CHP’li Topal: Milli değerlerimize yönelik saldırı karşısında susmayız

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, Suriye sınırında yaşanan gelişmelerle ilgili olarak TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Sınırımızda yaşanan gösterilerde en kutsal değerimiz olan, birliğimizin ve bağımsızlığımızın simgesi Bayrağımızın yakılmasını şiddet ve nefretle kınıyorum.

Vekil Haberleri 02.09.2019, 14:54
CHP’li Topal: Milli değerlerimize yönelik saldırı karşısında susmayız

 Yine aynı gösterilerde, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın posterinin yakılmasını da şiddetle kınıyorum. Türkiye Cumhuriyetinin bayrağını ve Cumhurbaşkanının posterini yakmak, onu bir protesto aracı olarak kullanmak asla kabul edilemez. Bizler içeride her türlü politik eleştiriyi yapabiliriz. Ancak söz konusu ülkemizin ve milletimizin ortak değerleri olunca buna herkesten önce biz sahip çıkarız. İfadesini kullanan Serkan Topal yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi.

CİLVEGÖZÜ “CEHENNEM KAPISI” OLDU.

Suriye’de Türkiye aleyhine yaşanan gelişmeler ile ilgili olarak Hatay Milletvekili kimliğimle görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Reyhanlı’daki Cilvegözü, Hatay’ın Suriye’ye açılan en büyük ve en aktif sınır kapısıydı.

Binlerce emekçi kardeşimiz bu kapıyı kullanırdı.

Bereket, kardeşlik, dostluk, ticaret kapısıydı.

2012’den sonra terör örgütlerin denetiminde maalesef “Cehennem Kapısı” oldu.

Türkiye’nin barışçıl politikalara yönelmesini “ihanet” olarak gören dış güçler,İdlib bölgesindeki teröristleri bu kapıdan başta Hatay olmak üzere Türkiye’yi yakacak cehennem ateşini ihraç etmeye çalışıyor.Bizler, bu kürsüde sürekli bunların yağmacı olduğunu söyledik. Bunlar cani, harami dedik. Bunlar farklı ülkelerden gelen kanla ve parayla beslenen profesyonel katil dedik.Bunlar Suriye’yi ve Türkiye’yi hedef alan dış güçlerin taşeronudur dedik.

Bunlar insanlığa düşman dedik, bunlar akrep dedik. Cebimizde taşırsak beslersek, gün gelir bizi sokar dedik.. dedik..dedik Ama…  dinletemedik..

Birkaç gündür idlib’te ellerinde ÖSO bayrakları El Nusra’nın teşviki ile binlerce militan Suriye tarafına bakan sınır kapımıza saldırdılar. TOMA‘lara, askeri araçlarımıza, güvenliği sağlayan askerimize , polisimize; taş attılar, sopalarla vurdular.Soruyorum: bizim güvenlik güçlerine saldıracak cesareti nereden buluyorlar?Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Posterlerini ve Türk Bayrağımızı yaktılar.

Türk Bayrağını yakacak cesareti nereden buluyorlar?Ve bu provokatörler  “hain, hain Türk askeri” diye slogan attılar. TSK’nın gözlem noktalarına saldırın dediler.

 Bunların içinde saklı, Hatay’a sızmak isteyen yüzlerce terörist var. Hatay barışın ve kardeşliğin kentidir. Teröristlere ve hainlere geçit vermez.

Öncelikle sınırımızda yaşanan gösterilerde en kutsal değerimiz olan, birliğimizin ve bağımsızlığımızın simgesi Bayrağımızın yakılmasını şiddet ve nefretle kınıyorum.

 Yine aynı gösterilerde, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın posterinin yakılmasını da şiddetle kınıyorum.

Türkiye Cumhuriyetinin bayrağını ve Cumhurbaşkanının posterini yakmak, onu bir protesto aracı olarak kullanmak asla kabul edilemez.

Bizler içeride her türlü politik eleştiriyi yapabiliriz. Ancak söz konusu ülkemizin ve milletimizin ortak değerleri olunca buna herkesten önce biz sahip çıkarız.

Bizler bu ve benzeri her türlü fiili saldırıyı devletimizin ve milletimizin bekasına yapılmış bir saldırı olarak kabul ederiz.

Milli değerlerimize yönelik saldırı karşısında susmayız.

“Cehennem Kapısı” oldu.Ayrıca bu, hiç kimsenin ne hakkı nede haddidir.Bu hadsizlere de en ağır tepkiyi vermekten asla geri durmayız, durmayacağız. Hesap soracağız

Görüntülere baktığımızda aralarında ,

1 kişi Kadın Yok, 1 kişi Yaşlı Yok, 1 kişi Çocuk Yok,Suriye’de neler oluyor?

Neden Türkiye’ye karşı sivil tepkiler var?Neden bayrağımız yakılacak kadar öfke birikti? Neden Cumhurbaşkanının posterleri yakılıyor?

