CHP'li Şahin: Suudi Arabistan Ambargosu Dış Politikadaki Sahte Kabadayılığın Sonucudur

Suudi hükümeti, 2 yıldır gayri resmi olarak uyguladığı ambargoyu bu hafta sonu itibariyle resmiyete dökmüş ve ‘Made in Turkey’ yazan hiçbir ürünü ithal etmeyecekleri kamuoyunun gündemine oturmuştur.

Vekil Haberleri 30.09.2020, 08:46
CHP'li Şahin: Suudi Arabistan Ambargosu Dış Politikadaki Sahte Kabadayılığın Sonucudur

Hafta sonunda medyada yer alan Suudi Arabistan’ın 1 Ekim'den itibaren 'Made in Turkey' damgalı mallara ambargo uygulayacağı iddiası ihracatçılarımızı özellikle de perakende sektörünü tedirgin etmiştir.

Alınan karara kadar Suudi Arabistan en fazla ihracat yaptığımız 15’inci ülkeydi. Bu ülke ile Türkiye’nin 3,3 milyar dolar ihracatı, 3 milyar dolar da ithalatı vardı. Hatay'ın bu ihracat kapasitesinde son 2 yıldır uygulanan gizli ambargo ile %20 azalma olmuştur. Bu 300 milyon Dolara yakın bir kayıp demektir. Sıfırlanan ticaretten doğan mağduriyetlere AKP hükümeti bir çözüm bulamaz ise korkarım ki birçok ihracatçımız iflas bayrağını çekecek, binlerce kişilik işsiz ordu ve küçülen bir Hatay ile Türkiye göreceğiz. Türkiye’nin, Suudi Arabistan ile 3 milyarı ihracat olmak üzere yıllık 6 milyar Dolardan fazla bir ticaret hacmi varken ve Hatay da Suud’larla 70 milyon Dolardan fazla ihracat yaparken, özellikle son iki yıldır bu gittikçe azalıyordu ki artık tamamen durma noktasına geldi.


Türkiye’den giden ürünlerde ilk sırada mobilya vardı, Suudi otellerinin hemen hemen hepsinin ihtiyaçları Türkiye’den karşılanıyor ve özellikle yaş meyve sebze, gıda, tekstil de ihraç ettiğimiz önemli ürünlerdi. AKP hükümetinin yanlış ve iş bilmez dış ve iç politikaları ile gelinen bu ambargo ortamında artık bu ihracatları yapamayacağız.

İhratçılarımız tedirgin. İki yıldır uygulanan üstü örtülü bir ambargo başladığında Suudi Arabistan Türk ürünlerine KDV’yi %5’ten 15’e çıkarmış, üzerinde ‘Made in Turkey’ yazan ürünlere gümrüklerde zorluklar çıkarmaya başlamış, yaş meyve ve sebze gibi ürünler gümrüklerde bekleterek zarar edilmesini sağlanmıştı. Bu ve buna benzer uygulamalarla karşılaşan Türkiye ihracatçısı ilk 6 ayda %20’ye varan bir küçülme, Hatay ihracatçısı ile yaklaşık %10 küçülme yaşamıştı ki şu an daha beteriyle karşı karşıya kalarak hiç ticaret yapamaz hale gelmiş durumdayız. Morali bozuk olan ihracatçılar Suudi Arabistan’ın en önemli pazarları olduğunu ancak Suud hükümetinin baskılarıyla müşterilerinin artık mal almadığını söylüyordu. Bu karardan sonra resmi olarak da yürürlüğe girecek ambargo ile hiçbir alışveriş yapamayacaklarını söylüyorlar. Ne yapacağını şaşıran ihracatçı dış politika hamlelerini eline yüzüne bulaştıran Erdoğan ve partisi AKP’den destek ve teşvik beklemekte.


Ayrıca bir endişeli grup daha var ki onlar da Suudi Arabistan’da birçok sektörde çalışmak için bulunan Hataylı hemşehrilerimizdir. Arapça bilmeleri nedeniyle iş imkanı bularak Suudi Arabistan topraklarında çalışan vatandaşlarımız da bu siyasi anlaşmazlıklar sonrası yaşanacak gerginliklerden olumsuz etkileneceklerini düşünmekte ve tedirgin bir hal içerisindedir.


Ambargo kararının duyulmasından sonra Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı da bir açıklama yaparak gizli ambargonun sadece ihracat sektöründe değil inşaat sektöründe de uygulandığını söyleyerek, Suudiler’in Türk mallarına olduğu gibi Türk müteahhitlerine de ciddi zorluk çıkarmaya başladığını, 2018’de yaklaşık 3 milyar dolarlık müteahhitlik işi aldıklarını, bu ülkede 2019’da 560 milyon dolara, bu yıl sekiz ayda 21 milyon dolara düştüklerini belirtti. 21 milyon dolarlık işin de muhtemelen eski projelerin ek işleri ya da Suudi ortaklı firmaların işleri olduğunu görülmekte.

Siyasetteki gerilimler ekonomik bağları sarsar, hatta koparabilir. Ki şu an Türkiye ile Suudi Arabistan ekonomik anlaşmaları da bozulmuş, ekonomik ilişkiler bitme noktasına gelmiştir. İki yıldır üstü örtülü bir ambargo ile Türkiye ile Suudi Arabistan arasında iş yapan küçük ve orta ölçekli binlerce şirket varken, her geçen gün şirketlerin teker teker kapandığı haberleri geliyor.

