banner773

CHP’li Çakırözer: “Gazetecilerin ifade özgürlüğü sizin de sorumluluğunuz!”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın gazetecilere açtığı davalarda Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil’e verilen hapis cezası, Oda TV yazarı Müyesser Yıldız’a verilen tazminat cezaları TBMM’deki bütçe görüşmelerinde gündeme geldi.

Vekil Haberleri 13.11.2020, 13:30
CHP’li Çakırözer: “Gazetecilerin ifade özgürlüğü sizin de sorumluluğunuz!”

kökenli CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin görüşmeleri sırasında Akar’a Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin siyasi konumu önde olan isimlerin ifade özgürlüğüne daha fazla tolerans tanıması gerektiği yönündeki kararlarını hatırlatarak, “Gazeteci sizi eleştirmiş, ‘Ben o bakanla yan yana durmam’ demiş. Ne var bunda? Gazetecilerin ifade özgürlüğünün korunmasında, sizin gibi siyasi konumda olan kişilerin daha hoşgörülü, toleranslı olması gerekmez mi?” diye sordu. Çakırözer, Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı kimliklerini taşıdığı dönemlerde Kadir Mısıroğlu, Hasan Karakaya gibi Atatürk düşmanı bazı isimlere yaptığı geçmiş olsun ya da taziye ziyaretlerini anımsatarak, “Ziyaret ettikleriniz arasında Atatürk düşmanlığıyla, Cumhuriyet düşmanlığıyla bilinen isimler vardı. Çok yakın geçmişte Türk ordusunun üzerine titreyen, ayağına taş değmesin diye düşünen, her yazısında Atatürk sevgisi işleyen Atatürk sevdalısı bir gazeteci olan Bekir Coşkun öldü. Ona geçmiş olsuna, cenazesine ya da ailesine taziyeye gitmediniz, temsilci göndermediniz mi?” diye sordu.

“GAZETECİLERİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SİZİN DE SORUMLULUĞUNUZ”

Milli Savunma Bakanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında söz alan CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Bakan Hulusi Akar’ın gazetecilere açtığı davalara tepki gösterdi. Türkiye’deki yüksek mahkemelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin birçok kararında “kamuoyunda etkili makamlardaki siyasetçilerin kendilerine yönelik eleştiriler karşısında hoşgörülü, toleranslı olmaları gerektiği” vurgulanarak “ifade özgürlüğü lehinde” hükümler verdiğini hatırlatan Çakırözer şöyle devam etti: “Sizin tarafınızdan açılan davalarda bir gazeteciye ‘Ben o Bakanla gezmem’ dediği için beş ay hapis cezası; bir başka gazeteciye yine yaptığı bir haber nedeniyle sizin açtığınız davalarla tazminat cezası verildi. Gazetecilere karşı ifade özgürlüğünün korunmasında siyasi konumda olanların yani siz bakanların da rolü olduğunu düşünmüyor musunuz?” diye sordu.

BEKİR COŞKUN’UN CENAZESİNE TEMSİLCİ GÖNDERDİNİZ Mİ?

Çakırözer, daha önce Atatürk düşmanı karşıtı görüşleriyle bilinen bazı isimlere geçmiş olsun ve taziye ziyareti yapan Akar’a, kısa süre önce vefat eden Sözcü yazarı Bekir Coşkun’u hastalığı sırasında ziyaret edip etmediğini de sordu. Çakırözer, “Hasan Karakaya, Kadir Mısıroğlu gibi isimlere geçmiş olsun ya da taziye ziyaretleri yaptınız. Bunların arasında Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığını iş edinenler var. Peki yakın geçmişte ölen gazeteci Bekir Coşkun'un cenazesine katıldınız mı, temsilci göndendiniz mi? Hastayken ziyaret ettiniz mi? Ailesine taziyede bulundunuz mu? Yapmadıysanız neden yapmadınız? Çünkü Bekir Coşkun Türk Silahlı Kuvvetlerinin ayağına taş değmesini istemeyen, her yazısında Atatürk sevgisinden bahseden, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı bir isimdi. Acaba onu ziyaret etme ihtiyacı neden duymadınız?” diye sordu.

TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARI GÖZETİLMELİ

Çakırözer, Türkiye'yi ziyaret etmesi planlanan Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'yla yapılacak görüşmelere de dikkat çekti. Pompeo'nun daha önce Kıbrıs Adası'na ve Yunanistan'a yaptığı ziyaretlerde Türkiye'yi hedef alan açıklamalarını hatırlatan Çakırözer, “Pompeo görüşmelerinde 1960 anlaşmalarının ruhuna aykırı olan, özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle imzaladığı anlaşma mutlaka masaya getirilmelidir. Ya tarafınızca ya Dışişleri Bakanı tarafından ya da devletin diğer yöneticileri tarafından. Bugüne kadar Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeye dikkat etmiş olan Amerikan yönetiminin imzaladıkları anlaşma, kullandıkları üslup, gerek Türkiye'ye karşı, gerek Türkiye'nin haklı çıkarlarına karşı kullandıkları üslup müttefiklik ilişkisine uymamaktadır. Bu konuda bugüne kadar yeterli yanıt verildiğini düşünmüyoruz” dedi.

Çakırözer, ABD seçimleri sonrasında yeni oluşacak ABD yönetimi ile yürütülecek olan diploması ilişkilerine de dikkat çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Biden'la yeni kurulacak Türk-Amerikan ilişkilerinde tabii ki liderler arası ilişkiler önemlidir ama Bakanlığınızla, Dışişleri Bakanlığıyla, diğer istihbarat ve güvenlik kurumlarıyla ilişkiler de bir o kadar önemlidir, tamamlayıcıdır. Bunun öneminin altını çizmek isterim. Eğer sizlerin ilişkileri, kişiler arasındaki, liderler arasındaki ilişkiyi tamamlamazsa biz, ulusal çıkarlarımıza aykırı bu durumlarla karşı karşıya kalırız. Aynen Pompeo'nun adaya gidip Türk tarafıyla görüşme zahmetine katlanmaması gibi. Bu adadaki iki eşit halk, iki eşit egemenliği tamamen dışlayan tavır gibi. Bunun, Pompeo buraya geldiğinde mutlaka gündeme getirilmesi gerekir.”

S400’LER BÜYÜK SAVURGANLIK

Çakırözer, 2,5 milyar dolara alınan ve kurulamayan S-400 sistemlerini Milli Savunma Bakanlığı bütçesi görüşmelerinin gündemine getirdi. Çakırözer, “Sinop'ta bir deneme yapıldı ama belki de onun asıl denenmesi gereken yer Karadeniz Sinop değil, başka bölgelerdi. Çünkü Karadeniz'de onu aldığımız Rusya'ya karşı kullanamayacağımıza göre, asıl belki de bizim için tehdit gelen bölgelerde denenmesi gerekirdi. Eğer bu kutusunda kalacaksa şu ekonomik krizde gerçekten 2,5 milyar doların bu şekilde harcanmış olması çok büyük bir savurganlıktır” dedi.

HER SORUNUN ÇÖZÜMÜ ASKERİ GÜÇ DEĞİLDİR

Türkiye’nin S-400'leri kullanamazken, ortağı olunan yeni nesil savaş uçaklarını da alamaz hâle geldiğini belirten Çakırözer, “Amerika Birleşik Devletleri'yle diplomaside yaşanan kriz nedeniyle parasını verdiğimiz, ortağı olduğumuz yeni nesil savaş uçaklarını da alamaz hâle geldik. Kendi kuvvetlerine kaydırdılar. Yine orada da kendi vatandaşının vergilerinden verilmiş milyarlarca dolar, milyarlarca lira bir paranın olması gereken yere gidememesi gibi ya da bir ihtiyacın karşılanamaması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Vurgulamak istediğim bir konu, dış politikadaki yalnızlaşma, dış politikadaki eksikler, hatalar birçok krizde diplomasi işlemediği için sanki o krizin çözümünde Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanımı noktasına gitmek durumunda kalmaktadır Türkiye. İşte bölgemizde olsun, dünyanın birçok yerinde olsun bazen diplomasinin devreye girmesi gereken noktalarda tek çözüm sanki Mehmetçik gibi bir noktaya itilmek durumunda kalmaktadır. Tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleri, üstlendiği her sorumluluğu hakkıyla, başarıyla yerine getirmek için var gücüyle çalışmaktadır ama her sorunun çözümü askerî güç değildir, diplomasinin de işlemesi gerekmektedir” dedi.

Yorumlar (0)