CHP’li Aydoğan Meclis’te 5. Yargı paketi üzerine iktidarı sert eleştirdi

CHP İstanbul Milletvekili Avukat Turan Aydoğan 5. Yargı Paketi olarak bilinen İcra İflas Kanunu ve Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi üzerine Meclis genel Kurulu’nda konuştu.

Vekil Haberleri 18.11.2021, 14:02
CHP’li Aydoğan Meclis’te 5. Yargı paketi üzerine iktidarı sert eleştirdi

Aydoğan konuşmasını Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında oturan 9 milletvekiline ithaf etti ve “Bu gruptan 9 kişi var, iyi dinlesinler beni. Ne kadar ciddiyetle yasalarını takip ettiklerinin göstergesi de budur yani saldım çayıra, Mevla'm kayıra misali işlerle beraber Meclisi yormaktan başka bir iş de yapmıyorlar” dedi.

REFORM, SİYASİ KARARLILIK İŞİDİR, CESUR LİDERLERİN VE CESUR KADROLARIN İŞİDİR

Aydoğan teklifin reform olarak lanse edilmesine tepki göstererek şunları söyledi:

“Arkadaşlarımız bu pakete "reform" diyor. Reform, siyasi kararlılık işidir Sayın Başkanım, cesur liderlerin ve cesur kadroların işidir Sayın Genel Başkanımızın yaptığı gibi; öyle kitabın tam ortasından konuşarak Türkiye'nin gündeminde sorunları, yaraları iyileştirme için adım atma işidir. Böyle İcra İflas Kanunu'nda 2 tane değişiklikle beraber kamuoyunu yanıltarak adına "reform" dediğiniz sıradan değişiklik kanunlarıyla Meclisi de yok sayarak bu yolu yürüme meselesi değildir. Reform sizin işiniz değildir kardeşim, sizin işiniz bitti. Siz artık arkasında olağanüstü bir meşru çoğunluk olmayan, durumu tartışılır, Mecliste oturdukları koltukların arkasında bir iradenin varlığı ve yokluğu çok fazlasıyla tartışılır bir parti grubusunuz. Siz artık gelmiş olan seçim çağrısının farkına varın. Bulunduğunuz yerler size ait değil, kullandığınız güç artık size ait değil.

TAM BİR TOTALİST PARTİ GÖRÜNTÜSÜ VERİYORSUNUZ

Kanunları Meclisin diğer partilerini yok sayarak yaptıklarını söyleyen Aydoğan, “Onlarla oydaşmaksızın yapabilecek hukuksal olarak arkanızda bir güç de yok; bu kanunu da böyle yaptınız. Aslında üzerinde çok fazla konuşacağımız bir kanun değil. Adalet Komisyonunda ben söyledim, bazen iyi niyetle kanunlar da getiriyorsunuz ama iyi niyetinizi gölgeleyecek o kadar çok iş var ki; tartışmıyorsunuz, konuşmuyorsunuz, muhataplarına sormuyorsunuz sonra komisyonlarda size yaptığınız kanunların Anayasaya aykırılıklarını, güncel hayatın dışındaki durumlarını anlatıyoruz. Mesela, bu yaptığınız kanunda "İcra başmüdürü" diye tanımlamalarınızın Anayasanın 128'inci maddesine aykırı olduğunu anlatmaya çalıştık size. Onun dışında, çifte cezalandırmayla ilgili hüküm koydunuz. Disiplin cezası ve çifte cezalandırmanın Anayasanın 2'nci maddesindeki hukuk devletine aykırı olduğunu, Anayasanın 90'ıncı maddesindeki uluslararası anlaşmalara uyma zorunluluğuna aykırı olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 7'nci protokolün 4'üncü maddesine aykırı olduğunu anlattık, anlattık, anlattık. Mesela, ben yarım saat konuştum sonra üstüne bir yarım saat daha konuştum Komisyonda, hançeremi yırttım ama siz tam bir totalist parti görüntüsü veriyorsunuz artık. Arkanızda irade yok, güç yok, dediğim dedik, çaldığım düdük yapmaya çalışıyorsunuz, yok artık öyle düdük, yok.”

