UMUT VE ENDİŞE...CHP'Lİ BELEDİYELERİN İMTİHANI
31 Mart yerel seçimleri sonucunda, alınamaz denilen belediyelerin alınmış , kırmızı renk gelincik tarlası gibi Türkiye haritasını kaplamış ve CHP birinci parti olmuştur. Bu sonuç, yıllardır CHP’ye gönül vermiş mutsuz insanları, umudunu yitirmiş seçmenleri, ülkenin birliği ve bütünlüğü için kaygı duyan toplum kesimlerini ziyadesiyle sevindirmiştir.
CHP'YE TÜRKİYE'Yİ YÖNETME KREDİSİ AÇILDI
Seçim sonuçlarına ve CHP nin başarısına yönelik olarak yazılı ve görsel medyada yüzlerce yorum/analiz yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Yapılan yorum ve analizlerden bana göre en önemlisi; “ seçmen, yerel yönetimler üzerinden CHP'ye Türkiye’yi yönetme/Hükümet olma kredisi açmıştır.
Diğer bir ifade ile seçmen ; “ey CHP, sana güveniyorum ve güvenmek istiyorum. belediyelerin yönetiminin yetkisini sana verdim. Senin belediyelerdeki politikalarını, hizmetlerini görecem ve izleyeceğim . Belediye kaynaklarını etkin ve verimli kullanırsan, hakkaniyetli, eşit, düzenli bir Belediyecilik performansı sergilersen; sana Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini için yetki vereceğim ” demiştir.
UMUDU YEŞERTECEK Mİ?
Evet , Seçmen CHP ye güvenmiş ve önemli bir misyon ve sorumluluk yüklemiştir.CHP'yi yeni dönemin umudu haline getirmiştir.
Peki, CHP ve CHP'nin her kademedeki yetkilisi ve görevlisi, seçmenin CHP'ye olan güvenin, CHP'ye verdiği yetkinin,CHP'ye yüklediği sorumluluk ve misyonun ve CHP'ye bağladığı UMUT’un farkında ve bilincinde midir acaba? Bilincinde olduğunu umuyor ve diliyorum. Dolayısıyla bu umudu yeşerteceğini düşünüyorum.
CHP 1991 SEÇİMLERİNDEN DERS ÇIKARACAK MI?
Sosyal demokrasi hareketi, 1989 yılında yapılan yerel seçimlere SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) ile girmiş ve üç büyük ilin belediyesi ile toplam 652 belediyeyi alarak seçim sonucunda birinci parti olmuştur. SHP nin başarısız bir yerel yönetim süreci nedeniyle , 1991 yılında yapılan genel seçimlerde SHP üçüncü parti konumuna düşmüştür. Sosyal Demokrasi hareketinin tarihsel sürecinde 1991 seçimleri toplumsal bir travma yaratmış olup, CHP nin 2028 genel seçimlerinde yeni bir travma yaşamaması için yerel yönetimlerde kontrolü , eşgüdümü, koordinasyonu elden bırakmaması ve her türlü çabayı göstermesi gerekmektedir.
2028 yılında yaşanacak bu travma sadece CHP'yi etkilemeyecektir. Toplumdaki umut ve güveni de sarsacağı gibi ülkede bir beka sorununu da ortaya çıkaracağı gibi sosyal demokrasinin bir daha iktidar olma imkanınıda ortadan kaldıracaktır. Bu nedenle belediyelerin faaliyet ve hizmetleri Belediye başkanlarının inisiyatifine bırakılmamalı ve/veya belediyeler tek başına bırakılmamalıdır. Kısa aralıklarla düzenli olarak değerlendirilmeli , bilgilendirilmeli, yönlendirilmeleri ve oto kontrollerinin yapılması gerekmektedir.
Milyonlarca insanın oyunu almış dahi olsa hiç kimse halktan, umudunu CHP ye bağlamış vatandaşlardan ve Türkiyenin bekasından daha önemli değildir ve olmamalıdır da. Bu nedenle her belediye başkanı, yaptığı her icraata, söylediği her söze, attığı her adıma dikkat etmeli ve dahi ettirilmelidir.
CHP'nin ve her kademedeki CHP’linin boş verme, atalete kapılma, öteleme, savsaklama, önemsememe, değersiz görme, tatile çıkma, izin kullanma ve dahası hastalanma gibi duygu ve eylemler içerisinde olmayacakları gibi böyle bir lükslerinin olmayacağını da bilmeleri ve bilincinde olmaları gerekmektedir.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN FAKTÖRÜ
CHP Genel merkezi de bu durumun farkında ve bilincinde olmalı ki, Yılmaz Büyükerşen’in koordinatörlüğünde yerel yönetimler ile ilgili plan ve politikalarını ana hatlarıyla kamuoyu ile paylaşmıştır.