Bu yaşanan olaylar bir öfkenin sonucu mudur?Yoksa planlı bir eylemin başlangıcı mıdır?

İçerideki gelişmelere baktığımızda, hükümetin İstanbul başta olmak üzere sığınmacı kampları dışına çıkan Suriyelilerin kayıtlı bulundukları illere döndürme kararı alması, yine aynı şekilde Suriye’de güvenli bölge yaratılması çalışmaları, Suriye Devleti ile dolaylı yollardan da olsa diyalog kurma girişimlerinin olduğu bir dönemde Suriyesınır kapısında, Türkiye aleyhine gösteriler başlıyor.

Bunun sivil bir girişim mi yoksa planlı bir eylem mi olduğu,ciddi anlamda araştırılmalı ve bu bağlamda önlemler alınmalıdır. Aksi takdirde bu sorun küçük bir kıvılcımdan büyük bir yangına dönüşebilir.

Baştan beri uygulanan yanlış Suriye politikasının mimarı olan eski Dışişleri Bakanı ve Başbakanın,“konuşursam sokağa çıkamazlar” dediği bir dönemde  birdenbire Suriye’deki Cihatçı örgütlerin hareketlenmesi zamanlama açısından manidardır.

Davutoğlu ne demek istiyorsa, sakladığı hangi bilgiler var ise derhal açıklamalıdır.

Bulunduğu mevki itibariyle konuşulduğunda sokağa çıkılamayacak kadar vahim olan ne varsa, bunu Türk halkından gizlemeye hakkı yoktur.

 Türkiye’yi içine sürüklediği bu girdaptan çıkarmak adına, geçmişte hangi yanlışı yaptıysa, hangi kirli ilişkiler içerisine girildiyse bunların gizli kalmayacağını bilmelidir.

HÜKÜMET SURİYE POLİTİKASININ YANLIŞ OLDUĞUNU BİLİYOR

Suriye politikasının yanlış olduğu konusunda artık hükümet dahil herkes hem fikirdir. Türkiye Suriye’de yanlış bir politika izlediğini bilmesine karşın, yanlışı düzeltmek için doğru adımlar atmıyor. Baştan beri ifade ettiğimiz üzere Suriye Devleti ile iletişim kurmak yerine orada bulunan, ne olduğu belli olmayan, her an silahlarını Türkiye’ye döndürmekten asla kaçınmayacak kimi örgütlerle, kimi gruplarla işbirliği yapıyor.

İşbirliği yapılan gruplar özgür bağımsız demokratik örgütler  değildirler. Her biri, çok yapılı, çok karmaşık, içerisinde  dünyanın her bölgesinden cihatçı bulunan istikrarsız  ve ilkesiz yapılardır.

Son yaşanan olaylarda görüldü ki, Türkiye’nin desteğini almış kimi guruplar dahil Türkiye’yi protesto etmekten kaçınmamıştır.

 Bu örgütler sözde Türkiye’den; Avrupa’ya geçiş hakkı istiyor.

Peki bunları kabul etmeyen sınırdan içeri dahi almayacağını beyan eden, bu konuda bir çok önlem alan, hatta Yunanistan Sahiline çıkmaya çalışan göçmenlerin bizzat Yunan Askerleri tarafından batırıldığı da göz önündeyken,

Milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yapan ülkemiz Neden protesto ediliyor?   Ve..

Neden bizimbayrağımız yakılıyor ?

Tüm bunlar göz önüne alındığında, yapılan eylemlerin planlı olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Her konuda ahkam kesen Sayın SOYLU nerdesiniz?

Bu olaylar karşısında neden sesiniz çıkmıyor?

Türkiye, Suriye politikasında, akılcı değişiklikler yapmadığı sürece benzer sorunları yaşayacağımız aşikardır.  Baştan beri diretilen Şam yönetimi ile diyalog kurmayız anlayışı Türkiye’ye zarar vermektedir.

HEDEF BÖLGE HATAY İLİMİZDİR.

Suriye bizim iç meselemizdir diyerek, Suriye’yi Türkiye’nin iç sorununa dönüştüren anlayış terk edilmeden, bu sorunun çözülemeyeceği ortaya çıkmıştır. 

Bu savaşın en çok zarar göreni Suriye’den sonra Türkiye’dir. Daha ne kadar zarar göreceğimiz öngörülememektedir, çünkü öngörülebilir bir politika izlenilmiyor.

Bu gösterilerden anlaşılıyor ki, Türkiye yeni ve planlı bir göç dalgası le karşı karşıya bırakılmak isteniyor.  Cihatçı, selefi, kimi terör yapılarının içimize sokulma girişimi artık net şekilde anlaşılmıştır.

Bunlar içbarışımızıve huzurumuzu bozmaya yönelik girişimler olarak değerlendirilmeli ve derhal önlemler alınmalıdır.

Bu girişim sadece Güvenlik güçlerimize havale edilerek çözümlenecek bir olay değildir. Diplomasi mutlaka devreye sokulmalıdır.

