CHP'li Durmaz: Kelkit Havzası, Anadolu'nun kalan son ekolojik kalesidir

Cumhuriyet Halk Partisi Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Reşadiye ilçesinde yapılmak istenen maden arama projesini yargıya taşıdı. TÜPRAG METAL MADENCİLİK hakkında “TCK md.77 "İNSANLIĞA KARŞI SUÇ " , TCK md. 185" içme suyuna zehirli madde katma" ,TCK 305. Md. "Temel Milli Yararlara Karşı Faaliyette Bulunmak Üzere Yarar Sağlama", TCK md. 86-87 md. " Kasten yaralama " , TCK 257. md. “Görevi Kötüye Kullanma” , "Orman Kanunu’na muhalefet", TCK md. 181 "Çevrenin kasten kirletilmesi" , Çevre Kanununa muhalefet ‘ten suç duyurusunda bulundu.

Vekil Haberleri 25.01.2021, 13:32
CHP'li Durmaz: Kelkit Havzası, Anadolu'nun kalan son ekolojik kalesidir

Durmaz yaptığı açıklamada:

“Reşadiye ilçemize bağlı Kuyucak, Yağşiyan, Demircili, Baydarlı ve Konak Köylerimizi, Ordu İli Mesudiye İlçesine bağlı Derebaşı, Birebir, Mahmudiye, Güzle ve Abdili Köylerini, Gölköy ilçesine bağlı Çatak, Çetilli köylerini olumsuz etkileyecek, Düşek ve Uzunbara yaylalarını, 5 asırdır pazar kurulan Selemen Yaylasını yok edecek, Delice Deresi ve Ordu Bolaman Çayı’nın da çıkış noktasında olan IV. Grup maden arama projesine karşı Reşadiye Cumhuriyet Savcılığına CHP İlçe Başkanımız Metin Erçıktı, İYİ Parti İlçe Başkanımız Ayşegül Karabay ve Kuyucak Köyü Muhtarımız Zekai Koyuncu ile tüm hemşerilerimiz adına suç duyurusunda bulunduk.

Bölgede Yağşiyan yöremizde 1970 Hektar, Kuyucak yöremizde 1948 Hektar olmak üzere 2 adet arama ruhsatı alınmış. Yaklaşık 40 bin dönümlük bir alanda siyanürle altın aranmak isteniyor. 2000 dönüm diyorlar ama biz bu hikâyeleri ülkemizin farklı bölgelerinde dinledik.”

BÖLGEDE MADEN DEĞİL KOYUN YETİŞTİRİCİLİĞİ KONUŞULMALIDIR

“Biz yöremizin o güzelliğini, endemik bitki çeşitliliğini, yaylalarımızda meleyen kuzularımızı koyunlarımızı, yayılıma çıkan inek sürülerimizi görmek istiyoruz. Defalarca tekrarladık; hem yöremizde insanların köye dönüşünü sağlamak, hem köyde yaşayanların göçmemesi için çok yararlı bir proje yapacağız, koyun yetiştiriciliğine teşvik edeceğiz hem de o güzelim yaylalarımızı maden arattırıp ot bitmez hale getirttireceğiz. “

KELKİT HAVZASI KÜRESEL İKLİM TEHDİDİNE KARŞI ANADOLU’NUN SON EKOLOJİK KALESİDİR

Durmaz,“ Dünya küresel iklim değişikliği ile karşı karşıyadır, hepimiz artık hissediyoruz. Kelkit havzası çok özel bir alandır, mikroklima alanıdır. Kendine has endemik bitkilere sahiptir. Akdeniz’e özgü bitki türü olan makilik alanların dünyanın en kuzeyinde olanları bu havzada yetişmektedir. Bu makiler ve bitkiler 11 bin yıl önceki buzul çağında bu havzanın bir koruma alanı olduğuna işarettir. Yine önümüzdeki süreçte oluşacak bir iklim bozulmasında canlılar yine bu havzaya sığınacaklardır. Bu havzanın bir özelliği de suyu boldur. Doğu batı istikametinde 11 bin yıl önceki iklim değişikliğinde koruyucu bir alan olan Kelkit Havzası gelecek zamanlarda oluşacak küresel iklim tehdidine karşı da Anadolu’nun son ekolojik kalesidir. Eğer bu ekolojik kale, çevre dostu olmayan yatırımlarla kaybedilirse kaybeden Anadolu olacaktır. Kelkit Havzası insanların, hayvan ve bitkilerin gelecekteki küresel iklim değişikliklerinde yaşama alanı bulabileceği son ekolojik kaledir. Havzamızın iklim türü Batı Okyanus iklim türüne benzer, çok özel bir iklim yapısıdır ve çok kırılgandır. Bu özelliklerini korumalıyız, koruyucu tedbirler almalıyız ki Anadolu insanını, hayvanlarını ve bitkilerini barındırmalıyız yoksa Anadolu’yu koruyamayız. Bu teknik bilgiler üniversiteden hocalarımızın yıllarca yaptığı çalışmalarla ortaya çıkmıştır. Bu derece önemli olan havzamızı madenlerle yok ettirmeyeceğiz. “ dedi.

