CHP'Lİ ADIGÜZEL'DEN İDDİALAR

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel mecliste düzenlediği basın toplantısında çok çarpıcı iddialarda bulundu. Covid-19 salgını ile ilgili Sağlık Bakanının verilerinin yalan olduğunu iddia eden Adıgüzel kendi rakamlarını kırmızı tablo ile açıkladı. Her 4 dakikada 1 vatandaşımızın corona nedeniyle hayatını kaybettiğini iddia etti. Bilim Kurulu’na baskı… Verilerde sansür… Günde 16bin vaka… piyasadaki sahte maskeler gibi pek çok çarpıcı iddiada bulunan CHP’li doktor vekilin açıklaması şu şekilde:

Vekil Haberleri 10.09.2020, 13:39
CHP'Lİ ADIGÜZEL'DEN İDDİALAR

“Covid-19 salgını ülkemizi kasıp kavurmaktadır. Salgının şiddeti artık her yere uğramıştır. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde her 30 milletvekilinden biri hastadır. Hasta olmuş tedavi gören belediye başkanları, grup başkanvekilleri, parti liderleri vardır. Bir tanesini de kaybettik. Allah rahmet eylesin. Şu anda Türkiye'de her apartmana kovid-19 girmiş bulunmaktadır. Şu anda Türkiye'de her 1 saatte 15 kişi Türkiye'de covid-19 nedeniyle hayatını kaybediyor. Şu anda 4 dakikada bir can veriyoruz.

Peki Covid-19 salgınıyla biz bu hale nasıl geldik? Biz covid-19 da aslında avantajlı durumdaydık Çin’de vakalar başladıktan 70 gün sonra Türkiye'ye geldi. Bu süreyi kullanamadık Çok uyardığınız halde aklıselim davranmadılar. İşe ekonomik ve siyasal boyutlu baktılar. Gereken önlemlerin zamanında alınması için sürekli söylediğimiz bir şey vardı. Test test test…İlk 70 günde sadece 2000 test yaptılar. Günde 30 teste denk geliyordu. Bu nedenle vakaları erken yakalayamadılar. Akabinde de gerekli şekilde karantina önlemleri alınmadı. Tam bir kapatma yapmayıp parça pürçük, taksit taksit, bölge bölge, yaş guruplarına göre karantinayı uyguladılar. Söylediğimiz bir şey vardı: Biz yaz sezonuna vakasız girmeliyiz. Böylece Eğitim-öğretim sezonu ve sonbahar sezonunda da rahat bir şekilde girebilirdik. Turizm sezonu için de yaz sezonu için de harika bir ülke olurduk. Dışarıdan turist almasak bile en azından yerli turist rahatlıkla gidebilir tatilini yapabilirdi. Bugün aynı aymazlık aynı düşüncesizlikle bilim aklıyla hareket etmeyen siyaset aklı ile ticaret aklıyla hareket eden bir yönetimle karşı karşıyayız.

Bu sağlık bakanı o bakanlığı tababetle değil siyaset ve ticaretle yönetmektedir. Sağlık Bakanına ben geçenlerde SANSÜR BAKANI dedim şimdi de SANAL BAKAN diyorum. Sağlık Bakanı akşama kadar bugün ne veri verelim acaba diye düşünüp taşınıp bir sayıyı belirleyip onu da Twitter’da yayınlamaktadır. Sağlık bakanı bu işleri artık bırakmalıdır. Sorun çözen değil sorunun kaynağı olmış durumdadır. Şu anda Sağlık Bakanlığının her gün birbirinin aynı olan açıklamaları durumu çok küçülten sanki salgın hiç yokmuşçasına küçülten açıklamaları nedeniyle insanlar rehavete kapılmakta ve dikkatsizliğe sevk edilmektedir. Şu anda salgındaki sorunlarından biri de bu Sağlık Bakanı olmuş durumdadır. Aynen her akşam bir hava durumu raporu sunan spiker edasıyla kameraların karşısına geçip bir rakamlar okumaktadır. Ama bu hava durumu hangi ülkenin hava durumu biz anlayamadık. Türkiye'nin durumu bu değildir. Şu anda hastanelerde yatak yeri yoktur. Şu anda hastanede yoğun bakım yeri aramaktayız. Sağlık bakanı şimdi ne diyor birinci dalganın ikinci dalgasındayız diyor. Adeta milletle dalga geçmeye devam ediyor.

Bakın bu akşam zaten ne açıklayacağını bildiğimiz için onun yerine turkuaz tabloyu biz hazırladık. İşte bu akşam açıklayacağı turkuaz rengi tabloda yer açıklayacağı rakamlar bunlardan ibarettir. Hasta sayısı sayısı 1750, test 105.000, bugünkü vefat 60, bugünkü iyileşen 1100, toplam test 8100000 toplam hasta sayısı 285 binden oluşan bir tablo. Ancak gerçek tablo bu değildir. Bu bir yalandır.

