezaevi'nden bir başvuru gelmiş. “Açık görüşte sarılıp temas ederseniz disiplin cezası alırsınız.” denmiş. Sincan Cezaevi'nde ise sarılıp temas etmeye izin verilmiş cezaevleri arasında da böyle farklı uygulamalar var. Biz aşı madem yapılmış herkese, PCR testleri yapılarak alınıyor ya ne olacak yani insanlar bir sarılsın iki yıla yakındır insanlar babalarına sarılmamış, eşlerine, çocuklarına sarılamamış olacak iş mi? Cezaevindeki insan için ne kadar önemli bunu çok iyi biliyoruz. Ben de çok iyi biliyorum cezaevinde kaldım ve o dönemde de hiç açık görüş yapamadık, kapalı görüş ile açık görüş arasında çok büyük bir fark olduğunu da orada yakinen gözlemledim.

Kocaeli ve İstanbul'da 12 arkadaşımız uyduruk gerekçelerle gözaltına alınmıştı.

Kocaeli'nde geçtiğimiz günlerde cuma günü söylemiştim. Bir gözaltı işlemi yapılmıştı. Kocaeli ve İstanbul'da 12 arkadaşımız gözaltına alınmıştı, uyduruk gerekçelerle. Neden şu Derneğe üye oldun? Neden bu derneğin faaliyetlerine Mahpuslarla Dayanışma Derneği’ne niye üye oldun, yardımcı oldun gibi suçlamalarla terörist ilan edilmeye çalışılmışlardı. Zaten uyduruk bir suçlamaydı ve arkadaşlarımız gözaltından serbest bırakıldı ama büyük bir mağduriyet yaşatıldı. Kocaeli HDP il ve ilçe yönetimlerimizdeki arkadaşlarımıza bu yaşatıldı kendilerine geçmiş olsun diliyorum ve bütün bu muameleler karşısında net bir şekilde duracağımızı kesinlikle kabullenmeyeceğimizi partimize yönelik tüm baskılara karşı oldukça haklı cesur ve nitelikli bir karşı duruş da duracağımızı buradan söylemiş olalım.

Uygur Türklerine karşı olan MADO’nun kadayıfları Meclis menüsünde hala var mı?

Biz Meclis Başkanlığı’na şunu sorduk; MADO Dondurma sahipleri aynı zamanda MADO kadayıfta yapıyor ve meclise bu kadayıfları veriyor Fakat MADO 'nun sahibi Uygur Türkleri ile ilgili çok üzücü kelimeler sarf etti biz bundan dolayı Meclis Başkanlığı’na: “MADO kadayıfları Meclis menüsünde hala var mı?” diye sorduk bunun peşindeyiz. Bu kadar açık bir şekilde Uygur Türklerine karşı soykırım yapan Çin Devleti’nin yanında yer alabilme cüretinde bulunuyorsa bunun bedelini de öder MADO’ya buradan da söyleyelim. MADO Meclis’e kadayıf göndererek ve hatta piyasada bir isimle bu satışlarına bu şekilde devam ettiriyorsa bunu da bilsin ki; biz de kendisini protesto etme hakkımız var ve bu açıklamaları içinde bir yaptırım uygulanmasını Meclis Başkanlığı’na hatırlattık bunun peşindeyiz.

20 Eğitim-Sen üyesi arkadaşımız takipsizlikle sonuçlanan bir gözaltı işlemi sonrasında ihraç edildiler Bakanlık kararıyla!

Diyarbakır'dan üzücü bir haber geldi 20 Eğitim-Sen üyesi arkadaşımız takipsizlikle sonuçlanan bir gözaltı işlemi sonrasında ihraç edildiler Bakanlık kararıyla. KHK’lar bitti sanmayın bakanlık kararlarıyla binlerce kişi ihraç ediliyor arkadaşlar. Sessiz sedasız KHK’ların nasıl bir zulüm olduğunu biz yıllardır anlatıyoruz, belki bazılarında yeterli duyarlılık oluşmadı ama bilin ki keyfiyet hala devam ediyor. OHAL zulmü hala devam ediyor. KHK zulmü hala devam ediyor ve en son Diyarbakır'da 20 öğretmen arkadaşımız. Herhangi bir ceza şu bu olmamasına ve dosya takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen Bakanlık kararıyla ihraç edildi. Böyle yargısız infazlarla dolu bir Türkiye'de yaşıyoruz.