BÖLGE 1. DERECE ARKEOLOJİK SİT ALANI ve DEPREM BÖLGESİDİR

Kuyucak Köyü, Kurudere ve Tepedibi mevkileri 26.02.2015 tarihinde alınan 1986 ve 1987 sayılı kararlarla Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanteri ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit alanı ilan edilmiştir.

Maden aramak için açılacak sondajlar, patlatmalar, harfiyatla oluşacak toprak dağları sonucu Reşadiye’mizin şifa kaynağı termal suyunun, yeraltı ve yerüstü sularının zehirleneceği bizzat Bilim İnsanları tarafından söylenmektedir. Kuzey Anadolu Fay Hattı bölgemizden geçmektedir. Geçmişimizde yaşanmış acı bir deprem gerçeği vardır.

Siyanürün zehirli bir madde olduğu, yörede maden ayrıştırma işleminde siyanürün kullanılacağı da herkes tarafından bilinen bir gerçektir.

Siyanür işlemi sırasında altınla birlikte çözülen çinko, nikel, bakır, demir, arsenik gibi ağır metallerin de insan sağlığına ciddi zararları söz konusudur. Bu metallerin yer altı ve yer üstü sularına ya da toprağa bulaşması, insanlara gıda ve su yoluyla geçmesi demektir.

SELEMEN YAYLASI 5 ASIRDIR YAŞAYAN BİR KÜLTÜR, GELENEKTİR

Selemen Yaylası 1700 rakımlı geniş yemyeşil alanda kurulan Reşadiye – Ordu sınırı arasında tarihi özelliği olan bir yayladır. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim ordusu ile birlikte bu bölgede konaklamış ve cuma namazını bu yaylada kılmıştır. O günden günümüze kadar ilkbahardan itibaren ilk kar düşene kadar her cuma günü bu yaylada geleneksel yayla pazarı kurulmaktadır. Tokat, Ordu, Samsun, Giresun, Sivas illerine bağlı bölgedeki ilçe insanları ürünlerini 5 asırdır bu pazarda satmakta ve ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Selemen Yaylası pazarında alışverişler mübadele(değiş-tokuş) usulü ile de yapılır. Bu durum yörenin kültürel bir zenginliğidir.

Topraklarımızın Talan Edilmesine İzin Vermeyeceğiz

Delice Deresi ve Ordu Bolaman Çayının ilk çıkış noktası da bu bölgededir. Bu projelerin gerçekleşmesi demek 1 gr altın için 5 bin ton suyun yok olması demektir.

Kazdağı’ndan Artvin’e kadar doğasıyla, ormanıyla, yaylasıyla, suyuyla, canlı yaşamıyla yörenin ne hale geldiğini görüp bu projeye karşı çıkmayanların yerli ve milliliği ciddi anlamda sorgulanmalıdır. Kendi ülkelerinde bu tür projeleri uygulamayan-uygulayamayanların bizim ülkemizi daha fazla talan etmesine izin vermeyeceğiz.

Atalarımızın kanları, canları pahasına kurdukları Türkiye Cumhuriyeti’nin bizlere miras değil; bizden sonraki nesillere teslim etmemiz gereken kutsal emanet olduğunu biliyoruz.

Bu ülkenin coğrafyasını, bu nadide toprakları yaşanılır kılma noktasında verilecek her türlü zarara tüm Reşadiyeli hemşerilerimizle el ele, omuz omuza vererek siyaset üstü ortak bir duruş sergilemeye, şifa kaynağı kaplıcalarımıza, tarihi zenginliklerimize, yaylalarımıza, suyumuza, toprağımıza, doğamıza, geleceğimize hep birlikte sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Yorumlar (0)