CHP'li Yeşil: Yoksulluğun ve Milyarderlerin Arttığı Bir Ülke Olduk

CHP İçişleri Komisyonu üyesi Nihat Yeşil, 144. Sıra sayılı torba yasa teklifinin ikinci bölümü üzerine CHP grubu adına söz aldı: Türkiye'nin  içinde bulunduğu durumu özetleyen Yeşil; Türkiye’de 847 bin kişinin, bin TL’nin altında maaş  aldığını  söyledi.

CHP Ankara Milletvekili Yeşil; Türkiye'de 675 TL ve altında geliri olan kişi sayısının 8 milyon 700 bin kişi olduğuna işaret ederek: “ Türkiye'de hâlen açlık sınırında yaşayanların sayısı 16 milyon  ve yoksulluk sınırında yaşayan kişi sayısı  ise 48 milyon. EYT mağduru, yani emeklilikte yaşa takılıp maaş alamayan kişi sayısı  ise 2 milyon. Canına tak edip intihar edenlerle birlikte atanamayan ve dolayısıyla geliri olmayan öğretmenlerin sayısı  ise 700 bin kişi. Türkiye'deki işsiz sayısı resmî rakamla 4 milyon ama gayrı resmî rakamla -sivil toplum örgütlerimizin, sendikaların belirlediği rakam- 8 milyon 500 bin kişi.” Diye konuştu.

İCRADAKİ DOSYA SAYISI 21 MİLYON

CHP’li Yeşil, genç işsizlik sorununa  da dikkat çekerek: şunları söyledi:   
“Değerli arkadaşlar, Genç işsizlerin toplam nüfusa oranı yüzde 27’ye ulaşmaktadır.  İcralık olanların mahkemelerdeki dosya sayısı 21 milyon. Vatandaşlarımızın bankalara olan borcu 565 milyar 448 milyon Lira. Bankalara borçlu olan vatandaş sayısı 3 milyon 667 bin 827 kişi. Borcu takibe düşmüş vatandaş sayısı 1 milyon 205 bin 253 kişi. Yine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, BDDK'nin verilerine göre yurt içinde ve yurt dışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı eylül ayı sonu itibarıyla 206.889 kişi oldu, 206.889 kişinin toplam mevduatının eylül sonu itibarıyla 1 trilyon 255 milyar 273 milyon liraya ulaştığı belirtiliyor. 
    
Değerli arkadaşlar, bu yoksulların belki de en çok oy verdiği parti AK PARTİ dir. Bunlar “3 Y” ile geldiler... Bu ülke yoksulluğun, bir de milyarderlerin arttığı bir ülke oldu. Belki de dünyada emsal olarak gösterilecek bir ülke değil ama maalesef bu ülke, böyle tersine işleyen siyasal anlayış üzerine devam edip gidiyor. 

KOMİSYONLARDAKİ YAPICI ELEŞTİRİLERİMİZ DİKKATE ALINSIN

CHP İçişleri komisyon üyesi Nihat Yeşil, 144 Sıra sayılı teklifin, 2. Bölümü geneli üzerinde yaptığı konuşmada, komisyon çalışmalarındaki muhalefetin görüşlerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek: şunları söyledi: 

“Değerli arkadaşlar, burada hepimiz toplum adına bulunuyoruz. Her birimiz temsil ettiğimiz faaliyeti yürütmekle mükellefiz ama yasalar gelirken bunu ilgili birimlerle komisyonlarda tartışsak, bizler teknik, idari, mali anlamda bunları tartışıp görüşebilsek, Meclis Genel Kuruluna geldiğinde arkadaşlarımız görüşlerini rahatlıkla ifade edebilse, milletvekili arkadaşlarımız kanun teklifiyle ilgili bu konuda bilgi vermiş olsalar... Ama maalesef, Komisyonda sorduğumuzda cevap yok... Biz bürokratlar bu konuda bilgi vermesin demiyoruz, elbette ki vereceklerdir ama teknik anlamda, bu kanunu hazırlayan milletvekili arkadaşlarımızın konuya vâkıf olmadığını ve o konu noktasında gerekli yanıtı vermediklerine tanık oluyoruz. Bu sadece buraya özgü değil, sadece bu 98 maddeyle ilgili değil. İstiyoruz ki enine boyuna tartışılsın. Bir kanun ne için çıkar? Bir toplumun menfaatleri için, toplumsal olguların gelişmesi için çıkar ama maalesef, biz bunları yapmıyoruz. Sürekli bir alışkanlık hâline getirilerek, iki gün kala, hemen bir torba yasayla, önümüze bir iki tane madde sürülüyor ve yapılmadığı zaman da "İşte, bak, onlar karşı çıkıyor." veya "Bunlar yapılmıyor." gibisinden bir anlayış geliyor. Normalde sorunun muhatabı eğer milletvekili arkadaşlarımızsa milletvekili arkadaşlarımız yanıt verir ama bu milletvekili arkadaşlarımız soruna yanıt vermedikleri gibi, bürokrat arkadaşlarımız bize yanıt veriyor. 

16 NİSAN REFERANDUMUYLA REJİM DEĞİŞTİ.

Burada bahsetmek istediğim konu, 16 Nisan referandumunda bir rejim değişti. "Bu rejim ülkeye yeniden güllük gülistanlık getiriyor." dediler, iddia bu... Bırakın erklerin ayrılmasını -ki her şey birbirinden ayrı getirilecekti- bütün erkler birleşti; bu rejimle olan bu. Tek kişi karar veriyorsa... Bunları bugün bir kişiyi eleştirmek için demiyoruz, genel yanlış anlayışı ortaya koymak için bunu veriyoruz. O anlamda "Anayasal sorun yok." dedikleri yerde...