JİTEM Turkey hesabının sahibi MHP ile ilişkisi olan Kayseri'de yaşayan bir esnafmış.

Bir de böyle sosyal medyanın hackerları var, binlerce kişiye işte tehdit mesajları gönderen. Jitem Türkey isimli bir hesap var bu hesap ortaya çıkarılamıyordu ve sonunda kendi asıl hesabından attığı bir mesaj sonrasında yakalanmış. Kimmiş bu kişi? Binlerce kişiye ölüm tehdidi gönderen iftiralar yapan hakaretler yapan JİTEM Turkey hesabı kimmiş? MHP ile ilişkisi olan Kayseri'de yaşayan bir esnafmış. Bu kişi bize de ölüm tehdidi yollamıştı. Bizde bu konunun yasa önünde, yargı önünde takipçisi olacağız ve böyle bu tehditlerin yanlarına kalmayacağını görmüş olacaklar.

Yasin Ugan'ın kaçırılarak işkence edilip ben ve Sayın Sezgin Tanrıkulu’ya yönelik iftira atması “Fetö'cü” demesi istenmiş!

Bize yönelik bir bir işkence altındaki kişinin Yasin Ugan'ın kaçırılarak işkence edilen kişinin ben ve Sayın Sezgin Tanrıkulu’ya yönelik iftira atması “Fetö'cü” demesi istenmiş ve bu kişide daha sonra kendisine işkence altında yazdırılan bu ifade karşısında avukatını bilgilendirmiş. “Bana işkence ile böyle bir ifade imzalattılar.” Demiş. İşte Türkiye'deki hukuksuzluğun vicdansızlığın boyutu bu. Zulme uğrayan insanların durumunu gündeme getirdiğiniz zaman birtakım karanlık güçler, insanları kaçıran ve işkence eden ve bu konuda sessiz kalan karanlık güçler maalesef ki sessiz kalıyorlar ama onlar bir gün mutlaka bu konuda hesap verecekler. Hiçbir şekilde bu itibar suikastine izin vermeyeceğiz.

Mağdurun mazlumun kimliğini sormadan elimizden gelen mücadeleyi sergiliyoruz

Biz hizmetimizi görevimizi yapmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlar bu konuda gerçekten sizlerden aldığımız güçle ve dualarla elimizden gelen tüm hizmeti yapmaya çalışıyoruz. Mağdurun mazlumun kimliğini sormadan elimizden gelen mücadeleyi sergiliyoruz sizlerden de her zaman için destek ve dua beklerim.

Polisler: “Sen kimsin korna basıyorsun.” diye saldırıyorlar.

Bakın polis şiddeti. “Abim arabasını park etmek için sitenin önüne yaklaşıyor o sırada polis çapraz fark etmiş arabasını. Abim bir kez kornaya basıyor polisler: “Sen kimsin korna basıyorsun.” diye saldırıyorlar. “Kimlik ver GBT yapacağım terörle bağlantılı çıkarsan seni bilmem ne yaparız.” diye küfürler ediyorlar.” Bakın değerli arkadaşlar bu tür polis şiddeti vakaları arttı. Böyle bunlar o sırada birisi tarafından kameraya çekilince ortaya çıkıyor çekilemezse yandınız. Siz yediğiniz dayakla küfürle kalıyorsunuz. Hatta bazen polis çekiyor tabancasını öldürüyor. Ne oluyor?

Çetin Kaya'nın kelepçelenmiş halde ensesinden vurulduğu iddia edildi

Kadıköy'de dur ihtarına uymadığı iddia edilerek polis tarafından vurulan Çetin Kaya'nın kelepçelenmiş halde ensesinden vurulduğu iddia edildi. Biz bu konuyu takip ediyoruz konu hakkında soru önergesi verdik ve bu korkunç iddiaların araştırılması ve bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğini söylüyoruz. Kimi zaman bu tür kameralara yansıyan polis şiddeti görüntülerinden sonra polisler açığa alınıyor ve hani iş giderildi sanılıyor. Öyle değil, biz bu konuda adli soruşturmanın başlatılması ve cezaların verilmesi gerektiğini cezasını politikalarını kabul edilemez olduğunu söylüyoruz.