Ülke içindeki tutumunda olduğu gibi ülke dış politikasında da İhvancı bir anlayışa bürünen AKP ve Erdoğan’ın iş bilmez Körfez politikaları, Suriye’ye yönelik operasyon, ardından da gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile iki ülke arasında ilişkiler bir süredir gerilmiş durumdaydı ve bunun ardından AKP’nin bir zamanlar ölen kralı için milli yas ilan ettirdiği, daha birkaç gün önce 81 ilde afişlerle milli günlerini kutladığı Suudi Arabistan, Türkiye mallarına örtülü ambargo koydu. Suudi Arabistan'da Türk ürünlerine karşı başlatılan sessiz ambargonun ardından bu kez Fas'tan önemli bir adım geldi ve Fas, Türkiye'den ithal ettiği tekstil ürünlerine karşı ağır oranda bir vergi kararı aldı. Fas hükümetinin aldığı, parlamento tarafından onaylanan 2020 Finansman Yasası'nın içinde yer alan uygulamayla Fas Ekonomi Bakanlığı'na bağlı Gümrük ve Dolaylı Vergiler İdaresi, yeni gümrük vergisi oranını %36 olarak açıklandı. AKP’nin dış politika hataları ile Azerbaycan dışında dostu kalmayan Türkiye’nin vazgeçilmez pazarlarından biri olan Orta Doğu’daki 14 ülke ile ilişkiler koptu veya kopma noktasına geldi. Şimdi sırada Suud’larla yakınlığı bilinen Bahreyn ve Dubai’nin de ülkemize yönelik gizli ambargo uygulayacağı gelen duyumlar arasında.


Şahsi menfaatlere yönelik siyaset yaparak, Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politikası ilkelerinden sapan AKP ve Erdoğan, ülkelerin iç işlerine karıştı. Davos’taki ‘one minute’ çıkışının gündem başarısı ve seçmen desteği ile şımarıklaşarak her olayda aklı selim olmak yerine uluslararası sansasyon, aşırılık peşinde fevkalade kötü bir dış politika izleyen AKP sayesinde maalesef bu günleri yaşıyoruz.

AKP’nin genel başkanı Erdoğan, Arap ülkeleriyle tarihi, sosyal, kültürel ilişkileri geliştirip ekonomik ve stratejik ilişkiler kurması gerekirken hiç üzerimize vazife olmamasına rağmen, Türkiye devletinin başbakanı ve cumhurbaşkanı sıfatıyla bu ülkelerin aralarındaki anlaşmazlıklara karıştı. Ulu Önder’in dediği gibi ‘Batı kültürünü benimseyin, fakat onların emperyalist emellerine alet olmayın.’ mottosuyla hareket etmesi gerekirken bir kısım güçlerin dolduruşlarıyla hep alet oldu ve sonrasında hep ‘kandırıldık’ dedi.

Dış politikayı tamamen iç siyasette vatandaşın duygularını sömürmek için kullanan AKP hükümetleri ve Erdoğan, diplomasi kültürünün olmadığı, bu milletin duygularını ‘Bakara Makara’ diyerek aşağılamış, adı birçok yolsuzluğa karışmış eski bakanlarını, milletvekillerini büyükelçi yaptığı kadrolarıyla popülist, günü birlik politikalarla sadece seçmenin milli ve dini duygularını kullanır tarzı bugünkü başarısızlığın sebebidir.

Stratejik bir dış politika ile liyakatli diplomatik karar alınıyor olsaydı bunlar bugün olmayacaktı. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürekli dile getirdiği gibi devlet kadroları ve özellikle diploması liyakat işidir ve tecrübe ile dış politika bilgisi gerektirir. Bu vasıflar AKP’de görüldüğü gibi yoktur ve gün geçtikçe Türkiye doğuda batıda, kuzeyde güneyde komşularıyla komşusu olmayanlarla kavgalı haldedir.


Çözüm basittir ancak bunu yapabilecek bir hükümet maalesef yoktur. Ben yaptım oldu mantığıyla fütursuzca ve düşüncesizce hareket eden AKP, Türkiye ve Hatay'ın ekonomisinin düzeltilmesi için gerçekçi ve barışçıl bir dış politika benimsemelidir. Uzun süredir kapalı olan Yayladağı Sınır Kapısı'nın açılması, Suudi Arabistan ve diğer ülkeler ile yaşanan siyasi kriz nedeniyle zarar gören ihracatçımıza destek verilmelidir. Hatay sadece 6 ilçesi ile değil tamamen 5.Teşvik Bölgesi’ne dahil edilmelidir.

Gizli ambargonun başlaması ile Ocak-Haziran ayı içinde ihracat kapasitesi %20 azalmıştı, şimdi ise artık kapılar tamamen kapandı. Sorun düzeltilemezse Suudi Arabistan ve etkisindeki Arap ülkeleri ile ciddi sıkıntılar yaşayacak, ticaretimizi sıfırlayacağız. Bu da Covid-19 salgını ve AKP’nin israfları, yolsuzlukları, rantlarıyla krize sokulmuş bir ekonomi ile boğuşan vatandaşımızı, esnafımızı, işçimizi mağdur duruma düşürecektir.

Yorumlar (0)