CHP'li Karabat: Büyük risk altında çalışan iş kollarından birine reva görülen bu uygulamalar vicdanla bağdaşmıyor

Ülkemizin önemli bir marka değeri olan Türk Hava Yolları'nda pandemi sürecinde çalışanlara dönük ciddi hak gaspları yaşanıyor. Konuyla ilgili CHP'li Karabat bir basın açıklaması yaparak Ulaştırma Bakanlığı'na soru önergesi verdi.

Vekil Haberleri 11.11.2020, 14:10 11.11.2020, 14:14
CHP'li Karabat: Büyük risk altında çalışan iş kollarından birine reva görülen bu uygulamalar vicdanla bağdaşmıyor

Karabat'ın o açıklaması:

Pandemi süreciyle birlikte ülkemizde hali hazırda devam eden ekonomik krizin ağırlaşarak derinleştiğini hepimiz biliyoruz. Kuşkusuz krizin faturasını daima yoksullar, dar gelirliler ve emekçiler çekmektedir. Pandemi önlemleri adı altında AKP’nin uygulamaları ise emekçilerin hayatını daha da zora sokmuş, çalışanların kölece koşullarda çalışmaları dayatılmıştır. Millet can derdine düşmüş; krizle, salgınla, depremle boğuşurken, AKP boş durmuyor. Bu süreci adeta fırsata çevirerek, iş yaşamında köleliği dayatan ve emekçilerin kazanılmış haklarını, başta kıdem tazminatını yok eden yasa değişikliklerini gündeme getiriyor. Geçtiğimiz hafta gündeme getirilen ve görüşmeleri devam eden kanun teklifi bunun açık örneğidir.

Sayın Basın Mensupları,

Türk Hava Yolları, ülkemizin önemli marka değerlerinden biridir. Bu marka değerinin ardında binlerce çalışanın emeği ve yılların birikiminin olduğu kuşkusuzdur. Ancak pandemi döneminde havacılık sektörünün büyük yaralar aldığı ve yıllara yayılacak bir kriz içine girdiğini biliyoruz. Özellikle pandeminin ikinci dalgasının başlamasıyla havacılık sektöründe yaşanan krizin daha da derinleşeceği, başta THY olmak üzere ulusal ya da uluslararası çapta pek çok şirketin ayakta kalmakta zorlanacağı, hatta iflas edebileceği öngörülmektedir. Örneğin Avrupa Pilotlar Birliği, yaptığı açıklamada salgın nedeniyle Avrupa’da işini kaybeden veya işsiz kalma tehdidi altında bulunan pilot sayısını 6 bin 500 olarak duyurmuştur.

Devletin, Pandemi sürecinde vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılamaktan bile uzak olduğu bir ortamda hava yolu şirketlerinin ayakta kalmasının daha da zor olacağı, şirketlerin ayakta kalmak adına küçülmeye gideceği ve buna bağlı olarak personel kıyımına yönelebileceği açıktır. Kaldı ki THY başta olmak üzere pek çok şirkette işten çıkartmalar, maaş kesintileri vb. dayatmaların olduğu kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Sonuç olarak çalışanlar pandeminin kurbanları olarak ilk gözden çıkarılan unsurlar olmaktadır.

THY yönetiminin, pandemiyi fırsata çevirerek pek çok çalışanı ücretsiz izne gönderdiği, onları adeta açlığa mahkûm ettiği bilinmektedir. İşten çıkarma yasaklarının uzatılmasıyla bu sürecin daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal alacağı açıktır. . İşten çıkarma yasakları ortadan kaldırıldığında ve hâlihazırda TBMM’de görüşülen iş güvenliğini ve kıdem tazminatını ortadan kaldırmayı hedefleyen yasal düzenleme bir arada düşünüldüğünde başta havacılık sektörü olmak üzere birçok sektörde büyük işçi kıyımları yaşanacağı açıktır.

Pandemi ortaya çıktığında ekonomi uzmanları, THY’nin elinde altı aylık dayanacak bir mali kaynak olduğunu açıklamışlardı. Şirketler en kestirme yol olarak öncelikle, kabin ve yer personelinden maaş kesintileri yapmaya dolayısıyla bu süreci daha da uzatma yoluna yönelmişlerdir. THY’de pandemi süresince işten çıkarma hazırlığı yapıldığı, ilk elde çok sayıda personelin iş akdinin sonlandırıldığı bilinmekte dahası binlerce çalışanın daha zaman içinde işinden edileceğini öngörülmektedir.

Sayın Basın Mensupları

THY ve yetkili sendika Hava-İş arasında imzalanan ve maaşlarda yüzde 30 ile 50 arasında indirim öngören protokol ise sendikal mücadele tarihinde özel bir vurguyu hak etmektedir. Bu protokolün ardından İşveren tarafından, çalışanlara bir e-posta mesajı gönderildiği, buna göre protokol koşullarını kabul etmeyenlerden, iş akitlerini kendi istekleriyle feshettiklerine dair bir yazı imzalamaları istendiği bilinmektedir. 8 Eylül 2020 tarihine kadar çalışanlara süre verilen bu dayatmada pek çok çalışanın istemeden de olsa bu protokole imza attığı, imza atmak istemeyenlerin ise ücretsiz izne çıkarıldığı tarafımıza aktarılmıştır.

THY patronları ve sendikaların yazılı hale getirdikleri protokole göre 1 Eylül’den itibaren pilotların %50, kabin memurlarının %35 ve diğer işçilerin ise %30 kesintili olarak ücret alacakları kararlaştırılmıştır. Enflasyonun ve hayat pahalılığının zirve yaptığı bir dönemde maaşlarda kalıcı ve geriye dönülemez şekilde kesintiye gidilmesi ne vicdani ne de insani bir adım olarak değerlendirilebilir.

THY yönetimi bu personeli işten çıkartma yasağı sona erene kadar ücretsiz izine ayıracağını sonra da işten çıkartacağını açıkça deklere ederek niyetini belli etmiş ancak hiç bir ödeme yapılmayan bu personelin bu sıkıntılı süreci nasıl geçireceği ile ilgili hiç bir vicdani muhasebe yapma ihtiyacı duymamıştır. THY yönetimi protokolü kabul etmeyen personelin burnunu sürtmek amacıyla uzun süreli bir ücretsiz izin sürecine mahkûm ederek işten atılmadan kaynaklanacak kanuni haklarından feragat etmeye zorlamaktadır ve bu durum hiç ahlaki değildir. Ekonomik nedenlerle ücretsiz izinin dikte ettirdiği ekonomik zorluklara dayanamayacak personelin istifa ya da emekliliğe zorlandıkları gün gibi ortadadır. Bu açıkça bir dayatmadır ve personelin “kırk katır mı kırk satır mı” deyişine uygun terbiye edilmesini amaçlamaktadır.

Büyük risk altında çalışan iş kollarından birine reva görülen bu uygulamalar vicdanla bağdaşmıyor. Diğer yandan hukuka da dayanmamaktadır. Tüm bunların pek yakın bir zamanda hem THY’nin uçuş güvenliğini ve kalitesini hem de şirketin değerini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Hükümete ülkenin en saygın kuruluşlarından birinde yaşanan bu işçi kıyımına ve hukuk tanımazlığa derhal son vermesi yönünde gerekli adımları atmaya davet ediyoruz.

Yorumlar (0)