Bu konuda ETHA Muhabiri Nadiye Gürbüz Göztepe'de dur ihtarı cinayeti olarak yansıyan olayla ilgili çok önemli iddialar ileri sürüyor bu konuyu da takip etmek gerekiyor. Biz elimizden geldiği kadar takip ediyoruz.

Diyarbakır Barosu'nda Adalet nöbetinde olan annelerin sesini duyun diyoruz. Cezaevinde çocuklara eşlerinin ihlallere uğradığı anneler Diyarbakır Barosu'nda Adalet nöbetinde onlarında sesini duyulması gerektiğini söylüyorum.

Hiç yüzünüz kızarmadan kalkıp bu cümleleri söyleyebiliyorsunuz.

Adalet Bakanlığı Bütçe görüşmelerinde AK Partili bir vekil Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi: “HDP'li Gergerlioğlu’nu içeri alanda hâkim de dışarı salan da hâkim. Demek ki ülkede demokrasi hukuk varmış.” Demiş. Ya Allah aşkına size rağmen, sizin hukukunuza rağmen, sizin Bakanlığınıza rağmen, tüm yargıdaki cinayetlerinize rağmen Anayasa Mahkemesi kararıyla dışarı çıktım ve tekrar vekilliğe döndüm. Hiç yüzünüz kızarmadan kalkıp bu cümleleri söyleyebiliyorsunuz.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop sanki bu rezillik olmamış gibi herkese "Operasyonu kerahet vaktine planlamıştık" açıklaması yapıyormuş.

90 bin oy almış halkın vekiline sahte tutanak bahane edilerek sabahın köründe kumpas kuran 158 polisle operasyon yaptıran ve bana namazımı kıldırmayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop sanki bu rezillik olmamış gibi herkese "Operasyonu kerahet vaktine planlamıştık" açıklaması yapıyormuş. Meclis Başkanı da herkese böyle yaptığı A'dan Z’ye hukuksuzluklar dan sonra yok benim kılamadığım sabah namazı kerahet vaktinde mi değil mi bunun tartışmasını yapıyor. Bu kadar trajikomik bir anlayışta olan, kafasını kuma gömmüş, anlayışlı olan kişileri de buradan kınıyorum ve hani kendi dediklerine inanmayan bu insanları bu güce bu kadar tapar bir halde olmasını da üzüntüyle, esefle karşıladığımı söylemek istiyorum.

Öğretmenlerimiz ya atanamıyor atansa bile mobinge uğruyor veyahut da açığa alınıyor, KHK ile ihraç ediliyor

Öğretmenler günü kutlanıyor ama öğretmenlerimiz ya atanamıyor atansa bile mobinge uğruyor veyahut da açığa alınıyor, KHK ile ihraç ediliyor veya düşük ücret alıyor. Öğretmenlerin sorunları bitmiyor, öğretmenlik yapamayanların sorunları da bitmiyor yine aynı şekilde çalışma izni alamayan binlerce öğretmen var bu ülkede öğretmenlik lisansı aldığı halde lisansı iptal edilen ve öğretmenlik yaptırılmayan beraat ettiği halde bu konuda hiçbir adım atılmayan binlerce öğretmen var mı bu haksızlık halen devam ediyor. Bunları kabul etmiyoruz hiçbir şekilde öğretmenlerin hakkını gasp edemezsiniz diyoruz.

Mayıs 2021'de ölen KHK’lı sınıf öğretmeni Atilla Yalçıntaş 23 Kasımda görevine iade edildi. Eşi Munise Yalçıntaş’ı arayıp: “Başınız sağ olsun eşiniz görevine iade edildi.” demişler. İade açıklaması da bu işte. Türkiye'deki hal bu mezarda iade yapılıyor maalesef.