HANGİ YÜZLE GİDİP AĞLAŞIYORSUNUZ ETRAFTA?

Aydoğan konuşmasında hukuksuzluklara vurgu yaptı: “Sizinle burada hukuku konuşacağız, yapmadıklarınızı konuşacağız. Mesela, Başak Cengiz'i konuştu, rahmetli kızımızı konuştu kardeşim burada. Size soracağım bu ikiyüzlülüğü. Öyle timsah gözyaşlarıyla beraber, Türkiye toplumunun önünden nasıl geçiştiriyorsunuz? On ay içerisinde bu ülkede 290 kadın, erkekler tarafından öldürüldü, yüzünüz kızarmıyor mu? İstanbul Sözleşmesi'nden imza çektiniz, yüzünüz kızarmıyor mu? Hangi yüzle beraber gidip ağlaşıyorsunuz etrafta? Kadınları evlerine mahkûm ettiniz. Bu ülkede kadınların dörtte 3'ü evine mahkûm edilmiş durumda. Kadın istihdam oranı yüzde 26, yüzde 27'lerde. O da sizin o palavracı TÜİK'inizin rakamları; doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama verdiği rakam bu. İstanbul Sözleşmesi'nden çekiliyorsunuz, anladım da, dinimizin de birtakım verileri var bu konuyla ilgili. Mesela Veda Hutbesi var, mesela Medine Vesikası var. Orada, Medine Vesikası'nda bir hukuku tarif ediyor: "Güçlünün değil, haklının ve hukukun yanında olun." diyor Medine Vesikası'nda. Veda Hutbesi'nde "Tüm insanlar eşittir, erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere hakları vardır." diyor. Burada erkek parmaklarınızla beraber bu ülkeyi idare etmeye çalışıyorsunuz.

GARİBANLARI BULDUNUZ, "VURUN ABALIYA!"

Aydoğan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumartesi Annesi Berfo Ana’ya verdiği sözü, Roboski katliamını, cezaevindeki askeri okul öğrencileri ve KHK’lıları hatırlattı: “Bir dünya hukuksuzluk var dedim. Bir dünya hukuksuzluğu beraber yaşıyoruz. Berfo anayı hatırladınız mı? Berfo ananın oğlunun dosyasını kapattınız. Sayın Cumhurbaşkanı söz vermişti; ölüsünü ya da dirisini, sorumlusunu bulacağına söz vermişti. Berfo ananın şu sözlerini ben size hatırlatayım, belki vicdanınıza biraz dönme fırsatı bulursunuz. "Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti benim çocuğum gelmedi." Otuz üç yıl boyunca çocuğunun kemiklerini bekleyen Berfo anaya bunu çok gördünüz ve o dosyayı kapattınız.

Siz hukuktan konuşuyorsunuz karşımızda, öyle mi? Roboski katliamını hatırladınız mı? On yıl, on yıldır devam eden bir süreçte henüz doğru düzgün yargılanan kimse yok, ortada bir sonuç yok. İnsanlar ölmüş, devlet biraz kendisine çekidüzen vermesi gerekirken bu olaydan dolayı, sorumluyu bulup çıkarmaksızın geçiştiriyor. Askerî okul öğrencilerini içeride tutuyorsunuz. Garibanları buldunuz, "Vurun abalıya!" diye bütün sorumluluğu masum çocukların üzerine yıktınız. O melun örgütün finansörünü uçakta gezdiriyorsunuz, kurduğunuz bir kurumun yönetim kuruluna oturttunuz; askerî okuldaki masum çocuklar otuz yıl hüküm giymiş, dosyalarına bakacak kadar yüreği olan milletvekili hukukçular varsa gelsinler, beraber bakalım, desinler ki: "Bu hükümler haklıdır." KHK'lilere sivil ölüm yaşatıyorsunuz. Hiç yargılanmamış, idari bir kararla beraber görevinden edilmiş insanlar var. Hukukçu kardeşlerim, soruyorum size: Siz hukukçuysanız buna nasıl "kabul" diyebiliyorsunuz? Nasıl diyebiliyorsunuz? Bu Anayasa'nın 125'inci maddesinde yazmıyor mu "İdarenin bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine tabidir." diye? Araya bir Komisyon koyuyorsunuz, insanların hak aramasını güçlendirdiniz; hatta beraat kararıyla beraber gelen insanları da işine başlatmıyorsunuz, takipsizlik kararı olanları işine başlatmıyorsunuz.

