CHP'Lİ ÖZTRAK: EMEKLİNİN, MEMURUN HAKKINI YEDİLER

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü, CHP Ekonomi Masası Başkanı Faik Öztrak bugün CHP Ekonomi Masası toplantısı sonrasında, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Vekil Haberleri 03.07.2019, 18:00
CHP'Lİ ÖZTRAK: EMEKLİNİN, MEMURUN HAKKINI YEDİLER

Bugün Cumhuriyet Halk Partisinin Ekonomi Masası olarak ekonomideki en son gelişmeleri ve önümüzdeki dönemde masa olarak hangi faaliyetleri yürüteceğimiz konusunda bir toplantı yaptık. Bu çerçevede bugün tabi en önemli verilerden biri olan enflasyonu da değerlendirme imkanını bulduk. Toplantımıza Sayın Akif Hamzaçebi, Sayın Çetin Osman Budak, Sayın Abdüllatif Şener, Sayın Bülent Kuşoğlu, Sayın Lale Karabıyık ve Sayın Fethi Açıkel katıldılar. Tabi danışman arkadaşlarımızın da katılımıyla bir değerlendirmede bulunduk.

 

ENFLASYON LİGİNDE RAKİPLERİMİZ HAİTİ, ANGOLA, SİERRA LEONE

TÜİK, Haziran ayına ait Tüketici ve Yurtiçi Üretici Fiyat Endekslerini açıkladı. TÜİK’in tüketici enflasyonu, beklentilerin altında gerçekleşti. Uzunca bir süredir de beklentilerin altında gerçekleşiyor. Bunun nedenleri konusunda birazdan size bazı bilgileri arz edeceğim. 2019 yılı Haziran ayında enflasyon; bir önceki aya göre tüketici fiyatları bazında 0,03 oranında artmış. Yıllık enflasyon da yüzde 15,7 olmuş. Bu yüzde 15,7’lik enflasyonla Türkiye dünya enflasyon liginde hala 11. Sırada. Bize rakip olan Ülkeler yani bizim yarıştığımız ülkeler arasında Haiti, Angola, Sierra Leone gibi ülkeler var.

 

MEMURA, EMEKLİYE YÜZDE 5-6, KENDİLERİNE YÜZDE 40

Yine bir başka önemli gösterge ilk 6 aydaki enflasyon. Neden önemli? Çünkü memur maaşları, memur emeklilerinin maaşları, BAĞKUR ve SSK emeklilerinin maşaları bu ilk 6 aydaki enflasyona göre belirlenecekti. O da yüzde 5.01 oldu. Buna göre memur ve memur emeklileri önümüzdeki dönemde yüzde 6 zam alacaklar. Yüzde 6, altını çiziyorum. SSK ve BAĞKUR emeklileri de yüzde 5 zam alacaklar. Tabi burada, bir kaç gündür bunu konuşuyoruz, hepimizin ve vatandaşlarımızın da vicdanını yaralayan çok ciddi bir çifte standart var. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu biliyorsunuz toplanmıştı ilk toplantısında kurul üyelerinin 13 bin TL olan maaşını 18 bin TL’ye çıkarttı. Artış yüzde 40. Memur emeklisine yüzde 6, BAĞKUR, SSK emeklisine yüzde 5, Yüksek İstişare Kurulu üyelerine yüzde 40. Burada adalet yok. Hangi hesaba göre yüzde 40? Birde bunu sorguladığımız zaman bazıları bunu edepsizlik diyor niye sorguluyorsunuz diyor. Bu maaşlar milletin devlete ödediği vergilerden karşılanıyor. Dolayısıyla milletimizin neden yüzde 40 bu maaşlara zam yapıldığını, burada bu kurulun hangi görevleri ifa ettiğini, hangi görevleri nedeniyle bu maaşları aldığını bir açıklaması gerekiyor. Kaldı ki, bu kurul üyelerinin hepsinin emekli maaşı da var, onların emekli maaşları da TBMM Başkanlarının emekli maaşına eşit. Yani Türkiye’deki Cumhurbaşkanından sonra en yüksek emekli maaşlarından birini alıyorlar.

