CHP'li Utku Çakırözer: Akademisyenlerin ihracı bilim üretimini yüzde 30 azalttı

Türkiye’nin atıf yapılan makale sayısında azalma olduğunu söyleyen Çakırözer’den Bakan Selçuk’a demokrasi ve özgürlük çağrısı

Vekil Haberleri 08.11.2018, 13:25 08.11.2018, 13:25
CHP'li Utku Çakırözer: Akademisyenlerin ihracı bilim üretimini yüzde 30 azalttı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, OHAL KHK’sı ile mesleklerinden ihraç edilen akademisyenler ile tutuklu öğrencileri hatırlatarak, “ Akademisyenlerin ihracı Türkiye’de bilim üretimini azalttı. Türkiye’nin uluslararası atıf yapılan makale sayısı sosyal bilimler alanında yüzde 44’e geriledi. Demokrasi, özgürlükler kalitemizi ilerletemediğimiz sürece, eğitimde de istenilen hedeflere ulaşmayız” dedi.

Çakırözer, emekli olan AKP milletvekillerinin rektör ya da büyükelçi olarak atanmasını da eleştirerek, “ AKP döneminde geçmişte milletvekilliği yapmış siyasilerin daha sonradan büyükelçi ya da rektör olarak atanması uygulaması kesinlikle doğru bir uygulama değildir. Rektörlükleri, büyükelçilikleri AKP’li vekillerle doldurmaktan vazgeçin” diye konuştu.

AKADEMİSYENLERİ İHRACI BİLİM ÜRETİMİNİ AZALTTI

Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında söz alan CHP’li Çakırözer, OHAL KHK’sı ile akademisyenlerin görevlerinden ihraç edilmesinin bilim üretimini yüzde 30 azalttığını vurguladı. Türkiye’nin uluslararası makalelerde atıf yapılan makale sayısının sosyal bilimler alanıda yüzde 44 azaldığına dikkat çeken Çakırözer, “Türkiye’de özgürlükteki, demokrasideki kalitesini ilerletmediği sürece eğitimde de istenilen hedeflere ulaşması imkansızdır.  Türkiye’de yaşayan bilim insanlarının hak ve hukuk arama imkânları bile olmadan ihraç edilmesi sonucunda Türkiye’nin uluslararası atıf yapılan makale sayısında ortalama yüzde 30, sosyal bilimler alanında yüzde 44’e varan azalma olmuştur. Bu azalma sadece Türkiye’nin bilimde gerilemesine neden olmayacak, hem ekonomide hem de teknolojide üretimimizin de azalmasına neden olacaktır. Ulusal itibarımızı da azaltacaktır” dedi.

İNSAN HAKLARINA AYKIRI

Çakırözer, alanlarında başarılı olan öğrencilerin yakınlarının OHAL KHK’sı ile görevlerinden alınan yakınlarının gerekçe gösterilerek atamalarının yapılmamasını eleştirdi. Uygulamanın insan haklarına aykırı olduğunu vurgulayan Çakırözer, “Suçun, cezanın bireyselliği diye bir ilke vardır. Aileler bunu yaşamamalıdır.  Mahkeme kararıyla kesinleşmediği sürece bu insanların suçlu olup olmadığı belli değildir. Bu uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir” dedi.

CEZAEVLERİNDEKİ ÖĞRENCİLERİN EĞİTİME ERİŞİMİ KISITLANIYOR

Cezaevlerinde tutuklu öğrencilere de değinen Çakırözer, “Sadece ihraç edilen bilim insanları değil, aynı zamanda birçok öğrenci sadece bazı konularda görüşlerini ifade ettikleri için yani ifade özgürlüklerini kullandıkları için bu ülkede cezaevlerine atılmaktadır. Özgürlüklerinden, eğitim haklarından mahrum bırakılmaktadır. Yaklaşık 70 bin civarında öğrencinin cezaevlerinde eğitim konusunda sıkıntılar yaşadığı bilinmektedir. Bu sıkıntıların giderilmesi adına da bakanlığınızca çalışmalara başlanmalıdır” dedi.

İŞSİZLİK GİRDABINA DÜŞEN GENÇLER İNTİHARA SÜRÜKLENİYOR

Atanamayan öğretmenlere de dikkat çeken Çakırözer, Türkiye’nin dört bir yanında gençlerin işsizlik girdabına girdiği için intihar ettiğini söyledi. Çakırözer, “Ataması yapılmayan her bir öğretmenin bir hayatı vardır, aileleri vardır, onlara emek harcayan anne babaları, eşleri vardır. Öğretmen adaylarımız atanamadığı için, iş bulamadığı için aileleri de perişan olmaktadır. Hatta, özellikle ataması yapılmayan bazı öğretmen adaylarımızdan bazıları Türkiye’nin dört bir yanında işsizlik girdabında bekledikçe kendine çareyi maalesef intiharda bulmaktadır. 54 işsiz öğretmen ataması yapılmadığı için hayatına son verdi. Bunlar, gerçekten her birine pırlanta gibi eğitim verilmiş gençlerimizdir. Bu yüzden bunun üzerinde mutlak surette durmamız ve elimizden gelen tüm imkânı harcamamız gerekmektedir” dedi.

BÜYÜKELÇİLİKLERİ, RÖKTÖRLÜKLERİ AKP’Lİ VEKİLLERLE DOLDURDUNUZ

AKP döneminde milletvekilliği görevi yapmış siyasilerin rektör ya da büyükelçi olarak atanmasını da eleştiren Çakırözer, “ AKP döneminde geçmişte siyaset yapmış meslektaşlarımızın daha sonradan büyükelçi ye de rektör olarak atanması uygulaması kesinlikle doğru bir uygulama değildir. Bu insanların bakan yardımcısı olarak hizmetleri olabilir çünkü parlamentoyu iyi biliyorlar. Ama büyükelçi yapalım, işte rektör yapalım, birinin kardeşi rektör olsun, öbürünün geçmiş bir vekil olsun; bu doğru değildir. Bu konuda bürokrasideki tüm atamalarda olduğu gibi mutlaka liyakate önem verilmelidir” dedi.

MÜFREDATTAN AZALTSANIZ DA ATATÜRK’Ü SİLEMEZSİNİZ

Çakırözer Milli Eğitim müfredatında ders kitaplarından Atatürkçülük ve Cumhuriyet ilkelerinin oranında azalma olduğunu belirtti. Çakırözer, “Müfredatta ders kitaplarında hem Atatürkçülükten hem de Cumhuriyet ilkelerinden azalma söz konusudur. Atatürk’ü ders kitaplarından azaltarak silemezsiniz. Aynı şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da geriye giden örneklere rastlanmaktadır. Kadınların kitaplarda görünürlüğü azaltılmaktadır. Kitaplarda daha önceden 3 çalışan kadın yer alırken, şimdi 1 çalışan kadın bulunmaktadır. Evlilik konusunda da eşit haklardan bahsediliyorsa mutlaka dinî bir referans verilmektedir. Medeni hukuktan ziyade dinî hukuka da bir referans verilmektedir. Medeni Kanunu’nun geçerli olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne uygun olmayan müfredat değişikliklerine son verilmelidir” diye konuştu.

Yorumlar (0)