CHP'li Açıkel'den üniversitelerdeki niteliksizleşme ile ilgili araştırma önergesi

CHP İstanbul Milletvekili, ARGE ve Bilim & Kültür Platformu’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fethi Açıkel, üniversitelerde yaşanan akademik başarı sıralamalarındaki düşüşün ve üniversitelerde verilen eğitimin niteliğinin düşmesinin nedenlerinin araştırılmasını sağlamak amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti.

Vekil Haberleri 24.10.2018, 11:54 24.10.2018, 11:54
CHP'li Açıkel'den üniversitelerdeki niteliksizleşme ile ilgili araştırma önergesi

Açıkel, Araştırma Önergesi’nin gerekçe metninde, Türkiye’nin geçmişte otoriter rejimlerden kaçan akademisyenlere ev sahipliği yaparken, AKP rejiminin kendi akademisyenlerini yurtdışına kaçırtmakta olduğunu belirtti.

Açıkel, araştırma talebinde şunları söyledi:Ülkemizde, 129’u devlet, 72’si vakıf, 5’i de Vakıf MYO olmak üzere toplam 206 üniversite bulunmaktadır.  Bu üniversitelerde toplam 7 buçuk milyonu aşkın öğrenci ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarına kayıtlı durumdadır. Üniversitelerin, üniversite öğrencilerinin ve öğretim elemanlarının mevcut durumu, toplumun büyük bölümünü yakından ilgilendirmekle kalmayıp ülkemizin geleceği ile doğrudan ilişkilidir.

“BEYİN GÖÇÜ HIZLANDI”                                                                    

Ülkemizdeki üniversite sayısı son yıllarda ciddi şekilde artmaktadır. Ancak üniversitelerimizdeki akademik başarı sıralaması, evrensel ölçütlerle yapılan değerlendirmelerde her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Akademik başarının ön koşulu olan, üniversitelerin akademik, idari ve mali açıdan özerkliği yok edilmiştir. Öğretim elamanlarının ifade, yayın ve araştırma özgürlüğüne ve akademik kürsü dokunulmazlığına sistematik saldırılar gerçekleştirilmektedir. Üniversiteler üzerinde kurulan baskılar yüzünden binlerce tecrübeli akademisyen ve genç bilim insanı yurt dışında iş aramaya başlamakta, beyin göçü hızlanmaktadır.

“AYRIMLCILIK VE BASKI BİLİMİ GERİLETİYOR”

1930’larda Atatürk Türkiye’sinde ülkemiz, Avrupa’nın farklı ülkelerinden özellikle otoriter rejimlerden kaçıp gelen akademisyenleri kabul eden bir ülke iken, bugün Türkiye kendi yetiştirdiği parlak beyinleri baskı, yıldırma ve kayırmacılık sistemi yüzünden yurtdışına kaçırtmakta ya da üniversitelerden uzaklaştırmaktadır. Üniversitelerimiz ve bilim dünyası sistematik olarak geriletilmekte ve kurumlar ve kadrolar aşındırılmaktadır. Üniversitelerdeki akademik atama ve yükseltme ilkelerinin tutarsızlığı ve keyfiliği yüzünden, akademik kadrolar arasında nitelik farkları ortaya çıkmakta, standartlar farklılaşmaktadır. Sadece akademik kadroların bilimsel faaliyet özgürlüğü sınırlanmakla kalmamakta, idari kadrolar da siyasi ayrımcılığa ve sendikasızlaştırma baskılarına maruz bırakılmaktadır. Üniversitelerde öğrenci toplulukları üzerinde yoğun baskılar ve sansür uygulanmakta, keyfi gerekçelerle üniversite öğrencilerinin kültürel, entelektüel ve sosyal faaliyetleri sınırlanmaktadır. Sadece Dünyadaki saygın üniversiteler arasında yer alan üniversitelerimiz ve kadroları değil adeta tüm üniversite gençliği cezalandırılmakta, muhtelif ayrımcılık ve baskı ile karşı karşıya bırakılmaktadır.

İş gücü piyasası taleplerini ve çağın gerekliliklerini hiçe sayarak açılan bölümler ve planlaması yeterince yapılmamış kontenjanlar sonucunda başta öğretmen adayları olmak üzere üniversite mezunu işsizliği kabul edilemez düzeylere ulaşmıştır. Ülkemizde 800 binin üzerinde üniversite mezunu işsizdir. Üniversite mezunlarımızın üçte biri kendi alanları dışında bir işte güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadır.

Orta öğretimdeki ve sınav sistemindeki yanlışlıklar öğrencilerin inancını sarsmakta, öğrencilerimiz ve ailelerde motivasyon ve maddi kaynak kayıpları yaşanmaktadır. Eğitim sistemindeki çarpıklıklar ve yetersizlikler yüzünden stres altındaki yüzbinlerce genç psikolojik sorunlarla boğuşmaktadır. Üniversitelerimizde verilen eğitimin niteliğindeki düşüş ve üniversite mezunu olmanın iyi bir yaşam standardı sağlamaktan giderek uzaklaşmasından ötürü ülkemizde beyin göçü yaygınlaşmaktadır. Yapılan araştırmalara göre ailelerin yarısına yakını çocuklarının lise kademesindeki yurt dışında eğitim almalarını isteyebileceklerini belirtmektedir. 2018/2019 öğretim döneminde üniversitelerde 177 bin 103 kontenjanın boş kalmış olması üniversitelere ve eğitim sistemine olan güven kaybının önemli bir göstergesidir.

Üniversitelerdeki akademik ve idari atamalarda kayırmacılık yapılması ve personel alımlarında liyakatten uzaklaşılması ve atanma kriterlerinin düşürülmesi Anayasa’nın 70.Maddesi’nde belirtilen kamu hizmeti alım koşullarına aykırı bir görüntü oluşturmaktadır. Rektör atamalarının doğrudan partili Cumhurbaşkanı tarafından yapılması üniversitelerin idari kadrolarının siyasileşmesine ve kadroların da buna bağlı olarak liyakat ve ehliyet ilkelerinin dışında verilmesine neden olmaktadır.

2018 yılında güncellenen Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği, akademik çalışmaların sayısını artırmakla beraber, yayınların niteliğinde artış sağlayamamıştır. Uygulama sonucunda özellikle akademik etki faktörü düşük dergilerin ve atıf sayısı düşük yayınların sayılarında artış olmuş ancak nitelik hiçe sayılarak nicelikle göz boyanmaya çalışılmıştır.  

Üniversitelere ayrılan kaynakların amacına ne ölçüde ulaştığı üniversiteler ile ilgili politikalar hakkında bilgi sahibi olmak ve bu politikaların kamu yararına geliştirilmesine katkı sunmak adına önemlidir.

Yorumlar (0)