 

TÜİK’İN VERİ KALİTESİ KONUSUNDA CİDDİ İDDİALAR VAR

Şimdi tabi yüzde 6 dedik, yüzde 15,7 dedik bunlar TÜİK’in enflasyon rakamları. Aslında bunların, vatandaşın gerçek enflasyonunu uzunca bir süredir yansıtmadığını biliyoruz. TÜİK’in diğer verileri ve enflasyon verileriyle ilgili olarak kalite konusunda çok ciddi iddialar gündemde. Bunları da biz araştırma önergeleri, soru önergeleri vasıtasıyla sorduk ama hiçbirine cevap alamıyoruz. Milletimiz bu soruların cevabını merakla bekliyor ama karşı taraftan cevap yok.

 

İŞYERİ SEÇİM KRİTERİ DEĞİŞTİ, TÜİK’TEKİ GIDA FİYATLARI DÜŞTÜ

Hatırlayacaksınız bu yıl başında fiyat toplama konusunda gıdada işyeri seçim kriterinde TÜİK değişiklik yapmıştı. Eskiden çok sayıda yerden fiyat toplarken şimdi en yüksek satış yapan sınırlı sayıda yerden fiyat topluyor. Bu çerçevede baktığımızda gıda fiyatlarında ciddi bir aşağı doğru gidiş görmeye başladık TÜİK endekslerinde vatandaşın gerçek hayatında değil. Diğer taraftan, bazı kalemlerde madde sepeti ağırlığı ve madde fiyatlarıyla hesaplanan aylık fiyat değişimleri ile aynı mal gruplarının piyasadaki fiyat değişimleri birbirini tutmuyor.

 

MARKETLERE ENFLASYON TELEFONU İDDİASI

Hatta bunun da ötesine giden bir şey var şuanda konuşulan bazı üst düzey yetkililerin fiyat topladıkları bu sınırlı sayıda marketlere telefon açmak suretiyle, “Bugün anketörlerimiz gelecekler fiyat almaya, şunda şu kadar indirim yapacaksınız, bunda bu kadar indirim yapacaksınız” diye doğrudan fiyatlara müdahale ettiklerine dair iddialar var. Özellikle bu iddialar TÜİK’teki yönetim değişikliğinden sonra TÜİK Başkanının değişmesiyle birlikte mevcut başkanın Merkez Bankası Yönetim Kurulu’na atanması, oraya da Damat Bakana yakın bir arkadaşın atanmasından sonra ayyuka çıktığını görüyoruz. Ne yapılırsa yapılsın mızrak çuvala sığmaz; pazarda, markette raflarda, mutfakta süren yangının üstü böyle rakamlara doğrudan müdahale etmek suretiyle örtülemez.

 

VATANDAŞ YAŞADIĞI ENFLASYONU BİLİYOR

Vatandaş biliyor, yaşadığı enflasyon yüzde 5 falan değil. Yapılması gereken ayarlama enflasyon farkını telafi etmek için yapılması gereken maaş artışı da ne yüzde 5, ne yüzde 6. Kendilerine gelince yüzde 40 orada görüyorsunuz. Şimdi bu yüzde 5’in içinde çay fiyatı yok mu, şeker fiyatı yok mu, benzin fiyatı yok mu? Şöyle baktık 6 ayda bunların fiyatları ne artmış diye. Toz şeker fiyatı yüzde 0,5, kesme şeker fiyatı yüzde 2,2, çay fiyatı da bu endekslerde, yani vatandaşın maaşını belirleyen bu ilk 6 aylık dönemde, yüzde 6,8 azalmış. Oysa biliyoruz, Haziran ayının sonunda şekere ne kadar zam yapıldı? Yüzde 16, çaya yüzde 15. Ama TÜİK’in rakamlarına bakarsanız azalmış. İşte bu zamları eğer ay sonuna kaydırmayıp doğru düzgün ihtiyaç duyulduğu zamanda yapmış olsalardı, bugün vatandaşın yani memurun, emeklinin maaşına yapacakları zam çok daha yüksek olacaktı.