Kadına Yönelik Şiddet Günü'nde kadına yönelik şiddet yapanlar yine yargısal süreçlerden bir şekilde kurtuldular. Bakın Yeliz Koray gazeteci arkadaşımızın bir bildirimi. İstinaf mahkemesi hamile kadının arabasına saldıran baklavacı Hasan ve Hüseyin Sel kardeşlere verilen 5’er yıllık hapis cezasını suçun unsurları oluşmadığı diyerek bozmuş. Topluma nasılsa cezası yok mesajı veren bu kararlar yüzünden güvende değiliz diyor kadınlar.

Bolu’da ırkçılıkla gündemde

Yabancılar için su ve nikah ücretlerinin arttırıldığı Bolu Gündem de. Çok vahim bir şekilde gündemde. Irkçılıkla gündemde. Irkçılık yapan bir Belediye Başkanıyla gündemde, o bölgeye giden gazeteciler, mülteciler ile konuşmuş “Evlenmek için Samsun'a gidiyorum 100 bin liram olsa Amerika'ya giderim.” diyor göçmenler Seda Taşkın’a konuşmuşlar.

İki gündür elektriklerimiz kesik 50 kere SEDAŞ’ı aradık tenezzül edip bir ekip göndermediler.

Kocaeli'nde biz geçtiğimiz gün temaslarda bulunduk ve Kocaeli'nde birçok bölgede SEDAŞ 'ın elektrik hatları ile ilgili onarımları yapmadığını da gördük. Bu konudaki sıkıntılar da devam ediyor. Vatandaşlardan birisi bize ulaşmış ve “İki gündür elektriklerimiz kesik 50 kere SEDAŞ’ı aradık tenezzül edip bir ekip göndermediler. Biz Kocaeli Karatepe köyünde kalıyoruz. Aile Apartmanında yaşıyoruz üst katlar var ama alt katta yok. Allah için duyurun sesimizi.” demiş. Bölgede hatların çok eksik olduğu ve gereken tadilat çalışmalarının yapılmadığı konusunda Muhtar Erdal Baş’tan da bilgi aldık değerli arkadaşlar.

8000 Doktor istifa etti. %84 beyaz kod vakaları var.

“Açığa alınan binlerce sağlıkçı adına konuşuyorum.” diyor bir sağlıkçı. Bu haksızlıkları yüzünüze söyleyeceğiz. 8000 Doktor istifa etti. %84 beyaz kod vakaları var. TTB’nin sesini duymuyor musunuz? denildi. Bakın Dr. Rümeysa Berin Şen bir ağır nöbet sonrasında trafik kazasında hayatını kaybettikten sonra artık Sağlık Bakanlığı geri adım attı ve hekimlere yönelik birtakım uygulamalara imza atmaya ve maaş zamlarına imza atmaya başladı ama sadece hekimlere değil tüm sağlık çalışanlarına bu hak verilmeli bunun altını çiziyoruz. Bu konuda partimizde bir önerge verdi ve sağlık çalışanları ile ilgili bir husus dile getirdi doktorlara verilen zamlar sağlıktaki diğer çalışanlara verilmeli dendi bugün Meclis'te görüşülecek biz bu konuda tüm sağlık çalışanlarına ek desteklerin verilmesi noktasında ısrarcıyız bunun devam etmesi gerektiğini söylüyoruz.

TTB'nin yaptığı İstanbul'dan Ankara'ya yürüyüş ve Ankara'da onları karşıladık ve arkadaşlarımıza destek olmaya çalıştık.

KHK’lı hekimler yine hakların iade edilmesi için seslerini sürekli duyurmaya çalışıyorlar güvenlik soruşturması nedeniyle atanamayan hekimler yine seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Türkiye'de düşünün yetişmiş insan gücünü devre dışı bırakmak için her türlü uygulamaya imza atan bir iktidarla karşı karşıyayız. TTB'nin yaptığı İstanbul'dan Ankara'ya yürüyüş ve Ankara'da onları karşıladık ve arkadaşlarımıza destek olmaya çalıştık. Burada gördüğünüz gibi arkadaşlarımız önemli bir yürüyüş yaptı. “Emek bizim söz bizim.” dediler ve biz de HDP vekilleri arkadaşlarımızla bu çalışmaya katıldık.

