CHP'Lİ TAŞCIER'DEN DİZİLERİN ŞİDDET KARNESİ 2 RAPORU

CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Taşcıer, Haziran ayında açıkladığı Dizilerin Şiddet Karnesi raporunun ardından, televizyonlarda başlayan yeni sezon üzerine hazırladığı Dizilerin Şiddet Karnesi 2 raporunu TBMM'de düzenlediği basın toplantısı ile paylaşmıştır.

Vekil Haberleri 27.09.2019, 12:09
CHP'Lİ TAŞCIER'DEN DİZİLERİN ŞİDDET KARNESİ 2 RAPORU

Bu sabah, öğrencisi tarafından öldürülen Ceren Damar’ın ve vahşice katledilen 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’nın katillerinin yargılandığı duruşmalar için Ankara Adliyesi’ndeydim. Öncelikle, kadına ve çocuklara şiddet, cinayet, cinsel istismar davalarında katillere iyi hal ve haksız tahrik indirimleri yapılmasına artık son verilmesi gerekiyor. Ben de bununla ilgili kanun teklifimi Meclis’e sunacağım.

Bu noktadan hareketle, kadına şiddet ve cinayetlerinin arkasındaki etmenlerden birinin de televizyonlardan taşan şiddet olduğunu biliyoruz.

Düzenli televizyon izleyen biri, nasıl insan öldürülür en ince ayrıntısına kadar görüyor. Topluma ulaşan bu şiddet görseline bir çare bulunması gerektiği ortadadır.

Bugün bir kez daha, televizyonlarımızı işgal altına almış şiddet sarmalını paylaşmak için karşınızdayım.

Geçtiğimiz Haziran ayında kamuoyu ile paylaştığım Dizilerin Şiddet Karnesi raporumun üzerinden aylar geçti. Dizilerdeki şiddeti ele aldığımız bu rapor medyada, haber bültenlerinde, köşe yazılarında sıklıkla yer aldı. Hala bu raporu anlatmam için haber bültenlerine bağlanıyor, durumun vahametini anlatıyorum.

Biz de Televizyonlarda yeni dizi sezonunun başlaması üzerine raporumuzu yenileme ve gelişme var mı görmek istedik. Bu nedenle bugün sizlerle Dizilerin Şiddet Karnesi 2 raporumuzu sizlerle paylaşıyorum.

Bu raporda, Haziran ayında açıkladığım raporda yer alan 7 diziye tekrar yer verdik.

Final yapan bir dizinin yerine ise bir başka diziyi izledik ve yine toplam 8 diziye yer verdik. Bu dizilerin hangileri olduğunu ve hangi bölümlerinin izlendiğini dağıtacağımız raporda göreceksiniz.

Dizileri,Kadına Şiddet ve Zorlama, Genel Şiddet, Silah Görünümü ve Söylemi, Bağırma, Kadın Ağlaması-Yalvarması, Şiddet Tehdit ve Ölüm Söylemi, Psikolojik Şiddet, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğini Destekleyen Söz, Ölüm, Buzlanan ve Ses Kesilen Sahne olmak üzere 10 başlıkta inceledik.

Araştırmanın sonucuna göre, 8 dizide toplam 14 sahnede kadına yönelik şiddetve zorlama bulunuyor. Bunlardan 12’si sadece bir dizide yer alıyor. Bu sahnelerin çok büyük bir oranı, kaçırılan ve alıkonulan kadınlara yönelik şiddet ve zorlamalardan oluşuyor.

41 sahnede genel şiddet bulunuyor. İzlenen 8 dizinin 7’sinde şiddet sahnesi tespit ettik. Bu sahneler içerisinde ormanda ayaklarından bağlayıp dövme ve sallandırma, traktörün arkasına iple bağlayıp tarlada sürükleyerek işkence, sinirlendiği kadının evini benzin dökerek yakma, cinnet, dövüp kaçırma gibi sahneler var.

İzlenen 8 dizide, en az 300 kez silah gözükmüş, ateşlenmiş veya silahla ilgili söylemde bulunulmuştur. Bu sayının “en az” olduğunun da altını çizmek istiyorum. Çünkü bazı sahnelerde kalabalık gruplar arasında çatışmaları netlikle tespit etmek mümkün olmuyor.

Ayrıca bu sahnelerde her türden silah görülebiliyor. Tabanca, uzun namlulu silahlar, bombalar, el bombaları, pompalı tüfekler, bıçaklar rahatlıkla görebileceğiniz silahlar oluyor.

İzlenen 8 dizide de silah görünümü veya söylemi olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu durum, televizyonda silahsız veya silah söylemsiz bir diziye rastlamanın oldukça zor olduğunu da gözler önüne seriyor.

Dizilerin ne yazık ki olmazsa olmazı haline gelen bir unsuru da bağrışmalar. Dizilerde sürekli bir öfke hali ve ses yükseltme durumu var.

Önceki raporda da belirttiğimiz üzere, bağırma durumu şiddetin kapısını aralayan etmenlerden biridir. Tam 149 sahnede bağırma tespit ettik.

Dizilerde kadınların ağladığı ve yalvardığı sahnelere özellikle başlık olarak baktık. Kadınların ağladığı ve yalvardığı 67 sahne bulunuyor. Erkeklerin ağladığı sahneye çok nadir rastlanırken kadınların bu kadar sıklıkla ağlar halde gösterilmesi dikkat çekicidir.