Bu konuda yapılan açıklamalara göre;
“ CHP'li belediye başkanlarına eğitim verileceği , Emekli Sayıştay denetçilerinden oluşan bir teftiş kurulunun , CHP adına partili belediyeleri 3 ayda bir denetleyeceği, sosyal projelerin ortaklaştırılması ve ihtiyaca göre her CHP'li belediyede belirli bir standartın olmasının sağlanması ve Belediye başkanlarının başarı ölçümlerinin bilimsel metotlarla yapılması öngörülmüştür.”
CHP ve/veya Yılmaz Büyükerşen hoca, sadece bu eylem ve tedbirlerle mi yetinecekler, Bu uygulamalar başarı için yeterli olacak mı? Yoksa bunlara ilave eylemlerde olacak mı acaba? Şimdilik detayları bilmiyoruz. Ancak umudumuz ve dileğimiz bu eylem ve tedbirlerin sözde kalmaması ve ciddi bir şekilde uygulanması.
CHP'Lİ BELEDİYELERDE BÜROKRAT SORUNU
Bir belediye başarılı olacaksa , faaliyet ve hizmetlerini etkin , verimli ve sürekli olarak yapacaksa bunun için çok önemli iki kaynağı ihtiyacı vardır. Bunlardan birincisi “ insan kaynağıdır”. Yani personeli dir. Belediyeler, davaya inanmış, aidiyet duygusu yüksek , nitelikli , tecrübeli, liyakatlı, hakkaniyetli ve çözüm odaklı yönetim kademeleri ve bunların sevk ve idaresindeki diğer personel eliyle faaliyet ve hizmetlerini yürütecekler.Dolayısıyla , belediye başkanlarının öncelikle çekirdek kadro dediğimiz yönetim kademelerindeki personel seçimini çok dikkatli ve titiz bir şekilde yapmaları gerekmektedir (Genel sekreter, Genel Sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları, Genel Müdürler , Genel Müdür Yardımcıları , Belediye Başkan Yardımcıları, müdürler vb.). Bu tür personelin nitelik , tecrübe ve liyakat durumu belediyenin başarısında çok önemli bir etkendir (Bir atasözüne uyarlarsak, personel çalıştığı kurumu vezir de eder rezil de eder).
Gelinen süreçte, Belediye başkanlarımız mazbatalarını alarak görevlerine başladılar. Verilen sözler, söylenen ricalar, ahbap-çavuş ilişkileri, bizim çocuk, filanın hemşerisi, filanın akrabası, başkanın adamı veya ekibinden gibi anlayışlarla Belediye kadrolarına yapılacak atamalar şekillenmeye başladı ve bu yönde adımlar atıldı. Peki atanacak kişilerde liyakat var mı?, nitelik var mı?, hakkaniyetlik var mı?
İşte bunlar üstünde düşünülmesi ve en çok önem arz eden konular.Milletvekillerinin ahbap çavuş ilişkileri ile belediyelere müdahale etmesi ve üstünde hüküm kurması CHP'nin önüne büyük bir sorun olarak çıkacaktır.
Hele de uzun yıllardır AKP-MHP elinde bulunan belediyelerde kadrolaşma konusunda daha dikkatli ve özenli olunmalıdır.
“Mükemmel iyinin düşmanıdır” dileğimiz ve arzumuz CHP kadrolarının iyi değil mükemmel olmalarıdır.
Peki bu konuda ne yapılabilir.
AKP'NİN GÖZÜ CHP'Lİ BELEDİYELERİN ÜZERİNDE OLACAK
CHP genel merkezi, bir yazılım programı hazırlar ve uygulamaya alır. belediye başkanların atama yapacakları kişilere ait eğitim, kariyer, liyakat, mesleki yeterlilik bilgilerini kanıtlı bir şekilde bu programa girerler. Genel Merkez , kendisine iletilen bilgileri değerlendirir ( o il veya ilçede ki makbul kişilerden veya çalıştığı kurumdan informel olarak kişi hakkında bilgiler alınabilir) ve atama yapılması onayını verebilir. Değerlendirme için kamuda uzun yıllar yöneticilik yapmış emekli/gönüllü bürokratlardan yararlanılabilir.
Özellikle iktidardan CHP'ye geçmiş belediyelerde göreve yapacak bürokratların FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile iltisakları konusunda dikkatlice araştırılmalı ve incelenmelidir. Nitekim AKP'nin 31 Mart seçimlerinde yenilgiye uğramasıyla birlikte gözlerini CHP'li belediyeler dikecekler. Adeta didik didik arayacaklar. Tüm bu nedenlerden dolayı CHP halkın verdiği şansı iyi değerlendirmeli.Gelinen nokta ise umut ve endişelerle dolu bir süreç...
CHP'li belediye başkanlarının, Hintli ressam ranga guru’nun hikayesi ile üç zarf hikayesini okumalarını tavsiye ediyorum.
Şimdilik bu kadar. Devamı var.
*Okuyucumuzun makalesi