Bülent Parmaksız koğuştaki baskıları anlattı

Cezaevindeki çok ağır muameleler ile ilgili Kobani Kumpas Davası’na katıldık pazartesi günü. Orada da eski MKYK üyemiz Bülent Parmaksız koğuştaki baskıları anlattı. 2'den 3'e çıkarılan sayımları gece 23.00'da yapılan aramada yapılan ihlalleri anlattı. düşünün Normalde sabah-akşam sayım olur. Sabah sekiz Akşam beş ve akşam 20.00'de tekrar sayım yapılıyormuş ve saat 23.00'da kafadan gelip koğuşta aramalar yapılıyormuş. Buradaki ihlalleri anlattı gerçekten çok zalimce uygulamalar, çok rahatsız edici taciz boyutundaki uygulamalar. Konu hakkında Adalet Bakanlığı'na soru önergesi verdik. Mahpusların sıkıntılarını tekrar onların ağızlarından duruşmada dinledik konuyu yakından takip ettiğimi herkes bilsin. Abdülhamit Gül’e de bunu iletiyorum, cezaevi yönetimi, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne de iletiyorum. Böyle uyduruktan muameleler yapılmaz pandemi devam ediyor ve bu muamelelerin olmaması gerektiğini söylüyoruz.

Çıplak arama devam ediyor maalesef değerli arkadaşlar bakın size bir yine polis baskını ve sonrasında bir anne Barış Anneleri Meclisi sözcüsü Hevlet Öncü’nün evine yapılan baskında darmadağın edilen ev ve kendisine yapılan çıplak arama konusunu gündeme getirmiş olalım.

TİHEK gayet rahat, rahat koltuklarında çaylarını içiyorlar.

Üyelerini Erdoğan'ın atadığı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu raporlarında bile önlüksüz çıplak arama var. Tabi kurumu bunu raporluyor ama bu konuda olmamalı diye tek bir açıklamada yapmıyor. TİHEK gayet rahat, rahat koltuklarında çaylarını içiyorlar. İnsan hakları ihlalleri ile doğru dürüst bir şekilde uğraşmıyorlar. İktidarın izin verdiği ölçüde uğraşıyorlar ve gayet rahatlar. Biz rahat değiliz ama bakın Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun binlerce ihlale ihlal demediğini biliyoruz. Meclis’teki bir Milletvekili olarak basın toplantılarında bu konuyu gündeme getiriyorum. Tüm Türkiye ve dünya kamuoyuna bunları açıklıyorum ve kabullenemediğimi söylüyorum komisyon görevini yapmıyorsa biz görevimizi yapıyoruz ve tüm ihlallere karşı bir kamuoyu oluşturmaya ve ihlalleri gidermeye çalışıyoruz. Bunu da buradan söylemiş olalım.

Boğaziçi Üniversitesi'nde iki öğrenci hala mahpus. Fizik 4. sınıftan Berke ve Tarih 2. sınıftan Perit hala Boğaziçi’ne özgürlük istedikleri için mahpus durumdalar.

Her gün bakın arkadaşlar mahvolmuş ekonomiden dolayı her gün artık motorine, benzine ve otogaza zamlar geliyor. Bu konuda oldukça büyük sıkıntılar yaşanıyor. Esnaf perişan durumda çünkü dolarla iş yapılıyor ve dolar hemen benzine yansıyor, benzine yansıdığı zaman tüm maliyetler artıyor ve gittikçe fakirleşiyoruz, vatandaş büyük sıkıntılar yaşıyor. Bütün bunların karşısında da vurdumduymaz bir iktidarla karşı karşıyayız.

Ankara'da Halk Ekmek büfeleri önünde metrelerce ekmek kuyruğu var.