Diziler çok sayıda fiziksel şiddet içermekle kalmamakta, aynı zamanda şiddet söylemleri de geniş bir yer tutuyor. 122 sahnede şiddet, tehdit ve ölüm söylemi bulunurken, bu sahnelerden 33’ü öldürmekten bahsedilmesi, 11’i tehdit ve 78’i ölümden bahsetmedir.

İzlenen dizilerde 9 psikolojik şiddet sahnesi bulduk. Bunlardan tek bir dizide yer alıyor.

Önceki raporda da, akıllara durgunluk verici boyutta ve işkenceye varan bir psikolojik şiddet tespiti yapılan bu dizide durum aynen devam ediyor. Bir adam kaçırdığı kadının ellerini ve ayaklarını bağlayıp bazen yükselen bazen sakinleşen bir tonda “beni seveceksin” diyerek baskı yapıyor, zorla el ele tutuşup yürüyüşe çıkarıyor, elbise giymesini isteyip dans ederken, kurduğu bomba düzeneğinin patlayacağını ve birlikte öleceklerini söylüyor. Bu psikopatça sahnelerin televizyonda rahatlıkla yayınlanması çok dikkat çekicidir.

İzlenen dizilerde 2 sahnede, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini destekleyici ifadelere rastladık. Bir dizide ailenin kızı hakkında, sanki alınıp verilebilecek bir malmış gibi konuşuluyor. Çocuk dizisinde ise bir mekânda oturan ve elbise giymiş kadının dizinden altı görünüyor diye mekân sahibi “tövbe tövbe” şeklinde tepki veriyor.

İzlenen dizilerdetoplamda ve tespit edilebildiği kadarıyla, farklı sahnelerde yaşanan çatışmalar ve infazlarda en az 35 kişininöldüğü görüldü.

Önceki raporda yer almayan, ancak son tartışmalardan sonra eklemeye karar verdiğimiz bir başlık daha var.  Bu başlık buzlanan ve ses kesilen sahneler başlığıdır. Tespitimize göre 8 dizide tam 64 kez buzlama ve ses kesme uygulanmış ve bu her dizide var.10 sahnede alkol, 18 sahnede kan buzlanırken, 36 sahnede küfür ve argo ifadelerde ses kesme uygulanmış.

Dizilerde bu kadar silah, ölüm ve şiddet varken, bunlara buzlama olmayıp da alkolün buzlanması ilginçtir. Demek ki alkol ve sigaranın, toplumda cinayet ve şiddetten daha kötü bir etki yarattığı düşünülüyor (!)

Dizilerdeki bir diğer sorun da, yapımların aşırı derecedeki uzunlukları. Şöyle ki, raporun hazırlanması için yalnızca 8 dizi izlenmesine rağmen toplamda 19 saati aşkın görüntü izlemesi yaptık.

Bu durum hem oyuncuların ve set çalışanlarının üzerinde ağır çalışma şartları yaratıyor, hem de dizileri uzatmak için aşırı detay vermek zorunda kalınıyor. Bu durum ekranlara daha çok şiddet, ağlama, bağırma sahneleri olarak dönüyor.

Bu sayede, konuşmamın başında da belirttiğim üzere, herkes bir insan nasıl öldürülür en ince detayına kadar bilir hale geliyor.

Bu nedenle raporda farklı bir çalışma daha yaptık. İki dizide, on saniyeden uzun süren konuşmasız sahneleri de belirledik. Dizinin süresini uzatma amaçlı bu sahneler özellikle uzun bakışmalar, uzun yürüme sahneleri ve ağırlaştırılmış çekimlerden oluşuyor. Bu incelemeye göre, reklamlar ve jenerikler hariç 145 dakika süren bir dizinin 38 dakikası, 146 dakika süren bir diğerdizinin ise 43 dakikası on saniyeden uzun süren konuşmasız sahnelerden oluşuyor.

Biliyorsunuz geçen günlerde bir dizi senaristinin röportajı gündemde yer aldı. Özet olarak “istemeyen izlemesin” diyor ve “toplum şiddet istiyor” savını öne sürüyor.

Bu ifadeler şu açıdan sıkıntılı. Burada sorumluluk sahibi olması gereken izleyici değildir. Birey istediği içeriğe ulaşmakta özgürdür. Yani biz bu raporu açıklayarak bir sansür talebinde bulunmuyoruz. Aksine sansürün tam da karşısındayız.

Eğer siz bireyin içeriğe ulaşmasını engelleyici bir sansür uyguluyor, yasaklarla soruna çözüm bulmaya çalışıyorsanız, bunda başarıya ulaşamazsınız. Bugüne kadar da ulaşılmadı.

Bu sorunun çözümünde sorumluluk yapımcıların, yayıncıların ve senaristlerin üzerindedir. Yapımları hazırlarken mutlaka psikologlar, pedagoglar ve sosyologlar ile çalışılmalı. Dizinin birey ve toplum üzerindeki etkileri düşünülerek hareket edilmeli.

Bu konuda reklam verenlerinden, kanallara, yapımcılardan senaristlere kadar, sorumluluğun asıl sahipleri yaptıklarıyla ilgili adım atmalıdır.

Bununla ilgili kapsamlı görüşlerimiz raporun içeriğinde yer alıyor.

Yorumlar (0)