İçeride yaşayan 4 milyon Suriyeli sığınmacının varlığı da dikkate alınmalıdır.

Bu Cihatçı örgütlerin bundan sonra ilk işleri sığınmacıları çeşitli sorunlar ortaya atarak kışkırtmak olacaktır.

 Hedef bölge Hatay ilimizdir. Hatay’ın demografik yapısı, hoşgörü ortamı,  bu Cihatçıları rahatsız etmektedir.

 Bölgeyi karıştırarak emperyalist anlayışı Hatay üzerinden Akdeniz’e açma girişimi planın bir parçası olarak önümüze gelecektir.

 Çünkü Hatay’da yaşayan Arap kökenli yurttaşlarımızın akrabaları Suriye’de ağırlıklı olarak yaşamaktadırlar.

 Bu Cihatçılar Suriye’de bizim yurttaşlarımızın akrabalarını öldürüyor, düşmanlık tohumları ekiyorlar. Bu yapının Hatay’a geldiğini düşünün? Hangi sonuçların ortaya çıkacağını Düşünmek dahi istemiyoruz.

Hatay Halkı bu durumdan oldukça rahatsız ve endişe etmektedir.  Hükümet ülkemizin geleceği vatandaşımızın huzuru bakımından her türlü kaprisi bir kenara bırakarak, Suriye Devlet BaşkanıEsad ile bir şekilde iletişime geçmelidir.

 Ülkemizin ve milletimizin menfaatleri bunu gerektiriyor.

Hükümetkimi örgütleri şu veya bu ad altında Suriye’nin meşru güçleri olarak tanımaktan ve tanıtmaktan vazgeçmelidir.

Suriye’de BM’nin tanıdığı resmi ve meşru bir iktidar var.

Bu iktidarı Suriye’de müttefik olduğumuz devletlerde tanımaktadır.

Hatta en yakın işbirliği yaptığımız Rusya, Suriye Devlet Başkanı Esad yönetiminin hamiliğini üstlenmektedir.

 Realite bu kadar açıkken bizim hala Suriye de meşru güç aramamızın ülkemize getireceği faydalar nelerdir bunu hükûmet açıklamak zorundadır. Kamuoyumuz bu konuda hükumetten bilgi beklemektedir.

hele hele ateş vererek yakmak, onurumuza dokunmaktır.  Tüm dünya bilsin ki; Buna asla izin vermeyiz., vermeyeceğiz.

Bu ülkenin her karış toprağı şehit kanı ile sulanmıştır. Bayrak Milletimizin birliği, şehidimizin son örtüsüdür. Bunu bildikleri için Bayrağımızı yakıyor, bizi provoke etmek istiyorlar. Halkımız bu konuda metanetlidir. Bu oyunlara asla gelmeden onurumuzu ve bayrağımızı sonsuza kadar koruyacağız.

Yine Milletimizin birliğini ifade eden Cumhurbaşkanlığı makamı da bizler için önem arz eder. Cumhurbaşkanının kim olduğu değil temsil ettiği değerler bizim açımızdan önemlidir. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanının posterlerinin yakılmasını da yine birliğimize yönelik bir saldırı olarak görüyor ve bir kez daha şiddetle kınıyoruz.

Hükümetten bir an önce halkımızı ve muhalefet partilerimizi bu konuda bilgilendirmesini talep ediyoruz.

Son sözüm ise Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a;

Sayın Erdoğan, size bu şekilde davranılmış olunabilir ve siz buna sessiz kalabilirsiniz. Ama biz sessiz kalmayacağız. Çünkü bu makam miras değildir. 

Temsil ettiğiniz makam sizin şahsi makamınız değil, 81 milyon vatandaşın ortak makamıdır,ortak değeridir.

- O makam bu Milletin onurudur.

-O Bayrak bu Milletin şerefidir.

- O Ayyıldız şehitlerimizin kanını taşımaktadır.

- Cumhurbaşkanlığı forsunda; Milletimizin tarihi, 81 milyonun onuru, şerefi, namusu, vatanımızın geleceği, devletimizin bekası, Cumhuriyetimizin evlatları, eşleri çocukları vardır.

Sayın Cumhurbaşkanı o yüce makamın sorumluluğunu yerine getirmenizi bekliyoruz

Aksi takdirde Bu hesabı soracakKuvay-i Milliyeruhunu taşıyan 81 milyon  vatan evladı var.

Çünkü bu olay bizim kanımıza dokunuyor,kanımıza..

Ya sizin, Sayın Cumhurbaşkanı?

Sözlerimi bitirirken, 2 gün sonra 4 Eylül’de SivasKongresinin 100. Yılını kutlayacağız. Cumhuriyetinin temelinin atıldığı Sivas kongresinin kararlarını bir kez daha tüm dünyaya hatırlatıyor ve Başka Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm İstiklal kahramanlarını rahmet ve saygı ile anıyorum.

Allah  güvenlik güçlerimizi mansur ve muzaffer eylesin.

Yorumlar (0)