Biz dün ekmek kuyruklarını gördük Ankara'da Halk Ekmek büfeleri önünde metrelerce ekmek kuyruğu var. İşte insan haklarına ve demokrasiye duyarsızsanız size bir gün ekonomik bedel ödetir bu duyarsızlığınız ve ekmek kuyrukları önünde sıralarda beklemek durumunda kalırsınız. İnsanlarımızın bu denli kuruş hesabı yaparak ekmek büfeleri önünde beklediği bir görüntüden sonra biraz özeleştiri biraz hasbihal yapması lazım neden bu hale düştük? Neden böyle bir üçüncü dünya ülkesiyiz? 50-60 yıl öncesine döndük, ekmek kuyrukları başladı bütün bunları sorgulaması gerekiyor. Bu sorgulamalar yapılırsa hem ekonomik felaket ortadan kalkar hem de insan hakları ve demokrasi anlamında bir gelişme olur diye düşünüyoruz.

AK Partili vekillerden noktada son derece büyük duyarsızlıklar gösteriyorlar. İşin doğrusu Meclis’te kürsüye çıktıklarında çok vahim bir duyarsızlıkla hareket ediyorlar bunu da net bir şekilde görüyoruz.

AK Parti MHP Cumhur zulüm ittifakına artık bu zulümlerini bitirip iktidardan çekilmeyi tavsiye ediyorum.

Ben AK Parti MHP Cumhur zulüm ittifakına artık bu zulümlerini bitirip iktidardan çekilmeyi tavsiye ediyorum. Yani daha da kötü duruma düşeceksiniz, daha da oy oranlarınız düşecek bir an evvel seçime gidelim. Er meydanı buyrun biz hazırız milleti perişan ettiniz ve artık biz seçim istiyoruz bunu da net bir şekilde söylemiş olalım.

AİHM 427 hâkim ve savcının haklarının ihlal edildiğini söyledi, her birine 5000 euro verilmesine karar verdi.

Geçtiğimiz haftalarda da söylemiştik AİHM 427 hâkim ve savcının haklarının ihlal edildiğini söyledi, her birine 5000 euro verilmesine karar verdi. Bu 30 milyon TL tutuyor ve sonuçta bu paranın sadece mağdur edenlerin cebinden çıkmadığını tüm hazineden çıktığını da bilmiş olalım mağdur edenler gayet rahatlar ama bu paralar hazineden yani tüm Türkiye kamuoyunun cebinden çıkmış olacak

İnsan hakları savunucusuyum cezaevine bundan dolayı atıldım

Değerli arkadaşlar biz bu ihlalleri gündeme getiriyoruz ve sonuçta şunu da söylemek isterim bütün bu ihlallere karşı hani duruyorsun da ne oluyor diyenlere ben şunu söyleyeyim; ben bir insan hakları savunucusuyum cezaevine bundan dolayı atıldım ihlalleri gündeme getirdiğim için cezaevine girmeden önce de Meclis kürsüsünden: “Haklıyız, güçlüyüz, kazanacağız.” diyordum, cezaevine girdim çıktım yine aynı yerdeyim, dönüp yine aynı işleri yapmaya başladım. Daha da fazlasını yapıyorum çünkü bu ihlaller karşısında bize bedelini ödetiliyorsa daha da fazlasını yapmak bizim için bir yükümlülük bunlar için de biz elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz arkadaşlar.

Kocaeli’de çevre kirliliğini arttırmak için her türlü şey yapılıyor.

Gebze Kocaeli Valiliği’ne buradan hatırlatmak istiyorum. Kocaeli Valiliği İzmit Körfezi'ne limanlar iskeleler yapılıyor, hala yenileri eklenmeye devam ediyor. Şimdi de OYAK grubu Körfez Mimar Sinan Mahallesi Yarımca mevkiine Ro-Ro Terminali yapıyor bunlarla ilgili soru önergesi verdik. Burada çevre kirliliğini arttırmak için her türlü şey yapılıyor. Müsilaj çıktı zamanında denizde üstten böyle o pis müsilajlar alınarak güya denizde temizleme yapıldığı söyleniyor. Biz bunları kabul etmiyoruz.

Öğretmen ama memur olamamış daha kötüsü çiftçi bile olamamış. İşte genç öğretmenlerimizin hali. Sosyal Bilgiler öğretmeni Uğur Korkunç öğretmen olma hayalinden vazgeçerek köyünde çiftçiliğe başlamış ancak altın madeni nedeniyle tarlaları kamulaştırılınca maalesef ki o da bu konuda mağdur edilmiş.