 

EMEKLİNİN, MEMURUN HAKKINI YEDİLER

Dolayısıyla da burada da hak yemişlerdir. Emeklinin hakkını yemişlerdir, memurun hakkını yemişlerdir, BAĞKUR’lu, SSK emeklisinin hakkını yemişlerdir. Bütün bunlar enflasyon rakamlarının gerçekten ne kadar uzak olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna rağmen bir başka husus daha dikkati çekmektedir. Yüzde 0,03 tüketici fiyatlarındaki aylık artış. Buna karşılık para politikasının belirlenmesinde kullanılan özel endekslerde B çekirdek enflasyonu aylık yüzde 1,19 artmış. Bu ne fark? Biri 0,03 biri yüzde 1,19. 30 kat. C çekirdek enflasyonu ise yüzde 0,92 yani yüzde 1 artmış. Biri 0,03, biri yüzde 1. Bütün bunlar önümüzdeki dönemde enflasyonla ilgili sıkıntıların devam edeceğini gösteriyor. Sonuçta, 12 aylık rakamlara baktığımız zaman tüketici fiyatları enflasyonu 3 puan düşerken çekirdek enflasyon rakamları maksimum 1 puan düşmüş.

 

ÜRETİCİ ENFLASYONUYLA TÜKETİCİ ENFLASYONU ARASINDA 10 PUAN FARK VAR

Yine üretici enflasyonuna da baktığımız zaman tüketici enflasyonuyla üretici enflasyonu arasında 10 puan fark var arkadaşlar. Bu ne demek? Talebin sınırlı olması nedeniyle esnaf, tüccar fabrikadan çıkış fiyatlarındaki artışı daha henüz tüketiciye yansıtamıyorlar. Ama fırsatı yakaladıklarında bu artışı yansıtacaklar. Dolayısıyla bu da enflasyon rakamlarına yansıyacak.

 

TRUMP’IN DEDİĞİ İLE BEYAZ SARAY’IN DEDİĞİ TUTMUYOR

Ekonomiyle ilgili yaptığımız bir başka değerlendirme de şu: 23 Haziran’da hak yerini buldu, İstanbul’da seçimle gelen seçimle gitti Ekrem İmamoğlu Büyükşehir Belediye Başkanı olarak mazbatasını aldı. Dolayısıyla bu bir normalleşmedir. Onun ardından G20 toplantısı yapıldı. G20 toplantısında S-400’lerin beklendiği kadar büyük bir sorun yaratmayacağı, hatta hiç sorun yaratmayacağı gibi bir hava yaratıldı. Aslında Trump, “S-400’leri alırsanız Türkiye’ye herhangi bir yaptırım uygulanmayız” demedi. Sadece dedi ki, “Türkiye’ye haksızlık yapıldı.” Bir de ardından şunu söyledi, “Erdoğan benim adamım ben ne istesem yapıyor. Rahibi bırak dedim bıraktı. Suriye’de kendi güvenliğin gerekçesiyle Suriye’nin kuzeyinde, Fırat’ın doğusunda tedbir alma dedik girmedi. Orada da sözümüzü dinledi. Dolayısıyla kendisiyle devam etmekte yarar görüyorum” anlamına gelecek bir takım sözleri sarf etti. Ama Beyaz Saray’dan bu açıklamaların hemen arkasından bir açıklama geldi ki, bu yaklaşımı çok fazla teyit etmiyor. Onlar da dedi ki, “Başkan Trump S-400’lerin alınmaması konusunda ikna etmeye çalıştı Türkiye’yi” dedi.

 

ABD’Lİ SENATÖR YAPTIRIM UYGULANIR DEDİ

Sonra dün Türkiye’ye senatör Lindsey Graham geldi. Biliyorsunuz bu başkana da çok yakın bir isim. O da dedi ki, “Eğer bu yaptırımların devreye girmemesini istiyorsanız Türkiye S-400'leri aktive etmemeli. Bunların yerine NATO ile uyumlu Patriot füze bataryalarını getirmeli” dedi. “Eğer aktive ederlerse S-400'leri, Amerikan yasaları kapsamında yaptırım uygulanır dedi ve F-35 teknolojisi Türkiye'ye transfer edilemez dedi. O zaman buradan da başka bir sonuç çıktı. Yine Amerika’ya verdiğimiz bir başka önemli bir şey var. Diyor ki, “Obama zamanında Obama satmamış bu Patriotları ekonomiye zarar vermiş” diyor Trump. Ardından bir başka bir şey daha geliyor, “Türkiye Amerika’dan 100 tane Boeing alıyor.” Bu Boeing işi ilginç bir iş. Suudi Arabistan’da da böyle olmuştu. Hatırlarsanız çok sayıda Boeing almışlardı, arada bir çatışma çıktığında Boeing alarak bu çatışmayı yatıştırmışlardı.

