CHP'Lİ AYGUN:10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Özgür basın, demokrasinin kilit taşıdır. Demokrasinin dördüncü gücü olan medya, bugün Türkiye’de baskı, tehdit, kapatma ve ceza davaları ile zapturapt altına alınmak istenmektedir.

Vekil Haberleri 10.01.2019, 14:06 10.01.2019, 14:06
CHP'Lİ AYGUN:10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

Medya, kamu adına hükümeti denetleyen güç olduğu için “eleştirel ve sorgulayıcı” olmak zorundadır. Ne var ki AKP iktidarı döneminde yaratılan yandaş havuz medyası ile hükümetin tüm politikalarının alkışlandığı, hükümetin aldığı pozisyona göre düşüncenin de yön değiştirdiği, birçok yazarın “kalemşör” haline getirildiği bir süreç yaşanmaktadır. Kalemlerini AKP’ye kiralayan birçok gazeteci, vicdanını ve ülke çıkarlarını bir kenara atarak, kişisel istikbalin sağlamak için egemen gücün yanında saf tutmaktadır.

Başkanlık sisteminin gelişi ile tüm kurumların bağlandığı Saray, basın kartlarında dahi söz sahibi olmuştur. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve TRT; Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan İletişim Başkanlığı’na bağlanmıştır.  Eleştirel tek bir sese tahammül edilemezken, RTÜK de iktidarın sopasına dönüştürülmüştür. Halk TV’ye ve FOX TV’ye verilen idari para cezaları ve yayın durdurma cezaları ile sanatçılarımız Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hakkında başlatılan soruşturmalar yolu ile kamuoyuna gözdağı verilmektedir.

İktidara yakın medya kurumları her türlü ilan ve reklam ile desteklenirken, eleştiri yapan yayın organları cezalandırılmaktadır. Yakın bir zamanda Türkiye’nin en köklü ve eski haber ajanslarından Anka Haber Ajansı’nın kapanmak zorunda kalması üzücü ve düşündürücüdür.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Şahsına husumet içinde olanlara aracılık eden medyanın toplum çıkarlarını korumadığı” yönündeki açıklamaları, “medya bağımsızlığının” istenmediğini açık açık ortaya koymuştur. Nitekim Türkiye’nin değerli sanatçıları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında açılan soruşturmaların, “Halkı TC hükümetine karşı silahlı isyana tahrik” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi suçlamalara konu olması, Anayasa ile teminat altına alınan düşünce özgürlüğünün ihlalidir.

Habertürk ve Vatan Gazeteleri kapanırken, birçok ulusal ve yerel gazete sayfa sayısını azaltmış ya da hafta sonu eklerini kaldırmıştır. AK Parti iktidarındaki baskı ve medyaya yönelik baskılar sonucu 10 bini aşkın gazeteci işsiz kalmıştır. Sadece geçen yıl 700 gazeteci işini kaybetmiştir. Cezaevinde bulunan hükümlü ve tutuklu gazeteci sayısı 139’dur. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2018 Raporu’na göre Türkiye, Çin ve Mısır ile birlikte dünyada en çok tutuklu gazetecisi olan ülkedir. Karikatürle eleştirinin bile suç haline getirildiği ülkemizde ne yazı ki toplumda açık açık muhalif tüm seslere yönelik cadı avı yapılmaktadır. Bilinmelidir ki fikirleri hapsetmek aslında ülkemizin geleceğini karanlığa mahkûm etmektir.

Kanser gibi yayılan baskı süreci, ülkedeki demokrasiyi tamamen boğduğunda, bu sürece su taşıyanlar da boğulacaktır!

Medya özgür olmadan Türkiye özgür olamaz! Baskı ve sansürün olmadığı, demokratik hukuk devletinin işletildiği bir Türkiye özlemiyle 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününü kutlarım.

 

 

Yorumlar (0)