 BİRİLERİ DÖNER SORAR "BU İŞLER NİYE DOĞRU YAPILMADI?"

İnsan Hakları Eylem Planı, Korgan Kaymakamı gibi konulara da değinen Aydoğan, “Bu koltuklarda ne güzel böyle rahat oturuyorsunuz ya! Ne güzel, vicdanınız rahat. Bu kadar insan mağdur, bu kadar insan hukuksuzlukla karşı karşıya; İcra ve İflas Kanunu'nda iki değişikliği "reform" diye yutturacaksınız bu millete. Üstelik, kendi getirdiğiniz İnsan Hakları Eylem Planı'nı bu işlerin üzerine koyarsanız, daha bir tanesini bile yapmadınız; sadece ihlal yapıyorsunuz. Siz burada bize hukuk anlatacaksınız, öyle mi? Gazetecilere binlerce yıllık cezalar vereceksiniz neredeyse ve medya kuruluşlarını parayla cezalandırarak susturuyorsunuz. Yandaşınız, yöredaşınız medya kuruluşları da bu millete nefret tohumlarını ekerken onların dosyalarını sümen altı ediyorsunuz, RTÜK diye bir tetikçi kurumunuz kanalıyla. Birileri döner sorar "Bu işler niye doğru yapılmadı?" diye. Bir yürekli adam çıkar, o bürokratlara çağrı yapar "İnsan olun! Yaptığınız ve yapmadığınız her şey hukuk karşısında bir sorumluluk oluşturur." der. İyi dinleyin buraları, iyi dinleyin. Korgan Kaymakamını görevden aldınız, sorulan soruları takip ettiniz mi? Bu ülkede idari olarak bir valinin yarattığı utancı takip ettiniz mi? Milletvekillerini nasıl çağırdınız? "Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanlığından Türk Bayrağı aldınız mı?" diye soruyor vali. Helal olsun aldıysa, helal olsun, anasının ak sütü gibi helal olsun. Türk Bayrağı alınan... Bunu nasıl soruyorsunuz, nasıl soruyorsunuz? O kardeşimizin hakkını ya kısa sürede teslim edeceksiniz ya da bu haksızlıkların gün gelecek hesabı sorulacak; unutmayın, unutmayın.

 

BU MECLİSTE SON DAKİKALARINIZI YAŞIYORSUNUZ

Konuşmasında ekonomideki adaletsizliğe de değinen Aydoğan, “

Adalet kuru bir laf değildir, adalet aslında ekonomik bir meseledir. Çıktı birisi... Her şeyi biliyor. Daha dolar geçen hafta 9,5 lirayken, bugün 10,5 lira oldu. Daha ne kadar bedel ödettireceksiniz bu ülkeye ya? Hiç mi içinizde ekonomiyi bilen bir adam yok? Nasıl bir Grupsunuz? Niye uyarmıyorsunuz? Bu memleket nereye götürülüyor? Bu bedeli kim ödüyor, zamların bedelini kim ödüyor? Yoksulluk kime ait yazılıyor? Yolsuzlukların bedelini kim ödüyor? 128 milyar doların eritildiği tarihte dolar kuru 6 liraydı, şimdi 11 lira oldu; 650 milyar lira bu ülkenin hazinesine fatura ettiniz. Duymadınız, görmediniz, öyle mi? Kim yapıyorsa bunu çıkın biraz sesinizi yükseltin. Bu Mecliste son dakikalarınızı yaşıyorsunuz. Bir daha gelirsiniz, gelmezsiniz; kaçınız gelir, kaçınız gelmez bilmiyorum. Biraz yürekli olun, biraz milletten yana olun. Bu vurguna, bu soyguna, bu fütursuzluğa bizimle beraber "dur" deyin, yazık oluyor bu ülkeye, frensiz bir kamyon gidiyor. Şunu da bilin biz buna rastgele...” dedi.

Yorumlar (0)