 

BAHAR HAVASI ÇOK UZUN SÜRMEYEBİLİR, İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ

Şimdi böyle baktığımız zaman bu oradan yansıyan bahar havasının çok da uzun sürmeyebileceği gerçeği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye bu bahar havası dönemini iyi değerlendirmek zorunda. Bakıyorsunuz, bu görüşmelerden sonra ve seçimden sonra Türkiye’nin kredi geri ödenmesiyle ilgili sigorta primleri düşmeye başlıyor. Tüketici güven endeksinde bir yükselme var. Satın alma yönetici endeksleri düzeliyor. Faizlerde bir miktar düşme var. Türk lirası Dolar karşısında yüzde 2 civarında değer kazanıyor hatta 2’yi de geçiyor biraz.

 

FIRSAT DA VAR CİDDİ SORUNLAR DA…

Bütün bunlar var. Ama öbür tarafta da dağlar kadar büyük bir işsizlik duruyor. Sanayi üretim endeksi mevsimlik düzeltilmiş olarak baktığınız zaman kapasite kullanımındaki yükselmeye rağmen aşağı doğru düşüyor. Toparlanmanın çift V şeklinde olacağı ekonomideki toparlanmanın açık seçik ortaya çıkıyor. Yani bir dip daha göreceğiz o da ortaya çıkıyor.

 

GÜVEN VERECEK BİR PROGRAM LAZIM

Şimdi bütün bunları hafifletebilmek için bu bahar havasının hemen ardına bir şeyler koyabilmek lazım. Yani Türkiye bu bahar havasının hemen ardından piyasalara güven verecek, piyasalardaki oyunculara güven verecek bir düzenlemeyi, bir programı, bir bütüncül programı devreye alması lazım ki ekonomideki bu toparlanma bir saman alevi gibi parlayıp sönmesin bunun üzerinden ekonomi yukarı doğru giderek devam etsin. Ancak böyle bir şey görmüyoruz.

 

DEVLET HIZLI İŞLEYECEK DEDİLER AMA BİR KALKINMA PLANINI BİLE HALA ÇIKARAMADILAR

Hep şunu söylediler: “Tek adam parti devleti rejiminde, devlet çarkları çok hızlı dönecek, aksamayacak.” Ben sırf ekonomiyle ilgili kısmını söyleyeyim, ekonomiyle ilgili bütüncül bir program ortaya konmadı. Hep aspirin tedavisi, hep pansuman tedbirleri. Hatta daha önemlisi Anayasanın gereği olan Kalkınma Planı dahi hazırlanıp meclise gelmedi. Meclis yarın öbür gün tatile girecek muhtemelen ama plan daha hala ortada yok. Peki plan olmayınca programı neye göre çıkaracaksınız, bütçeyi neye göre yapacaksınız? Bütün bunlar havada kalan sorular. “Türkiye bu 4 yıllık seçimsiz dönemi çok iyi değerlendirmeli” derken, biz vatandaşımızın bize tevdi ettiği belediyelerde bu görevi bir hakkı yerine getirmek için her türlü hazırlığı yapıyoruz. 24 Haziran’da vatandaş tek adam parti devleti rejimine yetkiyi verdi ama 24 Haziran’dan bu yana ekonomide hiçbir şey olmuyor.

 

MERKEZ BANKASI PARA BASMAYA ZORLANIYOR

Ben tekrar şunu söyleyeyim, harekete geçmek için kaybedilecek zaman yok. Her toplantıda bunu bir defa daha tekrarlıyorum. Yine biz ekonomi masamızda yapmış olduğumuz değerlendirmede bu hususu bir defa daha tespit ettik. Hem para politikası alanında, hem de özellikle bütçede mali disiplin kaybolmuş durumda. Para politikasında da sürekli Merkez Bankası para basmaya zorlanıyor. Açık söyleyeyim bu ihtiyat akçesinin bütçeye devredilesi falan para basmaktır. Biz bunları gördük. Yani tecrübeli arkadaşlarımızla beraber değerlendirdiğimizde, bu yapılanın geçmişteki kısa vadeli avanstan hiçbir farkı olmadığını da hep beraber tespit ettik.