Biz kendi kırmızı ve gerçek tablomuzu oluşturduk. Bu tablodaki veriler Sağlık Bakanının tablosu gibi kafadan atma değildir. Bu tablo, Türkiye’nin dört bir yanındaki meslektaşlarımızdan, Sağlık Emekçileri Sendikası üyelerinden ve CHPli büyükşehir belediyelerinin değerli çalışanlarından aldığımız verilerle oluşturduğumuz bir tablodur. Bu tabloya göre bugünkü hasta sayısı eğer 105bin test yapılırsa 16bindir. Çünkü PCR Laboratuvarlarından aldığımız verilere göre her yapılan bin testin 150 si pozitif gelmektedir. Yani günlük vaka sayısı bakanın söylediğinin 10 katıdır. Bakan adeta paradan sıfır atar gibi sayılardan sıfır ataktadır. Aynı şekilde vefat sayısı için de bir veri vereceğim. 5 büyük il için… İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve Antalya’nın salgının başından beri toplam vefat sayıları belediyelerimizin kayıtlarında mevcuttur. Toplam 8850’dir. Sadece İstanbul’da 6371 vefat vardır. Bu kentlerde 30 milyon nüfus vardır. 82 milyon insanımıza oranladığımızda gerçek vefat sayısı 23 bindir. Aynı yöntemlerle elde edilen vaka sayısı da 980bindir. Bu da bakanına çıkladığı 285bin rakamının yaklaşık 4 katıdır. Bu sadece testi pozitif olanlardır. Buna klinik verilerle covid hastası olup testi negatif çıkanları da eklediğimizde her 40 kişiden birinin covidle tanıştığını görüyoruz. Eğer hükümet bu bilimi yok sayan, işe ticaret ve siyaset gözlüğü ile bakan anlayışına devam ederse, korkarım ki bu grip sezonu ile sonbaharda iş kontrolden çıkacaktır. Özellikle Milli Eğitimde yüz yüze eğitim cinayete teşebbüstür. Eğer buna izin verilirse yılbaşına kadar her eve Covid girer.

Hükümete bakıyoruz. Bizler ciddi tedbirler beklerken Sayın Erdoğan çıktı sadece dolmuşta ayakta gitmeyi yasakladı. Sokaklar covid kaynıyor, işyerleri, evler covid kaynıyor ama sadece dolmuş yasağı geliyor. Sağlık Bakanı ve Hükümetin başı hakkında ölüme sebebiyet verme nedeniyle suç duyurusunda bulunmak istiyorum.

6 yaşındaki kızım geçen gün bir soru sordu: “Baba ben Corona bittiğinde kaç Yaşında olacağım?” Evlatlarımız çocukluklarını yaşayamayacaklarını biliyor.

Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarına talimatlarını resmi evrakla değil Whatsapp üzerinden göndermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı da çocukların okula gelip gelmemesini velilere soracağını ifade etmektedir. Her ikisi de topu taca atmaktır. Yarın öbür gün bu işlemlerden bir sıkıntı çıktığında suç sağlık çalışanlarının ve velilerin olacaktır. Çünkü devlet sorumluluk almamaktadır.

Bilim Kurulu… 10 Mart’da Sağlık Bakanı Meclis’e geldiğinde henüz Türkiye’de vaka çıkmadığını söylemişti. Bir gün sonra çıktı. Tutanaklarda var orada Sağlık Bakanına bir teklifte bulundum. Bilim Kuruluna bir sözcü görevlendirin dedim. Böylece basın kendisine istediği soruları sorsun ve alınan kararlar siyasetin süzgecinden geçmesin. Bunu yapmadılar. İşte bugünlere bu yüzden geldik. Şu anda bilim kurulundaki saygın üyeler maalesef hükümetin yalanları için saygınlığı ve kariyerleri kullanılan kişiler haline gelmiştir. Zaten söylediklerinin yapılmadığını bilim kurulu üyeleri söylüyor.

Bu nedenle sayın meslektaşlarıma çağrım var: Ya bu Bakanı doğru yola getirin, ya da o kurulu terk edin!

Bu arkadaşlarımızla konuştuğumuzda şunu söylüyorlar: Bize veri gelmiyor.

Buradan enteresan bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Bakan her gün vefat sayısı ile ilgili 40’lı 50’li rakamlar açıklıyor. 4 tane hastanenin günlük vefat sayısını açıklayacağım. Kayseri Şehir Hastanesi, Ankara Şehir Hastanesi, Kayseri Erciyes Hastanesi ve Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi. Bu dört hastanenin özelliği şudur: bu hastanelerden Bilim Kurulu üyeleri var. Bu 4 hastanenin günlük vefat sayısı toplamı 46. Yani bu 4 bilim kurulu üyesi Sağlık Bakanı tüm Türkiye için 40’lı 50’li rakam açıklarken, “Sayın Sağlık Bakanı sadece 4’ümüzün hastanesinde bu kadar vefat var. Siz ne anlatıyorsunuz?” diyemiyor. Bilim Kurulu da bu işin farkında ama ses çıkaramıyor.

Bilim Kurulundaki değerli arkadaşlarımız lütfen yıllar içinde damla damla biriktirdiğiniz kariyerlerinizi bu hükümetin algı oyunlarına alet ettirmeyin.

Son bir konu olarak maske meselesi var. Maske konusu hükümetin en başarısız olduğu konuların başında gelmektedir. Ülkemizde insanlarımızın maske bulamadığı aylarda hükümete yakın bazı firmalar fabrikalarını maske üretimine dönüştürdüler. Bu firmalara serbest bölge hakkı verildi. Normalde yurtdışına ihracat kadar yurt içine üretim zorunluluğu varken, serbest bölge ilan edilen bu firmalar bu durumdan muaf tutuldu. Yani yurt içine üretim yapmadan ihracat yaptılar. Bu şekilde hükümete yakın insanlar, birisi de eski bakan, çok ciddi rant elde ettiler.

Hükümetin maskesi bir kez daha düşmüştür.

Piyasadaki maskelerle ilgili bir başka durum da şudur. Her maske gerçek maske değildir. Maskelerin tıbbi koruyuculuğu olabilmesi için Metblow ve non-woven kumaş olması gerekmektedir. Halbuki piyasada bu koşulları sağlayan sadece 18 firma var. Fakat 300 firma şu anda maske üretiyor.”

Açıklamasında sahte ve gerçek maskeleri de örnekleriyle gösteren Adıgüzel, Sağlık Bakanı’nın bu durumun farkında olduğunu ancak üzerine gitmediğini ifade etti.

Yorumlar (0)