Günal Kurşun Hocaya şimdi de avukatlık yapmasına izin verilmiyor

Günal Kurşun 20 yıllık akademisyen KHK ile ihraç olmasaydı ceza hukuku dalında profesör olacaktı. Anayasa Mahkemesi'nin iki defa lehine hak ihlali kararına rağmen serbest avukatlık yapmasına dahi izin verilmiyor. Günal hocamızın yanındayız, büyük bir zulme uğruyor, haksızlığa uğruyor. Biz hocamızın yanındayız kendisi ne kadar değerli bir ceza hukukçusu olduğunu çok iyi biliyorum zaten uyduruk bir şekilde gözaltına alınıp aylarca cezaevinde kaldı. Şimdi de avukatlık yapmasına izin verilmiyor. Günal Kurşun Hoca iade edilsin ve hukukçu kimliği ile kamusal alanda görev yapmasına izin verilsin diyorum.

“İşkenceye sıfır tolerans bizim iktidarımızda bunlar kalmadı.” demek kolay

İşkence konusunu biz gündeme getirdik gündeme getirmeye de devam ediyoruz. İşkenceye sıfır tolerans diyen iktidar yetkililerinin yüzüne kaçırılıp işkence edilen insanları anlattığım zaman boş boş yüzüme bakıyorlar, boş kelamlar etmek, “işkenceye sıfır tolerans bizim iktidarımızda bunlar kalmadı.” demek kolay ama biz somut belgelerle bunları hatırlattığımız zaman ne diyeceklerini bilemeyen ve hatta ajitasyon yapıp bağırıp çağıran terör deyip duran iktidar vekilleri var karşımızda.

“Faturaları Cengiz ödesin.”

Kent emekçileri dayanışması Kent Emekçileri Dayanışması Cengiz Holding önünden seslenmiş “Faturaları Cengiz ödesin.” demiş faturalara kiralara zamanlar yapılırken Cengiz Holding’e yapılan indirimleri kabul etmiyoruz denmiş. “Cengizle yaşayamıyoruz.”

Mustafa Varank’ın dile getirdiği çoğu ülkede rektörlerin seçimle gelmediği iddiası yanlış

Mustafa Varank Meclis Bütçe Komisyonu’na geldiğinde “Hiçbir ülkede efendim Cumhurbaşkanı’nın müdahale etmediği rektör ataması yok.” dedi ama bu konuyu araştıranlar bakın ne bulmuşlar? Mustafa Varank’ın dile getirdiği çoğu ülkede rektörlerin seçimle gelmediği iddiası yanlış nüfusu 10 milyon üzeri 90 ülkenin 40’ında rektörler doğrudan yürütme tarafından atanırken 50'sinde seçim ya da demokratik katılımla belirleniyor. Durum böyle yani işte Bakan kafadan atmış, yalanı ortaya çıkmış bunu da biz Genel Kurul’da kendisine hatırlatacağız.

KHK mağdurları var ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına rağmen yerel mahkemeler veyahut da idari kurumlar Anayasa Mahkemesi'ni umursamıyor.

Çok önemli gelişmeler oluyor Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan masumiyet karinesinin önemini vurgulamış çok önemli ve mahkemede beraat etmiş hatta haklarında soruşturma bile açılmamış KHK mağdurları var ve Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına rağmen yerel mahkemeler veyahut da idari kurumlar Anayasa Mahkemesi'ni umursamıyor. Bu da Türkiye'nin nasıl bir yere düştüğünü hukukun üstünlüğü anlamında dünyanın dibine düştüğünü gösteriyor.

Sayın Mansur Yavaş'a teşekkür ediyoruz.

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin KHK’lara yardım başvurusunu reddettiğini duyurmamız sonuç verdi. Birçok mağdur kendilerine daha önceden ret verildiğini ama bizim baskılarımız burada basın toplantısında konuyu gündeme etmemiz, mağdurları apaçık somut bir şekilde ortaya çıkarmamız, gündem etmemizden sonra Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin geri adım attığını söyledi. Biz geri adım konusunda Sayın Mansur Yavaş'a teşekkür ediyoruz ve ayrımcılık yapılmaması gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz. KHK’lılar da size oy verdi Sayın Mansur Yavaş lütfen KHK’lılara yönelik ve ayrımcı uygulamalara izin vermeyin KHK’lılar yardım konusunda en gerçekten sıkıntıda olan insan grubudur.