 

TEDBİR ALINMAZSA BAHAR HAVASI, SAMAN ALEVİ GİBİ SÖNER

Dolayısıyla bu yaklaşımdan biran önce vazgeçilmelidir. Eğer özetlersem, memurun, emeklinin, BAĞKUR’lunun, SSK’lının hakkı yenmiştir. Bu yapılan zam TÜİK’in enflasyonunu belki yansıtmak anlamına gelmektedir ama vatandaşın gerçek enflasyonunu yansıtmamaktadır. “Ekonomide bahar havası gibi bir gelişme var” denmektedir ama bu da saman alevi gibi eğer tedbir alınmazsa bunun arkasında doğru düzgün ayakları yere basan bir şeyler konmazsa bunun da saman alevi gibi olup faturasının da vatandaşımıza çıkmasından ciddi şekilde endişe ediyoruz.

Ben hepinize çok teşekkür ediyorum, sorularınız varsa alıyım. Ama ekonomiyle ilgili lütfen. Bugün çünkü Ekonomi Masası’nın Başkanı olarak ve Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak huzurlarınıza geldim. Dolayısıyla sadece ekonomiyle ilgili olan soruları cevaplandıracağım ya da sorduğunuz soruları ekonomiye bağlayacağım.

 

Soru- Aslında sizde bahsettiniz Arınç’ın açıklamalarını. Daha doğrusu şöyle, Yüksek İstişare Kurulu üyelerinin maaşlarını ama sonrasında o üyelerden biri Bülent Arınç’ın da bir açıklaması olmuştu televizyon programında maaşımızı merak edenler edepsizlik ediyorlar demişti. Çokça da tartışması oldu, dün Sayın Genel Başkanda değindi ama daha sonra Bülent Arınç bir açıklama yaptı edepsiz vatandaşlara değil trollere söylüyorum dedi. Bu sözü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir de S-400 yaptırımlarının ekonomiye yansıması nasıl olur?

Faik ÖZTRAK- “Edepsiz sözünü vatandaşlara sarf etmedim, trollere sarf ettim.” Bunun bence hiçbir geçerliliği yok. Ne zaman söyledi bunu? Bizim maaşımızı merak edenler edepsizlik yapıyor dedi. Bu memlekette bir şeyi anlayacağız arkadaşlar, vatandaş eğer vergisini ödüyorsa o vergiyle maaşı ödenenlere de hesap soracaktır. Bunun adı edepsizlik falan değildir. Sonra bunu çevireceksiniz trol yapıyor, bu yapıyor. Zaten onların partisinin içinde ne sıkıntı olsa, her şeyi trollere mal etme konusunda ciddi bir alışkanlık edindiler. Ben şunu söyleyeyim, herkes söylediğine dikkat etmeli. Hele hele bu ülkede uzun yıllar yöneticilik yapmış tecrübeli kişilerin her şeyden daha fazla sözlerine dikkat etmesi lazım. Kimsenin vatandaşa edepsiz deme hakkı yoktur.

S-400 meselesine gelince, şöyle bir hava yaratılmaya çalışılıyor: S-400’ler konusunda Türkiye S-400’leri alacak ama yaptırım uygulanmayacak havası yaratılmaya çalışılıyor. Hatta Başkan Trump’ın bu konuda garanti verdiği noktasına kadar da bir takım söylemler oldu. Ama öyle anlaşılıyor ki Trump’ın oldukça yakınında olan senatörün senatörün laflarından öyle anlaşılıyor ki, hayır S-400’leri alırsak bir yaptırım olacak. Bir iddia daha var, Başkanın yetkisi var, belki bu yaptırımlar arasından en hafiflerini uygular. Ama bir tane daha şey var ki o başkanın yetkisinde değil: F-35’leri alamayacağız.

Bu da ister istemez Amerika’yla aramızdaki sıkıntıları, tansiyonu yeniden arttıracak. Ekonomiyi etkiler mi? Yani şöyle etkiler, tabi dünyanın en büyük ekonomilerinden biriyle Türkiye arasında bir çekişmenin sonuçları konusunda bunu bir risk olarak piyasaların bir kısmı algılar. Ama bu riskte göğüslenir. Nasıl göğüslenir onu da söyleyeyim, Türkiye’nin savunması söz konusuysa.

Yorumlar (0)