CHP'Lİ KILIÇ'TAN TARİHE NOT DÜŞÜLEN KONUŞMA

Genel Kurul’da kürsüye Atatürk tişörtüyle çıkan CHP PM ve TBMM KİT Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Avukat Sevda Erdan Kılıç, bütçe görüşmeleri sırasında tarihe not düşülen bir konuşma yaptı.

Vekil Haberleri 14.12.2018, 14:24 14.12.2018, 14:24
CHP'Lİ KILIÇ'TAN TARİHE NOT DÜŞÜLEN KONUŞMA

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu bütçesi üzerinde CHP adına söz alan Kılıç, “Bu dönem Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliğinin zirve yaptığı bir dönemdir. Bu dönem; Atatürk ve devrimlerini değersizleştirmenin prim yaptığı, değersizleştirme çabasında olanların ise makam ve mevkiiyle ödüllendirildiği bir dönemdir.” diye konuştu.

CHP Parti Meclisi ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Avukat Sevda Erdan Kılıç, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu, Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezi bütçeleri üzerinde yaptığı konuşmada “Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliğinin zirve yaptığı bir dönemdeyiz” diyerek tarihe not düşürdü.

TBMM Genel Kuruluna Atatürk tişörtüyle çıkan Kılıç, kurul üyelerine de seslenerek “Ya Atatürk’ü ve devrimlerini doğru anlayıp anlatın ya da Atatürk’ün adını taşıyan bu kurullardaki koltukları boşaltın” dedi.

            Başta CHP grubu olmak üzere genel kurulda bulunan bazı muhalefet milletvekilleri tarafından da beğeni ile karşılanan ve alkışlanan konuşmasında Kılıç şunları söyledi:

            Değerli Milletvekilleri; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu’nun görevi; kendi sitelerinde de yer aldığı üzere “Sosyal ve beşerî bilimler bütünlüğü içinde Türk dili, tarihi ve kültürü ile Atatürk ve eseri üzerinde özgün bilimsel araştırmalar yapmak ve bu doğrultuda kurumlar arası eşgüdümü sağlamaktır. Kurul; görev ve hedef anlamında, ülke ve toplum olarak, geçmişi deneyimleyen ve geleceğimizi belirleme açısından bizlere yol gösterici bir rol üstlenen son derece önemli bir kuruldur.

Değerli Milletvekilleri;

Gerek iç ve dış siyasetin etkisiyle ve gerekse ülkemizin jeopolitik ve sosyolojik gerçekliğiyle büyük bir savrulmanın içinde olduğumuz bir dönemdeyiz.

* İçinde bulunduğumuz bu dönem, kavramların alt üst edildiği, değer ve normların yozlaştırıldığı, bilimin aydınlığının reddedildiği bir dönemdir.

* Bu dönem; Vatandaşları kutuplaştırarak toplumun bir arada yaşama kültüründen uzaklaştırıldığı bir dönemdir.

* Bu dönem; Atatürk’e saldırmanın dayanılmaz hafifliğinin zirve yaptığı bir dönemdir.

* Bu dönem; Atatürk ve devrimlerini değersizleştirmenin prim yaptığı, değersizleştirme çabasında olanların ise makam ve mevkiiyle ödüllendirildiği bir dönemdir.

* Bu dönem; Kurtuluş savaşının ve bu savaşta şehit olanların yok sayıldığı, ülkemizin ve cumhuriyetimizin tapusu Lozan’ın birinci ağızdan tartışmaya açıldığı ve tarihin çarpıtıldığı bir dönemdir.

* Ve bu dönem, siyaset cambazlarının ve sahte demokrasi kahramanlarının toplum mühendisliğine soyunduğu bir dönemdir.

Peki, bütün bunlar oluyorken, adında Atatürk olan bu kurumlarımız ne yapmaktadır?

Bu yalanlara, bu yanlışlara, bu çarpıtmalara karşı hangi faaliyetleri yürütmektedir? Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetimizin kuruluşu, Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleriyle ilgili yerli ve yabancı yeterince kaynak varken, toplumu doğru bilgilendirmek ve tarih bilinci oluşturmak adına hangi çalışmaları yapmaktadır?

Ve en önemlisi, bu kurullar Atatürk ve cumhuriyete yönelik bunca saldırı varken neden sessiz kalarak kendilerini ve makamlarını yok saymaktadırlar?

Bunun iki cevabı vardır diye düşünüyorum. Ya bu saldırıları yapanlarla aynı görüşteler ya da zamanın ruhuna göre erkten, yani güçten yana pozisyon alarak gücün nimetlerinden yararlanmak istemekteler.

Değerli milletvekilleri;

Buradan Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmak istiyorum.

Atatürk diyor ki; “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar." diyor.

Bizler aklımızla, bilimin ışığında yaşayanlar Atatürk’ün manevi mirasçılarıyız.

Sizler, kurum yöneticileri eğer adında Atatürk olan bu kurulları temsilen o koltuklarda oturuyorsanız ya Atatürk’ü ve devrimlerini doğru anlayıp anlatın ya da Atatürk’ün adını taşıyan bu kurullardaki koltukları boşaltın.

Bugünün güç sahipleri olarak sizler resmî kurumlardan, stadyumlardan, meydanlardan, kültür merkezlerinden Atatürk’ün adını silebilirsiniz ancak bizler var oldukça bu halkın gönlünden, kalbinden, aklından yüreğinden Atatürk’ü silemezsiniz, silemeyeceksiniz.

 

Yorumlar (0)