Ombudsman haksızlığa devam ediyor!

Ombudsman çok büyük haksızlıklara imza atıyor. Ben de bunu ortaya çıkarıyorum bir mağduriyet başvurusu vardı biz bu konuda yoğun bir çalışma yapmıştık. Bakın burada biz mağdurun durumunu gündeme getirdiğimizde bize cevapları şu yazıyla: “Böyle bir başvuru yoktur, engelli bir ailenin yardım başvurusuna ret cevabı vermişlerdi biz bu konuyu sorduğumuzda: “Böyle bir başvuru yoktur.” demişti ama biz kendilerine başvurunun resmi tarih ve sayısını önlerine koyuyoruz ama maalesef ki Ombudsman haksızlığa devam ediyor. Bunu işte milletimizin takdirine sunuyoruz bize yok dedikleri belgeyi biz çıkardık burada net bir şekilde gösteriyoruz ama onların yüzünde kızarma yok haksızlıklara, hukuksuzluklara devam ediyorlar. İktidar neye müdahale et demişse ona müdahale ediyorlar. Neye müdahale etme diyorsa ondan da tüm baskılarımızı rağmen kaçınmaya çalışıyorlar. Bizim Bunları kabul edecek bir halimiz yok değerli arkadaşlar.

Geçtiğimiz günlerde Düzce'de bir deprem yaşandı umarım mağduriyetler giderilmiştir. çalışmalar uygun bir şekilde yürütülmektedir, bu vesile ile tüm Düzce’li kardeşlerime de geçmiş olsun diyorum.

ÖFG TV’de gündemi değerlendirdik!

Biz kendisiyle de görüştük Hem Kobani davası avukatlarından Sayın Avukat Cahit Kırkazakla da görüştük bir ÖFG TV programımızda hem de Yukarı Hereke Birlik Beraberlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Sayın İlhan Karadaş ile de görüştük ve geçtiğimiz günlerde Yukarı Hereke’ye giderek yapılması planlanan ormandaki çöp tesis alanını gezdik orada bir çalışma var. Tertemiz doğanın içinde bir çöp tesisi yapılması planlanıyor. Doğaya, canlılara, hayvanlara, insanlara zarar verecek bir çöp tesisinin orada yapılmaması lazım defalarca bunu söylüyoruz peşini bırakmayacağız. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi buradan bunu duysun, Körfez Belediyesi de bunu duysun ve tüm Bakanlık yetkilileri de duysun. Biz Yukarı Hereke’ye çöp tesisi yapılmasına karşıyız tüm bölge halkı da karşı imza kampanyaları yaptılar ve biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz bu konuda tüm gücümüzle karşı duracağımızı söylemiş olalım.

Bir vefat haberi geldi önüme 59. hükümet Turizm Bakanı Sayın Gürdal Akşit koronadan vefat etmiş Allah'tan kendisine rahmet diliyorum. Yakınlarına da sabır diliyorum

Sn. Kemal Kılıçdaroğlu TÜİK’e alınmamış. TÜİK uyduruk rakamlarla maalesef bir açıklama yapıyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu kasım ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından TÜİK’in kendisine randevu vermediğini belirterek saat 11.00'de TÜİK’ gideceğini açıklamış ve TÜİK’e alınmamış. TÜİK uyduruk rakamlarla maalesef bir açıklama yapıyor. Bugün ENAG isimli bir sivil toplum çalışması açıklama yaptı yüzde 58,65 enflasyon olduğunu duyurdu. TÜİK uyduruk rakamlarla maalesef ki enflasyonu %20’lerde göstermeye çalışıyor ama gerek ünlü Ekonomist Steve Hanke gerekse  de değil de Sivil Toplum Kuruluşu’nun yaptığı açıklamalar var enflasyon % 60 civarlarında olduğunu net bir şekilde gösteriyor.

Yorumlar (0)